Allah yolunda yapılan harcamalardaki hikmetler

 

İnsanı maddi ve manevi pisliklerden temizleyen, nefsini eğiterek Allah'ın hoşnut olduğu bir ahlaka erişmesine vesile olan en önemli ibadetlerden birisi de Allah yolunda ve hayır için yapılan harcamalardır. Allah peygambere müminlerin mallarından sadaka almasını bu şekilde onları temizlemesini bildirmiştir. Ayette şöyle hükmedilmektedir:

Onların mallarından sadaka al, bununla onları temizlemiş, arındırmış olursun… (Tevbe Suresi, 103)

Ancak, insanların temizlenip arınmalarına vesile olan harcamalar, Kuran'da bildirildiği şekilde yapılan harcamalardır. İnsanlar yolda gördükleri dilencilere bozuk paralarından biraz verdiklerinde ya da eski kıyafetlerini fakir gördükleri bir iki kişiye dağıttıklarında veya aç gördükleri birini doyurduklarında, üzerlerine düşen sorumluluğu fazlasıyla yerine getirdiklerine inanırlar. Bunların hepsi elbette Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak için yapıldığında Allah Katında sevabı olan davranışlardır. Ancak, Allah'ın Kuran'da bildirdiği sınırlar vardır. Örneğin Allah, ihtiyaçlardan arta kalanın infak edilmesini bildirir:

... Ve sana neyi infak edeceklerini sorarlar. De ki: “İhtiyaçtan artakalanı. Böylece Allah, size ayetlerini açıklar; umulur ki düşünürsünüz;” (Bakara Suresi, 219)

İnsanın dünya hayatında yaşaması için gerekli olan ihtiyaçları çok azdır. İnsanın ihtiyaçları için kullandığı miktar dışında sahip olduğu mal ihtiyaçtan arta kalan demektir. Önemli olan neyin harcandığı değil, kişinin samimi olarak verebileceği neyse onu vermesidir. Allah herşeyin doğrusunu bilir ve insanların ihtiyaçlarından arta kalan miktarın ne kadar olduğunu tamamen insanın aklına ve vicdana bırakmıştır. Dünya hırsı olmayan, dünyalarını ahiretlerine karşılık olarak satmış bulunanlar için infak çok kolay bir ibadettir. Allah, dünya hırsı olanların veya içinde biraz bile dünyaya bağlılığı bulunanların da mallarından infak ederek arınmalarını ve dünya hırsını bırakmalarını istemiştir. Şüphesiz bu, müminlerin ahiretleri için çok önemli bir ibadettir.

 

İnsan sevdiği şeylerden de ihtiyaç içinde olanlara vermelidir

İnsanlar başkalarına bir iyilikte bulunacakları zaman, bu yapılan iyiliğin kendilerine hiç dokunmamasını isterler. Örneğin ihtiyaç içindeki birine eşyalar verecek biri kendi sevmediği, belki hiç kullanmadığı şeyleri verir.

Allah kişinin kendisine uygun görmediği, eski bulduğu, kullanılmayacağına kanaat getirdiği mallarından ziyade, sevdiği beğendiği eşyalarından infak etmesinin makbul olduğunu emretmiştir. İnsanın sevdiği şeyleri infak etmek zoruna gidebilir ancak insanın temizlenmesi ve iyiliğe erişebilmesi için böyle bir fedakarlıkta bulunması gerekir. Bu, Allah'ın bize bildirdiği önemli bir sırdır. Allah bunun dışında insanın asla iyiliğe eremeyeceğini bildirmiştir:

Sevdiğiniz şeylerden infak edinceye kadar asla iyiliğe eremezsiniz. Her ne infak ederseniz, şüphesiz Allah onu bilir. (Al-i İmran Suresi, 92)

Ey iman edenler, kazandıklarınızın iyi olanından ve sizin için yerden bitirdiklerimizden infak edin. Kendinizin göz yummadan alamayacağınız bayağı şeyleri vermeye kalkışmayın ve bilin ki, şüphesiz Allah, hiçbir şeye ihtiyacı olmayandır, övülmeye layık olandır. (Bakara Suresi, 267)

 

