Sayın Adnan Oktar'ın 9 Ekim 2011 tarihli röportajından Rum Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Ayet okuyayım. Ya Allah bismillah, herhangi bir sayfa açıyorum. Rum Suresi, 51. Cenab-ı Allah yemin ediyor diyor ki; şeytandan Allah’a sığınırım “Andolsun, Biz bir rüzgar göndersek de onu(n ekinini) sararmış görseler, mutlaka ardından nankörlük ederler.” İnsanların karakterini söylüyor Allah. Nankörlüğe çok yatkındır.
“Şimdi sen, ölülere (söz) duyuramazsın ve arkalarını dönüp giden sağırlara da çağrıyı duyuramazsın.” “sen, ölülere (söz) duyuramazsın” Bu büyük bir mucizedir, çok önemli bir şey. İnsanların büyük bir kısmı ölü. İnsanlar canlı zannediyor, normal ruha sahip zannediyor. Fakat “normal ölü” diyor Allah. Yani müteşabih değil, doğrudan ölü. Fakat ayakta yürüyen bir ölü, zombi tarzında. “arkalarını dönüp giden sağırlara da çağrıyı duyuramazsın.” İşitme; beyne ses gidiyor fakat sesi yorumlama yok, şuur yok adamda, kavrayamıyor.
“Ve sen kendi sapıklıkları içinde kör olanları da doğruya iletici değilsin. Sen yalnızca, Bizim ayetlerimize iman edenlere duyurabilirsin ki onlar Müslümanlardır.” Allah’tan korkana duyurabilirsin diyor Cenab-ı Allah.
“Allah, sizi bir za'ftan yarattı,” nufteden yaratması, emzirme dönemi, insanın zayıflığı. “Sonra (bu) za'fın ardından bir kuvvet kıldı,” Gençte; artık yaşın ilerliyor. Sağlıklı sıhhatli normal bir delikanlı veyahut kız oluyor veyahut delikanlı erkek oluyor. “sonra bu kuvvetin ardından da bir za'f ve yaşlılık verdi.” Arkasından da yaşlanıyor, çökmeye başlıyor boyu kısalıyor, gücü gidiyor. Arkasından da ölüm geliyor. “Dilediğini yaratır. O, bilendir, güç yetirendir.”
“Kıyamet-saatinin kopacağı gün, suçlu-günahkarlar, tek bir saatin dışında (dünya hayatı) yaşamadıklarına and içerler. İşte onlar böyle çevriliyorlardı.” “Ne kadar yaşadınız?” diyorlar “dünyada”, Adam kanaati olarak “1 saat yaşadık” diyorlar. Düşünüyor, “yaklaşık bir saatti” diyor. Zaman izafi olduğu için bütün ömrünü bir saat kadar algılıyor. İfadesi adamın.“Kendilerine ilim ve iman verilenler ise, dediler ki: "Andolsun, siz Allah'ın Kitabında (yazılı süre boyunca) diriliş gününe kadar yaşadınız; işte bu dirilme günüdür. Ancak siz bilmiyorsunuz." Müslümanlar da onlara olayın doğrusunu anlatıyorlar orada. Adamlar kavrayamıyorlar, “bir saat yaşadık” diyorlar. Onlar da doğrusunu anlatıyorlar. Zamanı doğru kavramları için onlara bilgi veriyorlar.
“Artık o gün, zulmedenlerin ne mazeretleri bir yarar sağlayacak, ne (Allah'tan) hoşnutluk dilekleri kabul edilecektir.” Mazeret; açıklama yapıyor; “işim vardı gücüm vardı, çekler vardı, senetler vardı, ailem vardı, okul vardı, paralar vardı, imkanım yoktu, kitap alamadım, araştıramadım, okuyamadım…” mazeretler sayıyorlar. Allah mazeretlerini kabul etmiyor. Hoşnutluk istiyorlar Allah onu da kabul etmiyor.
