Kuran'ın Yeterliliği ile İlgili Ayetlerin Tefsiri - 2

 

Sayın Adnan Oktar’ın 21 Mayıs 2014 tarihli sohbetinden Kuran'ın yeterliliği ile ilgili ayetlerin açıklamaları.

 

GÖKALP BARLAN: Bir ayette de şöyle buyuruyor kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım; “Allah’tan başka bir hakem mi arayayım? Oysa o sizi Kitab’ı açıklanmış olarak indirmiştir.” (Enam Suresi, 114)

ADNAN OKTAR: Bak “Allah’tan başka bir hakem mi arayayım?” Allah’tan başka hakem aranıyor o zaman. “Kitab’ı açıklanmış olarak indirdi” diyor. “Yok” diyor “açıklanmış öyle bir şey yok” diyor. “Biz anlamıyoruz Kuran’ı” diyor. “Anlayamıyoruz” diyor. Peki Kuran ne o zaman? Bak sorsunlar, diyorum bakın bir adada kalsan, sadece Kuran’la kalsan Müslüman olabilir misin? “Yaşayamazsın” diyorlar. Sahabe bunları duysa Allahualem kovalardı bunları. İnanılır gibi değil.

MaşaAllah, yaz gelmiş. Yaz geldi çarşıya kiraz geldi. Nelerle büyüdük çocukluğumuzda Allah, Allah. Böyle önden devirle çalışan otobüsler vardı. Çeviriyorlar, birden çalışırdı.

BÜLENT SEZGİN: Hocam Allah ayette şöyle buyuruyor; “Şüphesiz bu Kur’an, en doğru yola iletir..” (İsra Suresi, 9), inşaAllah Hocam.

ADNAN OKTAR: “Kur’an, en doğru yola iletir..”

Gelenekçi Ortodoks İslam anlayışında tecvit ile Kuran okumak. Kuran’ı Habeşîler de okuyordu, Farisiler de okuyordu. Nasıl okuyorsa o andaki samimi okuması esastır. Yoksa zellet-ül kariye ait meseleler tarzında izahlarla insanları namaz kılmaktan uzak tutuyorlar. O tip bir üslup olursa, olmaz. Mesela Fatiha’yı bütün milletimiz bilir. Ama yüzde doksan dokuzu yanlış okur. Hatta %99,99’u yanlış okur. Ama Allah katında o kabul edilen bir duadır. Allah katında kabul olan bir ibadet. Çünkü samimi olarak okuyor. Mesela birisi Karadeniz şivesiyle “cel” diyor, adam geliyor. Ama o “gel” anlıyor. Birisi de mesela “gel” diyor. Her ikisi de geçerlidir. Orada Cenab-ı Allah onun ne demek istediğini bilir. Dolayısıyla öyle kusursuz okumak, hatasız okumak; böyle bir mecburiyeti getirip, insanları namazdan soğutmak çok yanlış bir hareket.

“Nisa Suresi’nin 59. Ayetinde olduğu gibi Allah’a ve Resulüne itaat edin. Dediğini nasıl uygulamalıyız?” Allah’ın Resul’üne uymak demek, Kuran’a uymaktır. Resul sana “namaz kılma” diyebilir mi? Diyemez. Kuran’ın emrini bildirir sana. O da Kuran’a uymakla mükellef olduğunu Cenab-ı Allah ayette söylüyor. “Peygamber de Kur’an’a uymakla mükelleftir, siz de Kuran’a uymakla mükellefsiniz” diyor. “Onun dışında eğer bir şey konuşursa” diyor, Kur’an’ın dışında eğer bir şey konuşursa. “Onun şah damarını koparırım” diyor Cenab-ı Allah. “Siz de araya girip onu kurtaramazsınız, Peygamberi” diyor. Daha nasıl desin Cenab-ı Allah? Açık açık söylüyor. Fakat anlamıyorlar. Bak onların anlayacağı dilden, herkesin anlayacağı dilden söylüyor Cenab-ı Allah. “Şah damarını koparırım” (Hakka Suresi, 46) diyor Allah. “Eğer Kur’an’a herhangi bir ilave yapmaya kalkarsa, çıkarma yapmaya kalkarsa, kendinden bir şey ilave ederse. Onun şah damarını koparırım” diyor, peygambere. “Ve araya girip siz onu kurtaramazsınız” diyor, Allah. Adam anlamıyor. Resule İmam olarak itaat etmek vardır ayrıca Kuran’da. Başkomutan olarak. Gel dersin, gelir. Git dersin, gider. Zaten ulü’l emre itaat farz. O her ulü’l emr için geçerlidir. Sırf Peygamber (s.a.v) için değil ki. “Ulü’l emre itaat edin” diyor Allah. “İçinizden emir sahiplerine itaat edin.” (Nisa Suresi, 59) O anlamda bir itaattir. Peygamber (s.a.v)’ in her dediği yerine getirilir. Ama Peygamber (s.a.v) sana, yeni bir hüküm getiremez. Kuran’ın dışında sana hüküm getiremez. Kur’an’ı değiştirme yetkisi yok Peygamber (s.a.v)’in. İnen vahye Peygamber (s.a.v) uymakla mükellef.