Allah yolunda yapılan harcamalar Allah'a yakınlaşmak için bir yoldur

Bir Müslüman için hiçbir şey, Allah'ın hoşnutluğundan ve O'nun sevgisini kazanmaktan daha üstün değildir. Mümin hayatı boyunca sürekli olarak kendisini Allah'a yakınlaştıracak vesileler arar. Allah bir ayetinde müminlere bunu şöyle bildirir:

Ey iman edenler, Allah'tan korkup-sakının ve (sizi) O'na (yaklaştıracak) vesile arayın; O'nun yolunda cehd edin (çaba gösterin), umulur ki kurtuluşa erersiniz. (Maide Suresi, 35)

Allah Kuran'da müminlere bir sır ve bir müjde olarak yaptıkları infakların Kendisi'ne yakınlaşmaya sebep olduğunu bildirmiştir. Bu nedenle sevdiği şeylerden ve ihtiyaçlarının arta kalanını infak etmek Müslümanlar için bir zorluk değil, aksine Allah'a olan bağlılıklarını ve sevgilerini gösterecekleri çok değerli bir fırsattır. Konu ile ilgili ayet şöyledir:

“Bedevilerden öyleleri de vardır ki, onlar Allah'a ve ahiret gününe iman eder ve infak ettiğini Allah Katında bir yakınlaşmaya ve elçinin dua ve bağışlama dileklerine (bir yol) sayar. Haberiniz olsun, bu gerçekten onlar için bir yakınlaşmadır. Allah da onları Kendi rahmetine sokacaktır. Şüphesiz Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.” (Tevbe Suresi, 99)

 

Allah için yapılan her harcamanın güzel bir karşılığı vardır

Allah'ın infak konusu ile ilgili olarak bildirdiği bir diğer sır ise kişinin aslında bir fedakarlık yaparak infak ettiği şeyin mutlaka kendisine geri döneceğidir. Bu Allah'ın önemli bir vaadidir. Yoksulluk korkusu yaşamadan Allah yolunda mallarını infak eden insanlar hayatları boyunca hiç ummadıkları nimetlerle rızıklandırılırlar. Hayır olarak infak ettikleri herşey hayır olarak kendilerine döner. Allah'ın bu vaadinin bildirildiği ayetlerden bazıları şöyledir:

Onların hidayete ermesi, senin üzerinde (bir yükümlülük) değildir. Ancak Allah, dilediğini hidayete erdirir. Hayır olarak her ne infak ederseniz, kendiniz içindir. Zaten siz, ancak Allah'ın hoşnutluğunu istemekten başka (bir amaçla) infak etmezsiniz. Hayırdan her ne infak ederseniz -haksızlığa (zulme) uğratılmaksızın- size eksiksizce ödenecektir. (Bakara Suresi, 272)

… Allah yolunda her ne infak ederseniz, size 'eksiksiz olarak ödenir' ve siz haksızlığa uğratılmazsınız. (Enfal Suresi, 60)

De ki: “Şüphesiz benim Rabbim, kullarından rızkı dilediğine genişletip-yayar ve ona kısar da. Her neyi infak ederseniz, O (Allah), yerine bir başkasını verir; O, rızık verenlerin en hayırlısıdır. (Sebe Suresi, 39)

Müminler mallarını ve canlarını infak ederken sadece Allah'ın rızasını ve cennetini isterler, ancak ayetlerde görüldüğü gibi, Allah'tan bir sır olarak her ne infak ederlerse kendilerine geri ödenir. Ayette bildirildiği gibi Allah yerine başkasını verir. Bunlar hem dünyadaki nimetler hem de hepsinin üzerinde Allah'ın cennette müminler için hazırladığı nimetlerdir. İnfak edenlerin aksine, mallarını cimrilikle tutan veya Allah'ın sınırlarını çiğneyerek mallarını artırmaya çalışanların ise Allah bereketlerini kısar. Bununla ilgili ayetlerden biri faiz alanların durumunu bildirir:

Allah, faizi yok eder de, sadakaları arttırır. Allah, günahkar kafirlerin hiçbirini sevmez. (Bakara Suresi, 276)

Allah, mallarını infak edenlerin Allah Katından kavuşturuldukları bereketi başka ayetlerinde şöyle bildirmektedir:

Mallarını Allah yolunda infak edenlerin örneği yedi başak bitiren, her bir başakta yüz tane bulunan bir tek tanenin örneği gibidir. Allah, dilediğine kat kat arttırır. Allah (ihsanı) bol olandır, bilendir. (Bakara Suresi, 261)

Ey iman edenler, Allah'a ve ahiret gününe inanmayıp, insanlara karşı gösteriş olsun diye malını infak eden gibi minnet ve eziyet ederek sadakalarınızı geçersiz kılmayın. Böylesinin durumu, üzerinde toprak bulunan bir kayanın durumuna benzer; üzerine sağnak bir yağmur düştü mü, onu çırılçıplak bırakıverir. Onlar kazandıklarından hiçbir şeye güç yetiremez (elde edemez)ler. Allah, kafirler topluluğuna hidayet vermez.

