Ali İmran Suresi, 101-106, 108, 110, 113-114 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar’ın 8 Kasım 2013 tarihli sohbetinden Al-i İmran Suresi ile ilgili açıklamalar. 

 

ADNAN OKTAR: Cenab-ı Allah diyor ki, Al-i İmran Suresi, 101, şeytandan Allah’a sığınırım; “Allah'ın ayetleri size okunuyorken” Kuran ayetleri, hurafe değil. Zırvalar değil. Uydurmalar değil. “Allah’ın ayetleri okunuyorken” Kuran’da bak başka hiçbir hükümle karşılaşmazsınız. Hep Allah’ın ayetlerine, hep Kuran’a dikkat çekilir, yüzlerce ayet, hep Kuran’a, hiçbir şekilde hurafeye dikkat çekilmemiştir. Yani çekilmiştir de yererek, fitne olduğunu ve bela olduğunu söyleyerek dikkat çekilmiştir ve uyanların da cehenneme düşeceği söylenmiştir, Allah tarafından cehenneme atılacağı söylenmiştir. “Ve O'nun elçisi içinizdeyken” Peygamberimiz (s.a.v.), “nasıl oluyor da inkar ediyorsunuz?” diyor Cenab-ı Allah. Nasıl oluyor hurafelere gidiyorsunuz? “Kim Allah'a sımsıkı tutunursa,” bak, “kim Allah’a sımsıkı tutunursa” ne bu? Kuran. Kuran’a sımsıkı tutunursa, Kuran’a tutunmak, Allah’a tutunmak oluyor. Uhretul Vuska, Hablullah-ul Metin, Allah’ın kopmaz, koparılmaz ipi. “Kim Allah’a sımsıkı tutunursa artık elbette o, dosdoğru olan bir yola iletilmiştir.” (Ali İmran Suresi / 101) Sırat-al müstakim, Fatiha’da geçen, sırat-al müstakim, Allah’ın dosdoğru yolu, dümdüz yolu. Öbür türlü, İslam aleminin başına gelen belaların nedeni doğru yolu bırakıp virajlara girdiler. Her virajda bir belayla karşılaştılar. Her virajda belayla karşılaşmaya devam ediyorlar.

“Ey iman edenler, Allah'tan nasıl korkup-sakınmak gerekiyorsa öylece korkup-sakının” bak, “Allah’tan korkun, sakının ve Kuran’a tam uyun” diyor Allah. “Ve siz, ancak Müslüman olmaktan başka (bir din ve tutum üzerinde) ölmeyin.” (Ali İmran Suresi / 102) Müslüman olarak, yani başka bir inanç, başka bir mezhep, başka bir akıl, başka bir yol üzerine değil, sadece Müslüman olarak. Yani “Kuran’a uyan Müslüman olarak ölün” diyor Allah, bakın, “Kuran’a uyan Müslüman.” Burada çok büyük bir tehdit var, dikkat edilmesi lazım. “Mezhebe göre” demiyor bak Allah. “Saf Kuran’a dayalı İslam’a göre ölün” diyor Allah.

“(Hepiniz), Allah'ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın.” Allah’ın ipi ne? Uhretul Vuska, Hablullah-ul Metin, Allah’ın kopmaz, koparılmaz ipi; Kuran. “(Hepiniz), Allah'ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın.” Kuran’a sımsıkı sarılın. Bak, sımsıkı Kuran’a sarılın. “Dağılıp ayrılmayın.” Mezheplere, tarikatlara, cemaatlere ayrılıp birbirinizle uğraşmayın. Birbirinize muhalif olmayın. “Dağılıp ayrılmayın. Ve Allah'ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz.” “Birbirinizle uğraşıyordunuz” diyor Allah. “O, kalplerinizin arasını uzlaştırıp-ısındırdı ve siz O'nun nimetiyle kardeşler olarak sabahladınız.” İslam ümmeti olarak, saf Müslüman olarak. “Yine siz, tam ateş çukurunun kıyısındayken, oradan sizi kurtardı.” Bak, şu an İslam alemi ateş çukurunun içine düştü işte. Şu an battılar. Ayetin açıkladığı olay bu. Bak, “Siz tam ateş çukurunun kıyısındayken” bütün İslam alemi ateş çukurunun içine düştü, büyük bölümü. Çok küçük bir bölümü ateş çukurundan beri şu an. “Oradan sizi kurtardı” diyor Cenab-ı Allah. İşte Hz. Mehdi (a.s) bu ateş çukurundan Müslümanları kurtaracak; Kuran’a sarılarak. Ne diyor Allah? Bak, “Uhretul Vuska, Allah’ın kopmaz, koparılmaz ipi” diyor, “doğru yol.” Sürekli Kuran’a dikkat çekme var.

