Ali İmran Suresi, 150-152, 166 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 1 Haziran 2012 tarihli röportajından Al-i İmran Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Kuran’dan size ayet okuyayım inşaAllah. Ya Allah Bismillah. Şeytandan Allah’a sığınırım.

Ali İmran Suresi 152. Allah diyor ki; “Andolsun, Allah size verdiği sözünde sadık kaldı.” Allah sözünde caymaz diyor, Allah vaadinden caymaz. Mesela Hz. Mehdi (a.s)’ı vaad ettiyse çıkarıyor. Hz. İsa Mesih (a.s)’ı vaad ettiyse çıkarıyor. Ne dediyse yapıyor. Cenab-ı Allah 150. ayette, şeytandan Allah’a sığınırım; “Hayır, sizin mevlanız Allah'tır. O, yardım edenlerin en hayırlısıdır.”

151- “Kendisi hakkında hiç bir delil indirmediği şeyi” yani vahiy olmadığı halde Allah’ın hükmü gibi söyledikleri şeyi, “Allah'a ortak koştuklarından dolayı küfredenlerin kalplerine korku salacağız. Onların barınma yerleri ateştir. Zalimlerin konaklama yeri ne kötüdür. Bakın, “Kendisi hakkında hiç bir delil indirmediği şeyi Allah'a ortak koştuklarından” müşriklerden bahsediyor Cenab-ı Allah. Kadınlar hakkında iftira dolu konuşmaları duydunuz, anlattım dün. Bak diyor ki Allah; “Kendisi hakkında hiç bir delil indirmediği” yani vahiy olmadığı halde vahiymiş gibi gösterdikleri için diyor Allah, “Allah'a ortak koştuklarından dolayı küfredenlerin” bakın, küfredenler olarak gösteriyor Allah, “kalplerine korku salacağız.” Acayip korkaktır yobaz takımı. “Onların barınma yerleri ateştir. Zalimlerin konaklama yeri ne kötüdür.”

Cenab-ı Allah Ali İmran Suresi 166’da; “İki topluluğun karşı karşıya geldikleri gün” yani Hz. Mehdi (a.s) ile deccalin karşı karşıya geldiği gün, “size isabet eden ancak Allah'ın izniyle idi.” Mesela bazı insanlar keşke şunu yapmasaydım şöyle olurdu, böyle olurdu diyorlar. Her seferinde unutuyor. Bazen unutmuyor ama çoğu zaman unutuyor veyahut tamamen de unuttuğu olabiliyor. Bir şey olduğunda onun tesadüfen olduğunu zannediyor dehşete düşüyor. Halbuki mutlaka kaderdedir o mutlaka. Şeytandan Allah’a sığınıyorum; “İki topluluğun karşı karşıya geldiği gün, size isabet eden ancak Allah'ın izniyle idi. (Bu, Allah'ın) mü'minleri ayırdetmesi” içindi diyor Allah. Yani imtihan içindi diyor. Mesela aniden Müslüman hiç ummadığı bir şeyle karşılaşabilir, ağır bir iftirayla karşılaşabilir. Hapsedilebilir, dövülebilir, sövülebilir. Müslümanların içerisinden şehitler çıkabilir. Müslüman bunun kesinlikle Allah’tan olduğunu bilecek, inşaAllah.

 


Ali İmran Suresi, 166-167 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 28 Ocak 2010 tarihli röportajından Ali İmran Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: “Mücadele edin ya da savunma yapın denildiğinde”, İslam'ı, Kur'an'ı savunun, anlatın, tebliğ yapın, Darwinizm ve materyalizme karşı mücadele edin “denildiğinde, biz mücadele etmeyi bilseydik elbette sizi izlerdik”, dediler. Biz bilmiyoruz zaten diyor. "Sen, bilen sensin, bizimle ne alakası var?" diyor. “O gün onlar imandan çok küfre daha yakındılar”, diyor Allah'a. Küfre yakınlar diyor. “Kalplerinde olmayanları ağızlarıyla söylüyorlar da Allah onların gizli tuttuklarını daha iyi bilir”. İçleri çok daha berbat diyor Allah. Ali İmran Suresi, 166-167.

 


Ali İmran Suresi, 166-167 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 31 Ocak 2010 tarihli röportajından Ali İmran Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: “İki topluluğun karşı karşıya geldiği gün size isabet eden, ancak Allah’ın izniyledir.” Mehdi’nin talebelerine de, Mehdi (a.s.)’a da ani ve büyük saldırılar olacaktır. Bak; “iki topluluğun karşı karşıya geldiği gün size isabet eden ancak Allah’ın izniyle idi.” Allah yarattı diyor.