Yalnızca Allah'ın rızasını istemek ve kendilerinde olanı kökleştirip- güçlendirmek için mallarını infak edenlerin örneği, yüksekçe bir tepede bulunan, sağnak yağmur aldığında ürünlerini iki kat veren bir bahçenin örneğine benzer ki ona sağnak yağmur isabet etmese de bir çisintisi (vardır). Allah, yaptıklarınızı görendir. (Bakara Suresi, 264-265)

Bu ayetlerin her biri Allah'ın Kuran'da iman edenlere bildirdiği sırlardır. İman edenler sadece Allah'ın hoşnutluğunu, rahmetini ve cennetini kazanmak için infak ederler. Ancak Allah'ın ayetlerle bildirdiği bu sırları da bildikleri için, Allah'ın bereketini ve rahmetini umarlar. Onlar Allah yolunda mallarını ve canlarını harcadıkça, helale-harama dikkat ettikçe, Allah onların zenginliklerini artırır, işlerini kolaylaştırır, Allah yolunda harcayacakları daha çok olanak yaratır. Bu sırrı, hiçbir endişe ve gelecek kaygısı duymadan, Allah'tan korkup sakınarak Allah'ın sınırlarını koruyan her mümin kendi hayatında yaşar.

 


Müşrikler mal yığıp biriktirmeye çok düşkündür

 

Sayın Adnan Oktar'ın 18 Mayıs 2015 tarihli röportajından Tevbe Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ERDEM ERTÜZÜN: Müşriklerin mal biriktirmeyle ilgili olarak hocam, Allah, “cehennemde biriktirdikleriyle sırtlarını dağlayacağız”, diye bildiriyor.

ADNAN OKTAR: O biriktirmeyi çok akılcı bir hareket olarak görüyor onlar. Evet “sırtlarını, böğürlerini ondan dağlayacağız”, diyor Cenab-ı Allah.

ENDER DABAN: Bir ayette şöyle bildiriyor Allah, şeytandan Allaha sığınırım. “Mal yiyip biriktiren, onu saydıkça sayandır. Malının kendisine ebedi kılcanı mı zannediyor?”

ADNAN OKTAR: Bunlar da saydıkça sayıyor, daha da saymak için daha da fazlalaştırıyor. Doymuyor da yani.

BÜLENT SEZGİN: “Şeytan sizi fakirle korkutuyor”, diyor ayette.

ADNAN OKTAR: İşte onların korkusu da o, hep fakirlik korkusu. Oğlu oluyor, işte zengin bir kız bulalım evlendirelim. Onu dolandırmaya hazırlanıyor. Kızı oluyor. İşte zengin bir damat bulalım. Onu dolandırmaya kalkıyor. Karakteri, ahlakı onu ilgilendirmiyor. Kişiliği, şahsiyeti onu ilgilendirmiyor. Parası ilgilendiriyor. Soyguncu gibi yani. Ne kadar ürkütücü bir şey ya. Bir insanın yanına birisi yaklaşıyor. Evlenmek istediğini söylüyor. “Paran ne kadar”, diyor? Şu kadar. “Seni çok sevdim”, diyor. Bu ahlaksızlık gibi yani. Zulüm, başka bir şey değil.

BÜLENT SEZGİN:İnfaq konusunda, “kendilerine ayırdıkları Allah tarafına geçmez. Allah'a ayırdıkları kendilerine geçer”.

ADNAN OKTAR: Ne anladın orada anlat.

BÜLENT SEZGİN:İnfaqı Allah tarif ediyor ayette inşaAllah. İhtiyaçtan arta kalanı Allah'a vermesi gerekiyor inşaAllah. Onun için bir ayırıyor, para ayırıyor. Allah'a zekat verecek, infak edecek. Ama kendi ihtiyacım var deyip başka bir şey diyor. Onu kendisi için harcıyor.