“Andolsun, Biz bu Kur'an'da insanlar için her örneği gösterdik. Şüphesiz, sen onlara bir ayetle geldiğin zaman, o inkar edenler, mutlaka: "Siz ancak muptil olanlardan başkası değilsiniz" derler.” Kuran’da Cenab-ı Allah “her türlü bilgiyi verdim” diyor, her türlü detay. Müşriklere özellikle burada hitap var. “Her türlü bilgiyi verdim, eksik bir şey yok” diyor. “Şüphesiz, sen onlara bir ayetle geldiğin zaman,” bir şeyi ayetle delillendirdiğin zaman “o inkar edenler, mutlaka: "Siz ancak muptil olanlardan başkası değilsiniz" derler.” “Yerleşik düzenimizi, geleneksel dinimizi, gelenekçi din anlayışımızı ortadan kaldırdınız” diyorlar. “Bize yeni bir görüş getiriyorsunuz”. “Kuran yeterli” diyorsun; “sen dinden imandan çıkmışsın” diyor. “Niye ki?” diyorsun. “Kuran yeterli diyorsun sen baksana” diyor. “Peki, nasıl olması gerekir sence?” diyorsun. “Hurafe de gerekir” diyor. Ne kadar hurafe? “Bir Kuran kadar en az, hatta Kuran’dan da fazla hurafe gerekir” diyor.
Sayın Adnan Oktar'ın 2 Ocak 2010 tarihli röportajından Rum Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Rum Suresi var. Şeytan’dan Allah’a sığınırım. “Elif, Lam, Mim. Rum (orduları) yenilgiye uğradı. Yakın bir yerde. Ama onlar, yenilgilerinden sonra yeneceklerdir. Birkaç yıl içinde. Bundan önce de, sonra da emir Allah'ındır. Ve o gün müminler sevineceklerdir.” Bu ayetlerin ebcedlerini açıklamış mıydık biz daha önce?
OKTAR BABUNA: Açıklamamıştınız Hocam.
ADNAN OKTAR: Açıklamadık, peki bu konuyu açıklayabilir misin?
OKTAR BABUNA: Tabii Hocam. Geleceğe yönelik bir bilgi veriliyor Kuran’da. Hakikaten bir savaş oluyor önce. Kaybediyorlar savaşı, Romalılar, Perslere karşı. Dolayısıyla onların kimse tekrar kısa zaman sonra savaşacağını tahmin edemeyecek durumdalar. Hem mağlup olmuşlar. Fakat Allah birkaç yıl içerisinde, 3 ile 9 yıl içerisinde tekrar savaş olacağını ve Romalıların kazanacağını bildiriyor. Hakikaten de tam ayette bildirildiği gibi 7 sene sonra yapılan bir savaşı kazanıyorlar. İkinci bir mucize daha var Kuran’ın içerisinde, "edna el-ard" kelimesi geçiyor Arapça’da.
Dünyadaki, yeryüzündeki en alçak yer demek. Hakikaten savaşın geçtiği yer, Lut Havzası. Lut Havzası yüzyıllar sonra, biliyorsunuz 20. yy’da yapılan teknik gözlemlerle ortaya kondu ki, deniz seviyesine göre dünyanın en alçak noktası. Tam ayette bildirildiği gibi Allah onları hem savaştırıyor, çünkü geleceğe yönelik bir bilgi, Allah’ın gücü olduğu, kaderinde olduğu çok belli. Allah’ın dilediği zaman içerisinde ve Allah onları dünyanın en alçak yerine getiriyor ve orada savaş oldurtturuyor ve iki tane ayrı mucize bu şekilde Kuran’da da bildirilmiş oluyor, maşaAllah.
ADNAN OKTAR: Evet Rum Suresi yine, 56. ayet; “Kendilerine ilim ve iman verilenler ise, dediler ki: "Andolsun, siz Allah'ın Kitabında (yazılı süre boyunca) diriliş gününe kadar yaşadınız; işte bu dirilme günüdür. Ancak siz bilmiyordunuz." Bak “Kendilerine ilim ve iman verilenler...” hem ilim var, hem iman verilenler. Bu aynı zamanda Mehdi (a.s.) ve talebelerine bakan da bir ayettir. “Andolsun” diyor, bak Cenab-ı Allah yemin ediyor, “siz Allah'ın Kitabında (yazılı süre boyunca) diriliş gününe kadar yaşadınız;” yani kaderinizdeki süre kadar yaşadınız deniyor. “...işte bu dirilme günüdür. Ancak siz bilmiyordunuz." Ahirette, insanlar dirildiklerinde onlara hitap edilen açıklama bu. Ama ayette tabii yine bir ifade var mesela “işte bu dirilme günüdür.” “Kendilerine ilim ve iman verilenler...” yine 1956, Risale-i Nur’un serbest bırakılması tarihi ve münafikane sistemin çökmesinin başlangıç tarihi, inşaAllah.
