Taha Suresi, 25-58 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 2 Ocak 2013 tarihli sohbetinden Taha Suresi ile ilgili açıklamaları.

 

ADNAN OKTAR:  25:“Dedi ki: "Rabbim, benim göğsümü aç."” Heyecanlı, Hz. Musa (a.s). 26-27: “Bana işimi kolaylaştır. Dilimden düğümü çöz.” Hz. Mehdi (a.s)’da da vardır o. Zaman zaman Hz. Mehdi (a.s)’ın dilinin tutulacağı rivayetlerde var. Dil tutulması demek; konuşmakta zorlanma. Pepelik, kekemelik anlamında değil. Nutkunda, konuşmasında zorluk meydana gelmesi. 28-29: “Ki söyleyeceklerimi kavrasınlar. Ailemden bana bir yardımcı kıl.” Hz. Mehdi (a.s)’a ailesinden yardımcı kim? Hz. İsa Mesih (a.s). O güzelliğe işaret ediyor. 30: “Kardeşim Harun'u.” Orada da Harun’a işaret var, inşaAllah. Hz. Musa (a.s)’ın kardeşi Hz. Harun (a.s)’da Hz. Musa (a.s)’a yardımcıydı, biliyorsunuz.

31-33: “Onunla arkamı kuvvetlendir. Onu işimde ortak kıl, böylece Seni çok tesbih edelim.” Cemaatte bereket var işte, bak ona işaret ediyor. “Seni çok tesbih edelim. Çünkü tek kişi oldu mu Allah’ı tesbih daha az olabilir. İki kişi oldu mu tesbih en az iki misline çıkar. O Allah’tan bahseder, sen bahsedersin. O Allah’ı hatırlatır, sen hatırlatırsın, o tesbihi hatırlatır, sen hatırlatırsın, kat kat tesbih artar. Onun için Müslüman yalnız olmayacak. En az hiç olmazsa yanında bir arkadaşı olacak. “Böylece seni çok tesbih edelim” diyor. Cemaatin önemine Kuran dikkat çekmiş oluyor. 34: “Ve seni çok zikredelim.” Yine cemaatin önemine dikkat çekilmiş oluyor.

35: “Şüphesiz sen bizi görüyorsun.” Müslüman sürekli Allah tarafından izlenildiğini bilecek. “Eyvah ben ne yapacağım” diyor. Seni o anda Allah izlemiyor mu? İzliyor. Eyvah dediği şeyi kim yarattı? Allah yarattı. Eyvah sözünü sana kim söyletti? Allah söyletti. Seni kim kurtaracak? Yine Allah kurtaracak. Ne eyvahı o? İnşaAllah.

36-37: “(Allah) Dedi ki: "Ey Musa istediğin sana verilmiştir. Andolsun, biz sana bir defa daha lütufta bulunmuştuk.” Allah’ın verdiği nimetleri anmanın önemine Kuran dikkat çekiyor. Unutmamak lazım nimetleri.

38: “Hani, annene vahyolunan şeyi vahyetmiştik, (şöyle ki:)” Kutsal sadığa Kuran çok dikkat çekiyor. Kutsal sandık bulunacak ahir zamanda. Yakın bir zamanda kutsal sandık bulunacak. Bu, dünyada çok büyük bir etki yapacak. Basında, televizyonda, radyoda yer alacak. Yer yerinden oynayacak. Hz. Musa (a.s)’ın kutsal sandığı bulunacak. İçinde kutsal emanetler bulunacak. Birçok Hıristiyan Müslüman olacak bunun sebebiyle, birçok Musevi Müslüman olacak. Çok büyük etkisi olacak. Müslümanların kalbine ferahlık gelecek, inşirah gelecek, imanları çok güçlü hale gelecek. Çünkü Kuran demiş, aynısıyla çıkmış. Çok etkilenecek Müslümanlar.