ADNAN OKTAR: Adamın trilyonu oluyor. Niye saklıyorsun diyorsun? Ya ya bizim ev yıkılırsa diyor yeni bir ev yapılması gerekecek diyor. Ya Türkiye'de diyor bir olay olduğunu düşün, yurt dışına gitmemiz gerekecek. Nereden para bulacağız diyor. Ya ucu bucağı yok. Ya hastalanabilirim diyor. Tedavi görmem gerekir diyor. Akrabalarının on on beş kişi birinden hastalanabilir diyor. Para yetmez diyor. E bu mantıktan sen katrilyona kadar çıkarılırsın. Yani ucu bucağı yok oradaki mantığın.

CAN DAĞTEKİN: “Sevdiği şeylerden infak etmeyen iyiliye eremez”, diyor.

ADNAN OKTAR: Cenab-ı Allah.

 


İnfak Etmek Bereket Meydana Getirir

 

Sayın Adnan Oktar'ın 2 Haziran 2015 tarihli sohbetinden infak etmek ile ilgili açıklamalar.

 

ENDER DABAN: Bir ayette de Allah şu şekilde bildiriyordu şeytandan Allah’a sığınırım “Allah yolunda mallarınız ve canlarınızla mücadele edersiniz. İşte büyük kurtuluş ve mutluluk budur.”

ADNAN OKTAR: Malını veriyor ferahlıyor, Allah yolunca canını hibe ediyor yahut canını veriyor. Zaten canını verirse tam kurtuluş. Canını hibe ederse o da bir kurtuluş. Malını mesela Allah yolunda bol bol harcıyor Allah oluk oluk bol para veriyor, mal veriyor. Yine harcıyor, yine oluk oluk veriyor. “Bilmediğiniz yönden sizi rızıklandırırım” diyor mesela bak bu bir mucize. Müslüman’a para oluk oluk akıyor. Hiç ummadığı yerlerden. Diyor ki “Allah bana para vermiyor” diyor. Tamam vermiyor da sen ne yapıyorsun? Aldığın parayı yığıyorsun. Yatağın altındaki torbaya veyahut küpe, bahçeye dolduruyorsun. Allah sana verir mi? Nimet vermez tabii ki sana. “O biriktirdiklerinden alınları böğürleri dağlanacak” diyor Cenab-ı Allah. Sana biriktir diye vermiyor parayı Allah, kullan diye veriyor parayı. Para kullanıldığında da ekonomik kriz olmuyor. Para kullanılmadığında, para donduğunda ekonomik kriz başlıyor. İnsanlar egoist olup, bencil olup parayı evde veyahut bir yerde tutup kilitlediklerinde hayat duruyor. Ekonomi duruyor halbuki mal alsa fabrika çalışacak, fabrika çalışacak o mal alacak. Ona karşı parayı verecek fabrikaya müthiş bir çark hızlı şekilde dönmeye başlayacak. Hiçbir şey almadıkları için fabrikada mal da donuyor. Bankada para donuyor, adamın evinde para donuyor. Her yerde ölüm oluyor. Yani bir kolaps oluşuyor. Koma hali yani. Kolaps ölümden önceki son an, son aşama.

OKTAR BABUNA: Para da basıyorlar hiçbir çözüm elde edemiyorlar, mucize.

ADNAN OKTAR: Para basıyor parayı alanlar yine alıp saklıyorlar. Parayı dağıtıyor yine saklıyor. O zaman üretimin de anlamı bir olmuyor, adamlar da üretim yapamıyorlar. O zaman fabrikalar kapanıyor. Fabrika kapanınca paranın da anlamı kalmıyor. Hepsi birden iptal oluyorlar. Kuran’ın ahlakında bol bol parayı dağıtma var. Adam mesela parası var “ihtiyacından artakalanı dağıt” diyor Cenab-ı Allah. Dağıtıyor, fakir fukara gidip ekmek alıyor, yiyecek alıyor, üst baş alıyor cayır cayır üretim artıyor. Müthiş bir hareketlilik oluyor, piyasa hareketliliği oluyor. Para gidiyor mal geliyor, para gidiyor mal geliyor, para gidiyor mal geliyor; o çark müthiş hızlanıyor bol dağıttıkları için, herkese dağıttıkları için. Mesela zekat olarak veriyor, fitre olarak veriyor, sadaka olarak veriyor gönlünden kopup bol bol veriyor. Adamın ama fabrikaları var mesela zengin, onun kendi fabrikasına yarıyor o aynı zamanda. İkinci fabrikasını kurabiliyor, üçüncü fabrikasını kurabiliyor.