ASLI SÜME: Allah bir ayette şöyle buyuruyor, Peygamberimiz (s.a.v) için; “O, hevadan konuşmaz. O (söyledikleri), yalnızca vahyolunmakta olan bir vahiydir.” (Necm Suresi, 3-4)

ADNAN OKTAR: MaşaAllah. Yani ne? Kuran. Vahiy demek, Kuran’dır.

GÖKALP BARLAN: Allah Peygamber Efendimiz (s.a.v)’ e söylemesini buyuruyor Hocam. Kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım; “Ben, yalnızca bana vahyedilmekte olana uyuyorum ve ben, apaçık bir uyarıcadan başkası değilim.” (Ahkaf Suresi, 9)

ADNAN OKTAR: Vahyedilenler Kuran’da geçiyor. Gizli vahiy olur mu? Gizli hüküm olur mu? Eğer Allah’ın hükmüyse, Allah Kuran’a koyuyor. “Yok” diyor “Allah Kuran’a koymadı” diyor. Nereye koydu? “Yaprağın üzerine yazıldı. Onu da keçi yedi” diyor. “Yaprak nerede?” diyorsun. “Onu da keçi yedi” diyor. Nereye gitti ayet? “Yok” diyorsun. Keçi yediğini farz edelim. Ezberinde değil mi? Koy Kuran’a. “O kadar da yapamıyoruz artık” diyor. Yapamıyor, çünkü yapsan o devirde sahabeler senin iflahını keserler. Yapamazsın çünkü ilave edeceksin Kuran’a.

AYLİN KOCAMAN: Allah bir ayetinde kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım. “Beşerden hiç kimsenin, Allah kendisine Kitabı, hükmü ve peygamberliği verdikten sonra insanlara: “Allah’ı bırakıp bana kulluk edin” demeye yetkisi yoktur. Fakat o, “Öğrettiğiniz ve ders verdiğiniz Kitap’a göre Rabbaniler olunuz” deme görevindedir.” (Ali İmran Suresi, 79)

ADNAN OKTAR: Bak “Kitap’a göre” diyor Peygamber (s.a.v); “Kitap’a göre Rabbaniler olunuz.” “Bana göre” demiyor Peygamber (s.a.v). “Ben size yeni vahiyler çıkartacağım, yeni hükümler çıkartacağım” demiyor. “Allah’ın vahyine uyuyorum ben, Kuran’a. Siz de bu Kitap’a uyun, hep beraber uyalım” diyor. Bunu nasıl anlamazlar? İnanılır gibi değil, mucize bu. Hayır diyor ki adam “Peygamber (s.a.v) Kuran’ın hükmünü değiştirdi” diyor. “Peygamber (s.a.v) değil mi?” diyor. “Nereden anladın?” “İmam Ebu Hanefi böyle diyor” diyor. İmam-ı Şafi’ye soruyoruz. “Olur mu? Yalan söylüyorlar, öyle bir şey yok” diyor. İmam-ı Malik diyor ki “İkisinin de dediği yanlış benim bir tane dediğim var. O doğru, ben onu söylüyorum” diyor. İmam-ı Hanbeli “Üçü de yanlış söylüyor, ben doğrusunu söylüyorum. Alakasız” diyor. “Ben de bir hadis var hepsini düzeltiyor” diyor. Görmüyor musunuz? Dört mezhep, dördü de ayrı hüküm veriyor. Dördü de birbirini yalanlıyor. “Doğru değil, yalan söylüyorsun” diyor. Mesela hepsine, dört mezhebe göre namazın hükümleri değişik. Kiminde Fatiha farz, kiminde değil. Bambaşka bir şey. Mesela son iki rekat hükümleri ayrı. Yiyeceklerin hükümleri ayrı. Mesela bir mezhepte helal olan, diğer mezhepte haram. Hadise göre. Diyor ki, “Bu hadis uydurma” diyor İmam-ı Hanbeli. Ebu Hanife diyor ki “Geçerli bu hadis” diyor. Hangisine inanalım biz. Kuran’a uymuyorlar dört ayrı din çıkıyor. Dört ayrı inanç.

