Sayın Adnan Oktar'ın 15 Ağustos 2011 tarihli röportajından Neml Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Neml Suresi’nden okuyalım. Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla. Şeytandan Allah’a sığınırım.
1-“Ta sin”, Ta Sin; taht Süleyman’a mı acaba bakıyor? Çünkü cinlerle bağlantıda “Ta Sin”’in şifre yönü var. Taht-ı Süleyman’a bakıyor olabilir. Ben biraz kapalı söyleyeyim, siz artık ne anlıyorsanız anlayın. “Bunlar Kur'an'ın ve apaçık olan Kitab'ın ayetleridir.
2-Mü'minler için bir hidayet ve bir müjdedir.” Hz. Mehdi (a.s) nedir aynı zamanda? Hidayete vesile olan, değil mi? Hz. Mehdi (a.s) kelimesi zaten; hidayete vesile olan ve Allah’tan bir müjde. İşari manası olarak söylüyorum. Bakın “Bunlar Kuran'ın ve apaçık olan Kitab'ın ayetleridir.” Bir Kuran’ın ayetleri var. Bir de apaçık olan kitabın ayetleri var. Kaderin ayetlerine de bakıyor buradaki ifade; “Bunlar Kuran'ın ve apaçık olan Kitab'ın ayetleridir.” Kaderdeki olaylar da Allah’ın ayetleridir, ona da işaret ediyor. “Müminler için bir hidayet ve bir müjdedir” Hz. Mehdi (a.s) nedir? Hidayet ve müjdedir, hidayete vesile olan bir müjdedir.
3-“Ki onlar namazı dosdoğru kılarlar.” Tam Kuran’da tarif edildiği gibi. “Zekatı verirler. Onlar ahirete kesin bilgiyle iman ederler.” İnsanların birçoğu ahirete kesin bilgiyle iman edemez. Mesela münafıklar kesin bilgiyle iman etmedikleri için, münafık oluyorlar.
Bakın zaten burada, “Ta, Sin” taht Hz. Süleyman (a.s)’a baktığını düşünüyoruz, Allahualem, anlamlarından bir tanesi olarak söylüyorum. Zaten 27. ayete baktığımızda, 26. ayete baktığımızda, 16. ayete baktığımızda, 15. ayete baktığımızda birçok harikalar görüyoruz.
14. ayette, şeytandan Allah’a sığınırım. “Vicdanları kabul ettiği halde” diyor. Münafıklara bakıyor ayet, inşaAllah, “zulüm ve büyüklenme dolayısıyla bunları inkar ettiler. Artık sen bozguncuların nasıl bir sona uğradıklarına bir bak.” Münafıklar Kuran’dan pek hoşlanmazlar ama hurafe ve put adamlar, put kitaplar, put inançlar, olduğunda, hemen oraya giderler. “Allah böyle diyor” dersen ,“benim putum da böyle diyor” der. Dikkat edin münafığın silahı hep puttur, şirktir. Kuran’dan konuşamaz.
15. ayette Allah; “Andolsun, Davud'a ve Süleyman'a bir ilim verdik.” Hz. Davut (a.s) ve Hz. Süleyman (a.s) her ikisi de Kuran’da Hz. Mehdi (a.s)’a işareten hayatlarından bahsedilir. “Bir ilim verdik”, Hz. Mehdi (a.s)’ı da Allah, bir gecede özel hallerle donatıyor. “’Bizi inanmış kullarından birçoğuna göre üstün kılan Allah’a hamdolsun’ dediler.”Çünkü onlara daha ayrı bir seçkinlik veriliyor.
17-“Süleyman’ın cinlerden, insanlardan, kuşlardan orduları toplandı.”
28-“Bu mektubumla git onu kendilerine bırak. Sonra onlardan uzaklaş. Böylelikle bir bak neye başvuracaklar.” Tebliğde anlatımdan sonra, o insanın düşünmesi için ona vakit vermenin önemine Kuran dikkat çekiyor.
