Bakara Suresi, 214. Ayetinin Tefsiri

(Daha önceki Peygamberlerin, velilerin başına gelenler Hz. Mehdi (as)'ın da başına gelecektir ama Hz. Mehdi (as) sarsılmayacaktır)

 

(Sayın Adnan Oktar'ın 30 Kasım 2010 tarihli Kaçkar TV röportajından)

ALTUĞ BERKER: Dün hocam bir ayeti tefsir ettiniz. Ayeti okuyorum önce Bakara Suresi 214. Ayet. Şeytandan Allah’a sığınırım. “Yoksa sizden önce gelip-geçenlerin hali başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara öyle bir yoksulluk, öyle dayanılmaz bir zorluk çattı ve öylesine sarsıldılar ki, sonunda elçi, beraberindeki müminlerle; “Allah'ın yardımı ne zaman?” diyordu. Dikkat edin. Şüphesiz Allah'ın yardımı pek yakındır.” Şöyle şerh ettiniz hocam; “Daha önceki Peygamberlerin, velilerin başına gelen gibisinin aynı şekilde Hz. Mehdi (a.s.)’ın da başına geleceğini anlıyoruz. Hz. Mehdi (a.s.)’ın da zorluk ve sıkıntı ile imtihan olacağını anlıyoruz, çok sarsıcı olaylar meydana gelecek. Fakat Hz. Mehdi (a.s.) sarsılmayacak inşaAllah. Allah’ın yardımını isteyecekler, Allah’ın yardımının ne zaman olacağını anlatacak inşaAllah” dediniz.

 


Bakara Suresi, 155, 214 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 28 Ocak 2010 tarihli röportajından Bakara Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Evet. Şeytandan Allah'a sığınırım. Bakara Suresi 214. “Yoksa sizden önce gelip geçenlerin hali başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız?” Sizden önce gelip geçenlerin, yani Hz. Yusuf'ların, İbrahim'lerin, İshak'ların, Yakup'ların başından geçenler. “Onlara öyle bir yoksulluk, öyle dayanılmaz bir zorluk çattı ve öylesine sarsıldılar ki”, öyle büyük olaylarla karşılaştılar ki, “sonunda elçi beraberindeki müminlere Allah'ın yardımı ne zaman diyordu”. O kadar zorlanmışlar. “Dikkat edin şüphesiz Allah'ın yardımı pek yakındır”.

“Andolsun” diyor Cenab-ı Allah. Bakara suresi yine 155. “Biz sizi biraz korku, açlık, bir parça mallardan, canlardan, ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabır gösterenleri müjdele”. 155.

 


Bakara Suresi, 214. Ayetinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 11 Mart 2010 tarihli röportajından Bakara Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ALTUĞ BERKER: “Onlara öyle bir yoksulluk, öyle dayanılmaz bir zorluk çattı ve öylesine sarsıldılar ki, sonunda elçi, beraberindeki müminlerle; “Allah'ın yardımı ne zaman?” diyordu. Dikkat edin, şüphesiz Allah'ın yardımı pek yakındır.” (Bakara Suresi, 214)

ADNAN OKTAR: Hangi Peygamber olduğu belli mi?

ALTUĞ BERKER: Değil Hocam şu an.

ADNAN OKTAR: Belli değil mi? Bir daha oku ayeti.

ALTUĞ BERKER: “Yoksa sizden önce gelip-geçenlerin hali başınıza gelmeden Cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara öyle bir yoksulluk, öyle dayanılmaz bir zorluk çattı ve öylesine sarsıldılar ki, sonunda elçi, beraberindeki müminlerle; “Allah'ın yardımı ne zaman?” diyordu. Dikkat edin, şüphesiz Allah'ın yardımı pek yakındır.” (Bakara Suresi, 214)

ADNAN OKTAR: Şimdi karşılaştıkları zorlukları teker teker say.

ALTUĞ BERKER: Yoksulluk.

ADNAN OKTAR: Bir, yoksulluk. Şimdi bak kardeşlerimiz ne diyor? Diyorlar ki internetin parasını bile bulmakta güçlük çekiyoruz işte başka zorluklarla karşılaşıyoruz diyorlar. Bunu meydana getiren Allah, demek ki bu zorlukla karşılaşacaklar. İkincisi ne?

ALTUĞ BERKER: Dayanılmaz bir zorluk.

