Sayın Adnan Oktar'ın 11 Ağustos 2010 tarihli röportajından Ali İmran Suresi ile ilgili açıklamalar.
OKTAR BABUNA: Şeytandan Allah’a sığınırım, “İki topluluğun karşı karşıya geldiği gün, size isabet eden ancak Allah’ın izniyle idi. Bu Allah’ın müminleri ayırt etmesi, münafıklık yapanları da belirtmesi içindi. Onlara; ‘Gelin, Allah’ın yolunda savaşın ya da savunma yapın’ denildiğinde, ‘Biz savaşmayı bilseydik, elbette sizi izlerdik’ dediler. O gün onlar imandan çok, küfre daha yakındılar. Kalplerinde olmayanı, ağızlarıyla söylüyorlardı. Allah onların gizli tuttuklarını daha iyi bilir. Onlar kendileri oturup, kardeşleri için, ‘Eğer bize itaat etselerdi, öldürülmezlerdi’ diyenlerdir. De ki; ‘Eğer doğru sözlüler iseniz, ölümü kendinizden savın, öyleyse.’” (Al-i İmran Suresi 166-168)
ADNAN OKTAR: Şimdi ayeti parça parça oku.
OKTAR BABUNA: İnşaAllah. “İki topluluğun karşı karşıya geldiği gün, size isabet eden ancak Allah’ın izniyle idi.”
ADNAN OKTAR: Şimdi Ahir zamanı alalım. İki topluluk, Mehdiyet ve Deccaliyet karşı karşıya geliyor. Mehdiyet birçok saldırıya maruz kalır. Mesela başta iddia edilen Ergenekon Örgütü olmak üzere, ateist masonlar olmak üzere, münafıklar, küfür.. değil mi? Ateist ve Darwinistlerden yoğun olarak saldırı ve baskı görür, göreceklerdir. Bunu Allah yaratır. Eğer yaratmazsa zaten o Mehdiyet olmaz. Yani Mehdiyet’in mutlaka saldırıya ihtiyacı vardır, baskıya ihtiyacı vardır, münafığa ihtiyacı vardır, kâfire ihtiyacı vardır.
Mesela iddia edilen Ergenekon Örgütü’nü yaratan Allah’tır. Mehdiyet için yaratılıyor, yani Hz. Mehdi (a.s.)’ın ezmesi için. Darwinizm, Hz. Mehdi (a.s.)’ın ezmesi için özel yaratılır. Münafık, Hz. Mehdi (a.s.)’ın ezmesi için özel yaratılır. Münafık cemaati, küfür özel yaratılır ve hep cılız ve güçsüz yaratılır. Mesela Darwinizm, ben gözlerime inanamıyorum. Yani ezilmesi en kolay dünyadaki sistem. Ve en açmazda olan yani rezalet derecesinde boş olan, rezalet derecesinde mantıksız olan, kepaze bir teori. Ama inanılır gibi değil ve Darwin’in Evrim Teorisi’nin saf ismi “Yalan Teorisi”dir. Yalanın sistemleşmesine “Darwinizm” denir. Yani sahtekârlıkların yalanın bir araya getirilmesi, yalan delillerin sahte delillerin oluşması, sahte izahların yalan izahların oluşmasıyla meydana getirilmiş bir şeytani felsefedir. Yani baştan sona kadar ama istisnasız yalanla doludur. Ve durup durup yalan söylerler. Durup durup doğru söylemezler. Bir de çok gururlu olur ateistler, Darwinistler çok gururlu oluyorlar. Yenildiğini kabul etmez. Hâlbuki çok mahcup oldular, acayip küçük düştüler. Kardeşim dedik ki, “tek bir tane ara fosil göster, bir tane”. Hayır, sahtekârlarınız nerede? Yap kendin yap bir tane, sahtekârlık yap. Getir bir ben ne yapacağım ben sana? Bak sahtekârları da korku sardı. Eskiden korkmuyordu bunların sahtekârları. Mesela sahte kafatasları yapıyorlardı. Piltdown Adamı, şu bu falan. Göğsünü gere gere gösteriyorlardı. Milleti 60 sene kandırmışlardı. Bu sahtekârlarınız öldü mü, ne oldu? Sıkıysa bir tane getirin bana bir sahte delil. Niye getiremiyorsunuz? Zangır zangır titriyorlar. Yakalayacağımdan eminler. Asla atmasyon bir şey yapamıyorlar.
Onun için daraldıkları için, bayat yemekleri kaynatıp kaynatıp kokuşmuş şeyleri yeniden getiriyorlar. Yüz kere yanlışlığı ispat edilmiş şeyi, adamlar artık yüzüne böyle teneke ince ince çivilerle çakılmış gibi bir kısmında. Yani cahilliğinden, saflığından tekrar tekrar yapanları tenzih ediyorum. Ama üçkâğıtçıları kastediyorum ben. Utanma diye bir şey yok adamlarda. Yüzlerine teneke çakılmış. Diyoruz, “daha yeni açıkladım daha bir hafta oldu” diyorum. “Olsun, bir daha açıkla” diyor. Yine açıklıyorum, “bir daha açıkla” diyor. Artık kardeşim, bir insan utanır. Bir protein tesadüfen meydana gelemez, anlatıyoruz. Adam diyor ki “protein kendiliğinden oluştu, çamurların içinde”. Lâ havle ve lâ kuvvete. Adama diyoruz, “kardeşim bu oluyor mu, hakikaten?” “Oluyor” diyor. “Nasıl olur?” diyoruz. “Mucizeyle olur” diyor. “Nasıl bir mucize?” diyoruz. “Yani bir şekilde olur” diyor. “Sen bir çıkarını, kurtarını söyle bize” diyoruz. Göğe bakıyor adam, mesela “uzaylılar gelmiş olabilir” diyor. Kardeşim, bu kadar rezalete, bu kadar kepazeliğe ne gerek var? Bu kadar kendinizi rezil etmeye, küçük düşürmeye ne gerek var? De “bir Yaratan var”. “Allah” demesen bile kafan o kadarına çalışmıyorsa bile “bir Yaratıcı var, bir varlık yarattı” de. Bunu da diyemiyor.
Onun için Ahir zamanda Mehdi (a.s.)‘ın işi aslında çok kolay ve zevkli. Allah talebesi etsin, acayip eğlenceli. Kum torbası gibi vur vurabildiğin kadar. Fos kabak gibi hani çocuklar vurur değnekle kabakları patlatırlar, eğlenirler. Çok büyük bir eğlencedir. Mesela bak iddia edilen Ergenekon Örgütü de böyle çok kabadayı takılır, “höt” dedik, somyanın altına girdiler. “Çıkın oradan” diyoruz, çıkmıyorlar, değil mi? Hani siz kabadayıydınız? Gidiyordunuz garibanları sırttan, enseden vuruyordunuz çakallar. Yüz binin üzerinde kardeşimizi şehit ettiler. Sıkıysa şimdi çıkın, değil mi? Mehdi (a.s.) kelimesi kanlarını iliklerini dondurdu iddia edilen Ergenekon Örgütü’nün.