(Sayın Adnan Oktar’ın 27 Ocak 2011 Samsun Aks TV’deki Sohbetinden)
ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınırım, Nisa Suresi 139; “Onlar, mü'minleri bırakıp kafirleri dostlar (veliler) edinirler. 'Kuvvet ve onuru (izzeti)' onların yanında mı arıyorlar? Şüphesiz, 'bütün kuvvet ve onur,' Allah'ındır.” Bazı sahtekar hocaları görüyoruz, azılı din düşmanlarını, böyle aşağılık ve pislik olduğu herkes tarafından bilinen, milletin yaka silktiği pislik adamları, bakıyorsun dost edinmiş. Onlarla iç içe. Onların himayesinde. Ayet onlara, bu adamlara dikkat çekiyor. “O, size Kitap’ta “Allah'ın ayetlerinin inkar edildiğini” Kuran ayetlerinin inkar edildiğini, “ve onlarla alay edildiğini işittiğinizde, onlar bir başka söze dalıp geçinceye kadar, onlarla oturmayın, yoksa siz de onlar gibi olursunuz diye indirdi.” Adama bakıyorsun, dinle, kendi ahmak kafasına göre alay ediyor. Öteki ahmak da ağzı açık, onların sırıtmasını seyrediyor, alayını seyrediyor ve onlara ortak oluyor, onlara ortam hazırlıyor, onlara konu sunuyor alay etmeleri için, eğlenmeleri için.
Bakın ayet nasıl vurguluyor Cenab-ı Allah; “Onlar, mü'minleri bırakıp kafirleri dostlar (veliler) edinirler.” Mümine olmadık laf, mürtetlikle itham ediyor müminleri, ama azılı kafirleri dost ediniyor. “Onları veli edinirler” diyor. “'Kuvvet ve onuru (izzeti)' onların yanında mı arıyorlar?” Adamın çevresi var, güçlü bayağı etrafa hakim adam, ondan yana olursa, ona yalakalık yaparsa, etkili olacağını düşünüyor. “Şüphesiz, 'bütün kuvvet ve onur,' Allah'ındır.” Diyor Allah.140; “O, size Kitap’ta: “Allah'ın ayetlerinin inkar edildiğini” Kuran ayetlerini inkar edildiğini, “ve onlarla alay edildiğini işittiğinizde , onlar bir başka söze dalıp geçinceye kadar, onlarla oturmayın” adam, ağız ağıza, burun buruna oturuyor.
Bak Allah “oturmayın” diyor. Ne yapacak Müslüman? Kapıyı vurup, çekip gidecek. Adam ne yapıyor? Yalakalık yapıyor. Hokkabazlık yapıyor. Orada şaklabanlık yapıyor. Onları güldürmeye çalışıyor. “yoksa siz de onlar gibi olursunuz” diye indirdi. Doğrusu Allah, münafıkların ve kafirlerin tümünü cehennemde toplayacak olandır.” “Eğer dilinizi eğip büker (sözü geveler) ya da yüz çevirirseniz,” işte şahs-ı manevidir, bilmem nedir. İşte şöyledir, böyledir, değil mi? “Oyun oynarsanız” diyor, Allah. “Eğer dilinizi eğip büker (sözü geveler) ya da yüz çevirirseniz,” yani tamamen reddederseniz, “beş yüz sene, dört yüz sene sonra gelecek veyahut işte şahs-ı manevidir. Yok geldi geçti, pencereden geldi İsa (a.s.)’ı biz gördük. Namazı kılıp, gitti” gibi. Bakın ne diyor Cenab-ı Allah? “Eğer dilinizi eğip büker (sözü geveler) ya da yüz çevirirseniz” yahut da “hiç yok” diyor. “Ne Mehdi (a.s.) var. Ne Hz. İsa (a.s.) var. Ne İttihad--ı İslam olacak. Ne Türk-İslam Birliği olacak” diyor. “Ya da yüz çevirirseniz şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır”. “Ey iman edenler, Allah'a, elçisine, elçisine indirdiği kitaba” kitaba, bak “Ey iman edenler, Allah'a, elçisine, elçisine indirdiği kitaba ve bundan önce indirdiği kitaba iman edin.” Bundan önce indirdiği kitap ne? İncil. Daha önce ne var? Tevrat. “Kim Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, elçilerini ve ahiret gününü inkar ederse, şüphesiz uzak bir sapıklıkla sapıtmıştır.” “Hz. İsa (a.s.)'ı bekliyoruz” diyoruz. Diyor ki;”sen Hristiyan mı oldun?” diyor.
