Adnan Oktar'ın 5 Şubat 2011 Kahramanmaraş Aksu Tv'deki canlı sohbetinden
“Rahman Rahim olan Allah’ın adıyla.” Şeytandan Allah’a sığınırım. Ahzab Suresi, 1’inci ayeti. “Ey Peygamber, Allah'tan sakın”. Helale, harama dikkat et, Kuran’ın hükümlerine titiz ol. “Kâfirlere ve münafıklara itaat etme.” Darwinist, materyalist, ateist, faşist, komünist; hiçbirinin fikirlerine itaat etme, düşüncelerine itaat etme. Onları böyle entel dantel kafayla taklide kalkma. Maymun karakteri gösterme. Kuran’dan aldığın feyzle, Kuran’ın ruhuyla hareket et. Ahir zamana göre yorumluyorum, inşaAllah. “Şüphesiz Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.” “Sana Rabbinden vahyedilene uy.” Yani Kuran’a uy. “Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.” “Allah'a tevekkül et; vekil olarak Allah yeter.” Yani hiç tedirgin olmana gerek yok. Rahat ol. Kendini huzursuz edecek bir ruh hali içerisinde olma. Allah her şeyi en güzel şekilde yerine getirecektir. “Peygamber, mü'minler için kendi nefislerinden daha evladır.” Yani onu daha önce değerlendirir. Mesela Mehdi (a.s.) için de aynıdır. Biz fedakârlıkta Mehdi (a.s.)’ı daha önde tutarız. Onun başarılı olması için, faydalı olması için, etkili olması için kendi çıkarımız varsa ondan vazgeçeriz, onun imkânlarını genişletiriz, inşaAllah. “Onun zevceleri de onların anneleridir. Rahim sahipleri (akrabalar) de, Allah'ın Kitabı’nda birbirlerine öteki mü'minlerden ve muhacirlerden daha yakındır. Ancak dostlarınıza maruf üzere yapacaklarınız başka; bunlar Kitap'ta yazılmış bulunmaktadır.”
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) zamanında Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’e farz edelim ok geliyor havadan yahut mızrak attılar. Şimdi çözüm yok. Ne yapılır? Önüne gidilir. Başka bir çözüm yok orada. Çünkü kalkan yok, bir şey yoksa Kuran’ın hükmü budur. Gelir alnının ortasına ok veyahut göğsüne gelir, sen durdurursun. Bu ne demektir? Nefsinden daha evladır. Yani kendi nefsini düşünmüyorsun, Peygamber (s.a.v.)’i düşünüyorsun. Bunun uygulaması bu şekildedir. “Onun zevceleri de onların anneleridir.” Bütün Peygamberimiz (s.a.v.)’in evlendiği hanımlar, hepsi bizim annemizdir. Öz ve öz annemizdir. Yani “annemiz” diye hitap edeceğiz, hitap ederken. “Rahim sahipleri (akrabalar) de, Allah'ın Kitabı’nda birbirlerine öteki mü'minlerden ve muhacirlerden daha yakındır.” Yani öz kardeşi ise, mesela babası ise “Allah’ın kitabında birbirlerine öteki mü'minlerden ve muhacirlerden daha yakındır.” Öyle bir arkadaşlık, dostluk olmuş ki o devirde, yani öz kardeşinden daha öne geçmişler muhacirler. Ama ikisi de takva. Mesela malını mülkünü muhacir kardeşine veriyor. İmkânı varsa ona veriyor. Hâlbuki Kuran’da varis olanlar, mesela veraset varsa akrabalara intikal eder. Çocuklara intikal ediyor. Ama öyle bir şey olmuş ki artık diğer kardeşlerine, herkese dağılıyor. Allah onun için orada bu öncelik sırasını hatırlatıyor. “Akrabalara önce” diyor. Yani çoluğuna çocuğuna, yakınlarına veraset. Çünkü zaten onlar da Allah rızası için kullanıyorlar, inşaAllah.
