Sayın Adnan Oktar'ın 28 Ekim 2010 tarihli röportajından Ali İmran Suresi ile ilgili açıklamalar.
OKTAR BABUNA: Şeytandan Allah’a sığınırım; “Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve derler ki:) “Rabbimiz, Sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek Yücesin, bizi ateşin azabından koru.” Allah ayaktayken, yan yatarken, otururken Allah’ı zikrederler diyor, inşaAllah.
ADNAN OKTAR: “Ve derin derin düşünürler,” diyor Allah. Adam da, düşünmeyin, diyor. Allah da “düşünün” diyor, “derin derin düşünün” diyor. Bak motoru yakarsın diyor, bir de üslupta çok acayip yani çok ilkel bir üslup kullanıyor, çok sıradan bir üslup kullanıyor.
Sayın Adnan Oktar’ın 11 Eylül 2013 tarihli sohbetinden Al-i İmran Suresi ile ilgili açıklamalar.
GÜLŞAH GÜÇYETMEZ: Şeytandan Allah’a sığınıyorum. “Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve derler ki:) “Rabbimiz, Sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek Yücesin, bizi ateşin azabından koru.”
ADNAN OKTAR: Göklerin ve yerin yaratıcısı. Ne yapacaksın? Nasıl hangi bilim dalları buna bakıyor? Astronomi, jeoloji, paleontoloji, arkeoloji ucu bucağı yok, say say bitmez. Bütün bilim dallarını bak farz kılmış Allah, inceleyin diyor. Nasıl inceleme üstün kör inceleme değil burada Kuran’da kastedilen. Derin ve kapsamlı Allah’ın sanatını anlamaya, çözmeye, fark etmeye, bilmeye ve taktiğine yönelik bir emir bu. Yer ve gök. Yerde hayvanlar, bitkiler, mikroplar, bakteriler her şey incelenecek. Gökte de göktaşları dahil her şey incelenecek. Yerin yapısı incelenecek. Bunu Allah farz kılmış Müslümanlara. Bilimin farz olduğunu anlıyoruz. Nereden? Yüzlerce ayetten.
Sayın Adnan Oktar'ın 24 Mayıs 2015 tarihli sohbetinden Allah'ın varlığına iman etmek ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: “İşte o gün yalanlayanların vay haline”. Cenab-ı Allah yalanlamayı bir vicdansızlık olarak alıyor. Çünkü insan makul bir insan, yani “bu kainatı kim yarattı?”, demesi lazım. Ya bu neyin nesidir demesi lazım yani. Değil mi? Karanlık odada olduğunu düşünelim bir insana. Orada çekirge var, böcek var, kuş var şaşırması lazım insanın bu ne oluyoruz falan demesi lazım. Bu görüntüyü kim görüyor demesi lazım, sesi kim duyuyor demesi lazım. Bunların hiçbir ilgilerini yoksa bir vicdansızlık var demektir. Kur'an doğrudan burada okuduğu için, işte Kur'an doğru olduğu için, Kur'an'a tabi olun şeklinde bir tehdit değil sadece. Yani siz Allah'ı nasıl görmezseniz, alametlerini nasıl görmezsiniz? Nasıl bir böyle vicdansızlık yapıyorsunuz? O yüzden cezalandırılacaksınız mantığında bir açıklama o.
Yani sincaplar var, ağaçlar var, kuşlar var. Molekül yapılar o zaman bilinmiyordu. İnce yapısı, makro yapısı diyelim bilimsel ağızla, mikro yapısı dünyanın, kainatın bilinmiyordu. Yani mikro yapıda canlılar nasıl? Makro yapıda uzay nasıl? Bilinmiyordu. İncelenince birbirinden acayip olaylar çıktı. Uzayın matematik dengesine kurulu olduğu anlaşıldı. Ama hücreyi bir incelediler. Akıl sır alacak gibi değil.