“O Hristiyanların Peygamberi, sen Hz. İsa (a.s.) gelecek diyorsun” diyor. Bakın, ahmaklığın, cahilliğin şiddetine bak. İslam Peygamberini, Allah'ın ulu’l Azim Peygamberini, “o Hristiyanların Peygamberi” diyor. Ve düşman olmuş. Yani şiddetli akılsızlık ve cehalet onu bu hale getirmiş. Halbuki Hz. İsa (a.s.)'ın inişi çok büyük bir nimettir. Ve ulu’l Azim Peygamberdir. Daha ne istiyorsun? Ne güzel. Çok şey iste ama onu da iste. O nimeti de iste. “Gerçek şu,” diyor, bak Allah, “gerçek şu” Şeytandan Allah'a sığınırım. “iman edip sonra inkara sapanlar, sonra yine iman edip sonra inkara sapanlar sonra da inkarları artanlar.” İyice kuduruyor. Artık azgınlaşıp, sapıtıyor. “Allah onları bağışlayacak değildir, onları doğru yola da iletecek değildir. Münafıklara müjde ver:” diyor, Allah. “Onlar için gerçekten acıklı bir azap vardır.” “Ey münafıklar” diyoruz, “size bir müjde var.” Sırıtarak geliyor, sevinerek. “Onlar için gerçekten acıklı bir azap vardır” diyor, Cenab-ı Allah. Müjde bu.
Sayın Adnan Oktar'ın 7 Şubat 2010 tarihli röportajından Nisa Suresi ile ilgili açıklamalar.
CİHAT GÜNDOĞDU: İnşaAllah. İnkarcılarla işbirliği halinde oldukları bildiriliyor Kuran-ı Kerim’de, şeytandan Allah’a sığınırım, “Münafıklara müjde ver: Onlar için gerçekten acıklı bir azap vardır. Onlar, müminleri bırakıp kafirleri dostlar (veliler) edinirler. 'Kuvvet ve onuru (izzeti)' onların yanında mı arıyorlar? Şüphesiz, 'bütün kuvvet ve onur,' Allah'ındır.” ir kuvvet, bir yere dayanma ihtiyaçları var, bu yüzden de küfrü daha güçlü görüyorlar kendilerince.
ADNAN OKTAR: Mehdi (a.s.)’nin yanından ayrılan münafıklar da öyle yapacaklar değil mi? Gidip küfürde destekçi arayacaklardır. Gidip münafıklara sığınacaklardır. Bir de münafıklar kendi aralarında bir kavim oluyorlar, ayrılamıyorlar münafıklar, o çok acayip. Münafık normalde kafirlerle gidip işbirliği yapması gerekirken, ayrılıp bir araya gelip yeni bir cemaat oluşturuyor münafıklar.
SUNUCU: Birbirlerini buluyorlar demiştiniz.
ADNAN OKTAR: Birbirlerini mesela çok acayip, mucize bu. Normalde birbirlerinden nefret ederler diyor Allah Kuran’da, buna rağmen, kalpleri parça parçadır diyor, birbirlerinden nefret ederler ama birlikte hareket ederler diyor. Kafir topluluğuna girmiyorlar, gene ayrı bir kavim oluşturuyorlar. Büyük mucize.