30. ayette; “Gerçek şu ki bu Süleyman’dandır. Şüphesiz Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla başlamaktadır”. Bir şeye başlarken Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla başlamak; ona bereket getirir, güzellik gerektirir, inşaAllah. 31-“Bana karşı büyüklük göstermeyin.” Münafıkların, küfrün ana belası ne? Gurur, büyüklük hissi. Mütevazi insanlar hep sevilirler. Güzel huylu insanlar hep sevilirler, iyi niyetli insanlar hep sevilirler. Enaniyet yapanlar, pislik adamlardır.
Bakın orada bir hanım var; Sebe Melikesi, devlet başkanı olmuş. Demek ki, kadından yönetici oluyormuş.
“Büyük bir tahtı var” diyor,
23.de, Taht-ı Süleyman.
25-“Ki onlar göklerde ver yerde saklı olanı ortaya çıkaran” cinlerde de Allah’ın dilemesi ile göklerde ve yerde olanı saklı olanı, bulma özellikleri vardır. Bir belge, bir evrak herhangi bir şeyi eğer lazım ise, Allah’tan dua ile cini vesile ederek bazı insanlar isteyebiliyorlar. Tabii hepsini rahat rahat anlatamıyorum.
41-“Dedi ki, ‘onun tahtını değişikliğe uğratın.’” Allah Allah, Tahttan ne kadar çok bahsediyor Kuran. “Bir bakalım doğru olanı bulabilecek mi yoksa bulamayanlardan mı olacak?
42-Böylece (Belkıs) geldiği zaman ona, ‘senin tahtın böyle miydi’ denildi. Dedi ki, ‘tıpkı kendisi’” Üç boyutlu, net görüntü oluşmuş. Etrafındaki insanlarla beraber, görüntüsüyle beraber.
“Bize ondan önce ilim verilmişti, biz Müslümanlardan olmuştuk”
44-“Ona: ‘Köşke gir’ denildi.” Hz. Süleyman “köşke gir” diyor. Bu hanım, Sebe’den gelen bir Hanım. Yeni tanışıyorlar Hz. Süleyman (a.s)’la. Hz. Süleyman (a.s) sırtını dönüp konuşmamazlık yapmıyor. Bazı kardeşlerimiz diyor ya “niye hanımlarla konuşuyorsun?” Yüz yüze konuşuyor. “Onu görünce derin bir su sandı”, Hz. Süleyman (a.s) “gir” diyor, derin bir su gibi gösteriyor, kadına şaka yapıyor. Gir demek ne demektir? “Suya gir” diyor. Onu havuz olarak düşündüğünü düşünerek söylüyor, şaka yapıyor, yüz yüze konuşuyor, “derin bir su sandı ve (eteğini çekerek) ayaklarını açtı.” Bakın Kuran, özel detay veriyor; “(eteğini çekerek) ayaklarını açtı. (Süleyman:) Dedi ki: "Gerçekte bu, saydam camdan olma düzeltilmiş bir köşk-zemindir." “Saydam camdan olma düzeltilmiş” özel şekil verilmiş, “bir köşk-zemindir." Ve alttan da su gibi ışıklandırılmış. Su görünümü veriliyor yani dalgalandırma görünümü veriliyor veyahut ona benzer teknikler kullanılıyor, kadın net olarak su zannediyor ve derin zannediyor. “Dedi ki: ‘Rabbim, gerçekten ben kendime zulmettim; artık ben Süleyman'la birlikte alemlerin Rabbi olan Allah'a teslim oldum.’” Bakın Hz. Süleyman (a.s)’ı sevmiş, Hz. Süleyman (a.s)’dan ayrılmak istemiyor. Sevginin önemini görüyor musunuz? Orada şaka yapıyor kadına, gönlünü alıyor. Köşk zeminde ona bir teknoloji harikası sunuyor. Hz. Süleyman (a.s) zamanında elektrik vardı, Firavun devrinde elektrik vardı. Koskoca ampuller var, fotoğrafları var ampullerin de. Birkaç çeşit yoldan elektrik elde ediyorlardı, elektrik geniş çapta kullanılıyordu aydınlatmada. Ama saraya ait bir özellikti, halk için kullanılmıyordu. Sarayın özel konforuydu. Hz. Süleyman (a.s)’ın sarayında da var. Aslında bu konuda anlatacağımız tabii çok şeyler var.