“Umulur ki hidayete erersiniz diye, Allah, size ayetlerini böyle açıklar.” (Ali İmran Suresi / 103) Hurafeleri demiyor, ayetlerini Kuran ayetlerini açıklıyorum diyor, hurafe dese hurafe derdi Allah. Ayet, Kuran ayeti. “Sizden; hayra çağıran, iyiliği (marufu) emreden ve kötülükten (münkerden) sakındıran bir topluluk bulunsun. Bu imam Hz. Mehdi (a.s)’a bakan ve cemaatine de bakan bir ayet, ağırlıklı olarak bakan bir ayet. “Kurtuluşa erenler işte bunlardır “ diyor Allah. “Kurtuluşa erenler işte bunlardır” nasıl bir kurtuluş? Bütün dünyanın kurtuluşu. Bak “kendilerine apaçık belgeler geldikten sonra” hangi belge? “Hurafe” diyor adam. Kardeşim belgeyi açıklıyor Kuran. Allah’ın kopmaz koparılmaz ipinden bahsediyor, doğru yoldan bahsediyor. “Kendilerine apaçık belgeler geldikten sonra” dediği, apaçık belge; Kuran ayetleridir. “Parçalanıp ayrılan” parçalanıp bak Müslüman’a alemi paramparça şu an görüyorsunuz, lime lime, paramparçalar, “ayrılan ve anlaşmazlığa düşenler” adam diyor ki ‘anlaşmazlığa düşmek hayır hikmet, güzelliktir’ diyor. ‘Ümmetimin ihtilafında rahmet var diyor’ diyor ‘peygamber.’ Kardeşim bak anlaşmazlığa “anlaşmazlığa düşenler gibi olmayın” diyor. Adam anlaşmazlığa düşmüş, onda ‘rahmet var’ diyor. Allah haram olduğunu söylüyor, fitne ve bela olduğunu söylüyor, o da ‘hayır var, çok güzel oldu’ diyor. ‘Ümmetin ihtilafında rahmet var’ diyor. Ümmetin ihtilafında felaket var. Hadisin doğrusu bu. Felaketi kaldırmış, rahmeti koymuşlar. Neden paramparça İslam alemi? Rahmet, Kuran’a uyarsan rahmet olur. Kuran’ı paramparça edersen sen, nasıl rahmet oluyor. Bak dört mezhep var, dördününde helalleri haramları ayrı. Dört ayrı din.

Bak “parçalanıp ayrılan ve anlaşmazlığa düşenler gibi olmayın. İşte onlar için büyük bir azap vardır” diyor. Allah’a inanıyorsun, Allah azapla tehdit ediyor. ‘Yok, rahmet var’ diyor. Kardeşim rahmet var demiyor Allah, “azap var” diyor. Ümmetin ihtilafında azap var, doğrusu bu. Ümmetin ayrılığında felaket var, azap var. Ayet, Kuran ayeti veriyor. Allah “yüzleri kapkara kesilecek” diyor onlara ve “imanınızdan sonra inkar ettiniz öyle mi?” Önce iman ediyor, ‘elhamdülillah Müslüman’ım’ diyor, güzel, La İlahe İllaAllah Muhammeden Resulullah.’ Dinin ne, diyorsun, mezhebini açıklıyor. Kardeşim sen Kuran’a uymakla mükellef değil misin? Sen mezhebe uyuyorum diyorsun. Nerede Kuran’da öyle mezhebe uymak? Allah sadece Kuran’a uymaktan bahsediyor. Sen mezhebe uymayı nereden çıkarttın? ‘Ya’ diyor, ‘ümmetin ihtilafında rahmet vardır’ diyor. “Azap vardır” diyor ayette. Ümmetin ihtilafında azap vardır diyor, rahmet vardır demiyor. Rahmet, Kuran’a uyarsan rahmet var. “Bunlar sana hak olarak okumakta okuduğumuz Allah’ın ayetleridir.” Hiç hurafeye dikkat çekilmiyor, hep Allah’ın ayetlerine. “Allah, alemlere zulüm isteyen değildir.” Zulmü insanlar istiyor, Allah da bela veriyor. Suriye kan gölü. Kaç çeşit mezhep, kaç çeşit tarikat, kaç çeşit cemaat. Binlerce, binlerce şu an ekol var Suriye’de binlerce. Sırf muhalifler bile bin kusur gruptan oluşuyor. Uçsuz bucaksız mezhepler, cemaatler, tarikatlar, paramparça. Hepsi birbirine muhalif. “Siz, insanlar içinden çıkarılmış hayırlı bir ümmetsiniz” kim bu? Hz. Mehdi (a.s) ve cemaati inşaAllah, Müslümanlar, “maruf (iyi ve İslam’a uygun) olanı emreder, münker olandan sakındırır” Kuran’a uygun olarak “ve Allah’a iman edersiniz.” Güçlü bir iman. “Kitap Ehli de inanmış olsaydı, elbette kendileri için hayırlı olurdu.” “Onlar da iman etseydi, onlar içinde hayırlı olurdu” diyor Allah. Kitap ehli, Hristiyan ve Museviler. “İçlerinden iman edenler vardır” bak ehli Kitabın hepsi inkar ediyor demiyor Allah, “içlerinden iman edenler vardır” diyor. “Fakat çoğunluğu fıska sapanlardır” çoğu günahkardır diyor. Hakikaten de öyle, Müslüman alemi de öyle, onlar da öyleler.

