Ali İmran Suresi, 101-106, 108, 110, 113-114 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar’ın 8 Kasım 2013 tarihli sohbetinden Al-i İmran Suresi ile ilgili açıklamalar. 

 

ADNAN OKTAR: Cenab-ı Allah diyor ki, Al-i İmran Suresi, 101, şeytandan Allah’a sığınırım; “Allah'ın ayetleri size okunuyorken” Kuran ayetleri, hurafe değil. Zırvalar değil. Uydurmalar değil. “Allah’ın ayetleri okunuyorken” Kuran’da bak başka hiçbir hükümle karşılaşmazsınız. Hep Allah’ın ayetlerine, hep Kuran’a dikkat çekilir, yüzlerce ayet, hep Kuran’a, hiçbir şekilde hurafeye dikkat çekilmemiştir. Yani çekilmiştir de yererek, fitne olduğunu ve bela olduğunu söyleyerek dikkat çekilmiştir ve uyanların da cehenneme düşeceği söylenmiştir, Allah tarafından cehenneme atılacağı söylenmiştir. “Ve O'nun elçisi içinizdeyken” Peygamberimiz (s.a.v.), “nasıl oluyor da inkar ediyorsunuz?” diyor Cenab-ı Allah. Nasıl oluyor hurafelere gidiyorsunuz? “Kim Allah'a sımsıkı tutunursa,” bak, “kim Allah’a sımsıkı tutunursa” ne bu? Kuran. Kuran’a sımsıkı tutunursa, Kuran’a tutunmak, Allah’a tutunmak oluyor. Uhretul Vuska, Hablullah-ul Metin, Allah’ın kopmaz, koparılmaz ipi. “Kim Allah’a sımsıkı tutunursa artık elbette o, dosdoğru olan bir yola iletilmiştir.” (Ali İmran Suresi / 101) Sırat-al müstakim, Fatiha’da geçen, sırat-al müstakim, Allah’ın dosdoğru yolu, dümdüz yolu. Öbür türlü, İslam aleminin başına gelen belaların nedeni doğru yolu bırakıp virajlara girdiler. Her virajda bir belayla karşılaştılar. Her virajda belayla karşılaşmaya devam ediyorlar.

“Ey iman edenler, Allah'tan nasıl korkup-sakınmak gerekiyorsa öylece korkup-sakının” bak, “Allah’tan korkun, sakının ve Kuran’a tam uyun” diyor Allah. “Ve siz, ancak Müslüman olmaktan başka (bir din ve tutum üzerinde) ölmeyin.” (Ali İmran Suresi / 102) Müslüman olarak, yani başka bir inanç, başka bir mezhep, başka bir akıl, başka bir yol üzerine değil, sadece Müslüman olarak. Yani “Kuran’a uyan Müslüman olarak ölün” diyor Allah, bakın, “Kuran’a uyan Müslüman.” Burada çok büyük bir tehdit var, dikkat edilmesi lazım. “Mezhebe göre” demiyor bak Allah. “Saf Kuran’a dayalı İslam’a göre ölün” diyor Allah.

“(Hepiniz), Allah'ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın.” Allah’ın ipi ne? Uhretul Vuska, Hablullah-ul Metin, Allah’ın kopmaz, koparılmaz ipi; Kuran. “(Hepiniz), Allah'ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın.” Kuran’a sımsıkı sarılın. Bak, sımsıkı Kuran’a sarılın. “Dağılıp ayrılmayın.” Mezheplere, tarikatlara, cemaatlere ayrılıp birbirinizle uğraşmayın. Birbirinize muhalif olmayın. “Dağılıp ayrılmayın. Ve Allah'ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz.” “Birbirinizle uğraşıyordunuz” diyor Allah. “O, kalplerinizin arasını uzlaştırıp-ısındırdı ve siz O'nun nimetiyle kardeşler olarak sabahladınız.” İslam ümmeti olarak, saf Müslüman olarak. “Yine siz, tam ateş çukurunun kıyısındayken, oradan sizi kurtardı.” Bak, şu an İslam alemi ateş çukurunun içine düştü işte. Şu an battılar. Ayetin açıkladığı olay bu. Bak, “Siz tam ateş çukurunun kıyısındayken” bütün İslam alemi ateş çukurunun içine düştü, büyük bölümü. Çok küçük bir bölümü ateş çukurundan beri şu an. “Oradan sizi kurtardı” diyor Cenab-ı Allah. İşte Hz. Mehdi (a.s) bu ateş çukurundan Müslümanları kurtaracak; Kuran’a sarılarak. Ne diyor Allah? Bak, “Uhretul Vuska, Allah’ın kopmaz, koparılmaz ipi” diyor, “doğru yol.” Sürekli Kuran’a dikkat çekme var.