58, “Andolsun, Biz bu Kuran’da insanlar için her örneği gösterdik.” Bakın şimdi Kuran’da demek ki her örnek varmış. Bu muhkem, açık ayet. Kuran’da her şey açıklanmıyor diyenler var da. Allah her şeyi açıklamış. Hadis ile de insanlar anlayamadığı yerleri daha geniş Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şerh etmiştir. “Şüphesiz, sen onlara bir ayetle geldiğin zaman, o inkar edenler, mutlaka: "Siz ancak muptil olanlardan başkası değilsiniz (iptal edici olanlardan)” başkası değilsiniz derler.” Yani yerleşik düzenimizi, dinimizi, sistemimizi yok edensiniz diyorlar. Bunu ahir zamanda Mehdi (a.s.)’ye karşı çıkacak olan o azılı yobaz da söyleyecek. İstanbul’da çıkacak olan, değil mi? Diyecek ki; siz yani Mehdi (a.s.) ve talebeleri ancak muptilsiniz, iptal ediyorsunuz, bizim dinimizi ortadan kaldırıyorsunuz diyecek, Mehdi (a.s.)’ye. “’Başkası değilsiniz’ derler. İşte Allah, bilmeyenlerin kalplerini böyle mühürler” diyor Allah. “Öyleyse sen sabret;” demek ki, böyle münasebetsizler çıktığında Müslüman sabredecek.
“Şüphesiz Allah'ın va'di haktır;” İslam dünyaya hakim olacak. Mehdi çıkacak. İsa inecek. Hazreti Mesih inşaAllah. “Kesin bilgiyle inanmayanlar sakın seni telaşa kaptırıp hafifliğe sürüklemesinler.” Yani it kopuk takımı, dinsizliği, imansızlığı, yobazı, efendim işte falan çeşitli kesimden tipler. Bak “kesin bilgiyle inanmayanlar sakın seni telaşa kaptırıp telaşlandırmasınlar” diyor. Bu muhkem ayet, farz. Demek ki telaşa kapılmak haram. İnşaAllah. Değil mi? Müslüman telaşa kapılmayacak. Telaşa kapılırsa harama girer. “Hafifliğe sürüklemesin, gevşekliğe.” Gevşeklik de haram. Değil mi? Muhkem ayet bunlar, açık. İnşaAllah.
Sayın Adnan Oktar'ın 16 Haziran 2010 tarihli röportajından Rum Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınırım; “Öyleyse sen sabret” diyor Cenab-ı Allah, Rum Suresi, 60’ta. Şeytandan Allah’a sığınırım; “şüphesiz Allah’ın va’di haktır.” Allah’ın vadi nedir? İslam’ın dünyaya hakimiyeti, Mehdi (a.s.)’nin çıkışı, İsa (a.s.)’nın inişidir. “Kesin bilgiyle inanmayanlar, sakın seni telaşa kaptırıp, hafifliğe, gevşekliğe sürüklemesinler.” Bakın, “kesin bilgiyle inanmayanlar,” adam inanamıyor; az inanıyor, yarım inanıyor. Ne yapıyor böyle adamlar? “Sakın seni telaşa kaptırıp,” telaşa kaptırır. “Aman mahvolacağız,” “bittik biz,” “yapacak bir şey kalmadı,” buna benzer şeyler söyler. “Ve hafifliğe, gevşekliğe” “Ya gerek yok artık, sakin davranalım, ilgisiz davranalım, yapmayalım artık“ diyor, “gevşekliğe sürüklemesinler” diyor, Allah. Ebcedi de 2077 veriyor. Yani İslam’ın haşmetinin, gücünün son vakitleri inşaAllah. “Andolsun, Biz bu Kuran'da insanlar için her örneği gösterdik.” Demek ki Kuran’da her türlü örnek var. “Kuran yetersizdir” diyorlar ya, Allah “Kuran yeterlidir” diyor. Bak “her örneği gösterdik.” “Şüphesiz, sen onlara bir ayetle geldiğin zaman, o inkar edenler, mutlaka: "Siz ancak muptil olanlardan başkası değilsiniz" derler.” Yani “yerleşik düzenimizi, geleneğimizi, sistemimizi bozandan başkası değilsin derler” diyor. Mehdi (a.s.)’ye de bunu söyleyecekler. “Sen ancak bir muptilsin, bizim sistemimizi bozmak istiyorsun” diyecekler. Tabii, inşaAllah.
Sayın Adnan Oktar'ın 22 Eylül 2010 tarihli röportajından Rum Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınıyorum. Rum Suresi, 58.