“(Bu, Allah'ın) müminleri ayırt etmesi”, müminleri ayıracağım Ben diyor Allah. “Münafıklık yapanları da belirtmesi içindi.” Münafık, zorlu ortamın dışında belli olmuyor bu köpekler. Yani hoşt dediğinde, o köpeklikleri ortaya çıkıyor, öbür türlü anlaşılmıyor. Zor ortam olması gerekir.

“Onlara:‘Gelin, Allah'ın yolunda mücadele edin ya da savunma yapın’ denildiğinde, ‘Biz mücadele etmeyi bilseydik elbette sizi izlerdik’ dediler.” diyor. Ama bir de para versen o köpeklere, alasını biliriz derler. Çıkar yok çünkü. Allah rızası için olunca gücü yetmiyor. Bastırırsan parayı yapar.

“O gün onlar, imandan çok küfre daha yakındılar.” Daha önce bak tereddüt halindeler. İmandan sapmış, küfre doğru kaymış.

“Kalplerinde olmayanı ağızlarıyla söylüyorlardı.” Sahtekarlık yapıyorlar diyor Allah. “Allah, onların gizli tuttuklarını daha iyi bilir.” diyor Al-i İmran Suresi, 166.

 


Ali İmran Suresi, 166-167 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 7 Şubat 2010 tarihli röportajından Ali İmran Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

CİHAT GÜNDOĞDU: İnşaAllah zorluk anını da Allah özellikle yaratıyor ki münafık zaten ortaya çıksın diye inşaAllah. Ali-i İmran Suresinde bu anlatılmış, inşaAllah. Şeytandan Allah’a sığınırım. “İki topluluğun karşı karşıya geldiği gün, size isabet eden ancak Allah'ın izniyle idi. (Bu, Allah'ın) mü'minleri ayırt etmesi; Münafıklık yapanları da belirtmesi içindi. Onlara: “Gelin, Allah'ın yolunda savaşın ya da savunma yapın” denildiğinde, “Biz savaşmayı bilseydik elbette sizi izlerdik” dediler. O gün onlar, imandan çok küfre daha yakındılar. Kalplerinde olmayanı ağızlarıyla söylüyorlardı. Allah, onların gizli tuttuklarını daha iyi bilir” inşaAllah.

ADNAN OKTAR: Mesela asrımızda da diyoruz ki; Darwinizme, materyalizme karşı mücadele edelim, dinsizliğe karşı mücadele edelim. Çok tehlikeli adamlar diyor, şimdi çoluk çocuk var diyor. Ben okuyorum diyor, bir öğrenseler beni diyor, okuldan atarlar diyor. Ben yapamam diyor. Ama siz maşaAllah çok iyi faaliyet yapıyorsunuz diyor. Teşekkür ediyorum size diyor. Tebrik ediyorum diyor. Siz devam edin kaldığınız yerden diyor. Yani bununla da kalmıyor. Bakıyorsun gene Müslümanların dedikodusunu yapıyor. Allah bizi koruyor diyor, çok tehlikeli adamlar diyor. Ne işimiz var diyor. Niye masonları biz karşımıza alalım, niye dinsizleri, niye PKK’yı karşımıza alalım, iddia edilen Ergenekon örgütünü niye karşımıza alalım diyor adam. Benim çoluk çocuğum, ailem var diyor, bayağı tehlikeli olur benim için diyor. Öyle olunca da işte İslam hakim olmuyor. İslam hakim olmayınca da kendi hayat kaliteleri de düşüyor. Kendileri de sürünüyorlar, kendileri de acı içinde. Korku ve dehşet içinde yaşıyorlar. Zaten ayette diyor ya, izlerler haberlerinizi dışarıdan diyor ama korkuyla izliyor, panik halinde. Kafirlerden de korkuyorlar. Onlara da katılamıyorlar.

CİHAT GÜNDOĞDU: “Onlar yalnızca kaçmak istiyorlardı” diye şeytandan Allah’a sığınırım, Allah onu söylüyor inşaAllah.