“Umulur ki hidayete erersiniz diye, Allah, size ayetlerini böyle açıklar.” (Ali İmran Suresi / 103) Hurafeleri demiyor, ayetlerini Kuran ayetlerini açıklıyorum diyor, hurafe dese hurafe derdi Allah. Ayet, Kuran ayeti. “Sizden; hayra çağıran, iyiliği (marufu) emreden ve kötülükten (münkerden) sakındıran bir topluluk bulunsun. Bu imam Hz. Mehdi (a.s)’a bakan ve cemaatine de bakan bir ayet, ağırlıklı olarak bakan bir ayet. “Kurtuluşa erenler işte bunlardır “ diyor Allah. “Kurtuluşa erenler işte bunlardır” nasıl bir kurtuluş? Bütün dünyanın kurtuluşu. Bak “kendilerine apaçık belgeler geldikten sonra” hangi belge? “Hurafe” diyor adam. Kardeşim belgeyi açıklıyor Kuran. Allah’ın kopmaz koparılmaz ipinden bahsediyor, doğru yoldan bahsediyor. “Kendilerine apaçık belgeler geldikten sonra” dediği, apaçık belge; Kuran ayetleridir. “Parçalanıp ayrılan” parçalanıp bak Müslüman’a alemi paramparça şu an görüyorsunuz, lime lime, paramparçalar, “ayrılan ve anlaşmazlığa düşenler” adam diyor ki ‘anlaşmazlığa düşmek hayır hikmet, güzelliktir’ diyor. ‘Ümmetimin ihtilafında rahmet var diyor’ diyor ‘peygamber.’ Kardeşim bak anlaşmazlığa “anlaşmazlığa düşenler gibi olmayın” diyor. Adam anlaşmazlığa düşmüş, onda ‘rahmet var’ diyor. Allah haram olduğunu söylüyor, fitne ve bela olduğunu söylüyor, o da ‘hayır var, çok güzel oldu’ diyor. ‘Ümmetin ihtilafında rahmet var’ diyor. Ümmetin ihtilafında felaket var. Hadisin doğrusu bu. Felaketi kaldırmış, rahmeti koymuşlar. Neden paramparça İslam alemi? Rahmet, Kuran’a uyarsan rahmet olur. Kuran’ı paramparça edersen sen, nasıl rahmet oluyor. Bak dört mezhep var, dördününde helalleri haramları ayrı. Dört ayrı din.