Bak “Onlardan hepsi bir değildir. Kitap Ehli’nden bir topluluk vardır ki”, Kitap Ehli yani Hristiyan ve Musevilerden bir topluluk, “gece vaktinde ayakta durup Allah’ın ayetlerini okuyarak secdeye kapanırlar.” Göster o resimleri Musevilerin secdeye kapanan. Bak ne diyor “gece vaktinde” onların ibadet vakti olan vakit. Ayakta durarak yapıyorlar hakikaten namazlarını, ayakta eda ediyorlar namazlarını. “Allah’ın ayetlerini okuyarak secdeye kapanırlar. Bunlar, Allah’a ve ahiret gününe iman eder, maruf olanı emreder, münker olandan sakındırır ve hayırlarda yarışırlar. İşte bunlar salih olanlardır” diyor Allah. Ehli Kitap’tan bu İnsanlar. Kuran bunların bu tavrını övüyor, Cenab-ı Allah. Bak “Bunlar, Allah’a ve ahiret gününe iman eder” diyor, Allah’a da iman ediyor, ahiret gününe de inanıyor. Maruf olanı emrediyor, münkerden sakındırıyor, hayırlarda yarışıyor “işte bunlar salih olanlardır” bunlar samimi olanlardır diyor Allah ve “onların hepsi bir değildir” diyor bak Ehli Kitap için. “Kitap Ehli’nden bir topluluk vardır ki” Hristiyanlardan ve Musevilerden topluluklar. “Gece vaktinde ayakta durup Allah’ın ayetlerini okuyarak secdeye kapanırlar.” Tabii bu aynı zamanda Hz. İsa Mesih (a.s)’ın talebelerine bakıyor bu ayet, yani bak “Kitap Ehli’nden bir topluluk” Hz. Mehdi (a.s) cemaatine bakan ayetler de var ama bunlar Kitap Ehli’nden, Hz. İsa Mesih (a.s)’ı talebeleri. “Gece vaktinde ayakta durup Allah’ın ayetlerini okuyarak secdeye kapanırlar.” Muhammed-i Hristiyanlar, Muhammed-i Museviler.

Bakın, ayetteki ifadeler; “Çeneleri üstüne” diyor zaten ayette, onlar da çeneleri üstüne kapanıyor. Müslümanlar alnının üstünedir, onlar da çenelerinin üstünedir. Kuran da detay olarak verilmiş o, çenelerinin üstüne secde ederler diye.

 


Ali İmran Suresi, 113-115 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 22 Ocak 2010 tarihli röportajından Ali İmran Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

OKTAR BABUNA: “... Kitap Ehli'nden bir topluluk vardır ki, gece vaktinde ayakta durup Allah'ın ayetlerini okuyarak secdeye kapanırlar. Bunlar, Allah'a ve Ahiret gününe iman eder, maruf olanı emreder, münker olandan sakındırır ve hayırlarda yarışırlar. İşte bunlar salih olanlardandır. Onlar hayırdan her ne yaparlarsa, elbette ondan yoksun bırakılmazlar. Allah, muttakileri bilendir.” MaşaAllah.

ADNAN OKTAR: Kitap Ehli’nden. Gece nasıl ayet devam et.