39: "Onu sandığın içine koy, suya bırak.” O sandık ne çocuk için? Beşik. Hz. İsa (a.s) neyin içindeydi? Beşikteydi, beşiğin içindeydi. Beşiğin Arapça adı ne? Mehdi. Buradaki sandık ne? Mehdi. “Böylece su onu sahile bıraksın.” Demek ki Mehdiyet sahil kenarında bir yerde. Demek ki Mehdiyet sandıkla bağlantılı. “Onu Benim de düşmanım, onun da düşmanı olan biri alacaktır.” Allah’ın düşmanı deccal, Hz. Mehdi (a.s)’ın da düşmanı deccal. Demek ki Hz. Mehdi (a.s)’a deccaliyet ehemmiyet vermediği için, önem vermediği için ortam hazırlayacak. Fark edemeyecek. Onların bütün sistemini, bütün yapısını yıkacağını bilemeyecekler. “Gözümün önünde yetiştirilmen için, kendimden sana bir sevgi yönelttim.” Demek ki Hz. Mehdi (a.s) hem sevecek hem sevilecek. Hem sevgiye teşvik edecek hem sevgiden hoşlanacak. Seven ve sevilen bir varlık olacak. Ne diyor Allah? “Sana bir sevgi yönelttim.” Hz. Mehdi (a.s)’a işarettir aynı zamanda bu.

40: “Hani kız kardeşin gezinip; "Onu(n bakımını) üstlenecek birini size haber vereyim mi?" demekteydi.” Demek ki Hz. Mehdi (a.s)’ın etrafında da hanımlar olacak. Adeta Hz. Mehdi (a.s)’ı çocukları gibi koruyup kollayacaklar. Kuran’ın burada bir işareti var. Hz. İsa (a.s)’da da öyleydi. Hanımlar çoktu etrafında. Çok fazla hanım vardı Hz. İsa (a.s)’ın yanında. İncil’de bu açık açık geçer. “Onu(n bakımını) üstlenecek birini size haber vereyim mi?” Annesi değil, inşaAllah. Demek ki Hz. Mehdi (a.s)’ın yanındaki hanımlar, kız kardeşleri gibi ona sevgi duyacak, akraba gibi birbirlerini sevecekler. Dost olacaklar, muhabbet olacak. Kuran ona işaret ediyor. “Böylece, seni annene geri çevirmiş olduk ki.” Babana değil, annene. Çünkü Hz. Mehdi (a.s) da, Hz. İsa Mesih (a.s) da yetimdir. Fakat annelerinin olacağına işaret ediyor Kuran’da Cenab-ı Allah. “Gözü aydın olsun ve üzülmesin.” Demek ki Hz. Mehdi (a.s)’ın annesinin üzüleceği olaylar olacak ama Allah onun gözünü aydın edecek ve üzülmemesi için ona ilham edecek. Ama gözü karartacak, üzülmeyi sağlayacak şeyler olacak, fakat buna karşılık göz aydınlığı ve üzülmeme olacak, Allah’tan bir harika olarak. “Sen bir insan öldürmüştün de, biz seni tasadan kurtarmış ve seni 'esaslı bir denemeden geçirip-denemiştik.'” Demek ki Hz. Mehdi (a.s) da çok esaslı denemelerden geçirilecek. Çok şiddetli, sarsıntılı denemelerden, imtihanlardan geçecek. “Medyen halkı arasında da yıllarca kalmıştın.” Medyen’i de Allah durduk yere söylemez. Orada bir isme atıf var. Bir isim hatırlatılmak isteniyor olabilir, bir işaret vardır Medyen’de. ‘Med’. “Yıllarca kalmıştın.” Demek ki önce bir şehirde olacak. Bak, diyor; “Medyen halkı arasında yıllarca kalmıştın.” Demek ki gençliği bir şehirde geçecek. Medyen’de, büyük bir şehirde. Hz. Mehdi (a.s)’da da aynısı, hadislerde öyle geçiyor. “Sonra bir kader üzerine (buraya) geldin ey Musa.” Demek ki Allah, bir kader üzerine Hz. Mehdi (a.s)’ı başka bir şehre götürecek. Kuran’ın işaret ettiği nokta o.

41: “Seni kendim için seçtim.” Hz. Mehdi (a.s)’ı Allah seçecek, ona işaret ediyor.

42: “Sen ve kardeşin ayetlerimle gidin.” Yani Hz. İsa (a.s) ve Hz. Mehdi (a.s), Kuran’la… “Ayetlerimle” diyor Allah çünkü. Kendi kafanıza göre, kendi mantığınıza göre demiyor. “Ayetlerimle.” “Ve Beni zikretmede gevşek davranmayın.” Demek ki çok sıkı davranacaklar, çok titiz olacaklar. Hiç gevşeklik olmayacak.