Bak “parçalanıp ayrılan ve anlaşmazlığa düşenler gibi olmayın. İşte onlar için büyük bir azap vardır” diyor. Allah’a inanıyorsun, Allah azapla tehdit ediyor. ‘Yok, rahmet var’ diyor. Kardeşim rahmet var demiyor Allah, “azap var” diyor. Ümmetin ihtilafında azap var, doğrusu bu. Ümmetin ayrılığında felaket var, azap var. Ayet, Kuran ayeti veriyor. Allah “yüzleri kapkara kesilecek” diyor onlara ve “imanınızdan sonra inkar ettiniz öyle mi?” Önce iman ediyor, ‘elhamdülillah Müslüman’ım’ diyor, güzel, La İlahe İllaAllah Muhammeden Resulullah.’ Dinin ne, diyorsun, mezhebini açıklıyor. Kardeşim sen Kuran’a uymakla mükellef değil misin? Sen mezhebe uyuyorum diyorsun. Nerede Kuran’da öyle mezhebe uymak? Allah sadece Kuran’a uymaktan bahsediyor. Sen mezhebe uymayı nereden çıkarttın? ‘Ya’ diyor, ‘ümmetin ihtilafında rahmet vardır’ diyor. “Azap vardır” diyor ayette. Ümmetin ihtilafında azap vardır diyor, rahmet vardır demiyor. Rahmet, Kuran’a uyarsan rahmet var. “Bunlar sana hak olarak okumakta okuduğumuz Allah’ın ayetleridir.” Hiç hurafeye dikkat çekilmiyor, hep Allah’ın ayetlerine. “Allah, alemlere zulüm isteyen değildir.” Zulmü insanlar istiyor, Allah da bela veriyor. Suriye kan gölü. Kaç çeşit mezhep, kaç çeşit tarikat, kaç çeşit cemaat. Binlerce, binlerce şu an ekol var Suriye’de binlerce. Sırf muhalifler bile bin kusur gruptan oluşuyor. Uçsuz bucaksız mezhepler, cemaatler, tarikatlar, paramparça. Hepsi birbirine muhalif. “Siz, insanlar içinden çıkarılmış hayırlı bir ümmetsiniz” kim bu? Hz. Mehdi (a.s) ve cemaati inşaAllah, Müslümanlar, “maruf (iyi ve İslam’a uygun) olanı emreder, münker olandan sakındırır” Kuran’a uygun olarak “ve Allah’a iman edersiniz.” Güçlü bir iman. “Kitap Ehli de inanmış olsaydı, elbette kendileri için hayırlı olurdu.” “Onlar da iman etseydi, onlar içinde hayırlı olurdu” diyor Allah. Kitap ehli, Hristiyan ve Museviler. “İçlerinden iman edenler vardır” bak ehli Kitabın hepsi inkar ediyor demiyor Allah, “içlerinden iman edenler vardır” diyor. “Fakat çoğunluğu fıska sapanlardır” çoğu günahkardır diyor. Hakikaten de öyle, Müslüman alemi de öyle, onlar da öyleler.

Bak “Onlardan hepsi bir değildir. Kitap Ehli’nden bir topluluk vardır ki”, Kitap Ehli yani Hristiyan ve Musevilerden bir topluluk, “gece vaktinde ayakta durup Allah’ın ayetlerini okuyarak secdeye kapanırlar.” Göster o resimleri Musevilerin secdeye kapanan. Bak ne diyor “gece vaktinde” onların ibadet vakti olan vakit. Ayakta durarak yapıyorlar hakikaten namazlarını, ayakta eda ediyorlar namazlarını. “Allah’ın ayetlerini okuyarak secdeye kapanırlar. Bunlar, Allah’a ve ahiret gününe iman eder, maruf olanı emreder, münker olandan sakındırır ve hayırlarda yarışırlar. İşte bunlar salih olanlardır” diyor Allah. Ehli Kitap’tan bu İnsanlar. Kuran bunların bu tavrını övüyor, Cenab-ı Allah. Bak “Bunlar, Allah’a ve ahiret gününe iman eder” diyor, Allah’a da iman ediyor, ahiret gününe de inanıyor. Maruf olanı emrediyor, münkerden sakındırıyor, hayırlarda yarışıyor “işte bunlar salih olanlardır” bunlar samimi olanlardır diyor Allah ve “onların hepsi bir değildir” diyor bak Ehli Kitap için. “Kitap Ehli’nden bir topluluk vardır ki” Hristiyanlardan ve Musevilerden topluluklar. “Gece vaktinde ayakta durup Allah’ın ayetlerini okuyarak secdeye kapanırlar.” Tabii bu aynı zamanda Hz. İsa Mesih (a.s)’ın talebelerine bakıyor bu ayet, yani bak “Kitap Ehli’nden bir topluluk” Hz. Mehdi (a.s) cemaatine bakan ayetler de var ama bunlar Kitap Ehli’nden, Hz. İsa Mesih (a.s)’ı talebeleri. “Gece vaktinde ayakta durup Allah’ın ayetlerini okuyarak secdeye kapanırlar.” Muhammed-i Hristiyanlar, Muhammed-i Museviler.