Sayın Adnan Oktar'ın 18 Mart 2010 tarihli röportajından Neml Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah'a sığınırım. 14. Ayet “Vicdanları kabul ettiği halde,” diyor Cenab-ı Allah. “Zulüm ve büyüklenme dolayısıyla bunları inkar ettiler.” Vicdanları kabul ediyor ama zalimliklerinden ve büyüklenme enaniyet duygusundan dolayı gerçekleri inkar ettiler.
“Artık sen bozgunculara nasıl bir soru uğradıklarına bir bak. Ant olsun Davud'a ve Süleyman'a bir ilim verdik.” Bakın hep Allah özel ilim veriyor. “Bizi inanmış kullarından bir çoğuna göre üstün kılan Allah'a hamdolsun” dediler. Yani evet bütün gücün Allah'ta olduğunu söylüyorlar.
“Süleyman'a cinlerden, insanlardan, kuşlardan orduları toplandı. Bunlar bölükler halinde dağıtıldı.” Demek ki Hz. Süleyman'ın emrinde cinler varmış. Hz. Mehdi kime benziyor hadise göre? Süleyman'a benziyor değil mi? Hz. Süleyman gibidir diyor Peygamberimiz. Mehdi'nin de cinlerden ordusu olacaktır. Ecinilerden inşaAllah. Her türlü bilgiye, istihbaratı onlara salacaktır. Ve gün ve gün gücü artacaktır. Cinlerle bağlantı gücü artacaktır. Hz. Mehdi'nin inşaAllah.
“Ve kuşlardan”, hayvanlara da etki ediyor, Hz. Mehdi, inşaAllah. Hazreti Süleyman hayvanlarla bağlantı halinde. Kuşlar onu seviyor, o kuşları seviyor. Hazreti Mehdi diyor, balıkları bile sever diyor, onlarla bağlantıdadır diyor. Denizdeki balıklar bile diyor, ondan memnun kalırlar diyor. Havadaki kuşlar diyor. Tabii. “Bunlar birlikte halinde dağıtıldı”, diyor.
“Nihayet karınca valisine geldiklerinde bir dişi karınca dedi ki; “Ey karınca topluluğu kendi yuvalarınıza girin. Süleyman ve orduları farkında olmaksızın sizi kırıp geçirmesin.” Karıncalar da Hazreti Süleyman'la bağlantılı. Yani harika oluşuyor. Sözünü dinliyorlar karıncalar Hz. Süleyman'ın. Bunların da hikmetini göreceğiz. İnşaAllah. Mesela hüthüt konuşuyor. E papağanlar da şimdi bakın şakır-şakır konuşuyorlar. Değil mi? Adamlar nasıl diyor? İyiyim diyor. Ne yapıyorsun? Hiç keziniyoruz diyor. Papağan ya. Böyle normal konuşuyor.
“Dedi ki; “Ey önde gelenler gerçekten bana oldukça önemli bir mektup bırakıldı. Gerçek şu ki, bu Süleyman'dandır ve şüphesiz Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla başlamaktadır.” Bir mektup. Mesela bak biz de kitaplarımızın hepsinin başlangıcını “Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla” yazıyoruz. Ve kitaplar da bir mektuptur. Her yere gönderiyoruz. Allah'tan bir mektup değil mi Müslümanlara? İnsanlara inşaAllah.