Sayın Adnan Oktar'ın 28 Haziran 2010 tarihli röportajından Ahzab Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Rahman ve Rahim olan Allah’ın adı ile. Şeytandan Allah’a sığınırım. “Ey Peygamber’’ Peygamberimize bakıyor ayet. Ama asrımıza bakarsa Ey Mehdi (a.s)’ye bakar. “Allah’tan sakın kafirlere ve münafıklara itaat etme. Şüphesiz Allah bilendir hüküm ve hikmet sahibidir. Sana Rabbinden vahyedilene uy.’’ Kuran’a uy. “Şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır. Allah’a tevekkül et, vekil olarak Allah yeter.’’
ADNAN OKTAR: Münafık Müslüman’ın içinde olur ama köpek gibi korkar o, yani aklı küfürde kalmıştır, Müslüman’a nereden bir kusur bulsa da yakayı kurtarsa. Yani nasıl bir iftira atsa da Müslümanların aleyhine bir rüzgar estirse. Tam küfre de geçemez, onlara da yanaşmıyor tam, Kuran’da var. Ne sizlerdendirler, ne onlardandırlar diyor. Bocalayıp dururlar diyor. Böyle kapana kısılmış köpek gibi yani oradan oraya oradan oraya, pek kestiremez onlar. Ama fitne istediğinde pislik istediğinde birisi. Mesela, herhangi bir kişi istediğinde Allah diyor koşarak gelirler diyor. Ama hayır oldu mu bir bahaneyle kaçar. Mesela şuna bir bahane ona bir bahane. İtaate yanaşmaz münafık. İtaatsizdir. Yani itaat çok ağırına gider. Şeytanın iblisin özelliğidir. Yani iblise mesela Cenab-ı Allah ne dedi, Adem’e secde et dedi, onda tam bir sapık karakteri olduğu için asla yapmam dedi. Beni ateşten yarattın dedi, bak enaniyete bak. Ateşi yaratan da Allah, sen nesin, değil mi? Onu topraktan yarattın, bak aradaki farka bak toprak da azizdir, ateş Allah’ın yarattığı ateş, o da ateş bir şeydir, değil mi Allah’ın yarattığı bir güzelliktir. Nimet olarak yaratıyor Allah ateşi. Ve Allah’ itaat etmedi ve Kıyamete kadar da Allah’tan izin istedi o karaktersiz kişiliğini muhafaza etmek için. Ama ona zannediyor ki insanlar, ne kadar uzun süre vakit verildi. Şeytana sorulduğunda ne kadar vakit verildi denilse, 1 gün diyecektir.
Ve yahut 1 günün bir vakti kadar diyecektir. 1 saat kadar bir vakit verirler. Yani Allah’ın bana verdiği vakit 1 saat falan diyecek. Hatta bir kısmı da diyor ki bir göz açıp kapama vakti kadar diyor. Yani çok kısaydı diyorlar. O kadar kısa kaldık diyorlar dünyada. Yeniden dönelim diyorlar. Allah, size bayağı bir vakit verildi diyor. Yeteri kadar vakit verildi. Onu yapmadınız diyor Allah. Sonra dilleri onlara şahit oluyor işte dilleri ve ayakları. İnşaAllah. Her şeyleri. Münafık çok enaniyetlidir. Kendini çok akıllı zanneder. Yani mesela bir uyuz köpek kendini çok uyanık zanneder değil mi? Gelir aralardan falan oradan bir eti çıkarmaya çalışır falan. O hayvan aklıyla kendini çok akıllı zanneder. Münafık da öyle, hayvan aklı vardır onda da. Böyle çok akıllı uyanık zanneder. Çok kurnazca Müslümanları aldattığını zanneder, halbuki Müslümanların avucunun içindedir o. Yani çok görür Müslümanlar onu. Allah’ın dilemesiyle, Allah hissettirir. Bazen Allah hissettirmez münafığı. Onda da çok büyük hayır ve bereket vardır. İnşaAllah. Bir itaate gelemez münafık, aklı küfürde kalmıştır. Onların malları çocukları, onu hep kasar böyle hep böyle şey yapar ona bir aç köpek gibi sürekli kafası onda kalır. Müslümanların başarısı çok ağır gelir münafığa, ızdırap verir. Çok sıkar. Yani birisi bir saldırsa da bir şey yapsa da hani bir Müslümanlar dağılsa da hem kendi konumunu bir sağlamlaştırsa, yani haklılığını bir ortaya koysa. Değil mi?