 


Ali İmran Suresi, 166-168 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 11 Ağustos 2010 tarihli röportajından Ali İmran Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

OKTAR BABUNA: Şeytandan Allah’a sığınırım, “İki topluluğun karşı karşıya geldiği gün, size isabet eden ancak Allah’ın izniyle idi. Bu Allah’ın müminleri ayırt etmesi, münafıklık yapanları da belirtmesi içindi. Onlara; ‘Gelin, Allah’ın yolunda savaşın ya da savunma yapın’ denildiğinde, ‘Biz savaşmayı bilseydik, elbette sizi izlerdik’ dediler. O gün onlar imandan çok, küfre daha yakındılar. Kalplerinde olmayanı, ağızlarıyla söylüyorlardı. Allah onların gizli tuttuklarını daha iyi bilir. Onlar kendileri oturup, kardeşleri için, ‘Eğer bize itaat etselerdi, öldürülmezlerdi’ diyenlerdir. De ki; ‘Eğer doğru sözlüler iseniz, ölümü kendinizden savın, öyleyse.’” (Al-i İmran Suresi 166-168)

ADNAN OKTAR: Şimdi ayeti parça parça oku.

OKTAR BABUNA: İnşaAllah. “İki topluluğun karşı karşıya geldiği gün, size isabet eden ancak Allah’ın izniyle idi.”

ADNAN OKTAR: Şimdi Ahir zamanı alalım. İki topluluk, Mehdiyet ve Deccaliyet karşı karşıya geliyor. Mehdiyet birçok saldırıya maruz kalır. Mesela başta iddia edilen Ergenekon Örgütü olmak üzere, ateist masonlar olmak üzere, münafıklar, küfür.. değil mi? Ateist ve Darwinistlerden yoğun olarak saldırı ve baskı görür, göreceklerdir. Bunu Allah yaratır. Eğer yaratmazsa zaten o Mehdiyet olmaz. Yani Mehdiyet’in mutlaka saldırıya ihtiyacı vardır, baskıya ihtiyacı vardır, münafığa ihtiyacı vardır, kâfire ihtiyacı vardır.

Mesela iddia edilen Ergenekon Örgütü’nü yaratan Allah’tır. Mehdiyet için yaratılıyor, yani Hz. Mehdi (a.s.)’ın ezmesi için. Darwinizm, Hz. Mehdi (a.s.)’ın ezmesi için özel yaratılır. Münafık, Hz. Mehdi (a.s.)’ın ezmesi için özel yaratılır. Münafık cemaati, küfür özel yaratılır ve hep cılız ve güçsüz yaratılır. Mesela Darwinizm, ben gözlerime inanamıyorum. Yani ezilmesi en kolay dünyadaki sistem. Ve en açmazda olan yani rezalet derecesinde boş olan, rezalet derecesinde mantıksız olan, kepaze bir teori. Ama inanılır gibi değil ve Darwin’in Evrim Teorisi’nin saf ismi “Yalan Teorisi”dir. Yalanın sistemleşmesine “Darwinizm” denir. Yani sahtekârlıkların yalanın bir araya getirilmesi, yalan delillerin sahte delillerin oluşması, sahte izahların yalan izahların oluşmasıyla meydana getirilmiş bir şeytani felsefedir. Yani baştan sona kadar ama istisnasız yalanla doludur. Ve durup durup yalan söylerler. Durup durup doğru söylemezler. Bir de çok gururlu olur ateistler, Darwinistler çok gururlu oluyorlar. Yenildiğini kabul etmez. Hâlbuki çok mahcup oldular, acayip küçük düştüler. Kardeşim dedik ki, “tek bir tane ara fosil göster, bir tane”. Hayır, sahtekârlarınız nerede? Yap kendin yap bir tane, sahtekârlık yap. Getir bir ben ne yapacağım ben sana? Bak sahtekârları da korku sardı. Eskiden korkmuyordu bunların sahtekârları. Mesela sahte kafatasları yapıyorlardı. Piltdown Adamı, şu bu falan. Göğsünü gere gere gösteriyorlardı. Milleti 60 sene kandırmışlardı. Bu sahtekârlarınız öldü mü, ne oldu? Sıkıysa bir tane getirin bana bir sahte delil. Niye getiremiyorsunuz? Zangır zangır titriyorlar. Yakalayacağımdan eminler. Asla atmasyon bir şey yapamıyorlar.