“İçinde de bana karşı büyüklük göstermeyin ve bana Müslümanlar olarak gelin diye yazılmak lazım.” Enaniyet yapmayın, gurur yapmayın, Müslüman olun diye inşaAllah, mektupta yazıyor.
“Süleyman'a elçiler, elçi hediyelerle Süleyman'a geldiği zaman sizler bana mal ile yardımdan mı bulunacaksınız? Allah'ın bana verdiği size verdiğinden daha hayırlıdır. Hayır siz hediyelerinize sevinip övünebilirsiniz”, dedi. Ben mesela hiç hediye kabul etmem. Bilirler. Hiç. Yani çok-çok mecbur olursam teberrüken kabul ederim ama mutlaka onun karşılığı daha değerli bir hediye verip ve tembihlerinde yani bir daha yapma şeklinde. Yani değerli değilse zaten kabul etmem yani öyle altın falan hiç mümkün değil. Ama mesela ufak tefek bazen alıp getiriyorlar mesela baklava şu bu falan gibi getiriyor. Mahcup etmemek için. Zaten miktarı da az olduğu için kabul ediyorum ama sıkı sıkıya da tembihliyorum. Sakın bir daha böyle bir şey olmasın diyorum. Ama mutlaka karşılığı bir hediye oluştururum. İnşaAllah. Bunu nereden öğreniyoruz? Hazreti Süleyman'dan öğreniyoruz. İnşaAllah. Yani tebliğ yapanlar hediye almaktan kaçınacaklar. Allah yolunda mücadele edenler hediye olmaz. Yani ne hizmetlerini Allah yolunda yaptığı mücadeleden kitaplarından başka eserlerinden para alması yakışır, olmaz. Bundan da kaçınacak. Ayrıca hediye getirildiğinde hediye de kabul edilmez.
“Allah'ın bana verdiği size verdiğinden daha hayırlıdır”, diyor. Allah verir Müslüman'a gereken nimeti, imkanı sağlar. Yoksa da Müslüman sabreder ama hediye kabul edilmez. Tebliğci bundan kaçınacak, inşaAllah.
“Cinlerden ifrit”, bakın Hazreti Süleyman'ın emrinde. “Sen daha makamından kalkmadan onu sana getirebilirim. Ben gerçekten buna karşı kesin olarak güvenilir bir güce sahibim dedi.” Cinlerden bir evrak istediğinde, belge istediğinde getirebiliyorlar. Herhangi bir eşya, küçük bir eşyayı alıp getir dersen getirebilirler. Böyle bir özellikleri de var. Ama tabii insanların aklını atmaması için bu tip şeylerin yapılmaması gerekiyor. Ve dolayısıyla da yapılmıyor. Yani ama yani olan bir olaydır. Bu yapılabilir. inşaAllah.
“Dedi ki; “Onun tahtını değişiklikle uğratın. Bir bakalım doğru olanı bulabilecek mi yoksa bulamayanlarda mı olacak? Böylece Belkıs geldiği zaman ona “senin tahtın böyle miydi?” denildi. Dedi ki; “Tıpkı kendisi, bayağı benziyor.” diyor. “Bize ondan önce ilim verilmişti ve biz Müslümanlardan olmuştuk.” Bak nasıl etkileniyor görüyor musun? “Bize ondan önce ilim verilmişti ve biz Müslümanlardan olmuştuk.” Daha olayı görür görmez o harikadan biri etkileniyor yani olayın şokunda.
“Allah'tan başka tapmakta olduğu şeyler onu Müslüman olmaktan alıkoymuşuyor. Yani Darwinist, materyalist sistem o zamanda var. Evrim inancı var. “Gerçekten o inkar eden bir kavimdendi. Ona köşke gir denildi”, Belkıs'a. “Onu görünce derin bir susandı.” Kadın derin bir su sanıyor. “Eteğini çekerek ayaklarını açtı. Süleyman dedi ki, gerçekte bu saydam camdan olma düzeltilmiş bir köşk zemindir.” Yani sürpriz yapıyor Hazreti Süleyman. Biliyor onun öyle yapacağını zaten. Bilerek getiriyor oraya.