43: “İkiniz Firavun'a gidin,” demek ki Hz. Mehdi (a.s) ve Hz. İsa (a.s) deccali yok edecekler. “İkiniz Firavun'a gidin, çünkü o, azmış bulunuyor.” Ahir zamanda terörist, anarşistler azacak. Kuduracaklar, saldıracaklar. Orayı burayı yakıp yıkacaklar. Gözü dönmüş bir yapı olacak.

44: “Ona yumuşak söz söyleyin,” şefkatli, sevgi dolu bir söz söyleyin, “umulur ki öğüt alıp-düşünür veya içi titrer-korkar.” “Deccaliyete karşı sert davranmayın” diyor Cenab-ı Allah. Şefkatle, ilimle, irfanla, ikna ederek konuşun.

45: “Dediler ki: "Rabbimiz, gerçekten, onun bize karşı 'taşkın bir tutum takınmasından' ya da 'azgın davranmasından' korkuyoruz."” Yani kırıp yıkması, dağıtması; mesela şimdi deccaliyet ne yapıyor? Kırıp yıkıyor, azıyor, deviriyor, öldürmeye kalkıyor, asıyor, kesiyor. Çok azgın deccaliyet.

46: “Dedi ki: "Korkmayın." Demek ki Hz. Mehdi (a.s) korkmayacak, talebeleri korkmayacak; delikanlı ve yiğit olacaklar. “Korkmayın” diyor Allah. Ona işaret var. Demek ki insanlar korkutmaya çalışacaklar ama onlar yiğit, delikanlı ve cesur olacaklar. Demek ki efe mizaçlı olacaklar. “Çünkü Ben sizinle birlikteyim.” “Zaten olayları yaratan Benim. Deccalin saldırısını yaratan da Benim. Her şeyi Ben yaratıyorum, onun için rahat olun” diyor. “İşitiyorum ve görüyorum” diyor Allah. Yani “sizin gazetelerden, oradan buradan gördüğünüzü Ben mükemmel görüyorum, çünkü Ben yaratıyorum” diyor Allah. “Gazetelerdeki haberi de Ben yaratıyorum, televizyondaki haberi de Ben yaratıyorum, saldırganı da Ben yaratıyorum, ağzını bozanı da Ben yaratıyorum. Hepsi Benim elimde” diyor Cenab-ı Allah.

47: “Haydi ona gidin de deyin ki: "Biz senin Rabbinin elçileriyiz, İsrailoğullarını bizimle birlikte gönder."” Demek ki Mehdiyet İsrailoğulları’nı da kurtaracak. “Ve onlara (artık) azap verme.” Demek ki artık İsrail halkı da azap çekmeyecek. Acı çekmeyecek Mehdiyet devrinde. “Sana Rabbinden bir ayetle geldik.” Yani Kuran’la, “Selam, hidayete tabi olanların üzerine olsun.” Demek ki Selam ne demek? Selamet, barış, kardeşlik, güven. “Hidayete tabi olanların üzerine olsun.” Hidayet ne demek? Hadi ismi, Mehdiyet. Çünkü hidayete tabi olan Hz. Mehdi (a.s)’dır. Hidayete vesile olan, o da Hz. Mehdi (a.s)’dır, inşaAllah.

48:“Gerçekten bize vahyolundu ki: Doğrusu azap, yalanlayan ve yüz çevirenlerin üstünedir.” Demek ki Allah bir bela verecek; Allah’sız, kitapsız, dinsiz, imansızlara. Onlara bir azap gelecek demek ki dünyada. Şu anda da görüyoruz zaten.

49:“(Firavuna) Dedi ki: "Sizin Rabbiniz kim ey Musa?"” Yine de araştırmacı, merak ediyor, soruyor. “Dedi ki: "Bizim Rabbimiz, her şeye yaratılışını veren, sonra doğru yolunu gösterendir."” Önce yaratılıştan bahsediyor. Önce yaratılış, çünkü o zaman da Darwinizm var. O da ne diyor, “Sizin Rabbiniz kimdir ey Musa” dediğinde, ilk konuşması;

50: “Bizim Rabbimiz her şeye yaratışını verendir” diyor. Önce yaratılışı anlatıyor, ispat ediyor. “Sonra doğru yolunu gösterendir.” Doğru yol nedir? Kuran, Allah’ın kitabıdır. O devirde de Tevrat. Ama önce yaratılış.

