Sayın Adnan Oktar'ın 8 Kasım 2010 tarihli röportajından Hicr Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: “Eyke halkı da gerçekten zalim kimselerdi, bundan dolayı onlardan intikam aldık. Her ikisi de açıkça gözler önündedirler. Andolsun Hicr halkı da gönderilen elçileri yalanlamışlardı. Onlara ayetlerimizi vermiştik de, ondan yüz çevirmişlerdi.” Yani o devirde hak kitaplar geliyor, onlar hak kitapları kabul etmiyorlar. İlla hurafe olacak, illa kendilerinin iddia ettiği uydurma izahlar olacak, illa yobazlık olacak, illa ki gericilik olacak. O zamanın yobazlarıyla, bu zamanın yobazları hiç farklı değil, aynı üçkağıtçılık. Bak o zaman da Allah’ın ayetlerini kabul etmiyorlar, hak kitabı kabul etmiyorlar, hurafe istiyorlar.
“Dağlardan güvenli evler yontuyorlardı.” Şu anda da apartmanlar dağlar gibi, taştan değil mi apartmanlar var, gökdelenler var. Dağdan oluşmuş onlar da inşaAllah. “Derken sabah vaktine girdiklerinde, onları o dayanılmaz çığlık yakaladı.” Yani sabahleyin, daha yataktan kalkmamışken Allah hepsinden intikam aldım diyor. “Buna rağmen kazandıkları şeyler, (uğrayacakları sondan kurtulmak için) onlara yetmedi. Biz, gökleri, yeri ve her ikisinin arasındakilerini hakkın dışında (herhangi bir amaçla) yaratmadık.” Hepsini hak amaçla yarattık diyor. Gökler, yerler çünkü her şey detaylı, amaçlı. Mesela bak bu fincanın bir amacı var, kalemin bir amacı var. Burnun bir amacı var, gözün bir amacı var, kulağın bir amacı var, mikrofonların amacı var, masanın amacı var. Allah’ın dünyayı yaratmada amacı nedir diyorsun? Hiçbir amacı yok diyor. O zaman Ahiret’te hesabını verirsin bunun. Yani bak amaçsız hiçbir şey yok adama söylüyorsun, tamamının amacı var diyor. İnsan niye yaratıldı diyorsun, hiçbir amacı yok insanın diyor. Kulağın amacı var diyorsun, gözün amacı var, burnun amacı var, parmakların amacı var diyorsun, insanın amacı olmaz olur mu? Değil mi, o da Allah’a kul olarak yaratılıyor.
“Çünkü Rabbin, yaratan ve bilenin ta Kendisi'dir.” Bak hem yaratıyor, hem de bilendir diyor Allah. “Andolsun, sana çiftlerden yediyi ve büyük Kuran’ı verdik.” Mehdi (a.s.)’nin hayatında yedi çok hakimdir. Peygamberimiz (s.a.v.)’in hayatında da demek ki yediler hakim, “ve büyük Kur'an'ı verdik. Sakın onlardan bazılarını yararlandırdığımız şeylere gözünü dikme onlara karşı hüzne kapılma, müminler için de (şefkat) kanatlarını ger.” Yani kafirlerin eğlenmesi, yemesi, içmesi, arabaları, evleri sakın seni onlara imrendirmesin diyor Cenab-ı Allah. “Hüzne de kapılma” diyor. Hüzne kapılmayı haram kılmış Cenab-ı Allah, muhkem ayet, hüzne kapılma haram, “mü'minler için de (şefkat) kanatlarını ger.” Onları koru, onları kolla, güzel sözler et. En iyi yiyecekleri onlara sun, üşümemelerini sağla. Sıcaksa rahatsız olmamalarını, serin olmalarını sağla, hastalarsa tedavileriyle uğraş, onları mutlu olacakları bir ortamda tut. Zengin olmalarını sağla, yiyeceklerine içeceklerine dikkat et, güzel giyinmelerini sağla, güzel konuşmalarını sağla, neşeli olmalarını sağla, sabaha kadar sayarım. “şefkat kanatlarını ger”’in anlamı budur. Biz de Müminlere şefkat kanatlarını geriyoruz inşaAllah. Peygamberimiz (s.a.v.)’e emir bu.