“Ya ben dememiş miydim?” diyecek. Ayette de var ya diyor ya. “Biz demiştik”, diyorlar. Değil mi? “Biz diyorlar sana söylememiş miydik? Gittin işte bak gitti. Şehit oldu çocuklar”, diyor. “Gitmeseydin bizden olsan hiçbir şey olmayacaktı”, diyorlar. Tam münafık aklıdır bu. Allah diyor yüksek kalelerde, şatolarda da olsa Allah onların yine canını alır diyor, yine canını alır diyor. Yine kurtulamazlar diyor Allah. Yani canını alacağınız yine canını alır diyor. Onun için öyle sefil perişan, tereddüt içerisinde bocalayıp dururlar. Kusur aralar Müslümanlarda. Kendilerini en takviye olduğunu düşünür münafıklar.
Peygamber Efendimiz'i haşa beğenmiyordu münafıklar. Peygamber Efendimiz'i haşa beğenmiyordu münafıklar. Ayrı mescit kurdular. Peygamber'e dini öğretiyorlar, haşa. Yani bu kadar alçak, bu kadar kahpe ve şerefsizdir münafıklar. Bu kadar delidirler yani. Mesela Mehdi döneminde de olacaklar. Mehdi'ye dini öğretmeye kalkacaktır, münafıklar. Biz daha iyi biliyoruz, daha güzelini biliyoruz değil mi? Mehdi'yi öğretmeye kalkacaktır. Münafıklar. Münafıklarla ilgili, Mehdi döneminin münafıklarla ilgili çok uzun hadisler vardır peygamberimizde. Çok fazla açıklama vardır. Ama bu Müslümanın şevkini, heyecanını, gayretini kat ve kat artırır. Nitekim de biz de Mehdi öncüsüyüz. Biz de bunları yaşıyoruz. Biz de bu heyecanı yaşıyoruz değil mi? Münafık bir gün haklı çıkmak heyecanını yaşar ama şeytanda da vardır aynısı. Şeytanda kendisinin haklı çıkacağı inancıyla şeytanlarını devam ettiriyor. Yani süre istemesinin nedeni o. Bir gün haklı çıkacağı kanaatinde. Ve sonuna kadar, kıyamete kadar onu bekliyor. Münafık da öyle. Sürekli hiç umudunu kesmez. Yani bir gün haklı çıkacağı kanaatinde olur. Bakın Peygamber Efendimiz'e karşı Dırar Mescidi'ni kuruyorlar. Bir de haber gönderiyorlar. “Gelin”, diyorlar “burası daha güzel, daha iyi. Biz burada ibadeti daha iyi yapıyoruz”, diyorlar. Peygamberi de beğenmiyorlar. Bak Kur'an'ı, vahiyi Allah onun üzerine indiriyor. Değil mi? Peygamber. Tam tabi olmamızı istiyor Allah. Peygamberi beğenmiyorlar. Münafığın aklı bu kadar deli ve bu kadar manyaktır. Ve bu kadar cinstir yani. Çok garip. Dırar Mescidi ünlüdür biliyorsunuz. Orada da yine kendi aralarında gruplaşıyor. İşte ben haklıyım, sen haklısın, o haklı. En sonunda işte bu üç kağıtçılar Müslümanları birbirine düşürtecek bu şeytani ruhu bir şekilde uyguladılar. Ve Müslümanlar birbirine düşman ettiler. O güruhun devamı işte o. Dırar Mescidi'ndeki güruhun devamı.
Sayın Adnan Oktar'ın 21 Şubat 2011 tarihli röportajından Ahzab Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla. Şeytandan Allah’a sığınırım. “Ey Peygamber, Allah'tan sakın, kafirlere ve münafıklara itaat etme.” Halk ne yapıyor? Münafığa itaat etmiyor. Allah’ın emrini yerine getiriyor. “Şüphesiz Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. Sana Rabbinden vahyedilene uy. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.” Yani Kuran’a uy diyor. “Allah’a tevekkül et; vekil olarak Allah yeter.” Kalbin rahat olsun. Mesela ne konuşacağım, ne yapacağım, nasıl hareket edeceğim diye tedirgin olmaya gerek yok. “Hz. Mehdi (a.s)’dan bahsedersek ne olur, şundan bahsedersek ne olur?” Hiçbir şey olmaz. Allah’ın koruması altındasın.