Kazandıkça bu sefer daha fazla Müslümanlar’a dağıtıyor, dağıttıkça ekonomi daha da güçleniyor, daha hızlanıyor. Şu anki kapitalist sistemde egoistlik, bencillik hakim olduğu için büyük bir bölümü parayı bloke ediyorlar. Muhafaza ediyor ne olur ne olmaz diye. Fabrikanın malı alınmıyor. Alınmayınca üretim olmuyor, işçiler maaş alamıyorlar. Her yerde bir ölüm meydana geliyor. İslam’ın işte bu dağıtma, bol bol insanlara sadaka verme ahlakı, üslubu bu fitneyi, bu belayı tamamen ortadan kaldırıyor. Faiz de yok. Ekonomi şahlanıyor o zaman. Muazzam bir bereket oluyor. Onun için İttihad-ı İslam bir oluşmuş olsa, bu pasaportlar vizeler bir kalkmış olsa, Yunanistan sürünüyor ya, akıl almaz zengin olur. Mal akar böyle. Mesela Ermenistan sürünüyor, kelimenin tam anlamıyla sürünüyor. Mal oluk oluk akar, para oluk oluk akar. Irak mesela sürünüyor. İttihad-ı İslam olsa Irak niye işgal olsun? Niye olay olsun, niye kan aksın? Suriye niye öyle paramparça olup rezalet çıksın? Hiçbir şey olmaz. Herkes yerinde çok rahat eder. Suriye inanılmaz zengin olur, zibil gibi böyle akar adeta mal. Ama müminler birbirini sevecek. Sevmedikten sonra mal olsa ne olur? Her yere yığdın mesela buraya yağ stokları yaptın, şeker, reçel stokları. Kilo alır ölürsün başka bir şey olmaz. Dağıtacaksın. Herkese dağıtacaksın.

OKTAR BABUNA: Amerika’da tam dediğiniz oldu.

GÖKALP BARLAN: “Sizden zengin olanların arasında dönen bir servet olmasın” diyor Allah.

ADNAN OKTAR: İşte bak kapitalizme darbeyi vuran Kuran ayeti. Kapitalizmi paramparça eden Kuran ayeti. Bir daha söyle.

GÖKALP BARLAN: “Sizden zenginler arasında dönen bir servet olmasın.”

ADNAN OKTAR: Bak, mal dağıtılıyor, para dağıtılıyor. Sahabeler evlerini bile bölüyorlar. Dört odalı diyor “iki odada sen kal, iki odada ben kalayım” diyor. Doğru, kullanmıyorsun ki. Büyük evlerde ne oluyor? Herkes evin belirli bir bölümünü kullanıyor, küçük bir odasını kullanıyor. Odalar bomboş duruyor. Ver Müslüman kullansın işte. Akraba gibi olmuşlar o dönemde, kardeş gibi. Ayetle Cenab-ı Allah engelliyor, artık mirası da birbirlerine vermeye başlıyorlar o zaman. Cenab-ı Allah “babadan oğula da geçmesi gerekiyor” diyor orada “tamam dağıtın, verin ama” diyor “miras sistemini de bozmayın” diyor Cenab-ı Allah.

OKTAR BABUNA: Siz daha iyi bilirsiniz inşaAllah. Amerika dünyanın en zengin devleti. Altı yüz bin kişi sokaklarda yaşıyor. Evi yok.

ADNAN OKTAR: Tabii dünya gittikçe bu belanın içine düşüyor.

ENDER DABAN: Allah ayetinde bildiriyor “fakirlere, yoksullara, yolda kalmışlara ve kalpleri ısındırılacaklara özel olarak onlara verin” diye bildiriyor.

ADNAN OKTAR: Bir daha.

ENDER DABAN: Allah ayetinde paranın, malın fakirlere, yoksullara, yolda kalmışlara, kalpleri ısındırılacak olanlara özel olarak verilmesini, dağıtılmasını emrediyor.