OKTAR BABUNA: Hocam Allah bir ayette, “Kendi dinlerini fırkalara ayırmış ve kendileri de parça parça olmuşlardır; ki her grup kendi elindekiyle övünüp sevinç duymaktadır.” (Rum Suresi, 32) diyor, inşaAllah.

ADNAN OKTAR: Tabii “Fırka-ı Naciyeyiz biz” diyor. “Kurtuluşa ereniz” diyor.

 


Ali İmran Suresi, 79. Ayetinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 16 Mayıs 2015 tarihli tarihli röportajından Ali İmran Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

GÖKALP BARLAN:Başka ayette yüce Rabbim şöyle buyuruyor. Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım. “Hiçbir insana Allah o insana kitabı, hükmü ve peygamberliği verdikten sonra o elçinin insanlara Allah'ı bırakın da bana iman edin deme hakkı ve yetkisi yoktur. Ancak o elçi ders alıp vermekte olduğunuz kitaba göre deme görevindedir”.

ADNAN OKTAR: Bir daha.

GÖKALP BARLAN:Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım. “Allah hiçbir insana Allah o insana kitabı, hükmü ve peygamberliği verdikten sonra o elçinin insanlara Allah'ı bırakın da bana iman edin deme hakkı ve yetkisi yoktur”.

ADNAN OKTAR: İşte bu kadar. Peygamber de Kur'an'a uymaktan mükelleftir. Kendi kendine hüküm getiremez. İlahi hüküm getiremez.

BÜLENT SEZGİN: Bu şekilde peygamberimize çok büyük iftira atmış oluyorlar. Riya gözüyle peygamberimize haşa…

ADNAN OKTAR: Ya kardeşim bütün dünyayı peygambere düşman etmeye kalkıyorlar. Ve bu bütün dünyada yayılmaya başladı Hz. Muhammed'e karşı düşmanlık. Ya sevdirsene peygamberi demediği şeyleri niye söylüyorsun dedi diye. Sadece Kur'an'ı anlatsana.

KARTAL GÖKTAN:Peygamberimiz de Hz. Mehdi'den bahsederken onun bu hurafe ve bidatlere dayalı din anlayışını değiştirip dini kendisi zamanındaki peygamberimiz zamanındaki saf öz haliyle yaşanacağı haline getireceğini bildiriyor.

ADNAN OKTAR: Tabii ki. Mehdi'nin özelliği dini tahfif etmez. Onu Muhyiddin Arabi Hazretleri de söylüyor. Geldiğinde diyor, “fukaha, ulema dini tahfif ettiğini gördüklerinde ondan nefret ederler”, diyor. “Onu küfürle, delaletle suçlarlar”, diyor.

 


Din Nimettir Ancak Bağnazlar Atalarının Dinine Uyarak Dini Zor Gösterir

 

Sayın Adnan Oktar'ın 30 Mayıs 2015 tarihli sohbetinden dinin nimet olması ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Din nimettir, dini insanların büyük bir bölümü bela gibi görüyor. Halbuki din dünyanın süsüdür. Hayatın neşesidir. Aklın ışığı, kalbin ferahlığı, berekettir. Mesela bak dünyada öyle hangi millet dindarsa, samimi didarsa Allah oraya daha çok bereket veriyor. Dinden uzaksalar Allah felaket veriyor, bereketsizlik veriyor. Şahıs şahıs, fert fert de öyle mesela daha dindar olana Allah daha iyi imkanlar, daha güzel nimetler nasip eder. Bu da gözle görülür. Ama sabredecek tabii mümin, çileyi de güzel görecek, nimeti de güzel görecek.