Bakın, ayetteki ifadeler; “Çeneleri üstüne” diyor zaten ayette, onlar da çeneleri üstüne kapanıyor. Müslümanlar alnının üstünedir, onlar da çenelerinin üstünedir. Kuran da detay olarak verilmiş o, çenelerinin üstüne secde ederler diye.

 


Ali İmran Suresi, 102-105 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 5 Eylül 2011 tarihli röportajından Al-i İmran Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınırım. “Ey iman edenler, Allah’tan nasıl korkup-sakınmak gerekiyorsa, öylece korkup-sakının. Ve siz ancak Müslüman olmaktan başka bir din üzerinde ölmeyin.” Allah, ‘mutlaka Müslüman olarak ölün’ diyor. “Hepiniz Allah’ın ipine sımsıkı sarılın, dağılıp-ayrılmayın.” Hepinizden kastı kim? Pakistan’daki Müslümanlar, Türkiye’deki Müslümanlar, Libya’dakiler, Fas, Tunus, Cezayir. Dünyanın her tarafındaki Müslümanlar’a Allah bakın emrediyor. “Hepiniz Allah’ın ipine sımsıkı sarılın.” Kuran’a sımsıkı sarılın, bakın “Dağılıp ayrılmayın.” Adamlar dağılıp-ayrılma değil, dağılıp-ayrılmanın kitabını yazmışlar. Bakın, hem dağılmışlar, hem ayrılmışlar; Allah’ın iki tane emrini yapmıyorlar, dağılma da olmuş, ayrılma da olmuş. Paramparça olmuşlar ve birbirlerinden haberleri bile yok. Bakın halbuki diyor ki; ‘Hepiniz topluca Allah’ın ipine sımsıkı sarılın, kardeş olun, birlikte olun.’ “Dağılıp ayrılmayın. Ve Allah’ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz düşmalar idiniz.” Birbirleri ile savaşıyor, değil mi? Şu anda da birçok Müslüman ülke birbirlerine düşman. “O, kalplerinizin arasını uzlaştırıp-ısındırdı ve siz O’nun nimeti ile kardeşler olarak sabahladınız.” Müminler neymiş? Kardeş. “Yine siz, tam ateş çukurunun kıyısındayken, oradan sizi kurtardı.” Cehenneme düşecekken, belanın içerisine düşecekken, anarşinin, terörün içine gidecekken, “... sizi kurtardı. Umulur ki hidayete erersiniz diye, Allah, size ayetlerini böyle açıklar.” Şimdi bu adamlar, ‘ya bu ayetleri geç’ diyorlar. Peki ne kalıyor geriye, ne istiyorsunuz yani? ‘Sabaha kadar evde zikir yapalım’ diyorlar. Ulan sen evde zikir yaparken, Afganistan’da çocukların ırzına geçiliyor, Müslümanlar’ı doğruyorlar. Sen zikri Allah’ın dinini yayarken yapacaksın. Cihad yaparken, tebliğ yaparken yapacaksın. Evin içerisine girip, evden çıkmayarak, yan gelip yatarak olmaz. Acil olan cihad var. Cihad demek, cehd etmek, gayret etmek, bunu yapacaksın.