ADNAN OKTAR: Cenabı-ı Allah isterse onu zaten ona mecbur eder, dağıttırır. Bir sistem yapar Allah mecbur kalırlar. En başında mecbur edebilirdi. Mesela cennette zibil gibi mal, yiyecek. Ama burada kendi gönlüyle vermesini istiyor Cenab-ı Allah. Severek, ibadet olarak, onu bir yüksek ahlak olarak yapmasını istiyor. Çünkü malı dağıttığında o güzel ahlaklı olduğuna inanıyor, cennete gittiğinde “ben dürüst bir insandım, iyi bir insandım” diyor. Ama o malını dağıtmazsa ahlaksız olduğuna inanıyor, zalim olduğuna inanıyor. Onun için Allah malı dağıttırıyor onlara. Çünkü malı hiç vermez ona istese Allah, batırır, her şeyini batırır. Ziraat yönünden de batırır, hayvan yönünden de batırır, ekonomik. Mesela istedi mi bak nasıl ekonomik kriz yapıyor Cenab-ı Allah. Bütün dünya debeleniyor kurtulamıyorlar ekonomik krizden. Türkiye ve belirli yerler yakayı kurtardılar. Bayağı mahvoldu dünya. Ki daha bu birinci aşaması. Şimdi ikinci aşaması gelecek, üçüncü aşaması gelecek. Çok zor durumda kalacaklar.

BÜLENT SEZGİN: “Andolsun eğer infak ederseniz gerçekten size arttırırım” diyor Allah.

ADNAN OKTAR: Bir daha.

BÜLENT SEZGİN: “Andolsun eğer infak ederseniz gerçekten size arttırırım.”

ADNAN OKTAR: Artırıyor, bunu da müminler görüyorlar.

OKTAR BABUNA: “Neyi infak edelim diye sorarlar” diyor “De ki; ihtiyaçtan artakalanı.”

ADNAN OKTAR: Hz. Ebubekir (r.a) ne yaptı? “Ya Resulullah” dedi “benim ihtiyacımdan artakalan ne biliyor musunuz?” dedi “bütün malım” dedi. “bütün malım, tamamı” dedi “benim ihtiyaçtan artakalan” dedi. Zaten zayıf, naif bir insan, çok kibar bir tabak yemek yiyor. Birkaç elbise ve yiyeceği kadarı ayırdı, bütün malını verdi, tamamını. Hz. Ebubekir (r.a) o yönüyle ünlüdür. Mesela Hz. Ömer (r.a) de zibil gibi dağıtıyordu. O da çok zengindi. Hz. Osman (r.a) o da acayip zengindi. Çok hoşlarına gidiyordu tabii. Mesela develeri kesiyor, iki yüz, üç yüz deve kestiriyor, Müslümanlar’a zibil gibi et dağıtılıyor. Herkesin evine kilolarla et gidiyor. Yahut uzak bir yerden mercimek getirtiyorlar, mesela beş yüz deve yükü mercimek, bütün evlere dağıtılıyor. Bütün millet mercimek çorbası falan yapıyorlar, etle de kıyma falan yapıyorlar. Bayağı mutlu oluyorlar. Ama Allah onların bereketini daha da artırıyor o zaman. Ticaretleri daha da genişliyor. Çünkü o ticarette çalışan insanlar, onun yanında çalışan insanlar güçlü gıda aldıkları için, güzel beslendikleri için daha şevkli, daha atak oluyor. Adam yemez içmezse zaten çalışamaz orada, gayret edemez. Üstü başı olmazsa nasıl olsun adam? Üstü başını mükemmel yapıyor, yiyeceğini mükemmel yapıyor onlar da aşkla, coşkuyla çalışıyorlar. Daha fazla kazanıyorlar, kazanınca da onlar da zibil gibi dağıtıyorlar. Ve böyle çok sıhhatli bir ekonomi oluyor o zaman, çok sağlıklı.

OKTAR BABUNA: Allah bir ayette şöyle buyuruyor, Şeytandan Allah’a sığınırım. “Sevdiğiniz şeylerden infak edinceye kadar asla iyiliğe eremezsiniz.”