KARTAL GÖKTAN: Allah size bugüne kadar çok çileler de verdi Hocam ama samimiyetinize binaen çok imkanlar nimetler de verdi İslam’ı tebliğ etmeniz için yolunuzu açtı maşaAllah.

ADNAN OKTAR: MaşaAllah. İnsanlar dinle kalbini yıkadığında ona bir nur, ışık oluyor ama birçok insan da dinin insanların dünyasını elinden aldığını düşünüyor. Halbuki dinsizlik dünyayı elden alır. Hem de kökten alır. Her şey bela olur. Yiyecek bela olur, arabası bela olur, evi bela olur, karısı bela olur, arkadaşları bela olur, okulu bela olur. Her şey bela olur. Ama imanlıysa eşi nimet olur. Arkadaşları güzellik olur. Evi zikirhanesi olur. Evi nurlu olur. Hayatı nurlu olur, her yeri nur olur. Kalbinde ferahlık olur. Biz dindar olduğumuzdan dolayı hiçbir nimetten mahrum kalmadık. Her nimetin içindeyiz Allah’a çok şükür. O dini yanlış bildikleri için öyle oluyor. Diyor ki “ben dindar olsam müzik dinleyemem.” Nereden çıkarttın? Ataları öyle demiş. Bırak sen ataları. Kuran’da var mı? Yok. “Evime resim sokamam dindar olursam.” Nereden çıkarttın? Ataları öyle söylüyor. Bırak ataları Kuran’da var mı? Yok. “Kadını, eşimi ezmem gerekir o zaman, yarım görmem gerekir.” Nerden çıkarttın? Atalar söyledi. Kuran’da var mı? Yok. Atıyorsun.

BÜLENT SEZGİN: Allah “Ya ataları doğru yolu bulamamış idiyseler ne olacak?” diyor.

ADNAN OKTAR: Atalarının dini yüzünden güzelim İslam dinini yeryüzünden adeta silmek üzereler. Mahvettiler İslamiyet’i, Müslümanlar’ı da mahvettiler. Her yerde millet asıp kesiyor, dövüyor, küfrediyor, yüzlerine tükürüyorlar. Kimi kafasını doğruyor, kimi arabaya bağlayıp sürüklüyor. Delik deşik ediyorlar, varil bombası atıyorlar. Akıl almaz bir zulüm sistemi var. Kuran’a dönseler bitecek. Evet dinliyorum.

ENDER DABAN: Allah Kuran’da Adnan Bey dünya nimetleriyle ilgili olarak “dünyada sizin ahirette yalnızca sizin” diye Müslümanlara bildiriyor.

ADNAN OKTAR: Her şeyi yasaklamışlar, her şeyi.

KARTAL GÖKTAN: Şeytandan Allah’a sığınırım “Allah kulları için zorluk dilemez” diye buyuruyor Yüce Rabbimiz.

ADNAN OKTAR: “Kolaylık diler” diyor bak. “Zorluk dilemez kolaylık diler.” “Hz. İbrahim’in dini gibi kolaydır” diyor Allah. “Yok” diyor adam “böyle din olmaz.” Nasıl olacak? “Zor olması lazım” diyor. Zor olması. Evde resim olmaması ne demek kardeşim? Müzik dinlememek demek ne demek? Ne güzel müzik bırak dinlesin. Yok ipek giyemezmiş, yok altın takamazmış. Varsa giysin yoksa da giymez. Altın evde oluyor alyans takıyor bırak taksın. Hayır şimdi Peygamber (s.a.v.) zaman zaman bunu imam olarak yasaklayabilir bunu devletler de yasaklar. Mesela bir ipek çılgınlığı vardır sen dersin ki “bizim devletimiz, milletimiz fakir, bu da gereksiz bir rekabet ipek girişini durduralım. Yurt dışından gelmesin ipek” dersin. Değil mi? Mesela devlet ne yapıyor şu an sigara için? “Sigara kötüdür” diyor “içmeyin tavsiye etmem” diyor. Ama devlet haram kılmıyor. Peygamber (s.a.v.) de haram kılmaz. Ama mesela altın; rekabet olmuştur. Fakir olan vardır alan vardır, alamayan vardır Peygamberimiz (s.a.v.) “yapmasak iyi olur” demiş olabilir.