ADNAN OKTAR: Dayanılmaz bir zorluk. Bakın bu her anlama gelecek gibi. Bir kere adam hasta olabilir, yani bir azasında rahatsızlık meydana gelebilir, genel olarak vücudu hastalanabilir, üzerinde baskı olabilir, saldırıya uğrayabilir, hakarete uğrayabilir değil mi? Ekonomik yönden güçsüz olabilir ayrıca, say say bitmez yani bilinen birçok şey. Bunların hepsini Allah meydana getirir, başka?

ALTUĞ BERKER: “Ve öylesine sarsıldılar ki” diyor.

ADNAN OKTAR: Mesela bak bu da ufku çok geniş bir açıklama bu. Öylesine sarsıldılar ki. Mesela bir yakını ölür, trafik kazası geçirebilir, çekler senetler döner, hapsetmeye kalkabilirler, iftiraya uğrayabilir, değil mi? Birkaç yönden hatta iftiraya uğrayabilir, aynı anda sağlığı birkaç yönden bozulabilir, mesela bakarsın hem efendim kulağında bir rahatsızlık olur hem ayağında bir rahatsızlık olur, aynı anda bir enfeksiyon rahatsızlığı olabilir, aynı anda birkaç kişi iftira atabilir. Fakat imanın derecesine göredir işte imanı güçlü olanlara daha çok geliyor, bela daha çok gelir. Çünkü onların gücü daha yüksek oluyor, daha imtihana uygun oluyor. Zayıf olan insanlara az bir bela bile gelse hemen döner onlar. Yani dine karşı tavır alırlar. İslam’a, Kuran’a karşı tavır alırlar. Halbuki mesela veli tiynetliyse karakterliyse onlar da daha da imanı gelişiyor ve güçleniyor. Daha Allah’a yakınlığı artar. Onlar da onun için derler, yani yağmur gibi yağar derler. Yani veli olanlara bela yağmur gibi yağar.

ALTUĞ BERKER: Bir hadiste geçiyor Hocam söylediğiniz tarz da inşaAllah. “Dininde kavi, güçlü olanın başına gelecek belalar büyük olur” demiş Peygamber Efendimiz (s.a.v).

 ADNAN OKTAR: MaşaAllah ver bakayım.

ALTUĞ BERKER: Bu Mehdi (a.s) için söylenen hadislerden Hocam inşaAllah.

ADNAN OKTAR: Evet. “Dininde kavi, dininde güçlü olanın başına gelecek belalar büyük olur.” Yani akıl almaz yerlerden bela gelir. İftiralar, hakaretler, saldırılar, suikastler. İbni Hibban. “Hak Teala bir kulunu sever veya kendine yaklaştırmak isterse, üzerine bela ve musibetleri ardı ardına gönderir.” Bak Hak Teala diyor, Cenab-ı Allah “bir kulunu sever ve kendine yaklaştırmak isterse” daha yakın olmasını istiyor, daha derin daha takva olması isterse, “üzerine bela ve musibetleri ardı-ardına gönderir”. Biri bitti derken bir tane daha, biri bitti derken bir tane daha. Peş peşe bela geliyor.

“Hak Teala bir kimseye bir hayır diledi mi” bakın, “ona bela ve musibet verir”. “Hak Teala bir kimseye bir hayır diledi mi”, mesela Mehdi'ye ona mesela hayır diyor Cenabı Allah o zaman ona bela ve musibet veriyor. Ki daha yaklaşsın, daha derinleşsin, daha sevgisi, coşkusu artsın. İmam-ı Malik ve Buhari'de. Buhari zaten hadislerinde, kitaplar içinde en güvenilirden biliyorsunuz. İnşaAllah.

“Mehdi Resulullah'ın bayrağı ile”. Nerede bayrak? İstanbul'da değil mi? Peygamberimizin bayrağı. Topkapı'da. Topkapı'da tabii. “İnsanların başlarına bela üzerine bela yağdı”. Şu an dünyada böyle. Bela üzerine bela yağıyor. Ekonomik kriz bir yandan değil mi? Hastalıklar bir yandan, saldırılar, terör bir yandan, “ve çıkışından ümit kesildiği bir sırada çıkar”. Mesela şimdi önümüzdeki yıllarda bir dahaki sene, öbür sene yine Mehdi konusu gündemde olacaktır. Yine Mehdi çıkmayacak. Bekleyecekler. Ya diyecekler on yıl ama tamam ama epey bir süre geçti. E çıkmadı. Bir gelişme de olmadı daha. Değil mi? O zaman demek ki Cübbelinin dediği doğruymuş diyecekler. Veyahut bir başkasının dediği doğruymuş diyecekler.