ADNAN OKTAR: MaşaAllah. İnsan Suresi 8’de Cenab-ı Allah, Şeytandan Allah’a sığınırım. “Kendileri, ona duydukları sevgiye rağmen yemeği, yoksula, yetime ve esire yedirirler.” (İnsan Suresi, 8) Esir ne biliyor musun? Onu on dakika önce öldürmeye kasteden adam. Onu şehit etmeye kasteden adam. Onun elinden kılıcı vuruyor düşürüyor, adam diyor ki; “teslim oldum” diyor, “aman diliyorum” diyor. “tamam” diyorlar, elini kolunu bağlayıp götürüyorlar “sen artık esirsin” diyorlar. Ama ne yapıyor adam evine kebap getirtiyor, “şimdi bunu bir kere yoksula göndereceksiniz. Yoksulun payı var ona götürün” diyor, “yetimin payı var onu da verin” diyor. “Şimdi de esirin payını verin” diyor. “Sonra benim payımı da ayır” diyor. Yemek kaça bölünüyor? Dörde. Yoksula, yetime, esire ve kendine. Dörde ayrılıyor. Bir tencere yemek dörde ayrılıyor. Kaplarla gönderiliyor. Allah’ın ayetinin hükmü bu. Bak, esire müthiş bir şefkat gösteriliyor. Senin yediğin yemekten vermek ne demek esire? Adam pirzola yaptırıyor mesela esire gidiyor, o da yiyor.

GÖKALP BARLAN: Ayetin devamında şöyle diyor Yüce Rabbimiz, kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım. ““Deyin ki onlara; “biz buna karşılık sizden ne bir teşekkür bekliyoruz ne bir karşılık. Biz sadece zorlu bir gün nedeniyle Rabbimizden korkuyoruz” deyin” diyor.

ADNAN OKTAR: “Teşekkür.” Çünkü yiyeceği veren Allah, ona teşekkür etsen mantığı olmuyor ki. Şimdi adama desen ki sen “teşekkür ederim.” Adam beyninin içinde Allah ona gösteriyor yediğini içtiğini. Adamın bir şey verdiği yok, ona da onun verdiğini gösteriyor Allah. Verdiğini göstermese onu da göremeyecek o. O da aldığını görüyor, ona Allah öyle gösteriyor. Orada teşekkür edecek bir varlık var; o da Allah. Hayır; yapsa, teşekkür etse anlamı yok. Bir mantığı yok. Hakikaten o bir şey yapmıyor. Onun etkisi orada sıfır. Doğrudan rızkı veren Allah. Kim veriyorsa rızkı ona teşekkür edersin tabii, ona niye teşekkür edesin?

ERDEM ERTÜZÜN: Hz. Meryem mihraba her girdiğinde yemek buluyordu.

ADNAN OKTAR: Bir daha.

ERDEM ERTÜZÜN: Hz. Meryem mihraba her girişinde yemek buluyor.

ADNAN OKTAR: MaşaAllah. Ya melekler getiriyor yahut birisi getiriyor.

BÜLENT SEZGİN: “Allah hesapsız rızıklandırandır” diyor inşaAllah.

ADNAN OKTAR: MaşaAllah. Hakka Suresi 34’de Cenab-ı Allah diyor ki; “Yoksula yemek vermeye destekçi olmazdı.” (Hakka Suresi, 34) Bak, destekçi olmuyor. O da bir suç. Diyeceksin ki “bak komşu yemek yapmışsın, yemeği götürmede ben yardımcı olayım. Fakire fukaraya dağıtacağız.” Yahut “bende mercimek var sen pişir hazırla, ondan sonra dağıt.” Veyahut “ben para vereyim yiyecek al bir şey yapalım, güzellik yapalım” diyecek. Destekçi olma bu. Bak diyor ki; “Yoksula yemek vermeye destekçi olmazdı.” (Hakka Suresi, 34) Şimdi suçu işlemiş, ne oluyor? Bunun sonucunda adam cehenneme gidiyor. Bak diyor ki; “Sizi şu cehenneme sürükleyip-iten nedir?” (Müddessir Suresi, 42) “Onlar: “Biz namaz kılanlardan değildik” dediler.” (Müddessir Suresi, 43) diyorlar. Bir. Birinci suç. Sonra “Yoksula yedirmezdik” (Müddessir Suresi, 44) İkinci suç. Merak ediyor soruyorlar “Siz niye geldiniz cehenneme?” diyorlar. “Suçununuz neydi, siz bilirsiniz?” diyorlar. “Namaz kılanlardan değildik” diyorlar. Bir. Bak biliyor. İki “yoksula yedirmezdik” diyor.