“Andolsun” diyor, Cenab-ı Allah, yemin ediyor, “Biz bu Kur'an'da insanlar için her örneği gösterdik”, demek ki Kuran’da aranılan her şey var, Kuran eksik değil. “Şüphesiz, sen onlara bir ayetle geldiğin zaman, o inkarcılar, mutlaka: ‘Siz ancak muptil olanlardan başkası değilsiniz’ derler”. Muptil olanlardan, muptil’in anlamı da; yerleşik düzenimizi, geleneklerimizi iptal edip, yürürlükten kaldıran ya da tümüyle batılla uğraşanlardan. Yani “bizim geleneksel din anlayışımızı ortadan kaldırdınız” diyor. Geleneksel inançlarımızı ortadan kaldırdın, diyorlar.
Bak “Andolsun, Biz bu Kur'an'da insanlar için her örneği gösterdik (her şey var)” diyor, Cenab-ı Allah Kuran’da. “Sen onlara bir ayetle geldiğin zaman (Kuran ayetini delil olarak gösterdiğin zaman) o inkarcılar (o müşrikler) mutlaka, ‘siz ancak iptal edici olanlardan (muptil olanlardan, geleneklerimize karşı gelenlerden) başkası değilsiniz’ derler”. Allah diyor, Cenab-ı Allah, şeytandan Allah’a sığınırım “Ya ataları bir şey bilmeyen cahil insanlarsa, gene mi uyacaklar?” diyor, Cenab-ı Allah. “İşte Allah, bilmeyenlerin kalplerini böyle mühürler. Öyleyse sen sabret, şüphesiz Allah'ın va'di haktır. Kesin bilgiyle inanmayanlar sakın seni telaşa kaptırıp-hafifliğe sürüklemesinler”, bir kere Müslüman sabırlı olacak, sabredecek. “Şüphesiz Allah'ın va'di haktır”, mutlaka Türk-İslam Birliği olacak, İttihat-ı İslam olacak. Yani ne kadar zorlu günlerden geçersek geçelim, ne kadar açmazlardan geçersek geçelim, mutlaka bunu göreceğiz, inşaAllah.
“Kesin bilgiyle inanmayanlar sakın seni telaşa kaptırıp”, mesela adamın imanı yok, imanı zayıf; fakat telaşlı. Yani mutlaka diyor; mesela “Türkiye bölünür, mutlaka mahvolduk, mutlaka gittik, mutlaka işte komünistler iktidara gelir”. Bak “kesin bilgiyle inanmayanlar sakın seni telaşa kaptırıp-hafifliğe sürüklemesinler”, yani tedbir almaktan seni alıkoymasınlar. Bunlardan hiç etkilenme. Çünkü “Allah’ın vadi mutlaka yerine gelecek,” diyor, Cenab-ı Allah. 2077 tarihini veriyor, tarih olarak da, ki en şaşalı en net İslam’ın hakim olduğu yıllardır 2077, inşaAllah. Ki tekrarlayan 7’ler var burada. İki tane 7 tekrarlıyor.
49. ayette şeytandan Allah’a sığınırım, “Oysa onlar, bundan önce yağmurun (bereketin, rahmetin) üzerine inmesinden evvel umutlarını kesmişlerdi”. Ya diyorlar; “bitmiş Türkiye, işte Türkiye üçe bölünmüş, ona bölünmüş, sekize bölünmüş, artık yapılacak bir şey yok” diyorlar, değil mi? Bak, “umutlarını kesmişlerdi. Şimdi Allah'ın rahmetinin eserlerine bak (alametlerine bak)” diyor. Mehdi (a.s.)’nin çıkış alametleri, İslam ahlakının dünyaya hakimiyetine doğru giden gelişmeler, Türk-İslam Birliği’ne dair gelişmeler, her gün insanlara ispat edip gösteriyoruz, değil mi? “Ölümünden sonra yeryüzünü nasıl diriltmektedir?” Değil mi? İslam alemi adeta ölmüştü. Allah yeniden İslam’ı diriltti. “Şüphesiz O, ölüleri de gerçekten diriltecektir”, ölü kalpleri de diriltecek, inşaAllah. Ben tabii ayetin ilk anlamını değil, ikinci zahiri anlamı açık zaten ama bir de işari anlamlarını anlatıyorum.