Onun için daraldıkları için, bayat yemekleri kaynatıp kaynatıp kokuşmuş şeyleri yeniden getiriyorlar. Yüz kere yanlışlığı ispat edilmiş şeyi, adamlar artık yüzüne böyle teneke ince ince çivilerle çakılmış gibi bir kısmında. Yani cahilliğinden, saflığından tekrar tekrar yapanları tenzih ediyorum. Ama üçkâğıtçıları kastediyorum ben. Utanma diye bir şey yok adamlarda. Yüzlerine teneke çakılmış. Diyoruz, “daha yeni açıkladım daha bir hafta oldu” diyorum. “Olsun, bir daha açıkla” diyor. Yine açıklıyorum, “bir daha açıkla” diyor. Artık kardeşim, bir insan utanır. Bir protein tesadüfen meydana gelemez, anlatıyoruz. Adam diyor ki “protein kendiliğinden oluştu, çamurların içinde”. Lâ havle ve lâ kuvvete. Adama diyoruz, “kardeşim bu oluyor mu, hakikaten?” “Oluyor” diyor. “Nasıl olur?” diyoruz. “Mucizeyle olur” diyor. “Nasıl bir mucize?” diyoruz. “Yani bir şekilde olur” diyor. “Sen bir çıkarını, kurtarını söyle bize” diyoruz. Göğe bakıyor adam, mesela “uzaylılar gelmiş olabilir” diyor. Kardeşim, bu kadar rezalete, bu kadar kepazeliğe ne gerek var? Bu kadar kendinizi rezil etmeye, küçük düşürmeye ne gerek var? De “bir Yaratan var”. “Allah” demesen bile kafan o kadarına çalışmıyorsa bile “bir Yaratıcı var, bir varlık yarattı” de. Bunu da diyemiyor.

Onun için Ahir zamanda Mehdi (a.s.)‘ın işi aslında çok kolay ve zevkli. Allah talebesi etsin, acayip eğlenceli. Kum torbası gibi vur vurabildiğin kadar. Fos kabak gibi hani çocuklar vurur değnekle kabakları patlatırlar, eğlenirler. Çok büyük bir eğlencedir. Mesela bak iddia edilen Ergenekon Örgütü de böyle çok kabadayı takılır, “höt” dedik, somyanın altına girdiler. “Çıkın oradan” diyoruz, çıkmıyorlar, değil mi? Hani siz kabadayıydınız? Gidiyordunuz garibanları sırttan, enseden vuruyordunuz çakallar. Yüz binin üzerinde kardeşimizi şehit ettiler. Sıkıysa şimdi çıkın, değil mi? Mehdi (a.s.) kelimesi kanlarını iliklerini dondurdu iddia edilen Ergenekon Örgütü’nün.

 


Ali İmran Suresi, 166-167 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 12 Kasım 2010 tarihli röportajından Ali İmran Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınırım, Al-i İmran Suresi, 166-167. “İki topluluğun karşı karşıya geldiği gün, size isabet eden ancak Allah'ın izniyle idi”. İki topluluk nedir? Deccal ordusu ve Mehdi ordusu. “Karşı karşıya geldiği gün, size isabet eden ancak Allah'ın izniyle idi”. Demek ki münafıkların her saldırısı Allah’ın izniyle olur, küfrün her saldırısı Allah’ın izniyle olur. Münafıkların her yazdığı harf Allah’ın izniyle olur, her söylediği söz Allah’ın izniyle olur. Her yaptığı saldırı, her yaptığı atak, her yaptığı ihbar, oyun Allah’ın izniyle olur. Bunun sebebi diyor Allah, “...mü'minleri ayırdetmesi;münafıklık yapanları da belirtmesi içindi”. Münafıklar böylece belirlenmiş oluyor. “Onlara gelin Allah’ın yolunca mücadele edin....”, yani Allah yolunda Mehdi ile, İslam’a hizmet edin.

“...Ve savunma yapın...”, İslam’ı savunun, Darwinizmi, materyalizmi ortadan kaldıracak şekilde, Müslümanlara Darwinist, materyalist saldırıyı durdurun, karşı atağa geçin dendiğinde; “...biz savaşmayı bilseydik, elbette size izlerdik derler”. Yani “biz darwinizmi , materyalizmi bilmiyoruz, felsefeyi bilmiyoruz, bilimi bilmiyoruz. Bilsek size yardım ederiz ama cahil adamlarız.” diyor. Peki okusan, araştırsan olmuyor mu? “Olur.” Çıkarın için üniversite bitiriyorsun. Çıkarın için tuğlalar gibi kitaplar ezberliyorsun. Allah için nasıl okuyamıyorsun? Değil mi? “O gün onlar, imandan çok küfre daha yakındılar. Kalplerinde olmayanı ağızlarıyla söylüyorlardı. Allah, onların gizli tuttuklarını daha iyi bilir.”