Sayın Adnan Oktar'ın 22 Mart 2012 tarihli röportajından Ahzab Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınıyorum. Ya Allah Bismillah. Herhangi bir sayfa açıyorum. Ahzap Suresi. Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla: “Ey Peygamber,” ey Mehdi, “Allah'tan sakın,” yani Allah’ın hükümlerine uy, “kafirlere ve münafıklara itaat etme.” Demek ki iki büyük bela; küfür ve münafıklar, şeytanın iki boynuzu. “Şüphesiz Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. 2-Sana Rabbinden vahyedilene uy.” Münafıklara darbe nasıl indiriliyormuş? Kuran’laymış. Bakın Allah hemen çözümü söylüyor; “sana vahyedilene uy” Kuran’a uy. “Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberdardır. 3-Allah'a tevekkül et; vekil olarak Allah yeter.” Yani küfrün ve münafıkların saldırısına karşı, sen sadece tevekkül et, Allah seni korur diyor, inşaAllah Cenab-ı Allah. 6-“Peygamber, mü'minler için kendi nefislerinden daha evladır,” çok daha fazla seveceksiniz diyor Cenab-ı Allah Peygamber (s.a.v.)’i. “Ve onun zevceleri de onların anneleridir.” Peygamberimiz (s.a.v.)’in hanımları, bizim annemiz oluyor. “Rahim sahipleri (akrabalar) de, Allah'ın Kitabında birbirlerine öteki mü'minlerden ve muhacirlerden daha yakındır.” Yani muhacirler de Müslüman’dır tabii ki. Çok yakın kardeşleridir Müslümanların. Orada onları ağırlayanlar da çok yakındır. Ama diyor ki Cenab-ı Allah: “Rahim sahipleri, Allah'ın Kitabında birbirlerine öteki mü'minlerden ve muhacirlerden daha yakındır.
Ancak dostlarınıza maruf üzere yapacaklarınız başka; bunlar Kitapta yazılmış bulunmaktadır.” Yani miras hukukunda önce hakkı olan, Kuran’da hükmü belirlenmiş olan yakınlara öncelik gösterin diyor Cenab-ı Allah. Mesela oğluna kalacaksa oğluna kalacak, kızına kalacaksa kızına kalacak. Yani oğluna kızına bırakmayıp da, ensara yahut muhacirlere dağıtırsanız, böyle olmaz diyor Allah. Yani Kitap’taki o sistemi bozmuş olursunuz diyor. Oradaki miras hukukuna titiz olun diyor Allah. Dikkat edin diyor. Çünkü o zaman miras hükmü kalmaz. Secde Suresi, 22 “Kendisine Rabbinin ayetleri öğütle hatırlatıldığı zaman,” yani kendisine Kuran’ın yeterli olduğu hatırlatıldıktan sonra, “sırt çeviren ve ellerinin önden gönderdikleri (amelleri)ni unutandan daha zalim kimdir?” Kim? Münafıklar, yobazlar. Kabul etmiyorlar Allah’ın hükmünü. Bakın Nur Suresi 31. ayetine kıvranıyorlar. Ayeti daha yeni anlıyorlar. Bakın çıtları çıkmıyor. Ben dedim ki, kız kardeşi erkek kardeşi yanında rahat giyinebilir dedim. Babasının yanında rahat giyinebilir dedim. “Vay sen bunu nasıl dersin?” deyor. Ben demiyorum Allah diyor. “Bu ahlaka uygun değil” diyor. Haşa, Allah’a ahlak öğretiyorlar. Yobazların bir özelliğidir bu. Mesela söyleyin 31. ayeti kabul ediyor mu münafıklar? Asla kabul etmezler. Allah’ın hükmünü kabul ediyor musun dersen, kabul etmezler. Birçok Kuran hükmünü kabul etmiyorlar aslında, bir tek bu değil. Çok fazla ayet var, göstereceğim sonra, yani onlarca ayet var, kabul etmiyorlar. “Yok” diyorlar, “biz atalarımızdan gördüğümüze tabi oluruz, biz atalarımızın dinine tabiyiz. Kuran’ın dinini kabul etmiyoruz biz” diyorlar. Aynı bu şekilde.