“O ölüleri de gerçekten diriltecektir.” Manen ölmüş. Darwinist, materyalist olmuş, komünist olmuş. PKK'lı olmuş, şu olmuş, bu olmuş adamlar. “O ölüleri de gerçekten diriltecektir.” Yeniden onları canlandırıp, Türkistan Birliği potasında eritecek, inşaAllah. “O her şeye güç yetirendir.” Allah her şeye güç yetirendir. Amerika'nın da üstündedir. Rusya'nın da üstündedir. PKK gibi kıytırık örgütlerinin de üstündedir. Değil mi? İddia edilen Ergenekon örgütü gibi uydurma örgütlerinin de üstündedir. İnşaAllah. Hepsinin üstündedir çünkü yaratan Allah'tır. Her şeyi yaratan Allah'tır. İnşaAllah.
Sayın Adnan Oktar'ın 6 Nisan 2011 tarihli röportajından Rum Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınırım. Rum Suresi 58’de Cenab-ı Allah diyor ki; “Andolsun, biz bu Kur'an'da insanlar için her örneği gösterdik.”Ne güzel bak. Adamlar, yok, Kuran’da bilgi yok, diyor. Allah “var” diyor işte. “Her örneği de gösterdim” diyor Allah, inşaAllah.Şeytandan Allah’a sığınırım. “Şüphesiz, sen onlara bir ayetle geldiğin zaman, o inkârcılar, mutlaka: 'Siz ancak muptil olanlardan başkası değilsiniz' derler.” Geleneğimizi, bizim kendi geleneksel din anlayışımızı bozanlardan başkası değilsiniz, derler. Ahir zamanda İstanbul’da çıkacak yobaz ne diyecek, Hz. Mehdi (a.s)’a biliyor musunuz? Sen muptilsin, diyecekler. Bizim geleneksel din anlayışımızı, geleneksel inancımızı, zanna dayalı inancımızı, hurafeye dayalı inancımızı yıktın, yıkmaya çalışıyorsun ve sen mürtedsin, diyecekler. Bunu kim söylüyor? Peygamber Efendimiz (s.a.v) söylüyor. Böyle diyecek, diyor İstanbul’daki yobaz. “İşte Allah, bilmeyenlerin kalblerini böyle mühürler” diyor Allah.
Demek ki ahir zaman yobazının kalbi de böyle mühürlenmiş olacak. “Öyleyse sen sabret; şüphesiz Allah'ın va'di haktır;” Hz. Mehdi (a.s) zuhur edecek, Hz. İsa Mesih (a.s) inecek, İttihad-ı İslam olacak, Türk İslam Birliği olacak. “...kesin bilgiyle inanmayanlar sakın seni telaşa kaptırıp-hafifliğe sürüklemesinler.” Seni davandan vazgeçirmesinler, mücadelenden, azminden sakın seni vazgeçirmesinler. Çünkü inanmıyorlar diyor Allah, “kesin bilgiyle inanamıyorlar” diyor Allah, “...inanmayanlar sakın seni telaşa kaptırmasınlar,” tedirgin etmesinler, şüpheye, kuşkuya kaptırmasınlar, senin şevkini, heyecanını kırmasınlar, sen devam et, diyor Allah. Ebcedi 2077, tam dünya hakimiyetinin tarihi, kutuplara kadar artık. Yeni Gine Bissau, Çin, hepsi. “Allah’ın va’di haktır” diyor Allah. Allah Hz. Mehdi (a.s)’ı vaad etmiş, tamam. Hz. İsa (a.s)’ı vaad etmiş, tamam. Bak adamlar kıvrım kıvrım kıvranıyorlar yerlerde, şekilden şekle giriyorlar.
ADNAN OKTAR’IN A9 TV’DEKİ CANLI SOHBETİ (3 KASIM 2011; 20:00)
ADNAN OKTAR: Rum Suresi, 58. Yemin ediyor Allah, “Andolsun” diyor, “Biz bu Kuran’da insanlar için her örneği gösterdik” yani bir kısım değil bakın, “her örneği gösterdik, şüphesiz sen onlara bir ayetle geldiğin zaman”, Kuran ayeti ile Kuran’la geldiğin zaman, “o inkar edenler, mutlaka siz ancak muptil olanlardan başkası değilsiniz”, yani siz dini değiştiriyorsunuz, sapıksınız, İslam’ı yok ediyorsunuz derler diyor, müşriklerin cevabı bu. Yobazlar ne diyorlar? ‘Sapkısınız, dini değiştiriyorsunuz’ diyor, aynısı.