Meryem Suresi, 88, 93-98 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 28 Eylül 2010 tarihli röportajından Meryem Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: 88. ayet, şeytandan Allah'a sığınırım. “Rahman çocuk edinmiştir dediler”. Evangeliklere ve Hristiyanlara yönelik Allah açıklıyor. “Andolsun siz oldukça”, şeytandan Allah'a sığınırım, “siz oldukça çirkin bir cesarete bulunup geldiniz”. Çok çirkin bir cesaret diyor Allah. “Neredeyse”, Allah çocuk edindi, İsa Allah'ın oğludur demenizden dolayı diyor Allah, “neredeyse bundan dolayı gökler paramparça olacak. Ve yer çatlayacak. Dağlar yıkılıp göçüverecekti”. Göçecekti diyor. Kıyamet kopacaktı diyor Allah. Ama İsa Mesih geldiği için, Mehdi geldiği için bunu yapmayacağım diyor Allah. Normalde dünya belayı hak ediyor diyor Allah. Kıyameti hak ediyor. Ama kıyameti durdurdum diyor Allah. Durdurdum.

Bak “neredeyse olacak”, diyor. Bu ayette ona işaret ediyor. Hadisteki açıklanan olay budur. Mehdi geldi mi kıyamet durduruluyor. İsa Mesih ile birlikte kıyameti durduran iki mübarek varlıktır. Allah'ın dilemesiyle. Bak Allah gerekçeyi söylüyor. “Rahman adına çocuk öne sürdüklerinden ötürü bunlar olacaktır”. Yani kıyamet kopacaktır diyor Allah. “Rahman olan Allah'a çocuk edinmek yaraşmaz. Göklerde ve yerde olan herkesin ve her şeyin tümü Rahman olan Allah'a yalnızca kul olarak gelecektir”. Allah'ın kulu olduğunda Allah işte İsa'yı gösterdi.

Bak. “Yalnızca kul olarak gelecektir”. Bak dikkat et. “Göklerde ve yerde olan herkesin ve her şeyin tümü Rahman olan Allah'a yalnızca kul olarak gelecektir”. Göklerde olan İsa neresi gelecek? Kul olarak gelecek. Ayet ne diyor? Bak. “Göklerde ve yerde olanların tümü Rahman olan Allah'a yalnızca kul olarak gelecektir.” İnşaAllah. İsa'nın gelişine de bir işaret verin. 93. ayet Meryem suresi. “Andolsun onların tümünü kuşatmış”. Gök taşlarından dünyanın etrafı sarılmadı mı şu an?

OKTAR BABUNA: Sarıldı hocam, evet.

ADNAN OKTAR: Nemesis de yaklaştırıldı. Kuşatma tamam. Bak diyor ki Allah, tabi melekleriyle de ayrı sarıyor. Kur'an'ın işareti çok geniş. “Andolsun onların tümünü kuşatmış”, ilmiyle de kuşatıyor Allah. “Ve onları sayı olarak saymış bulunmaktadır”. Sayıları bile belli diyor Allah. Gök taşlarının sayısı da belli değil mi? “Ve onların hepsi kıyamet günü ona yapayalnız tek başına geleceklerdir”, diyor. Öyle ekibiyle efendim büro arkadaşlarıyla, Facebook'taki arkadaşların gelmiyor. Hepinizi teker-teker karşıma getireceğim diyor Allah.

“İman edenler ve salih amellerde bulunanlar ise Rahman olan Allah onlar için bir sevgi kılacaktır”, diyor. Çok seveceksiniz onları diyor. İnşaAllah. İsa Mesih ve Mehdi. Ve mümin olan, salih olan bütün müminler. “Biz bu Kur'an'ı senin dilinle kolaylaştırdık”, diyor Allah. Zorlaştırmadım diyor. “Takva sahiplerine müjde vermen ve direnen bir kavmi”, direnen, Hakk’a, İslam'a direnen Deccal'ın ve Süfyan'ın eline geçmiş bir kavmi, “uyarıp korkutman için”, diyor. Değil mi? Hafız Esad Süfyan'dır. Darwin'de Deccal'dir.

“Biz onlardan önce nice insan nesillerinin yıkımı uğrattık. Şimdi ise onlardan hiçbirini hissediyor musun? Veya onların fısıltılarını duyuyor musun?” Hiçbir şey duyamazsın. Ama tabi burada ayet çok manidar. Bak “şimdi onların hiçbirini hissediyor veya onların fısıltılarını duyuyor musun?” Duyamıyorsun diyor. Ama duyamayacaksın demiyor. Hiçbir ses kaybolmaz. Yani uzayda hiçbir ses kaybolmuyor. Duruyor. Allah ona işaret ediyor. Yani sesin kaybolmadığına. İnşaAllah.

“Onların fısıltılarını duyuyor musun?” Duyuyorum da diyeceğimiz vakit gelir. İnşaAllah. Duyacağız yani. Duyuyor musun? Allah'ın dilemesini duyarız. Allah dilese duyarız. İnşaAllah. Hiçbir görüntüde kaybolmaz Allah katında. Ama diyor bak “onlardan hiçbirini hissediyor musun?” Zamanı gelince onları da göreceğiz. Allah'ın dilemesiyle istediği an insan istediği vaktin görüntüsünde Cenab-ı Allah dilerse görebilir. Yani geçmişi ve geleceği tek bir an olarak Allah peygamberlerine göstertiyor. İnşaAllah.

 


Meryem Suresi, 97-98 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 30 Mayıs 2010 tarihli röportajından Meryem Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınıyorum, “Biz bunu (Kuran’ı) senin dilinle kolaylaştırdık.” Kolay hale getirdik. “Takva sahiplerine”, yani samimi olarak İslam’ı yaşayanlara, “müjde vermen”, yani Cennet müjdesi, Ahirette Allah’ın rızasını kazanmaları müjdesi, İslam’ın dünyaya hakimiyeti müjdesi ve birçok, “ve direnen bir kavmi uyarıp, korkutman için.” Direnen, yani direnme şöyle, hakkı görüyor, kabul etmiyor, hakkı görüyor, kabul etmiyor. Yani vicdani direnme bu, vicdanlarına uymamak. Ayette de geçiyor, “vicdanları kabul ettiği halde zulüm ve büyüklenme dolayısıyla reddettiler” diyor Allah. Bir zulüm, yani zulme yatkınlık ve büyüklenme, enaniyet. “Kendini yüce görme duygusu nedeniyle yapmadılar, direttiler” diyor Allah, “direnen bir kavmi uyarıp, korkutman için, Biz onlardan önce nice insan nesillerini yıkıma uğrattık. Şimdi ise, onlardan hiçbirini hissediyor veya onların fısıltılarını duyuyor musun?” Tabii ki insanlar onları ne hissedebiliyor, ne de fısıltılarını duyuyor. Ama bakın burada, Kuran’da şuna da işaret var, bu hislerin saklandığı anlaşılıyor. Bütün hislerin ve fısıltıların, bütün konuşmaların da durduğu anlaşılıyor. Sonsuza kadar yok olmaz, biz duyamıyoruz. Normalde ses dalgaları biliyorsunuz ayrıca fizik anlamında da yok olmaz, kaybolmaz, durur.