51: “(Firavun) Dedi ki: "İlk çağlardaki nesillerin durumu nedir öyleyse?"” İlk çağlarda; kaba taş, cilalı taş, yontma taş devri; o zamanlarda da inanıyordu insanlar öyle. İlk çağlardaki insanlar, maymun gibi adamlar var diye inanıyorlardı. O da o ilk çağlardaki iddiayı diyor. Kaba taş, yontma taş falan iddialarına ilk iddia diyor. O zamanda olan bu iddiaları Hz. Musa (a.s)’a soruyor. “İlk çağlardaki” diyor, ilk çağ da demiyor, bak; “İlk çağlardaki nesillerin durumu nedir öyleyse?” “Onlar nasıl yaratıldı o zaman?” diyor.

52: “Dedi ki: "Bunun bilgisi Rabbimin Katında bir kitaptadır.” Yaratılış Atlası’na da burada çok ciddi bir gönderme, işaret var. Tabii Allah her türlü, her şeyi yaratandır. Dolayısıyla “kaderde olan bir yaratılıştır” anlamında diyor. “Bunun bilgisi Rabbimin katında bir kitaptadır” diyor. İkinci anlamında Yaratılış Atlası’na bir işaret var, güçlü bir şekilde. “Benim Rabbim şaşırmaz ve unutmaz.” Yani şaşırarak bir varlık oluşmaz. Çünkü onlar ne diyor? “Genler şaşırdı, mutasyonlar şaşırdı, şaşkınlık sonucunda canlılar meydana geldi” diyor, değil mi? Şaşırma sonucunda. “Ve Allah unutmaz” diyor. “Geçmiş nesiller, gelecek nesiller, hepsi bilgisi dahilinde” diyor. “Şu anki nesli mükemmel yaratan, geçmişteki nesli unutmuş değil” diyor Allah. “Hepsini yaratan Allah’tır” diyor.

53: “Ki (Rabbim), yeryüzünü sizin için bir (mehdi) beşik kıldı.” Kuran Mehdi (a.s)’a dikkat çekiyor. Diyorlar ki; “Kuran’da nerede Mehdi geçiyor?” “Ki (Rabbim), yeryüzünü sizin için bir (mehdi) beşik kıldı.” Bütün yeryüzüne Hz. Mehdi (a.s)’ın hakim olacağına bir işaret eden bir ayet. Arapçası mehdi. “Dedi ki, Rabbim yeryüzünü” bütün yeryüzünü, bütün dünyayı sizin için bir beşik kıldı.” Her yer Mehdiyet anlamına geliyor aynı zamanda. Ama asıl anlamında “beşik kıldı.” Allah sizi o beşik içinde de koruyor anlamına geliyor. Yine her halükarda Mehdiyet’e bakıyor. “Onda sizin için yollar döşedi.” Asfaltlar, şunlar, bunlar… “Ben yapıyorum” diyor Allah. Yolları makineler yapıyor gibi görünmekle beraber, “yolları yapan Benim” diyor Allah. “Ve gökten su indirdi; böylelikle bununla her tür bitkiden çiftler çıkardık.” Biyolojideki, canlılardaki yaratılışı da anlatıyor. Hem insanların yaratılışı hem biyoloji. Biz de bitkilerin yaratılışının tesadüf olmadığını, kromozom yapılarını, hepsini anlatıyoruz.

54: “Yiyin ve hayvanlarınızı otlatın. Şüphesiz, bunda sağduyu sahipleri için elbette ayetler vardır.” Yiyecekleri yiyin” diyor. Hayvanlarınızı da otlatın ama hayvanlarda, yiyeceğiniz meyvelerde, portakallar, koyunlar, keçiler, tavşanlar, bütün hayvanlarda, “bunda sağduyu sahibi,” yani iyi, derin düşünenler için, “elbette ayetler vardır.” Yaratılış delilleri vardır. Kromozom yapılarını incelersen, bilimsel olarak incelersen, Allah’ın ayetlerini görürsünüz. Demek ki bizim kitaplarımızda yazdığımız Allah’ın mucizeleri, harikalar ne oluyor? Ayet olmuş oluyor. “Ayetler vardır” diyor Allah.