Bakın Al-i İmran Suresi, 104. “Sizden; hayra çağıran, iyiliği (marufu) emreden ve kötülükten (münkerden) sakındıran bir topluluk bulunsun.” ‘Tebliğ yapan bir ekip olsun’ diyor Allah.”Kurtuluşa erenler işte bunlardır.” diyor. Müslümanların hepsinin bunu yapması gerekiyor işte. “Kurtuluşa erenler işte bunlardır.” ‘Öbürleri kurtuluşa eremiyor’ diyor Allah. Bakın, “Kendilerine apaçık belgeler geldikten sonra, parçalanıp ayrılan...” parçalanıp; apaçık belge Kuran gelmiş. Parçalanma var mı? en şiddetlisini yapmışlar, parçalanmışlar. Ayrılma var mı? Ayrılma da var. Bakın, “... ayrılan ve anlaşmazlığa düşenler gibi olmayın.” Yok, biz anlaşmazlığa düşeceğiz, diyorlar. Mezhep ayrılıkları var, cemaat ayrılıkları var, anlaşmazlığa düşüyorlar. Parçalanma da var, param parça olmuş İslam alemi. “İşte onlar için büyük bir azap vardır.” Diyor Cenab-ı Allah. İşte Müslümanların başına gelen belanın nedeni bu. Allah ne diyor? “İşte onlar için büyük bir azap vardır.” Allah o yüzden azap veriyor. İttihad-ı İslam’ın farz olduğunu anlatan yüzlece ayetten birkaç tanesini okudum.

 


Allah Korkusu Sevginin, Aklın, Derinliğin Kökenidir

 

Sayın Adnan Oktar'ın 14 Şubat 2015 tarihli sohbetinden Allah korkusu ile ilgili ayet açıklamaları.

 

ADNAN OKTAR: Allah korkusu, sevginin kökenidir. Allah korkusu olmadan sevgi olmaz. Şimdi Allah korkusuyla sevginin ne alakası var diyecek. Vefa olmaz Allah korkusu olmazsa, vefa olmadığında, sevgi biter zaten. Anında birbirlerini harcıyorlar. Bütün şarkılara bak, niye bırakıp gittin” isyan ediyor sürekli, hep sitem böyle ama bırakmayla ilgili. Niye vefa yok? Vefa niye olmaz? Allah korkusu olmadığı için olmaz. Çünkü menfaati bitiyor, ya güzelliği azalmıştır, ya parası azalmıştır, ya çıkarı bitmiştir. Mesela soruyor, “niye bıraktın” diyor. Paran olsa bırakmaz seni, neyini soruyorsun, para olmadığı için gidiyor. Ama Allah korkusunda böyle bir şey olmaz. Vefa olur, sadakat olur mesela sadık olmuyor. Helale harama dikkat etmiyor. Mesela o kadınla beraberken başkasıyla oluyor. Kadın da onunla beraberken başkasıyla oluyor. Haber alıyorlar duyuyorlar, “yaktın beni” diyor. Niye, işte Allah korkusu olmadığından. Allah korkusu olsa olur mu? “Sevgiyle ne alakası var” diyor. Her yerde sevgiyle bağlantısı var. Sevginin bütün zeminini oluşturan güzellik, Allah korkusudur. Derinlik, Allah korkusu olmadan olmaz. Mesela sevdiğine sabredeceksin. Sabır, imanla olur. Yoksa anında harcar. Mesela konuşuyorlar, kız ters bir şey söylüyor, kinleniyor, o da ona ters bir şey söylüyor, o da ona ters bir şey söylüyor, bitti. “Telefonlara çıkmıyor” diyor. Ne telefona çıkar, ne pencereye çıkar, hiçbir yere çıkmaz tabii. Çünkü Allah korkusu yok, sabır yok çünkü orada. Sabır olması için Allah korkusu gerekiyor.