“Dedi ki, “Rabbim gerçekten ben kendime zulmettim. Artık ben Süleyman'la birlikte alemlerin Rabbi olan Allah'a teslim oldum,” Müslüman oldum diyor. Elhamdülillah diyor. Bak önce bir aşaması var sonra ikinci aşamada net açıklama yapıyor. Müslüman oldum diyor. Değil mi, inşaAllah? Demek ki, etkiliyormuş. Köşk zemin, güzel tavır, güzel hareketler, güzel konuşmalar. Çünkü Müslümanın nezih bir hayat yaşadığını, güç sahibi olduğunu, iktidar sahibi olduğunu görünce o insanların olumlu etki yapar. İnsanlar güçten etkilenirler. Güç ararlar. İktidar ararlar. Onu gördüğünde de etkilenirler. Bunda şaşıracak bir şey yok. Niye Müslüman aciz olsun? Niye böyle zavallı olsun? Niye gariban olsun? Niye fakir olması gerekiyor? Niye kötü evlerde oturması gerekiyor? Niye herhangi bir arabayla gezmesi gerekiyor? En iyisi olsun. Ama Allah yolunda kullanıyorsa, keyfi için demiyorum ben. Tebliğ amaçlı Allah razı için yapıyorsa, İslam'ı yaymak amaçındaysa gayet güzel olur. Yani o Hz. Süleyman'ın bir yöntemidir.
ALTUĞ BERKER: Hz. Süleyman'ın duası da o şekilde.
ADNAN OKTAR: Tabii. “Onlar hilali bir düzen kurdu” diyor Cenabı Allah. “Biz de onların hilesine karşı farkında olmadıkları bir düzen kurduk.” İddia edilen Ergenekon örgütünün düştüğü durum bu işte. Bakın farkında olmadıkları bir düzen. Bilmiyorlar. Yani şu an evraklar, bilgiler nasıl gidiyor? Bu istihbaratın kaynağı nerden. Bilmiyorlar. Yani şu an evraklar, bilgiler nasıl gidiyor? Bu istihbaratın kaynağı nedir? Bilmiyorlar. Olağanüstü tedbirler alıyorlar. Akıl almaz tedbiri alıyorlar. Çözüm bulamıyorlar. Cayır-cayır bilgi akıyor. Daha da akacak. Ve çözümünü bulamayacaklar.
“Artık onların kurdukları hileli düzenin uğradığı sona bir bak”, diyor Allah. Ne hale gelirler gördüğümüz. İddia edilen Ergenekon örgütü. Değil mi?
Sayın Adnan Oktar'ın 7 Şubat 2015 tarihli sohbetinden Neml Suresi ile ilgili açıklamalar.
BÜLENT SEZGİN: Küfür için Allah “vicdanları kabul ettiği halde zulüm ve büyüklenme dolayısıyla inkar ettiler” (Neml Suresi, 14) diyor.
ADNAN OKTAR: ‘Zulüm ve büyüklenme.’ Anlamadığından değil bak, ruhundaki sonsuz zalimlik ruhu ve sonsuz büyüklük ruhundan kaynaklanıyor. Sonsuz büyüklük ruhunda, Allah’tan daha büyük olduklarına inanıyorlar küfür. Haşa onlar Allah’ı beğenmezler küfür. Diyor ya Öcalan; “ben kendim Allah oldum” diyor. O, kendini Allah’tan üstün görüyordur. Akıl almaz bir zulüm ruh oluşuyor.
BÜLENT SEZGİN: “Tanrı’yla savaşımla galip geldim” diyor.