55: “Sizi ondan yarattık, ona geri vereceğiz.” Yine Allah yaratılıştan bahsediyor. “Ve sizi bir kere daha ondan çıkaracağız.” “Topraktan yine çıkaracağız” diyor Allah. İllaki toprak. Toprakla insan bağlantılı oluyor; yaratılışında, ölümünde ve tekrar dirilişinde. Tekrar dirildiği arazide de toprak oluyor kalktığında; asfalt, şu, bu değil. Bildiğimiz toprak oluyor.

56: “Andolsun, biz ona ayetlerimizin tümünü gösterdik;” bütün delilleri gösterdik. Biz de şu an deccaliyete bütün delilleri gösteriyoruz. “Fakat o, yalanladı ve ayak diretti.” (Şu anda da onlar yalanlayıp ayak diretiyorlar. Bir kısmı bilerek deccale uyuyor, bir kısmı bilenemeyerek deccale uyuyor. Bilmeden deccale uyanlar çok fazla. Rabbimiz, Cenab-ı Allah “Dedi ki” diyor; ayette, firavun Hz. Musa (a.s)’a söylüyor;

57: “Dedi ki: "Ey Musa, sen bizi sihrinle yurdumuzdan sürüp çıkarmaya mı gelmiş bulunuyorsun?"” O devrin komünistleri, o devrin dinsiz-imansızlıkları kendilerince ahlaksızca bir uyanıklık yapıyorlar ve diyorlar ki; “Sen bizi sihrinle,” “ sihir yapan büyücüsün” diyorlar bir kere, bunu kamuoyunu da etkilemek için söylüyorlar, “yurdumuzdan söküp çıkarmaya mı geldin?” “Vatanı batıracaksın, vatan hainisin” gibi büyük suçlamalar yaparak etkili olmaya çalışıyorlar. Hem büyücü hem yurttan sürüp çıkarmaya çalışan.

58: “Madem böyle, biz de sana buna benzer bir sihirle geleceğiz.” Durduk yere olay çıkartıyorlar. Dinsiz-ateistlerde, komünistlerin birçoğunda bu görülür; durduk yere kepazelik, iftira çıkarmak, ahlaksızlık yapmak, oyun oynamak görülür. Birçoğunda görülür. “Şimdi sen, bir 'buluşma zamanı ve yeri' tespit et, bizim de, senin de karşı olamayacağımız açık, geniş bir yer olsun’ dedi.” O devrin deccal taraftarları tartışmaktan kaçınmıyorlar. Ama asrımızın deccalleri tartışmaktan şiddetle kaçınıyorlar. Onlara bilmeden uyanlar da şiddetle kaçınıyorlar.

 


Taha Suresi, 57-64 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 31 Ocak 2010 tarihli röportajından Taha Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: “Dedi ki: “Ey Musa diyor, sen bizi sihrinle”, bak o da onu sihirbazlıkla suçluyor. “Yurdumuzdan sürüp çıkarmaya mı gelmiş bulunuyorsun?” Daha önceden anlatmış, bak tam yani bu o zamanın ırkçı faşistlerinin kahpe ağzı. Hemen olayı siyasi suça çevirmeye çalışıyor. Yani ne alakası var? İmanın bir konu anlatıyor. Allah'a dinine gelin diyor. Değil mi? Bak “yurdumuzdan sürüp çıkarmaya mı gelmiş buluyorsun?” Vülgarize diyor ki etrafındakileri tahrik etsin. Olumsuz bir tavra girsinler. Bak.

“Madem böyle, biz de sana buna benzer bir sihirle geleceğiz.” Kurnazca suçluyor kendince. Şimdi bir buluşma zamanı ve yeri tespit et. Bizim de seninle karşı olamayacağımız açık geniş bir yer olsun. Büyük kitlelere seslenilmenin önemi anlatılıyor Kur'an'da. Dar alanda değil. Yani bir şey ispatlanacaksa büyük kitlelerinde şu an neyle yapılıyor? Bu televizyonla yapılıyor. Radyoyla yapılıyor, internetle yapılıyor. İnşaAllah. O zaman nasıl yapılıyor? Halkın hepsini topluyorsun geniş bir alana bir ovalık alana. Orada yapılıyor. Yani kalabalığa gücün gösterilmesi önemlidir. İnşaAllah.