CİHAT GÜNDOĞDU: Şeytandan Allah’a sığınırım, “Münafıklık edenleri görmüyor musun ki, Kitap Ehlinden inkar eden kardeşlerine derler ki: “Andolsun, eğer siz (yurtlarınızdan) çıkarılacak olursanız, mutlaka biz de sizinle birlikte çıkarız ve size karşı olan hiç kimseye, hiçbir zaman itaat etmeyiz. “Eğer size karşı savaşılırsa elbette size yardım ederiz.” Oysa Allah, şahidlik etmektedir ki onlar, gerçekten yalancıdırlar.”
ADNAN OKTAR: İşte kafirlere diyorlar, biz sizinle ittifak ederiz onlara karşı, Müslümanlara karşı diyorlar. Ama bir durum olduğunda kafirleri de bırakıyorlar, onlara da destek olmuyorlar. Kendi dertlerinin peşine düşüyorlar. Münafık çok eşeddli, çok azgın bir mahluktur. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) zamanında da vardılar. Ayrı mescit kuruyorlar, bak namaz kılıyor, mescit var camiye gidiyor bunlar, Hac yapıyorlar, oruç tutuyor, evlilik konusunda da çok titizler. Sırf cihat ve zorlu olaylara girmiyorlar yani tehlikeli, mesela ailesine zarar verecek, dikkat edersen ailesini ve çocuklarını bahane ediyorlar. Kuran ayetlerini demin okumuştuk dikkat ettiyseniz, orada hep evimiz açıkta, çocuklarımız, ailemiz aman diyorlar.
Allah ayette diyor ki, “Eğer -diyor- eşleriniz, çocuklarınız, aileniz, yarım kalmasından korktuğunuz ticaret, içinde oturduğunuz evler ve aşiretiniz -diyor, etrafındaki daha geniş çevreniz- size Allah’tan ve Resul’unden, Allah yolunda mücadele etmekten –yani cihat, tehlikeli, riskli işlere girmekten- daha hayırlıysa -diyor-bekleyedurun diyor.” Yani intikam alacağım diyor Allah sizden. Ama tabii bunlar da özel yaratıldıkları için intikam olduğunda da gene şuursuzlar, gene şuuruna varmıyorlar. Münafık, müminlerin kıymetini artırmak için özel yaratılmış bir ekiptir. Münafık olmazsa müminin değeri bir parça düşer. Münafık, müminin değerini artıran bir mahluk taifesidir. Onlarla kıyaslayarak Allah insanların gözünde onların değerli olduğunu gösteriyor. Mesela Mehdi(a.s.) cemaatinden de münafıklar çıkacaktır, sonra bunlar çok meşhur olacaktır bu münafıklar, bütün insanlık bilecek. Resimleriyle, isimleriyle, şahıslarıyla bütün dünyaya ibret olacaktır bütün münafıklar. Yani Ahirette de bütün insanlara ibret olacaktır.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) zamanındaki münafıklar da, Hz. Musa (a.s.) devrindeki münafıklar da, bunlar ünlüdür. Mesela Samiri vardır, ünlü, tarihe geçmiştir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) zamanındaki münafıklar tarihe geçmiştir. Mehdi (a.s.) devrindeki münafıklar da tarihe geçeceklerdir. Yani herkes tarafından bilinecektir. Herkesin aşağıladığı, şerefsiz, haysiyetsiz gördüğü mahluklar olarak bilineceklerdir. O devirde Mehdi (a.s.) talebelerinin ne kadar gayretli olduğu anlatılacak ve münafıkların da onlara karşı yaptığı faaliyetler anlatılacak. Onlara karşı verdikleri mücadele anlatılacak. Bu her ikisi de tarihe geçecektir. Nasıl Peygamber Efendimiz (s.a.v.) zamanı tarihe geçtiyse, Hz. İbrahim (a.s.) devri tarihe geçtiyse, bu da tarihe geçecektir, inşaAllah.