ADNAN OKTAR: Tabii. “Allah’ı yendim” diyor. “Allah’tan daha büyüğüm” diyor Abdullah Öcalan. Bak, “Allah’la savaştım” haşa “Allah’ı yendim” diyor. “Allah’tan daha büyüğüm” diyor. Zaten PKK’lılar da ona ilah diyorlar, haşa Allah diyorlar. Böyle bir şeyde bu sözü Allah işte cehennemde geri aldırtıyor. Ama sonsuza kadar geri aldırtıyor. Geri aldım demiyor da haliyle geri aldırtıyor. Yani pişman oldum demiyorlar ahirette, cehennemde pişman oldum demiyor. İnsanlar öyle olduğunu zannediyor, demiyorlar. Mesela “Allah’ınıza söyleyin de bana biraz su versin” diyor. Veyahut “bu ateşi biraz azaltsın, azaba biraz ara versin, Allah’ınıza söyleyin” diyor. Yine orada Allah’a tavır koymuş vaziyette. Yine büyük görüyor kendini. Vücuduna da şaşıyor zaten kendini haşa Allah gibi gördüğü için vücudu dile geliyor, onun yaptığı ahlaksızlıkları anlatıyor, derisi, gözü, kulağı. Onlara da kızıyor, kendi vücuduna da kızıyor. “Bunlara ne oluyor böyle?”diyor. Bak enaniyeti görüyor musun, ruhunda ki azgın enaniyeti, büyüklük hırsını? Allah o büyüklenme hırsına Kuran’da çok dikkat çekiyor. Müslümanlara düşük akıllı diyorlar.
Cenab-ı Allah diyor ki; “Asıl düşük akıllı onlardır” diyor. Ama farkında değil. Ama bizim bilemeyeceğimiz derecede güçlü bir düşük akıl. İlk bakışta herkesin anlayabileceği gibi değil. İlk bakışta normal bir insan zannediyor. Ama Allah delil olarak şöyle diyor Allah, oradan çıkarılabilir, “onların bakışlarındaki bozukluktan, ben istersen anlarsın” diyor Peygamberimiz (s.a.v)’e. Demek ki, bozuk bakıştan anlaşılabiliyor. “Ama” diyor, “onların konuşmalarındaki bozukluktan anlarsın.” Onlar zırvalıyorlar, zırvalama tarzında konuşuyorlar. Çünkü nefsi adına konuştuğu için, hep kendi nefsini kurtaracak, kendi çıkarını kurtaracak şekilde üç kağıtçı bir üslup kullanır o tipler. Hep böyle sahtekarca, kendi çıkarlarını ince ince kurtaracak bir yöntem izler. Ve Müslümanlardan da ne yönde istifade edebilir, ona bakar. Ne çıkar elde edebilir, onu da ince ince düşünür. Ama kendinin hiçbir şekilde İslam’a hizmetinden kaynaklanan bir mağduriyet içinde olmasını istemez. Kendi kafasına göre mağduriyet olarak görüyor. Her hangi bir hizmet istemez.
Sayın Adnan Oktar'ın 18 Aralık 2010 tarihli röportajından Neml Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Allah diyor “iman etmedikleri için değil” diyor Cenab-ı Allah, “zulüm ve büyüklenme dolayısıyla” diyor. “Vicdanları kabul ettiği halde zulüm ve büyüklenme dolayısıyla inkar ettiler” diyor Allah. Zulüm ve büyüklenme hissi kalktığında vicdanları devreye girip kabul ederler, inşaAllah.