BÜLENT SEZGİN: Allah ayette şöyle buyuruyor. Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım. “Onlar ayaktayken, otururken ve yan yatarken Allah'ı zikrederler. Ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. Ve derler ki; “Rabbimiz sen bunları boşuna yaratmadın. Sen pek yücesin, bizi ateşin azabından koru”.
ADNAN OKTAR: İşte asıl suçu meydana getiren konu bu. Yani yoksa Kur'an'ı okuyup da işte Kur'an'a inanan, niye inanmıyorsunuz o yüzden cehenneme giderseniz anlamında değil sadece. Yani canlılar alemi, bak orada kuşlar var hayvanlar. Kafeste. O Hint bülbülü mü diyorsunuz? Ya çok acayip renkler. Alenen süslü hayvanlar. Süslü o hayvanlar birbirini biliyorlar. Birbirleriyle çiftleşiyorlar. Yumurta oluyor. Yumurtanın üstünden yatıyor hayvan. Oradan yine kendisi gibi kuş oluyor. Muntazam bir disiplin var. Ya yumurtanın içinde kuşun ne işi var? Yumurta cıvık bir şey yani. Aha bir süre sonra bakıyor kanatlı manatlı. Şaşı bir şekilde bakan bir kuş. Yani Alis harikalar ülkesinde gibi yani. Şimdi bunu görüp de, “bana ne?”, diyorsa adam bir suç işliyor. Bunun açıklaması yok. Değil mi?
GÖKALP BARLAN:Bir ayette Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor. Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım. “Asıl şaşıracaksan onların toprak ve kemik olduktan sonra nasıl tekrar dirilticiyiz demelerine şaşır”, diye buyuruyor Yüce Rabbimiz. “İlk yaratılışı gördünüz, akletmeniz gerekmez mi?”, diyor başka bir ayette.
ADNAN OKTAR: Allah diyor ben bir kere yarattım. Bir daha yaratabilir miyim? Yaratamaz mıyım? Yani bunu düşünmüyor musunuz? diyor Allah. İkinci kere, üçüncü kere. İşte bir kere yapınca ikinci kere de yapılır. Mesela bak dolma kalem var bende. Bakıyoruz. Gayet güzel. Merak ettiniz. Tamam. Gösterttiğim. Merakınız gitsin. Şahane bir kalem. Şimdi ben bunun fabrikasına desem ki ya siz bunu bir daha yapamazsınız falan. Adamlar yani güler ya. Başka daha yapamazsınız falan. Ki kainatın harikalarına göre bu kalem çok çok alelade. Çok çok sıradan. Yani hücrenin yapısına göre kromozomların yapısına göre bu çok çok alelade. Ama Allah bildiğini alelade.
Üstelik beynimizin içinde yaratılıyor. Görüntü olarak yaratılıyor. E şimdi ben bunu bir daha yapamazlar dersem vicdansızlık yaparım. Kim yaparsa yapsın. Bu bir daha yapılabilir olduğunu bildiğime göre o zaman bunu Allah'ın bir daha yaratacağını bileceğim. Bunu ben inkar ediyorum derse bir adam, elini vicdanına koysun, çok ciddi suç işlemiş olur. Yani onun sahibi bir daha ona öyle bir nimet vermek istemez. Çünkü kalleşçe bir şey, vicdansızca bir şey. Çok acayip bir ifade.
ERDEM ERTÜZÜN:Allah'ın Vakıa suresinde bildiriyor hocam. “Sizi biz yarattık. Yine de tasdik etmeyecekmişsiniz?”
ADNAN OKTAR: İşte bu delillerden dolayı. Delili çok fazla yaratmış Allah. Anlaşılmayacak gibi değil. İnşaAllah.
GÖKALP BARLAN:Bir ayette şöyle buyurdu Yüce Rabbimiz. Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım. “Allah'tan en çok alim olanları içleri titreyerek korkar”.
ADNAN OKTAR: MaşaAllah.