CİHAT GÜNDOĞDU: Müminlerin içinden kendilerine benzer kişileri seçip kendilerine çağırmaları da var. Hatta bunun için dediğiniz gibi mescit kuruyorlar. Özel mescit kuruyorlar ve kendilerine doğru eleman toplamaya çalışıyorlar, taraftar çağırıyorlar.
ADNAN OKTAR: Müminlerin felaket haberlerini dışarıdan bekliyorlar bak dikkat ederseniz. Bu nedir? Müslümanlara yapılacak bir operasyon, bir saldırı, bir hakaret, bir oyun. Bunu dehşet içinde dışarıdan izliyorlar, ama dışarıda oldukları için de kendilerini güvende görüyorlar. Müslümanların o göğüs göğse mücadelesine uzaktan seyirciler. Müslümanlar galip olduğunda gıpta ediyorlar yani haset ediyorlar, keşke biz de olsaydık diye. Ama Müslümanlara bir saldırı olduğunda acayip hoşlarına gidiyor, tabii Allah bizi korudu diyorlar, çok iyi oldu diyorlar.
SUNUCU: Kendilerini korudular diye.
ADNAN OKTAR: Yani böyle ürkmüş bir kuduz köpek gibi yani bütün meseleyi, Müslüman cemaatinden ayrı olmakta görüyorlar. Ama gene de etrafındakileri kandırmak için ayrıldıktan sonra namazlarına gene devam ediyorlar, gene oruç tutuyorlar, bir arada birbirlerini kandırıyorlar yani münafık topluluğunun özelliği. Biz zaten Müslümanız diyorlar, onlardan ayrıyız ama Müslümanız diyorlar yani küfre karışmıyorlar. Yani küfür karakterinde olduğu halde, İslam’dan nefret ettikleri halde, Müslümanlardan nefret ettikleri halde gene o münafıklığın gereği olarak namazlarına, oruçlarına, ibadetlerine devam ederek gene bir cemaat halinde, grup halinde yaşıyorlar ayrı bir şey olarak.
Ve bütün görevleri de, Müslümanlara karşı mücadele oluyor. Bakın bu çok acayip. Yani ana amacı, yani bilinçaltından bu bir türlü gitmiyor. Mesela Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’i hep şehit etmeye çalışmıştır münafıklar. Çünkü Peygamberimiz durduğu müddetçe vicdan azabı çekiyorlar, rahatsızlar. O mesela savaşa gidiyor, cihada gidiyor her seferinde vidan azabı çekiyorlar, rahatsız oluyorlar. Çünkü aşağılanmış oluyorlar. Onun için kalben müthiş nefret ediyorlar. Peygamberimizin sohbeti oluyor, sohbet halindeyken bir başkası çıkarken onu siper ediniyor. Kuran ayeti var. Ona gizlenerek mesela bir kişi gidiyor ya, onun arkasına o çıkarken onun yanından o da gidiyor görünmeyecek şekilde kendince. Ayet onu belirtiyor.
Sayın Adnan Oktar'ın 5 Eylül 2010 tarihli röportajından Nisa Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Bak diyor ki Cenab-ı Allah, Nisa Suresi 138: “Münafıklara müjde ver: Onlar için gerçekten acıklı bir azap vardır.” “Onlar, müminleri bırakıp kafirleri dostlar (veliler) edinirler.” Bak müminleri bırakıyorlar, ‘niye bıraktın?’ diyorsun, ya diyor ‘şurada bir hatasını gördüm’. ‘Peki kafirin? Kafir boydan boya tamamı hata, onu niye dost ediniyorsun?’ ‘O velinimetim’. ‘Münafık boydan boya hata, onu niye dost ediniyorsun?’ ‘O da velinimetim’ diyor. ‘Tuğyan ve dalalet?’ ‘Zaten kime dayanacağız ki biz, onlarla yaşayacağız zaten, asıl arkadaşlarım onlar benim’ diyor. Peki iblisin orduları diyorsun, şeytanın orduları? Zaten biz kimin emrindeyiz diyor özetle.