“Muhakkak o, mal sevgisinden dolayı (bencil ve cimri tutumundan) çok katıdır.” (Adiyat Suresi, 8) diyor kapitalistleri Kuran yerden yere vuruyor, bu vahşi kapitalizmi. Mesela bak Maun Suresi’nde yine “Dini yalanlayanı gördün mü?” (Maun Suresi, 1) “İşte yetimi itip-kakan;” (Maun Suresi, 2) “Yoksulu doyurmayı teşvik etmeyen odur.” (Maun Suresi, 3) Hep yoksullara Kuran sahip çıkar, fakirlere sahip çıkar ve malın hep dağıtılmasını ister. Hep sosyal adalet ister Kuran. Onun için İslam bir hakim olmuş olsa bereket bolluk zibil gibi olacak. Birçok insan İslam’ın bu sosyal adalet yönünün mükemmel ve muhteşem olduğunu ve kökten halledici olduğunu bilmiyor. Karl Marks bakmış Kuran’a, bakmış sosyal adalet çok güzel, sevgi var, barış var, kardeşlik var. “Ben bunu Allahsız, Kitapsız olarak yapayım” demiş. Kuran’dan geniş çapta etkilenmiş, Kuran’ın bu fakir fukarayı savunmasını. Allahsız bir İslam anlayışı getirmeye kalkmış. İşte buna deccaliyet deniyor. Allah inançlı sisteme Mehdiyet, Allahsız sisteme de deccaliyet deniyor.

 


Allah Korkusu Sevgiyi Arttırır

 

Sayın Adnan Oktar'ın 6 Haziran 2015 tarihli sohbetinden Allah korkusu ve sevgi ile ilgili ayet açıklamaları.

 

ADNAN OKTAR: “Allah’ınız Rab, Kendisinin bütün yüreğinizle, bütün canınızla sevip sevmediğinizi anlamak için sizi sınamaktadır.” Tevrat, Yasaların Tekrarı 13 / 3. Normal bir sevme değil bak, bütün canınızla seviyor musunuz, Allah’ın hedefi budur. Ben seviyorum, o yeterli değil. Allah bütün canıyla sevilmeyi istiyor.

ENDER DABAN: Kuran’da Allah: “Öyleyse güç yetirebildiğiniz kadar Allah'tan korkup-sakının.” [Tegabün Suresi, 16] Diye bildiriyor, inşaAllah.

ADNAN OKTAR: İşte o. Allah’tan korktukça, sevgi katlamalı artıyor. Korku, eşittir sevgi zaten. Çünkü Allah’tan korkan ne yapıyor? Dürüst oluyor, yalan söylemiyor, affediyor, şefkatli oluyor, merhametli oluyor, koruyup kolluyor, diğergam oluyor, iyi niyetli oluyor, nurlu oluyor, temiz oluyor. Allah’tan korkmadığında, bunların hiç birine dikkat etmiyor. En azından yeteri kadar dikkat etmiyor.

GÖKALP BARLAN: Bir ayette şöyle buyuruyor Yüce Rabbimiz, kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım: “Eğer siz Allah'ı seviyorsanız bana uyun, Allah da sizi sevsin.” [Ali İmran Suresi, 31] Diyor.

ADNAN OKTAR: MaşaAllah. Çünkü elçiye uymak ne demek? Kuran’a uymak demek. Kuran’a uyuyorsan, tabii ki Cenab-ı Allah sever.

MEHMET KÜRŞAT: Bir ayette de Allah, şeytandan Allah’a sığınırım: “Sevdiğiniz şeylerden infak edinceye kadar, asla iyiliğe eremezsiniz.” [Ali İmran Suresi, 92] Diye bildiriyor. Sevginin göstergesi olmuş oluyor, her şeyi Allah yolunda verebilmenin.

ADNAN OKTAR: MaşaAllah. Bu nedir? Yine burada yüksek bir ahlak gerekiyor, yüksek bir vicdan gerekiyor. Bunun için ne gerekiyor? Allah korkusu gerekiyor. Allah’tan korkmadığında vermez. Yani elindeki malını vermez. Egoist olur, bencil olur.