Sayın Adnan Oktar'ın 18 Temmuz 2013 tarihli sohbetinden Fatır Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Fatır Suresi 24. “Şüphesiz” diyor Cenab-ı Allah “biz seni, hak ile bir müjde verici ve bir uyarıcı olarak gönderdik.” Allah Allah 1983 tarihini veriyor. Bak “Biz seni hak ile,” hak ne demek? Kuran, Kuran ahlakı, dürüstlük, samimiyet, iyilik, güzellik, şefkat, merhamet iyi olan her şey. “Hak ile bir müjdeci” Hz. İsa Mesih (a.s) müjdesi, Hz. Mehdi (a.s) müjdesi, İttihad-ı İslam müjdesi, cennet müjdesi. “Ve bir uyarıcı olarak gönderdik. Hiç bir ümmet yoktur ki, içinde bir uyarıcı gelip-geçmiş olmasın.” (Fatır Suresi / 24) Allah Allah hayret. Bunun ebcedi de 2026 tarihini veriyor. Biri 1983, bir de 2026. Biri başlangıç, biri sonuç. “Hiç bir ümmet yoktur ki, içinde bir uyarıcı gelip-geçmiş olmasın.” Mutlaka bir uyarıcı gelir-geçer diyor Cenab-ı Allah. Bahane yok. Şu anda da Hz. Mehdi (a.s) hayatta, Hz. İsa Mesih (a.s) hayatta, hiçbir bahane yok, inşaAllah.
“Adn cennetleri (onlarındır); oraya girerler, orada altından bileziklerle” bak süslenmenin, süs eşyalarının kıymetine, önemini Allah’ın nasıl beğendiğini Kuran’da görüyoruz. “Adn cennetleri (onlarındır); oraya girerler, orada altından bileziklerle ve incilerle süslenirler.” Allah süslenmeyi seviyor muymuş, beğeniyor muymuş? Beğeniyormuş. Bağnazlar beğenmiyor, ama Allah beğeniyor. Ne diyor Allah: “Altından bileziklerle.” İki kolunda altın, blok ama cennet altını. “Ve incilerle, cennet incileriyle “süslenirler.” Cayır cayır yanıyor böyle “Ve orada onların elbiseleri ipek(ten)dir.” (Fatır Suresi / 33) Sen ipekten nefret ediyorsun, altından nefret ediyorsun. Allah beğeniyor sen beğenmiyorsun. Allah güzel diyor ipeğe, sen çirkin diyorsun. Cennet nimeti olarak görüyor Allah ipeği, adam “aman aman” diyor. Altından çekiniyor, inciden çekiniyor, tiksiniyor, ipeği istemiyor. Kalbinde sevgi kalmamış.
“Derler ki: "Bizden hüznü giderip yok eden Allah'a hamdolsun” demek ki, insanın ruhunda hüzne eğilim var. Yirmi dört saat hüzne eğilim vardır insanda, her şeye üzülmeye kalkar, her şeye. Aklına gelen her şey. Mesela masada oturur ona üzülür, biri gelir ona üzülür, bir şey olur üzülür, havada rüzgar eser üzülür, yağmur yağar üzülür, güneş çıkar üzülür. Bak, "bizden hüznü giderip yok eden Allah'a hamdolsun” bak gideriyor önce, sonra tamamen yok ediyor Allah. Hüzün diye bir olay bilinmiyor ondan sonra. Allah’a hamdolsun-elhamdülillah. “Şüphesiz Rabbimiz, gerçekten bağışlayandır, şükrü kabul edendir." (Fatır Suresi / 34) Gerçekten Allah günah işlendiğinde bağışlıyor. “Estağfirullah” diyorsun, “Ya Rabbi beni affet” diyorsun. Allah bizleri affetsin. “Bağışlayandır” diyor Cenab-ı Allah. “Şükrü kabul edendir.” Bak, elhamdülillah dediğinde, o şükrü Allah kabul ediyor. Allah’ın en beğendiği zikirlerdendir; elhamdülillah. Mesela bir nimete kavuştun; elhamdülillah. Bir güzellik var; elhamdülillah. Güzel bir söz duydun; elhamdülillah. Allah’a çok hamd ile yaklaşmak lazım. Hamdı çoğaltmak lazım. Hamd çoğalınca, nimet çoğalıyor. Nasıl oluyor? Allah sezdirmeden yapıyor. Hamd ettikçe artıyor, hamd ettikçe artıyor, hiç bilmediğin yerlerden, tahmin etmediğin yerlerden artıyor.