Bak, “çıkışının ümit kesildiği bir sırada”. Ümit kesildiği bir sırada çıkar. “İki rekat namaz kılar”. İki rekat namaz kılar. “Namazdan dönünce şöyle der; “Ey insanlar! Ümmeti Muhammed ve bilhassa onun Ehli beyti”, yani Mehdi ve talebeleri, “çok belalar gördü. Ve bizler”, yani Mehdi ve talebeleri, “kahr ve haksızlığa maruz kaldık”. Haksızlığa uğradık biz diyecek. Hukuki yönden, sosyal yönden, değil mi? Baskılar yönden, iftiralar yönden haksızlığa uğradığını belirtecek Mehdi. Kitab-ül Burhan, Fi Alamet-i Mehdi'l Ahir Zaman, sayfa 55.

“Mehdi bizden, Ehli Beyt'tendir”. Peygamberimizin soyundandır. “Biz öyle bir ev halkıyız ki”, yani öyle bir topluluğuz ki, Seyyidler topluluğu. “Allah bizim için ahireti Dünyaya tercih etmiştir”. Yani dünyayı bize vermedi diyor Peygamberimiz. Ahireti bize verdi diyor. Çünkü hep şehit oldular. Hz. Ali şehit oldu. Hasan, Hüseyin hep şehit. “Benim Ehli Beytim”, yani Mehdi ve talebeleri, “muhakkak benden sonra bela, kaçırılma”, bela. Bakın bir kere bela. Bela nedir? Dövülme, sövülme, hakaret, hastalıklar, dertler. Değil mi? Her şey. “Kaçırılma”. İftira, zulüm, işkence. Kaçırılma. Fiili kaçırılma. Yani kaçırılma. Mesela bir genç kızı alıp kaçıracaklar. Fiilen kaçıracak. Mesela anası babası kaçıracak. Veya bir başkası kaçıracak. Değil mi? Yani fiili bir kaçırma olayı olacak. Bunu kim söylüyor? Peygamber söylüyor. Kaçırılma olacak Mehdi cemaatinde. Yani evinden alıp kaçıracaklar. Veya sokaktan alıp kaçıracaklar. Meşhur bir yere götürecekler. Bunu anlıyoruz.

“Ve sürgüne uğrayacaktır”. Nasıl oluyor? Hapsedilecek. Ve zorla alıp götürülecek bir yere konacak. Sürgündür bu. “Benden sonra Ehli Beytim bela ve mihnetlerle karşılaşacaklar”. Yani Mehdi ve talebeleri bela ve mihnetlerle, zorluklarla karşılaşacaklar ve taarruza maruz kalacaklar. Yani taarruza her türlü saldırı, baskı, hırpalama maruz kalacaklar. Kitab-ı Burhan fi alametil Mehdiyi Ahir Zaman, sayfa 14.

 


Bakara Suresi, 214. Ayetinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 28 Kasım 2010 tarihli röportajından Bakara Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınırım. “Yoksa siz önceden gelip-geçenlerin hali sizin de başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sanıyorsunuz? Onlar zorluk ve sıkıntıya uğradılar ve öylesine sarsıldılar ki, elçi ve beraberindeki inananlar; 'Allah'ın yardımı ne zaman?' dediler. İyi bilin ki Allah'ın yardımı yakındır.” (Bakara Suresi, 214) Ebcedine bakmamı istiyor kardeşimiz. Bakarım, inşaAllah. Bu ayetler genellikle, mutlaka Mehdiyet devrine bakıyor. Çünkü yüz ellinin üzerinde ayette bunu gördük. Aynı zaman da Peygamberimiz (s.a.v.)’in zamanına da bakıyor, her devre bakıyor.

Bu devre, Mehdi (a.s.)’ye bakış açısından, “daha önceki Peygamberlerin, velilerin başına gelenler” gibisi, aynısı Mehdi (a.s.)’nin başına geleceği, Mehdi (a.s.)’nin de bununla karşılaşacağı anlıyoruz. Zorluk ve sıkıntıya uğramışlar onlar. Mehdi (a.s.)’nin de zorluk ve sıkıntıyla imtihan olacağını anlıyoruz. “Öylesine sarsıldılar ki” diyor, çok sarsıcı olaylar, demek ki iftiralar, baskılar, hakaretler, hapisler, saldırılar olacak. Fakat Mehdi (a.s.) sarsılmayacak, inşaAllah. Allah’ın yardımını isteyecekler, Allah’ın yardımının ne zaman olacağını belirtecekler, inşaAllah. Biz de diyoruz, on yıla kadar Allah’ın izni ile bitmiş olacak, inşaAllah. Ona işaret ediyor ayet.