“Dedi ki; “buluşmamız ülkenin ulusal bayram günü ve insanların toplanacak kuşluk vakti olsun”. Yani günü de iyi seçmek lazım. Yani insanların iyi izleyebileceği, kalabalık olacağı bir günün seçilmesi. Mesela günün gece, sabah dörde doğru sana bir şey anlatacağım dersen insanlara dinletemezsin. Bak diyor ki, “insanın toplanacağı kuşluk vakti olsun”. Onlar için en uygun vakit o. Kuşluk vakti onlarda bir gelenek. Kuşluk vakti herkes kalkıyor. Değil mi? Onu seçmişler. “Ve bayram günü”. Biz de bayram günü ne yapıyoruz? Erkenden kalkıyoruz değil mi? Çocukluğumuzdan beri öyledir. İnşaAllah.

“Böylece Firavun arkasına dönüp gitti, hilali düzenini bir araya getirdi sonra geldi. Musa onlara dedi ki; “size yazıklar olsun”. Biz de diyoruz yazıklar olsun. İnşaAllah. “Allah'a karşı yalan düzüp uydurmayın”. Biz de diyoruz Allah'a karşı yalan düzüp uydurmayın.

Şeytandan Allah'a sığınırım. “Sonra bir azap ile kökünüzü kurutur”. Bak “sonra bir azap ile kökünüzü kurutur”. “Yalan düzüp uyduran gerçekten yok olup gitmiştir”. Biz de ne diyoruz ki, yalan söylemeyin. Milleti kandırmayın diyoruz. “Bunun üzerine kendi aralarında durumlarını tartışmaya ve gizli konuşmalara başladılar”. Tam böyle çete faaliyeti. İddia edilen Ergenekon örgütünün üslubu, bak. Gizli konuşma. Ve durum değerlendirmesi yapıyor. O zamanın bunakları toplanıyorlar.

“Dediler ki bunlar herhalde iki sihirbazdır”. Olayı geçiştirmeye çalışıyorlar. “Sizi sihirleriyle yurdunuzdan sürüp çıkarmak”, bak milliyetçi söylemde kendince insanlar galeyana getirmeye çalışıyorlar. “Ve örnek olarak tuttuğunuz yolunuzu”, yani o devirdeki ideolojiyi o devirdeki resmî ideolojiyi “yok etmek istiyorlar”. O devirdeki Darwinist, Materyalist ideoloji işte. “Bundan ötürü tuzaklarınızı bir araya getirin, sonra gruplar haline gelin. Bugün üstünlük sağlayan gerçekten kurtulmuştur diyor”. Bak tuzak yapılıyor. Yapıyorlar. Sonra gruplar halinde. Şimdi karşımızda Amerika'da gruplar var, İngiltere'de gruplar var, Fransa'da gruplar var. Hepsi gruplar halinde karşımıza geliyorlar. Ama gelince ne oluyor? Buhar oluyorlar. Buhar değil mi? Yani evelAllah.

 


Taha Suresi, 58-76 Ayetlerinin Tefsiri

(Hz. Musa (as) ve iman eden büyücüler)

 

Sayın Adnan Oktar'ın 20 Mayıs 2015 tarihli sohbetinden Taha Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: “Madem böyle diyor, biz de sana buna benzer bir sihirle geleceğiz”. Sihir olduğundan emin. “Şimdi bir buluşma zamanı ve yeri tespit et”. Ama yine de bak demokrat yani Firavun. Yani başkası olsa darmadağın eder yani şu an dünyada Firavundan bin beter adamlar. Birçoğu yani. Güney PKK'nın olduğu bölgede sen Allah'ı anabiliyor musun? Anlatabiliyor musun? Anlatamazsın yani. “Bizim de seninle karşı olamayacağımız açık ve geniş bir yer olsun”. Açık ve geniş. Geniş bir alan tespit et diyor. Ondan sonra buluşma zamanı da tespit et. Yeri de tespit et diyor. Yani onu Musa'ya bırakıyor. Özellikle. Tabi biraz da puan kazanmak istiyor dinleyenlerden. Yani hani meydan okumuş oluyor ya. Kendine güvenini göstertiyor. Ama mesela kendi yer ve zamanı hepsini tespit etse onda şüphe olur diye düşünüyor. Ama ona bıraktığında şüphe olmayacağını düşünüyor.