Bak diyor ki, “Münafıklara müjde ver: Onlar için gerçekten acıklı bir azap vardır” diyor Allah. “Onlar için gerçekten acıklı bir azap vardır” şeytandan Allah’a sığınıyorum, “Onlar, müminleri bırakıp kafirleri dostlar (veliler) edinirler.” Çünkü onlardan para geliyor, yiyecek geliyor, güç buluyor, onlara dayanıyor, onların içinde kendini daha özgür hissediyor, rahat yaşayacağını düşünüyor.
“'Kuvvet ve onuru (izzeti)' onların yanında mı arıyorlar?” diyor Allah. Yani domuzun pisliğinin içinde mi arıyorlar, diyor Allah. Değil mi, o anlama geliyor o, benim tefsirim açısından.
“Şüphesiz, 'bütün kuvvet ve onur,' Allah'ındır” diyor Allah. Müminlerin yanında bulamıyorlar çünkü müminlerin yanında risk görüyor, tehlikeli görüyor, zor görüyor hayatı, kendini özgür göremiyor. Domuzun pisliğinin içine girdiğinde o, ona müthiş güzel geliyor, orada yaşıyor. İnşaAllah. Ve sürekli Allah’tan bahsederek, sürekli takvadan, bak Kuran’da görüyorsunuz ayetlerde, sürekli ’iyilik yapmak istiyoruz’ diyorlar. Amacımız bu. Tamam iyilik yap diyorsun, küfre karşı mücadeleye başla diyorsun. Ya benim çok az bir vaktim var zaten, yeme, içme, eğlenme, az bir vaktim kalıyor diyor. Onu da Müslümanlarla mücadeleye ayırıyorum diyor, başka da benim yapacağım bir mücadele olamaz diyor. Kafirle, münafıkla niye mücadele etsin adam, değil mi? Kendi kafasına göre yani. İnşaAllah. Sırtını onlara dayamış.
Sayın Adnan Oktar'ın 18 Eylül 2010 tarihli röportajından Nisa Suresi ile ilgili açıklamalar.
ERDEM ERTÜZÜN: Nisa Suresi’nin 88 ve 89. Ayeti. Şeytandan Allah’a sığınırım. “Şu halde münafıklar konusunda ikiye bölünmeniz ne diye? Oysa Allah, onları kazandıkları dolayısıyla tepe taklak etmiştir. Allah'ın saptırdığını hidayete erdirmek mi istiyorsunuz? Allah kimi saptırırsa, artık sen ona kesin olarak bir yol bulamazsın.Onlar, kendilerinin inkara sapmaları gibi sizin de inkara sapmanızı istediler. Böylelikle bir olacaktınız. Öyleyse Allah yolunda hicret edinceye kadar onlardan veliler (dostlar) edinmeyin.”
ADNAN OKTAR: MaşaAllah. Nerede o ayet? Nisa Suresi 88 ve 89. Şeytandan Allah’a sığınıyoruz. Bak “Şu halde münafıklar konusunda ikiye bölünmeniz ne diye?” Münafıklar hep mantıkla konuştuğu için, bazen cahil ve saf Müslümanlara hakikaten etki edebilirler. Yani Kuran’la konuşur ama dil eğip bükerek, ona da uydurma ilave edince, bir kısım insanlar ikiye bölünebiliyorlar. Adamlar haklı herhalde diyorlar? Ayette diyor “konuştuklarında dinlersin” diyor Görünümleriyle de mesela, zengin de görünebiliyor, gösterişli de görünebiliyor. Ona da Kuran dikkat çekmiş. “Oysa Allah onları kazandıkları dolayısı ile tepetaklak etmiştir” diyor Allah. Yani münafığın asıl amacının kazanç olduğu anlaşılıyor. Para, rahatlık, yiyecek, riskten uzak durmak. “Allah onları tepetaklak etmiştir,” diyor, yenilmişler zaten. “Allah’ın saptırdığını hidayete erdirmek mi istiyorsun?” Münafıklar ile istediğiniz kadar uğraşın diyor Cenab-ı Allah, hidayete ermezler. Hakikaten bir uyuz keçi gibi bir katılık hissedilir münafıkta. Tam beton kafadır. Ne yaparsan yap anlamaz. Ayette Cenab-ı Allah diyor ki; bıraksan da dilini çıkarmış soluyan, bırakmasan da dilini çıkarıp soluyan köpek gibidir diyor Allah ayette. Mesela köpeğin yanına gelip bir şey anlatırsın, konuşursun köpek anlamaz. Dilini çıkarıp sürekli bakar sana. Ne yaparsan yap. Anlatsan da anlatmasan da aynıdır. Sussan da aynıdır. Dilini çıkartıp solur. Allah dilini çıkarmış köpeğe benzetiyor.