Mesela hasta oluyor, grip halinde görüyor, soğuyor birden. Onu iman gözüyle değerlendiremiyor. Ahirette gerçek halini göreceğim, cennette sonsuza kadar beraber olacağım demiyor. Bakıyor kolu var, bacakları var, bir şey yok, “ben buna niye ömrümü veriyorum ki böyle” diyor. Bakıyor etten kemikten bir fevkaladelik göremiyor, iman gözüyle bakmadığı için, cennetteki halini düşünemediği için, Allah’ın ruhu olduğunu göremediği için, onun bir ruhtan ibaret olduğunu fark edemediği için, o şekilde oluyor. Kısa sürede soğuyor. Şefkat gözüyle bakamaz. İlk gün tanıyor, bedenini tanıyor, bitti. Ondan sonra bir daha görüşmek istemiyor. Çünkü iman gözüyle bakmıyor, Allah’ın tecellisi gözüyle bakmıyor. Mesela neşesiz, neyle olur bu? Allah sevgisiyle neşe artar. Güzel olanları düşünürsün, hayır olan, nimet olan şeyleri düşünürsün, neşen artar. O sadece karamsa olacağı şeye dikkatini veriyor. Mesela binlerce sevineceği konu var, neşeleneceği konu var, bir tane üzüleceği konu oluyor, o da hikmetini anlamadığı için yahut bir, iki, üç oradan hastalanıyor.

“Vay benin başım” diye başlıyor, “ben dünyanın en garametli adamıyım, en acı çeken adamıyım, benden daha ızdırap çeken var mı acaba” gibisinden. “Ben acıların çocuğuyum” öbürü de diyor, “ben acıların insanıyım.” Halbuki bakıyorsun her şey yerinde. Malı var, mülkü var sağlığı sıhhati her şeyi yerinde. Sağlığı yerinde olmasa bile daha beterleri var, daha beter değil. Allah korkusu sevginin başı, aklın derinliğin kökenidir Allah korkusu. Hristiyanlar diyorlar ki; “Allah’tan korkmaya ne gerek var Allah’ı seviyoruz” diyor. Bak Rahiplerin büyük bölümü cinsi sapık baş edemiyorlar. Hep Darwinist-materyalistler. Papa çıktı, Darwinizmi savunuyor. İçinde Allah korkusu olmayınca öyle oluyor işte. Korkmuyor Allah’tan. “Seviyorum” diyor, seviyorsan böyle oluyor işte. Helale dikkat etmiyor, harama dikkat etmiyor. Ama Müslümanlar titizdir. Ama gerçek Müslüman bulabilirsen tabii. O da zor rastlanan bir şey gerçek Müslüman, dünyada nadir rastlanıyor.

ENDER DABAN: Allah ayetinde; “Binasının temelini, Allah korkusu ve hoşnutluğu üzerine kuran kimse mi hayırlıdır, yoksa binasının temelini göçecek bir yarın kenarına kurup onunla birlikte kendisi de cehennem ateşi içine yuvarlanan kimse mi? Allah, zulmeden bir topluluğa hidayet vermez.” [Tevbe Suresi, 109]

ADNAN OKTAR: Bak, sistemi Allah korkusu üzerine kuruyor Cenab-ı Allah. Hiç ummadıkları bir şey. “Korku” diyor, “korkudan sevgi çıkar mı” diyor. O senin küçük alına göre öyle, o minik aklına göre öyle. Allah’ın sonsuz aklına göre doğrusu o.

TARKAN YAVAŞ: Allah bir ayette: “Öyleyse güç yetirebildiğiniz kadar Allah'tan korkup-sakının, dinleyin ve itaat edin.” [Tegabün Suresi, 16]

ADNAN OKTAR: Tabii. Allah’tan korktuğunda, görüş keskinliği meydana geliyor, derinlik güçlenir. Şahıs çok akıllı olur, hep adaletle bakar olaylara, sabırla bakar, şefkat devreye girer. Allah korkusu oldu mu acıma da devreye girer. Acımayla sevgi karıştığında ne olur? Şefkat olur. Mesela terk ediyor acımıyor. İnsanı sokağa bırakmışsın Allah’tan kork, 10 yıllık karın. İnsan kedisine bile kıyamıyor, bırakamaz, değil mi? Bu insan, bırakıyorsun ne olursa olsun diye bırakıyorsun. Allah’tan korkan yapabilir mi bunu? Yapamaz. Sürekli koruyup kollar. Varsa da bir eksiği, sabreder. Anlatırsın, tebliğ yaparsın, açıklarsın ama acımasız davranmak çok korkunç bir şey.