"Ki O, bizi kendi fazlından (ebedi olarak) kalınacak bir yurda yerleştirdi.” İnsanlarda en büyük içgüdü sonsuzluk içgüdüsüdür. Sürekli onu ister ruhunda. Onu işte Allah ahirette tatmin ediyor. Sonsuz oluyor ondan sonra ferahlıyor. Çünkü o içgüdü tam doymuş oluyor. “Burada bize bir yorgunluk dokunmaz.” Demek ki, dünyada yorgunluk özel veriliyor. Adam yataktan kalkıyor, yine yorgun. Tatile gidiyor, yorgun dönüyor. Şezlongda uzanıyor dinleniyor yine yorgun oluyor. Yorgunluk özel veriliyor imtihan için. “Ve ...
Sayın Adnan Oktar'ın 22 Haziran 2010 tarihli röportajından Fatır Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Fatır Suresi, 33: “Adn Cennetleri (onlarındır); oraya girerler, orada altından bileziklerle ve incilerle süslenirler.” Mesela altına karşı bizim içimizde bir içgüdü var, çok hoşumuza gidiyor altın rengi. Bir sebep yok ama altın bilinçaltımızda var. İllaki altın oldu mu, insanda da mesela kadında da eğer insanın helaliyse altın çok şahane durur, bayağı güzel durur. Taşlar; mesela taşlara karşı bir ruhta eğilim meydana getirmiş ve Kuran’da çok geçer, hadislerde çok fazla geçer. Hemen hemen bütün taş çeşitleri geçiyor ve köşklerin, oradaki sarayların hep o tarz taşlardan oluştuğu ve altın ve gümüşün kullanıldığı ve ipeğin kullanıldığından bahsediyor. İpek de parlak olduğu için hoşumuza gider. Cennet hep ışıklı ve aydınlıktır. Taşlar ışıklı ve aydınlıktır. Ruhumuzda hep böyle ışığa, nura, aydınlığa karşı bir eğilim vardır. Karanlıktan biz hoşlanmayız. Cehennem’de karanlık vardır. Cehennem’in özelliğidir; her yer karanlıktır ama Cennet’te her yer aydınlıktır zıtlık olarak. Mesela taşlar pırıl pırıl parlar Cennet’te. Metal pırıl pırıl parlar, ahşap parlar, her şey parlaktır. Kendinden ışıklı yani dışarıdan bir ışık kaynağı olmadan ışıklı.
“Adn Cennetleri (onlarındır); oraya girerler, orada altından bileziklerle,” altın bilezik hakikaten insanlarda içgüdü olarak var. Bilezik müthiş yakışıyor, bütün kadınlar bayılırlar bileziğe, içgüdü olarak. “Ve incilerle süslenirler”, inci de kadına mesela çok yakışan bir şey, değil mi? İnşaAllah. “Ve orada onların elbiseleri ipek(ten)dir.” Parladığı için çok hoşlarına gidiyor. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) hadiste diyor; “kadın 7 kat elbise giyer, her elbisesi ayrı ayrı görülür şahıs ona baktığında 7 ayrı görünümünü görür” diyor. Yani beynimizin vasfı değişeceği için, beyin kapasitemiz ve gücümüz, ruh gücümüz artacağı için. Mesela bir kadın bir elbise giyiyor helaline göstermek için, hoşuna gider. Ama gönlü ister ki çok fazla elbise olsun, çok fazla elbise göstersin. Kadınların biliyorsunuz ayakkabı dolapları olur, dolar. Elbiseler mesela, doymaz yani. İçgüdü olarak verilmiştir ona o. Milyonlarca olsa yine doymaz ama çok çok güzel olmasını ister ayrıca. Yani çok temiz, çok bakımlı ve çok güzel. İşte Cennet içgüdüsünden oluyor o. Cennet’te tam doyuma ulaşmış oluyor, yani sürekli elbise değiştiriyor, sürekli kıyafet değiştirir ve her biri birbirinden daha güzel oluyor. Mesela yüzünü beğeniyor, kendi kendisini beğeniyor, zaten çok güzel oluyor ama dışarıda görüyor birisini, onu beğendiğinde, beğenir beğenmez hemen kendi yüzü de o şekle giriyor, Cennet’in özelliği. İçlerinde o isteği duymasınlar, bir rahatsızlık duymasınlar diye. Onun aslında bir numunesini bizde yaratmış Allah. Mesela biz sevdiğimiz bir şey olduğunda hayal ettiğimizde, hemen gözümüzün önüne getirebiliyoruz. Kafamızda böyle bir gücümüz var, değil mi? Mesela farz edelim bir şehre gitmek istiyorsak şehrin görüntüsünü hemen oluşturabiliyoruz kafamızda. Sokak oluşturabiliyoruz, insan oluşturabiliyoruz, yiyecek hatta. Mesela döner, kebap falan düşünüyor, ağzı sulanıyor adamın. Görür gözünde döneri, kokusunu, tadını falan hepsini hisseder. Bu ama zayıf ve fludur bizim kafamızda şu an. Cenne...