OKTAR BABUNA: “…gece vaktinde ayakta durup Allah'ın ayetlerini okuyarak secdeye kapanırlar. Bunlar, Allah'a ve Ahiret gününe iman eder, maruf olanı emreder, münker olandan sakındırır ve hayırlarda yarışırlar.” Allah vardır diyor.

ADNAN OKTAR: Demek ki bak böyle gizli Müslümanlar olanlar da var. Değil mi? Evet maşaAllah.

OKTAR BABUNA: Bu size gelen hahamlardan da Hocam, cami de cemaatle namaz kılanlar olmuştu maşaAllah.

 


Kitap Ehli İle İlgili Ayetler - 1

 

Sayın Adnan Oktar’ın 16 Ocak 2011 tarihli röportajından Kitap Ehli ile ilgili ayet açıklamaları.

 

AL-İ İMRAN, 113-115

ALTUĞ BERKER: İnşaAllah hocam. “Onların hepsi bir değildir” diyor. Şeytandan Allah’a sığınırım. Al-i İmran Suresi 113-115’te. “Onların hepsi bir değildir. Kitap Ehli'nden bir topluluk vardır ki, gece vaktinde ayakta durup Allah'ın ayetlerini okuyarak secdeye kapanırlar. Bunlar, Allah'a ve ahiret gününe iman eder, maruf olanı emreder, münker olandan sakındırır ve hayırlarda yarışırlar. İşte bunlar salih olanlardandır. Onlar hayırdan her ne yaparlarsa, elbette ondan yoksun bırakılmazlar.”

ADNAN OKTAR: İşte biz bu Ehl-i Kitab’ı, burada Kuran’da bahsedilen, Allah’ın övdüğü Ehl-i Kitab’ı seviyoruz ve destekliyoruz. Cübbeli’nin bu ayetlerden haberi yok veyahut anlamazlıktan geliyor.

AL-İ İMRAN SURESİ, 199

ALTUĞ BERKER: “Şüphesiz, Kitap Ehlinden, Allah'a; size indirilene ve kendilerine indirilene -Allah'a derin saygı gösterenler olarak- inananlar vardır. Onlar Allah'ın ayetlerine karşılık olarak az bir değeri satın almazlar. İşte bunların Rableri Katında ecirleri vardır” diyor, inşaAllah.

ADNAN OKTAR: Bizim sevdiğimiz Ehl-i Kitab’ı, Kuran bize tarif ediyor. Biz bu insanları sevip, bunları destekliyoruz Ehl-i Kitab’tan. Cübbeli’nin bu ayetleri bilmesi lazım. Tek yanlı, bir ayetin üzerinde duruyor. Diğer ayetler nedir, Kuran ayetleri? Onları niçin okumuyorsun?

AL-İ İMRAN SURESİ, 75

ALTUĞ BERKER: “Ehl-i Kitab’tan öylesi vardır ki, kendisine yüklerle altın emanet bıraksan onları sana öder; ama öylesi de vardır ki, bir altın bile versen, başında dikilip durmadıkça onu sana geri vermez.”

ADNAN OKTAR: Demek ki iyisi de var, kötüsü de var. Mesela, Cenab-ı Allah’ın takdir ettiği bölümü var Kuran’da. O bir hiç değil. Ayeti sen beğenmiyorsan o zaman küfre gidersin. Allah bir doğru olanını söylüyor, bir de yanlış olanı söylüyor.

ANKEBUT SURESİ, 46

ALTUĞ BERKER: “İçlerinde zulmedenleri hariç olmak üzere, Kitap Ehliyle en güzel olan bir tarzın dışında mücadele etmeyin.”

ADNAN OKTAR: Hakaret, aşağılama, saldırma, asma, kesme; demek ki bunlar yok. En güzel tarzın dışında tartışma, konuşma olmuyor Ehl-i Kitapla. Allah yasaklamış. Küfretmek yok. Hakaret yok. Saldırmak yok. Asmak kesmek yok.

ALTUĞ BERKER: “Ve deyin ki: “Bize ve size indirilene iman ettik; bizim İlahımız da, sizin İlahınız da birdir ve biz O'na teslim olmuşuz.”

ADNAN OKTAR: Bizim hitabımız işte budur. Biz Cübbeli’den değil, Kuran’dan öğreniriz. Onun vereceği akla hiç ihtiyacımız yok. Kuran’ı tenzih ederim, ayetleri tenzih ederim.