“Musa dedi ki: “Buluşma zamanımız ülkenin bayram günü ve insanların toplanacağı kuşluk vakti olsun”. Bayram günü. Yani Mısır'da bir bayram günü var. Çok eski. “Ve insanların toplanma vakti”, o bayramda kuşluk vaktinde toplanıyorlar. Bayram günü o zaman toplanalım diyor. “Böylelikle Firavun arkasını dönüp gitti”, cevap vermeden çekip gidiyor. “Hileli düzenini bir araya getirdi”, büyücüleri. “Sonra geldi. Musa onlara dedi ki size yazıklar olsun. Allah'a karşı yalan düzüp uydurmayın, sonra bir azap bile kökünüzü kurutur yalan düzüp uyduran gerçekten yok olup gitmiştir”. Çünkü yapacağınız bir gerçek değil diyor göz bayma yani hipnoz yapacaksınız diyor sihir yapacaksınız diyor.

“Bunun üzerine kendi aralarında durumlarını tartışmaya ve gizli konuşmalarla başlarlar”. Firavun adamları. Yani böyle mırıl-mırıl konuşuyor kendi aralarında dedikodu yapıyorlar. Sonra diyorlar ki, “dediler ki: “Bunlar herhalde iki sihirbazdır”. Çünkü kendileri sihirbaz ya. Kişiyi nasıl bilirsin? Kendin gibi derler ya. O da öyle kendi gibi biliyor yani. “Sizi sihirlere yurdunuzda sürüp çıkarmak ve örnek olarak tutturduğunuz yolunuzu, dininizi yok etmek istiyorlar”. Mehdi'ye de aynı şey söylüyorlar ya. Çünkü Mehdi tek bir dünya devleti meydana getiriyor. Tek bir yapı meydana getiriyor. Açabiliriz pencereyi.

“Bundan ötürü tuzaklarınızı bir araya getirin”. Yani bir tane iki tane hepiniz bir araya getirin. “Sonra gruplar haline gelin”. Bak meydana okumayı görüyor musunuz? Gruplar halinde gelin, bak meydan okumayı görüyor musunuz? Gruplar halinde gelin, “bugün üstünlük zaten gerçekten kurtulmuştur. “Ey Musa”, dediler; “ya sen asanı at veya önce biz atalım”. Yani hep böyle demokrat bir tavır gösteriyor dikkat ederseniz yani kuşkuya mahal vermemek için yapıyor bunu.

“Dedi ki; “hayır siz atın”, sonra hemen ne görsün sihirlerinden dolayı ipleri ve asaları kendisine gerçekten koşuyorlarmış gibi göründü”, diyor. Yani baya oynuyor yılanlar falan. Musa bu yüzden kendi içinde bir tür korku duymaya başladı diyor. Ne yapacağım? Ne yapacağım? Bu adamın oranın gibisinden. Allah diyor ki “korkma dedik”. Bir daha. “Muhakkak sen üstün geleceksin”. 1956 tane veriyor Ebced. Bu 68. ayet.

Taha suresi 68. “Korkma dedik. Muhakkak sen”, bu muhakkak sen, kelimesi 1956 tarihini veriyor. “Muhakkak sen üstün geleceksin”. Yani açık açık Mehdi'ye bakıyor yani. Çünkü Bediüzzaman Mehdiyet'in başlangıcı olarak söylüyor 1956 tarihini. Diyor ki, “bir yeni nuru Kur'an mu zuhur edecek”, diyor. Yani Risale-i Nur'un dışında. Bak “yeni, yepyeni bir nuru Kur'an mu zuhur edecek bu tarihte”, diyor 1956'da. “Tam da bilemiyorum”, diyor. Hep uslu bu odur. Bediüzzaman’ın. Ya söylüyorsun işte tamam. Bak yepyeni bir nuru Kur'an ile zuhur edecek. Alenen Mehdiyet. 1956. “Ama tam bilemiyorum”, diyor, çıkaramıyorum. O nezaketidir şeyin, Bediüzzaman’ın üslubu, nezaketidir. Bütün konuşmalarında vardır.

