Bakara Suresi, 259. Ayetinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 7 Mayıs 2011 tarihli röportajından Bakara Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Hz. İsa (a.s)’ın inişi, doğru. İmanı zayıf insanlar, aklı zayıf insanlar bunu reddediyorlar. Büyük kitleleri de bu yönde yanlış yönlendiriyorlar. Bir kısmı; “aklın ihtiyarını alır, adetullaha aykırı” diyorlar. Bu adamların bir kısmı, samimiyetsiz ve sahtekar, tehlikeli bunlar. Müslümanlar, bunlara karşı dikkatli olsun. Üçkağıtçılık yapıyorlar, bunların akli dengesi yerinde değil. Yani haşa huzurdan, manyak bunlar, açıkça söyleyeyim. Bir de bunların peşinden gitmeye inanamıyorum yani. Bir kısmını kastediyorum, bir kısmı taktik olarak yapıyor, ayrı. Cahilliğinden yapanlar var, onlar da ayrı ama, sahtekarlığından yapanları şimdi açıklıyorum. Bakın diyor ki Bediüzzaman; “Evet her vakit semavattan Melaikeleri yere gönderen” Melaikeler gökten yere geliyor muymuş? Geliyor. Geliyorsa, geliyor işte, Melaikeler geldiğine göre, Hz. İsa (a.s) da gelir, niye gelmesin?

Diyor ki; “Adetullaha aykırı.” Nasıl adetullaha aykırı? Allah indiriyor işte, Melek indiriyor, insan suretinde geliyor, değil mi? Adetullaha aykırıymış, “cari olan, adetullahın kanunlarına aykırıymış.” Çatır çatır yalan söylüyorlar, sahtekarlık yapıyorlar, inanmasınlar. “Bazı vakitte, insan suretinde vaz eden” Hz. Cibril (a.s)’ın; Dıhye suretine girmesi gibi”, bakın Hz. Cibril (a.s), Dıhye suretinde geliyor, normal insan suretinde geliyor. Hani olmuyordu? Hani adetullaha aykırıydı? Demek ki oluyormuş. Kardeşlerimiz, böyle sahtekarlara sakın inanmasın. Bakın; “ruhanileri alem-i ervahtan gönderip, beşer suretine temessül ettiren, hatta ölmüş evliyaların çoklarının ervahlarını (ruhlarını) cesed-i misaliyle dünyaya gönderen Hakim-i Zül Celal”, mesela bazen Abdul Kadir-i Geylani’nin ruhaniyeti olarak tecelli ediyor ama asıl olan budur; Meleklerin gelmesi ve Hz. Dıhye suretinde, Hz. Cibril (a.s)’ın gelmesi Allah’ın kudret dahilinde miymiş gördük, değil mi? Bediüzzaman, Hz. İsa (a.s)’ın inişini reddeden sahtekarlara karşı delil olarak sunuyor. “Hz. İsa (a.s)’ın, İsa (a.s) dinine ait en mühim bir hüsnü hatimesi için”, mühim en büyük güzel neticesi için, çünkü şu an netice şey değil yani, teslis inancı var.

“Değil sema-i dünyada cesediyle bulunuyor.” ‘Dünya semasında cesediyle bulunuyor’ diyor şu an, dünyevi cesediyle bulunan, “hayatta olan”, ‘ölü değil’ diyor, “hayatta olan, Hz. İsa (a.s)” şahs-ı manevisi değil, kendinden bahsediyor, cesedinden bahsediyor, “cesediyle gökte” diyor Bediüzzaman, Allah’tan, ayetten alarak söylüyor tabii, “değil semay-i dünyada cesediyle bulunan ve hayatta olan Hz. İsa (a.s) belki alem-i ahiretin en uzak köşesine gitseydi ve hakikaten ölseydi”, bakın o sahtekar iyi dinlesin; “yine şöyle bir netice-i azime için ona, yeniden cesed giydirip, dünyaya göndermek o Hakim’in hikmetinden uzak değil.” Diyor ki artık, taş kafa adama söylüyorum o biliyor kendini; “hakikaten ölse bile, Allah gönderecek” diyor, yani ‘gerçekten ölse dahi, ceset giydirip gönderir’ diyor.