AL-İ İMRAN SURESİ, 64

ALTUĞ BERKER: “De ki: “Ey Kitap Ehli, bizimle sizin aranızda müşterek (olan) bir kelimeye (tevhide) gelin. Allah'tan başkasına kulluk etmeyelim, O'na hiçbir şeyi ortak koşmayalım ve Allah'ı bırakıp bir kısmımız (diğer) bir kısmımızı Rabler edinmeyelim.”

ADNAN OKTAR: Bu ayeti yok hükmünde sayıyor herhalde Cübbeli, anladığım kadarıyla. Biz ne diyoruz? “‘Allah birdir’ deyin” diyoruz. “Allah birdir” demelerini Allah beğeniyor ve güzel buluyor Allah. Bunu bu ayette belirtmiş. Cübbeli’ye göre bu ayetin hükmü ne olmuş oluyor o zaman? Kabul etmiyor gibi bir üslubu var. Bir tek ayet, birkaç ayet; ama bak bu ayetler, diğer ayetler diğer ayetleri şerh ediyor, açıklıyor. Bu ayetleri bütün olarak değerlendirmesi lazım. Bir ayetle, iki ayetle olmaz; hepsini değerlendirmesi lazım. O ayeti bir daha oku.

ALTUĞ BERKER: İnşaAllah. “De ki: “Ey Kitap Ehli, bizimle sizin aranızda müşterek (olan) bir kelimeye (tevhide) gelin.”

ADNAN OKTAR: “Ey Kitap Ehli” derken Yahudiler ve Hıristiyanlar, “ortak bir kelimeye gelin” diyor Cenab-ı Allah, “bunu deyin” diyor. Demek ki Müslüman bağlantı halinde, onlarla konuşuyor ve onlara tebliğ yapıyor. Ne Diyor? “La İlahe İllallah”a onları inandırmaya çalışıyor. “Muhammeden Resulullah” ayrı. Önce “La İlahe İllallah”. Evet, devam et.

 ALTUĞ BERKER: “Allah'tan başkasına kulluk etmeyelim, O'na hiçbir şeyi ortak koşmayalım ve Allah'ı bırakıp bir kısmımız (diğer) bir kısmımızı Rabler edinmeyelim.”

ADNAN OKTAR: “Önce onları şirkten kurtarın” diyor Cenab-ı Allah, “La İlahe İllallah’a davet edin” diyor ve bunu Allah güzel görüyor Kuran’da. Onun arkasından Muhammeden Resulullah teklif edilecektir. Ama bak bir aşamasında Allah “bunu yapın” diyor. Bizim yaptığımız da budur. Ve Allah’ı onların sevmesi, Allah’ın bir olduğunu söylemelerini Allah beğeniyor. “Allah birdir” demelerini beğeniyor Allah. Aksi şirk. Yeterli mi? Değil ama Allah bunu hiç hükmünde görmüyor. Bu, Allah’ın beğendiği bir tavır olmuş oluyor. Evet.

MAİDE SURESİ, 5

ALTUĞ BERKER: Şeytandan Allah’a sığınırım. Maide Suresi, 5’inci ayet. “Bugün size temiz olan şeyler helal kılındı. Kitap verilenlerin yemeği size helal, sizin de yemeğiniz onlara helaldir.”

ADNAN OKTAR: Hıristiyanların, Musevilerin yemeğini Müslümanlar yiyor; Müslümanların yemeğini de Hıristiyanlar, Museviler yiyor. Beraber yemek yiyebiliyorlar demek ki. Birbirlerini asıp kesmiyorlar, hakaret etmiyorlar. Evet.

ALTUĞ BERKER: “Mü'minlerden özgür ve iffetli kadınlar ile sizden önce (kendilerine) kitap verilenlerden özgür ve iffetli kadınlar da, namuslu, fuhuşta bulunmayan ve gizlice dostlar edinmemişler olarak -onlara mehirlerini ödediğiniz takdirde- size (helal kılındı.)”