“Şu dönemde yapmasak iyi olabilir altın rekabete neden oluyor bir süre yapmayın” demiş olabilir. Ama bu ilanihaye anlamında değil. Veyahut derki Peygamberimiz (s.a.v.) mesela kilolu birisi vardır “evladım sen şeker, ekmek yeme” der. Bu ömür boyu yemeyecek anlamında değil. Haram da kılmıyor Peygamber (s.a.v.). Tavsiye yani sağlığı açısından iyi olur o anlamda. O devirde her yerde putlar olduğu için evin içinde, şimdi evin içine sen modern bir heykel getirsen adamın kafası karışır. “Acaba put mu götürdü?” diye. Peygamberimiz (s.a.v.) “şimdi fitne devri eve o tip heykel sokmayın” demiş olabilir. “Yanlış anlaşılır.” Ama bu geçici bunlar. İlanihaye bütün dönemlerce değil. O devrin şartları açısından ben de olsam o devirde bana da öyle yetki verseler ben de tavsiye ederim “yapmasak iyi olur” derim “çünkü yanlış anlaşılır” derim. Ama bu ilanihaye yasak anlamında değildir. Bu tarz olayları muhtemelen bu tip olayları çok büyütmüşler ve yasak haram haline getirmişler. Ne alakası var? Haramlar Kuran’dadır. Helaller de Kuran’dadır. Kuran’da yoksa yoktur.

Ama tedbir alınabilir mesela diyor ki Kuran’da Talut-Calut kıssasında askerlerine komutan, Talut; “evladım” diyor “herkes bir avuç su işsin.” Haram mı kılıyor? Kumandan bu haram kılamaz. Ne yetkisiyle yapıyor bunu? İmam yetkisiyle yapıyor, imamlık yetkisiyle. “Bir avuç için” diyor. Adamların bir kısmı, üç yüz on üç kişi bir avuç içiyorlar. Öbürleri kana kana içiyor. Kana kana içenler savaşamayacak hale geliyorlar. Bir avuç içenler rahatça mücadele edecek hale geliyor. Konu bu. Şimdi orada kumandan Talut, peygamber değil. Suyu haram mı kıldı? Gelenekçilere göre haram, haram kılınmış. Haram kılmadı, geçici tedbir aldı. O an için o. Peygamberimiz (s.a.v.)’de de öyle geçici tedbirler almış olabilir. Hatta çok daha fazla da tedbir almış olabilir. Mesela adam evine üç kat halı serebilir, iki kat halı serebilir. “Bir kat halı serin” der Peygamber (s.a.v.) “daha fazla halı sermeyin diyebilir “diğerlerini de kardeşleriniz alsın” diyebilir, “tüketmeyin” diyebilir. Veyahut bir adamın evinde su çıkar “sen suyunu herkese dağıt” der peygamber, “herkes alsın” der. Haram kılmış değil yani. O suyu ona haram kılmıyor. Yani “alsın” tavsiye ediyor.

CAN DAĞTEKİN: Yüce Allah “insanlar kendi nefislerine zulmederler” diyor Hocam.

ADNAN OKTAR: Tabii “Allah insanlara zulmetmez, insanlar kedilerine zulmediyorlar” diyor Allah.

FATİH BEY: Hocam bir başka ayette de Ali İmran Suresinde diyor ki Allah, şeytandan Allah’a sığınırım. “Beşerden hiç kimsenin, Allah kendisine kitabı, hükmü ve peygamberliği verdikten, sonra insanlara: “Allah'ı bırakıp bana kulluk edin” deme (hakkı ve yetki)si yoktur. Fakat o, “Öğrettiğiniz ve ders verdiğiniz kitaba göre Rabbaniler olunuz” (deme görevindedir.) (Ali İmran Suresi, 79) diyor.