ALTUĞ BERKER: Rabbimiz şöyle buyuruyor ayette Hocam. Şeytandan Allah’a sığınırım: “Ey iman edenler, Allah'tan korkup-sakınırsanız, size doğruyu yanlıştan ayıran bir nur ve anlayış (furkan) verir” diye buyuruyor.

ADNAN OKTAR: Enfal Suresi 29 : “Ey iman edenler, Allah'tan korkup-sakınırsanız, size doğruyu yanlıştan ayıran bir nur ve anlayış (furkan) verir, kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Allah büyük fazl sahibidir.” [Enfal Suresi, 29] Bak, “doğruyu yanlıştan ayıran bir nur ve anlayış Furkan verir” diyor Cenab-ı Allah. Adam fark edemiyor, langur lungur konuşuyor, münasebetsizlik yapıyor. Mesela genç kızlar dünya tatlısı oluyor onlar, ona laf sokulur mu, o rencide edilir mi? Çok hassas oluyorlar zaten. Mesela diskoda orada burada karşılaşıyorlar, hemen alaycı bir laf sokma, böyle nüktedanlık yapıyor kendince, laf cambazlığı yapıyor, mahcup ediyor çocuğa arkadaşlarının içerisinde karşılıklı savaş oluyor bu sefer. Doğal olarak nefret ediyor tabii kızcağız da. Çirkin şeyler bunlar. Ama sevgide insan kıyamaz. Dersin, “mahcup olur, rencide olur, nur gibi eli-yüzü” dersin acırsın, koruyup kollama hissi gelir.

ENDER DABAN: Başka bir ayette Allah: “Kalpleri Allah'ın zikrine (karşı) yumuşar-yatışır” diye bildiriyor. (Zümer Suresi, 2)

ADNAN OKTAR: Tabii.

Bakara Suresi 74. ayette, şeytandan Allah’a sığınırım: “Bundan sonra kalpleriniz yine katılaştı;” niye, Allah korkusu olmadığından, “taş gibi, hatta daha katı.” Mesela şu an gençlerin büyük bölümü taş kalpli, sevgisizler. Baksana Başbakana ne diyor; “uçağı düşse de, ölse “diyor. Ne yaptı sana da o kadar vahşet peşindesin? Pilotun, yolcuların, hosteslerin de ölmesini istiyor, başbakanın da beraber ölmesini istiyor. Bu taş kalplilik bu, merhamette olur mu bu? Allah korkusunda olur mu bu? “Çünkü taşlardan öyleleri vardır ki, onlardan ırmaklar fışkırır, öyleleri vardır ki yarılır, ondan sular çıkar, öyleleri vardır ki Allah korkusuyla yuvarlanır. Allah yaptıklarınızdan gafil (habersiz) değildir.” [Bakara Suresi, 74] Diyor Cenab-ı Allah. Allah korkusunda, mesela biz buraya geliyoruz, adam Allah’tan korkmazsa vurur kafayı yatar yahut gezmeye gider, değil mi? Ne işim var der, bugün de gitmeyeyim der. Ama yüz binlerce milyonlarca insan bizi bekliyor, sohbet bekliyor insan onlara kıyamaz. Merhamet eder, Allah’tan korkar. Mesela üç kelime bile faydalı bir şey söylesem, kalplerine ferahlık olur, inşirah olur dersin. Gelmemek, çok vahim bir şey olması lazım. Öbür türlü insan kıyamaz, şefkatinden, merhametinden, Allah sevisinden, Allah korkusundan, değil mi?

“Ey iman edenler, Allah'tan nasıl korkup-sakınmak gerekiyorsa öylece korkup-sakının ve siz, ancak Müslüman olmaktan başka (bir din ve tutum üzerinde) ölmeyin.” [Ali İmran Suresi, 102] Diyor Allah, sadece Müslüman olarak ölün. “Nasıl korkup sakınmak gerekiyorsa öyle davranın” diyor, Allah. En mükemmel şekilde korkacak ve helale harama da dikkat edecek, sakınma o.