ADNAN OKTAR: Mesela bak, Musevi ve Hıristiyan kadınla evlenilebiliyor. Nikahlıyorsun, eşin oluyor. Aynı odada ona “sevgilim” diyor, bağrına basıyor. Eşi oluyor onun. İnsan eşine nasıl hitap eder? Hepsini söylüyor. Ama Ehl-i Kitap. Ömür boyu onunla nikahlı kalıyor, çocukları oluyor, birlikte oluyorlar. Bunu ben söylemiyorum; Allah söylüyor, Kuran’da söylüyor. Cübbeli bu ayetleri okuması ve anlatması lazım. Bunları söylemeden birkaç ayetle olmaz. Ayetler bir bütündür; ayet, ayeti açıklar. Mesela Yahudi hanımı olabiliyor bir insanın, Hıristiyan bir hanımı olabiliyor. Ona “ey kafir” demiyor; “hanımım” diyor, “eşim” diyor. “Bu kim?” dediğinde; “bu kafir” demiyor, “hanımımla tanıştırayım sizi” diyor, “sevgilim” diyor. İnsan karısına nasıl hitap ediyorsa o şekilde hitap ediyor. Çocukları da annesine “ey kafir” demiyor; “anneciğim” diyor, “canım anneciğim” diyor. “La İlahe İllallah” diyen Hıristiyan hanımla da Musevi’yle de evlenildiğini Kuran gösteriyor.

MAİDE SURESİ, 82

ALTUĞ BERKER: “Onlardan, iman edenlere sevgi bakımından en yakın olarak da: “Hıristiyanlarız” diyenleri bulursun.”

ADNAN OKTAR: “İman edenlere, Müslümanlara en yakın olan Hıristiyanları bulursun” diyor, Cenab-ı Allah. Ayet bu. Cübbeli’nin bu ayetten haberi yok. Bu ayeti söylesene sen. Bu ayet hiç hükmünde mi? Buy ayet bir şey anlatıyor; “Hıristiyanları, inananlara yakın bulursun” diyor Allah ayette. Biz Allah’a inanıyoruz, Kuran’a inanıyoruz. Kuran’a göre bunun hükmü açık işte, anlatıyor Allah.

BAKARA SURESİ, 62

ALTUĞ BERKER: “Şüphesiz, iman edenler(le) Yahudiler, Hıristiyanlar ve Sabiiler(den kim) Allah'a ve ahiret gününe iman eder ve salih amellerde bulunursa, artık onların Allah Katında ecirleri vardır.”

ADNAN OKTAR: Evet, yani hak din olarak, mesela Hıristiyan, Hz. İsa (a.s.) devrinde hak din olarak yaşadıysa Ehl-i Nejat’tır ama Peygamber Efendimiz (s.a.v.) geldikten sonra Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’i kabul etmemesi Ehl-i Nejat olmasını kaldırır. Muhakkak “Muhammeden Resulullah” demesi lazım. O zaman gerçek Hıristiyan olur. Musevi de, Hz. Musa (a.s.)’a bağlı; çok güzel. Sevsin, aşkla sevsin, muazzam sadakat göstersin ama Muhammedi olmadan gerçek Musevi olması mümkün değil. Çünkü Müslümanlığın bir şartı da peygamberlerin tamamına iman etmektir. Biz Müslüman’ız, bütün peygamberlere iman ediyoruz. Bir adam çıksa dese ki; “ben bütün peygamberlere iman ediyorum ama bir tek Hz. Nuh (a.s.)’a iman etmiyorum.” Bitti, Müslüman olamaz. Hz. Nuh (a.s.)’a iman edecek.

Aynı şekilde bir Musevi de; “bütün peygamberlere iman ediyorum, Hz. Muhammed (s.a.v.)’e iman etmiyorum” derse, gerçek anlamda iman etmiş olmaz. Çünkü peygamberleri ayırmış oluyor. Peygamber olduğu açık Peygamberimiz (s.a.v.)’in. Net, İslam peygamberi olduğu belli. Hiçbir vicdan aksini söyleyemez. Bir Hıristiyan da öyle; bütün Peygamberleri kabul edip, Peygamberimiz (s.a.v.)’i kabul etmezse Hıristiyan olamaz zaten. Gerçek bir Hıristiyan olamaz. Gerçek bir İsevi olmak istiyorsa mutlaka Muhammedi olmak durumundadır. Mutlaka Kuran’a tabi olmak durumundadır. Kuran’a tabi olduğunda gerçek İsevi olur. Her Müslüman gerçek anlamda -daha önce de söyledim- hem Muhammedi’dir, hem Musevi’dir, hem İsevi’dir, hem Nuhi’dir, hem Yakubi’dir; bütün peygamberlere bağlısındır. Çünkü peygamberlerin hepsi övülüyor. Onların ne dediği de Kuran’da uzun uzun anlatılıyor. Hepsine tabi olmuş oluyor. Hz. İbrahim (a.s.)’ın her sözüne tabiyiz, Kuran’daki her sözüne. Ve dolayısıyla İbrahimi’yiz aynı zamanda.