Eğer diyor, “bu adamların bu fitnesi zail olmazsa, 20 sene sonra tokatları dehşetli olacak”, diyor. “Bu iki tarih birleştirirse”, diyor. “Miladi 1971 tarihini verir”, diyor. “O tarihte dehşetli bir şerden haber verir diyor”, 1971. 12 Mart komünistlerden ayaklandığı dönem. Ondan sonra Türkiye'nin dengesi bozuldu zaten 1971'den sonra. Açık açık söylüyor 20 sene sonra diyor. “Tokatları dehşetli olacak”, diyor. “Şu anki tohumların mahsul ıslah olmazsa”, diyor. Yani o komünist hareket o zaman tohum olarak görüyor. Onların mahsulü diyor bak. Mahsulü. “Islah olmazsa, düzeltilmezse, eğitilmezse tokatları dehşetli olacak”, diyor.

Kabataş, Yontmataş filan iddialar Firavun devrinde de var. Olmayan bir şey. Hep bunlara inanmışlar. Böyle ilkel adamlar vardı, Hz. Musa da böyle bir şey yok diyor. Hepsi Allah'ın katında diyor. Kapatabilirsin.

“Korkma dedik muhakkak sen üstün geleceksin. Sağ elindekini at”, diyor Cenabı Allah'ın. “Onların yaptıklarını yutacaktır. Çünkü onların yaptıkları yalnızca bir büyücü hilesidir. Büyücü ise nereye varsa kurtulamaz”. Büyünün haram olduğuna dair de ayettir bu. Genç kızlar bayağı meraklı büyücülere. Büyü haramdır. Bak “büyücü ise nereye varsa kurtulamaz”, diyor Cenab-ı Allah açık. Kur'an hükmü yani.

“Bunun üzerine büyücüler secdeye kapandılar. “Harun'un ve Musa'nın Rabbine iman ettik” dediler””. Ama Harun'u öncelikle söylüyorlar. Bu da tabi manidar. “Harun'un ve Musa'nın Rabbine iman ettik dediler”. “Firavun dedi ki; “ben size izin vermeden önce ona inandınız öyle mi” diyor. Adam psikopatlığı başlıyor. Daha önce demokrat takılıyordu değil mi? Şimdi psikopat da ele alıyor. “Şüphesiz o size büyüyü öğreten büyüğünüzdür”. Lan daha önce sen demiyor muydun güvenin işte ben büyücülerim falan diyordun. Değil mi, Musa’yı da ezecekler diyordun.

“Şüphesiz o size büyüyü öğreten büyüğünüzdür. O halde ben de elleriniz ve ayaklarınızı çapraz olarak keseceğim”. Bak sapıtıyor şimdi. Azmış diyor ya. Azması burada çıkıyor. Önce demokrat havasında şu an azıyor. Delili olmadığı için. “Ve sizi hurma dallarında sallandıracağım”, asacağım diyor. “Siz de elbette hangimizin azabı daha şiddetliymiş ve daha sürekliymiş öğrenilmiş olacaksınız”, diyor. Yani Allah'ın azabının şiddetli, benim mi diye göreceksiniz Allahlık iddia ettiği için.

“Dediler ki; “bize gelen apaçık delilleri ve bizi Yaratana seni asla tercih edip seçmeyiz”. Helal olsun. Bak onlarda delikanlıymış. “Neyse hükmünü yürütebileceksen durmaksızın hükmünü yürüt”. Yapacağını yap diyorlar. “Sen yalnızca bu dünya hayatının hükmünü yürütebilirsin. Gerçekten biz Rabbimize iman ettik. Günahlarımızı ve sihir dolayısıyla bizi kendisine karşına zorlayarak sürüklediğin suçumuzu bağışlasın”. Bak sihir dolayısıyla ve bizi, bak bir sihir için tövbe ediyorlar. Bir de “bizi kendisine karşı zorlayarak sürüklediğin”, Hz. Musa'ya karşı ayaklanmasını istiyorlar ya, “suçumuzu bağışlasın. Allah daha hayırlıdır, daha sürektedir.”

“Gerçek şu ki, kim Rabbine suçlu, günahkar olarak gelirse hiç şüphe yok. Onun için cehennem vardır, Onun için de ne ölebilir, ne de dirilebilir. Kim ona iman edip salih amellerde bulunarak”, yani samimi amellerde bulunarak ama önce iman edecek. Samimi amellerde bulunarak Allah'a gelirse, ona gelirse “işte onlar için de yüksek dereceler vardır. İçlerinde ebedi kalacakları, altından ırmaklar akan Adnen cennetleri de onlarındır. Ve işte bu arınmış olanların karşılığıdır”. Arınmış. Yani kirlerinden yanlışlıklarına arınmış.