Ki; ‘ölmedi duruyor, cesediyle, orijinal cesediyle duruyor gökte’ diyor, ‘sema-i dünyada’. Bakın diyor ki; “sema-i dünyada cesediyle bulunan ve hayatta olan Hz. İsa (a.s), ahiretin en uzak köşesine gitseydi, hakikaten ölseydi yine Allah gönderecek” diyor. Onun için böyle sahtekarlara, alim malim diye inanmaya kalkmasınlar, böyle bir şey yok. Bunlar alim değil, malim olur. Alim değil bunlar. Ve Müslüman gençleri felç ediyorlar yani, imansızlığa sürüklüyorlar. Çünkü adam, Hz. İsa (a.s)’ın inişine inanamıyorsa, Cebrail (a.s)’ın inişine de inanmaz, değil mi? O, adetullaha aykırı görüyorsa onu, onu da adetullaha aykırı görür. “Aklın ihtiyarını alır, olmaz öyle şey” diyecektir. O zaman meleklerin inişine de inanmayacak. Değil mi? Cibril suretinde gelmiş.

Mesela bak, Bakara suresi 259'da. 100 yıl ölü kalıp Allah'ın sonra dirilttiği insan var. 100 yıl. Kur'an ayeti. Aklın ihtiyarı alıyor mu bu? Almıyor. Adetullah'a aykırı mı? Aykırı değil. Kur'an söylüyor, Allah söylüyor. 100 yıl sonra. 100 yıl sonra bir adam yeniden dirilip geliyor. Yeniden diriliyor. İsa zaten ölmemiş. Cesediyle duruyor. Sadece dünya boyutundan alınmış. Dünya boyutuna geri bırakılacak. O kadar. Bırakıldı yani. Ashab-ı Kehf mesela mağarada 300 yıl kalıyorlar. Hatta daha fazla. Adetullah'a aykırı mı? Kur'an ayeti. Öyle bir din anlayışı getiriyorlar ki aklının almadığı bir şeyi hemen kaldırıyor. Aklının almadığı bir şeyi kaldırıyor. O zaman sen meleklere de inanmazsın, kadere de inanmazsın, ahirete inanmazsın. En sonunda Allah'a da inanmayacaksın. Gidişat öyle bakıyoruz adamlara, namaz yok, oruç yok, zekat yok. Gidişat oraya doğru gidiyor.

Adamın birisi diyor söylüyor, “ya diyor bunlar dinden imandan tamamen kopmuşlar”, diyor, “sosyal grup haline gelmişler”, diyor. “Dinden hiç bahsetmiyor”, diyor adam. Haham bunu söylüyor. Onun için sahtekarlık yapmayacaklar. Samimi olacaklar. Ben bir kişiyi kastediyorum. O kendini biliyor. Düzeltme imkanı var. Düzeltirse elini öperim. Ayağını da öperim. Ama öbür türlü o it üslubu. O samimiyetsizlik. Kur'an'dan çelişen bu. Ama diyorum taktik olarak yapanlar ayrıdır. Cahilliğinden yapanlar ayrıdır. Bir kısım gençleri böyle felç edip İmanına yavaş yavaş alıp adamı bambaşka bir hale sokuyorlar. Sokacaklar yani. Çok akıllı olsunlar kardeşlerimiz. Uyanık olsunlar. Bu adamlara inanmasınlar.

“Bediüzzaman'a tabiyiz”, diyor. Ulan ne sahtekarlık yapıyorsun? Bediüzzaman'ın adını ağzına alma. De benim alakam yok dersin. Orijinal bir tipim. Mun tarikatı gibi bir şeyim de. Değil mi? Sapkın bir ekolüm. Sadece bir yaratıcıya inanıyorum. Hani var ya masumlar diyor ya total enerji falan bak bir kısmı böyle, Chloe tipler. Ondan sonra, ben öyleyim de bari diyorsan doğrusunu söyle hakikaten öyleyse biz senin olduğunu bilelim. Hem Müslümanım hem nur talebesiyim diyorsun hem de Bediüzzaman'a savaş açıyorsun.

İsa (a.s) bizzat şahsıyla geleceğini Bediüzzaman açık açık söylüyor. Nereden çıkarttın kardeşim? Yok şahsı manevi bilmem ne şudur budur falan peş mekan. Şahıs var. Talebeleri var. Tabii ki şahsı manevi olur. Şimdi ben burada varım. Siz de kardeşlerimsiniz. Ne oluyor burada? Televizyonda da yayınlanıyor. Şahsı manevi oluyor. Ama ben varım. Siz de varsınız. İnşaAllah. Ve şeyhim de var.

ALTUĞ BERKER: Estağfurullah hocam.