Sayın Adnan Oktar'ın 2 Ocak 2010 tarihli röportajından Neml Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Neml Suresi var, buradan 17. “Hz. Süleyman’a cinlerden, insanlardan ve kuşlardan orduları toplandı ve bunlar bölükler halinde dağıtıldı.” Hz. Süleyman (as) bak ilk cinlerden bahsediyor. Cinler bir kere emrinde. Hz. Mehdi (as) Hz. Süleyman (as)’a benzeyecektir değil mi? O zaman onunda cinlerle bağlantısı olacak demektir, “insanlardan” diyor demek ki geniş bir insan kitlesi de Hz. Mehdi (as)’a tabi olacak, “ve kuşlardan”. İşte bu çok acaip, “ordular toplandı bunlar bölükler halinde toplandı.” Demek ki ahir zamanda, kuşlara da etki edecek bir bilim dalı gelişecek. Yani onları yönlendirebilecek, onların seslerinden, onları ayırdeden, onların çıkarttığı sesleri kullanarak onları yönlendirebilen bir teknoloji gelişecek. Ki şu anda da bu gelişiyor zaten. Ne diyor Hz. Süleyman (as)? “Nihayet karınca vadisine geldiklerinde bir dişi karınca dedi ki: “Ey karınca topluluğu, kendi yuvalarınıza girin, Süleyman ve orduları, farkında olmaksızın sizi kırıp-geçmesin. (Süleyman) Bu sözü üzerine tebbesüm edip güldü ve dedi ki: “Rabbim, bana, anne ve babama verdiğin nimete şükretmemi ve hoşnut olacağın salih bir amelde bulunmamı ilham et ve beni rahmetinle salih kulların arasına kat.” Burada karıncalara dahi sevgi gösterdiği anlaşılıyor Hz. Süleyman (as)’ın. Bak “bu sözü üzerine tebbesüm edip güldü” diyor. Demek ki karıncalar o kadar boş varlıklar değil, arılar o kadar boş varlıklar değil. Fakat insanlar onun dilini bilmiyor. Yoksa onlar kendi aralarında haberleşiyorlar. Yani haberleştiklerini de görüyoruz. Evet yani detaylı olarak incelendiğinde, çünkü haberleşme olmadan zaten yani öyle binlerce hayvandan oluşan bir koloni haberleşme olmadan yönetilemez. Yani muazzam anarşi çıkar.
SUNUCU: Bir yiyecek gördükleri zaman mesela bir karınca, diğerlerine haber veriyorlar bir anda çoğalıyorlar yani.
ADNAN OKTAR: Tabii. Muazzam bir karmaşa çıkar. Bunlar da inşaAllah ahir zamanda ortaya çıkacak, buna işaret ediyor inşaAllah. Bak ayette diyor ki Allah; Şeytan’dan Allah’a sığınırım: “Vicdanları kabul ettiği halde”, vicdanen kabul ediyor, doğru diyor. Kuran’a, İslam’a insanlar birçok insan kanaat getirir. Bakın “zulüm ve büyüklenme dolayısıyla bunları inkar ettiler.” Zalimliğe eğimli olmalarından ve büyüklenme, enaniyet, kibir, büyüklük hissi dolayısıyla diyor “bunları inkar ettiler. Artık sen, bozguncuların nasıl bir sona uğradıklarına bir bak.” diyor Allah. Dünyada buna dikkatlice bakan, tarihe de bakan bunları görür inşaAllah. “Onu ve kavmini Allah’a bırakıp da güneşe secde etmektelerken buldum. Şeytan onlara yaptıklarını süslemiştir.” Mesela Darwinistlere de şeytan yaptıklarını süslüyor. “Böylece onları doğru yoldan alıkoymuştur bundan dolayı onlar hidayet bulmuyorlar.” Mesela Darwinistler de saplantı halinde olduğu için Allah hidayet vermiyor bir çoğuna. “Ki onlar göklerde ve yerde saklı olanı ortaya çıkaran”, gökler de ve yerde saklı olan bunu daha önce de söylemiştik hem Hz. Mehdi (as)’ye ve Hz. İsa (as)’a bakıyor. Çünkü Hz. Mesih (as) göklerde, Hz. Mehdi (as) yerde saklıdır inşaAllah.