“Ve de ki: “Şüphe yok, ben apaçık bir uyarıcıyım.” 90. Ayet: “Parça ayırıcılarına indirdiğimiz gibi” Müslümanları işte, Alevi, Hanefi, Hanbeli, Şii, Caferi falan diye ayırıp, sonra da birbirlerine düşman ettiler. Şimdi tamam mezhepler ayrılmış, o bir kader. Mehdi (a.s.) çıkmadığı için zaruri. Düşman olmanın zaruriyeti ne peki? Niye düşman oluyorsun? Müslümanlar Mehdi (a.s.) olmadığı için mecburen, mukallit oldukları için müceddidleri, müctehidlere uyuyor. Mesela dört tane hak mezhep var, Hanefi, Hanbeli, Maliki, Şafii. Dördünün de helalleri, haramları ayrıdır, ibadet şekilleri ayrıdır. Ama ana noktalarda ittifak vardır tabi. Ama ayrı oldukları noktaları da çoktur. Neden? Mehdi çıkmadı da onun için. Zaruri oldu. Yoksa din bir tane olunca helaller haramlarda bir tane olur. Her mezhebin helali harama ibadeti ayrı olur mu ya?
Mesela dört hak mezhepte Hanefi'de de, Hanbeli'de de, Maliki'de de, Şafi'de de ibadet şekilleri ayrı. Abdesti bozan konular ayrı. Abdest gerektiren konular ayrı. Namazın farzları, vacipleri ayrı. Yenecekleri de helaller, haramlar ayrı. Yani ayrı, ayrı, ayrı, hep ayrı. Mehdi çıkmadığı için. Mehdi'nin ne kadar zaruri olduğunu burada görüyor muyuz? Çünkü Mehdi çıktığında tek din oluyor. Bütün Müslümanlar aynı helaller haramları biliyor. İbadetlerin hepsi aynı. Namazların farzları, vacipleri aynı oluyor. Hiçbir farklılık olmamış oluyor. Bu yönden de Mehdi'nin acil olduğu açıkça görülüyor. Çünkü mesela o var ya dedim Şafi mezhebinde kan çıkması abdesti bozmuyor. Ama Hanefi de bozar. Ama tek bir tane hüküm olması lazım. Tek bir hüküm olması lazım. Peygamber zamanı tek bir hüküm.
Sayın Adnan Oktar’ın 24 Nisan 2014 tarihli sohbetinden Hicr Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Bismillah, şeytandan Allah’a sığınırım 87. ayet, Hicr Suresi; “Andolsun,” diyor Cenab-ı Allah, “sana çiftlerden yediyi ve büyük Kur'an'ı verdik.” Yedilerde hakikaten Cenab-ı Allah bir sır gizliyor. Mesela bak 2007’de de kuraklık oldu, 2014’te de kuraklık oldu. Yağmur yağmıyor. Mesela hicri 1400’de Hz. Mehdi (a.s) çıkıyor. 700 çarpı 700 yani eklediğimizde yedi yedi, on dört, 1400. Biraz geriye gittiğimizde yediyle Osmanlı’nın kuruluşuna gidiyoruz. Biraz yediden geriye gittiğimizde Oğuzhan devrine gidiyoruz. Türklerin devlet kurma vaktine gidiyoruz. Sürekli yediler. Mehdiyet’te yediler çok önemli olacak. Ve dokuz. Peygamberimiz (s.a.v) özel hadisle bildiriyor. Hz. Ali (r.a)’a soruyorlar, Hz. Mehdi (a.s)’ı, hemen eliyle bir dokuz işareti yapıyor. 7 ve 9.
“Ömrüne andolsun ki,” diyor Allah. Peygamber (s.a.v)’in ömrüne Allah yemin ediyor. “onlar, sarhoşlukları içinde kör-sersemdiler.” (Hicr Suresi / 72) Yani “ahmak, akılsız, kafası çalışmayan, küt kafalı ve bağnazdılar” diyor Allah. “Kör gibiydiler” diyor. “Gerçeği göremiyordular. Sersemdiler” diyor. “Akılsız, ahmak karakteriyle ortalığı fesada veriyorlardı” diyor, Allah.
“Derken, tan yerinin ağarma vaktine girdiklerinde” ki tan yerini ağarması Mehdiyet’e de işaret ediyor. “onları (o korkunç ve dayanılmaz) çığlık yakalayıverdi.” (Hicr Suresi / 73) diyor Allah, “o bela yakaladı.”
“Anında (yurtlarının) üstünü altına çevirdik ve üzerlerine balçıktan pişirilmiş taş yağdırdık.” (Hicr Suresi / 74)
“Elbette bunda 'derin bir kavrayışa sahip olanlar' için gerçekten ayetler vardır.” (Hicr Suresi / 75) “Kafası çalışanlar için bunda işaretler var” diyor Allah.
“O (şehir de) gerçekten bir yol üstünde (hala) durmaktadır.” (Hicr Suresi / 76) diyor Allah, ibret vesilesi olarak.
“Elbette, bunda iman edenler için gerçekten ayetler vardır.” (Hicr Suresi / 77)