ADNAN OKTAR: İşte bak bu ayet çok net. Peygamber (s.a.v.)’e de Cenab-ı Allah söylüyor “sen” diyor “kendi aklına göre bir şey diyemezsin, sadece Kuran’a göre hareket edebilirsin” diyor. Kuran niye geldi o zaman? Bak oradaki mantıksızlığı göremiyor. Dört mezhebin helalleri haramları ayrı. Buradan anla. Vahabilik’te ayrı, Şiilik’te ayrı buradan anla. Bir felakete uğramış İslam alemi, paramparça olmuş. Allah diyor “Onlar işlerini aralarında paramparça ettiler, bir de kendi aralarında da ayrıca bölündüler” diyor “ve kendi aralarında bölündükten sonra da her kesim kendi elindekiyle övünüyor” diyor. Yani ““Fırka-i Naciye’yiz, kurtulan biziz” diye övünüyorlar” diyor Allah. Bir mucizedir bu, Kuran mucizesidir. Çünkü Peygamberimiz (s.a.v.) zamanında böyle bir şey yoktu. Sonradan oldu bu. Bu Kuran’ın bir mucizesidir.

GÖKALP BARLAN: Bir ayette de Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor Hocam. Kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım. “... dinlerini parça parça edip kendileri de gruplaşanlar, sen hiçbir şeyde onlardan değilsin…” (Enam Suresi, 159) diye buyuruyor Hocam.

ADNAN OKTAR: Çünkü gerçek mümin öyle bir şeyin içerisine girmez.

BÜLENT SEZGİN: Peygamberimiz (s.a.v.); “ümmetim bu Kuran’ı, kitabı terk edilmiş bir kitap olarak bıraktılar” diyor.

ADNAN OKTAR: Terk edilmiş bir kitap. Peygamberimiz (s.a.v.)’in şikayeti, tek şikayeti.

OKTAR BABUNA: Şeytandan Allah’a sığınırım. “Siz sadece Kuran’dan sorulacaksınız” diyor Allah.

ADNAN OKTAR: Kardeşim zaten Allah hayatı zor yaratmış, bir de sen sürünmenin üstüne bir sürünme, sürünme üstüne bir sürünme. Mahvediyorsun. Bir insanın bünyesi ne kadar baskıyı kaldırır. Sen deli misin be adam? Sağa dönemezsin, sola dönemezsin, gülmeyeceksin, sık sık ağlayın” diyor. Bir de ağlamayı da teşvik ediyorlar. Az yiyin, müzik olmasın, resim olmasın delirtecek misin adamı sen? Sonunda da şizofren oluyorlar. Aklınızı başınıza alın.

MEHMET YILDIRIM: Allah kafirler için “az gülsünler çok ağlasınlar” diyor.

GÖKALP BARLAN: Hadislerde her şeyi artırıyorlar Hocam ama infak konusu gelince hemen onu kırkta bire indiriyorlar. Yüce Rabbimiz oysaki “ihtiyacından arta kalanı” diyerek belirtiyor.

OKTAR BABUNA: Siz demiştiniz “dünyada hem cennet hem cehennem özellikleri var. Mümin ağırlıklı olarak cennet özelliklerini, müşrikler ve kafirler de cehennem özelliklerini yaşarlar” diye inşaAllah.

ADNAN OKTAR: Kardeşim, nerede güzel bir şey varsa yasaklıyor. Nerede çirkin bir şey var, zor bir şey varsa onu tavsiye ediyor, yaptırmaya çalışıyor. Mesela ağlamayı teşvik etmeleri inanılır gibi değil. Allah küfrün özelliği olarak söylüyor “onlar çok ağlayacak, siz güleceksiniz” diyor. Onlar tersine çevirmiş “sakın gülmeyin” diyor “bol bol ağlayın” diyor. Zari zari ağlıyorlar toplanıp bir araya. İnsan bünyesi bunu ne kadar kaldırabilir? Git spor yap, ye, iç, gül, ibadetlerini yap, her yeri güzelleştir, her yere sanat hakim olsun.