Kardeşlerden de biri yazmış bana. “Hocam siz çok nezaketli bir insansınız. Niye köpek kelimesini kullanıyorsunuz” diyor. Allah kullanıyor canım kardeşim, Allah kullanıyor. Mesela Allah yaban eşeklerine benzetiyor. Müslümanları arslana benzetiyor. Mehdi (a.s.)’nin de lakabıdır arslan. Arslandan kaçan yaban eşekleri gibi. Yaban eşekleri nasıl kaçar? Dört nala kaçar. Arslan kovalıyor kovalıyor, yandan çapraza alıyor, kaptı mı alıyor ayağının altına, inşaAllah ve ezer. Tabii fikren ezmedir bizdeki, inşaAllah.
“Allah’ın saptırdığını hidayete erdirmek mi istiyorsunuz?” Münafık hep tartışmak ister. Gelin tartışalım der. Kardeşim sen zaten sapıtmışsın, Allah senin hidayetini almış, manyak olmuşsun sen. Bilmeyen de münafık ile geceli gündüzlü tartışır. Halbuki Allah diyor ki; “yetmiş kere de onlar için bağışlanma dilesen, Allah yine onları bağışlamaz. Kalpleri parçalanmadıkça onlar hidayet bulmaz” diyor Allah. Yani mahluk. Ama cedeli çok ister münafıklar. Hep böyle tartışma ortamı. Halk da bilmez. Giderler bunlarla tartışırlar. Mesela münafık gider, farz edelim bir insan Sünni değil mi? Gider onunla Şii olarak tartışır. Bu deli, Şii ise Sünni olarak tartışır. Müslüman ile dinsiz olarak tartışır, gizler kendini. Psikopat yani, sırf şeytani zevkini almak için. Dinsizle de dindar olarak tartışır, dindar gibi görünerek, yani öyle bir manyaklığı var, inandığından değil. O hidayet bulsun diye değil, tartışmak için, cedel için. İnananacağını da anlarsa, bu sefer dinin aleyhinde konuşmaya başlar, öyle bir manyaktır, inşaAllah. Tabii gerçek din olarak anlatmaz o anlatırken. Dini sapkın bir üslup ile anlatır, ama tartışma olsun diye. O kabul etsin diye de anlatmaz. Yani onunla cedelleşmek için anlatır. Dini o açmaz gibi gösterterek onun üstüne gider. Sırf kavga olsun, muhalefet olsun diye. Dini mesela çok korkunç ve çok ürkütücü üslupla anlatır. Adamı tedirgin etmek, rahatsız etmek, amacı budur münafığın. Kargaşa olsun, tartışma olsun.
“Allah kimi saptırırsa artık sen ona kesin olarak bir yol bulamazsın” Bak Allah kesindir diyor, sapıttıktan sonra yol bulamazsın diyor. “Onlar kendileri inkara sapmaları gibi sizinde inkara sapmanızı istediler. Böylelikle bir olacaktınız” İşte bu bir olmama münafığın beynini yakar kavurur. Acayip ızdırap çeker münafık. Yalnızdır, her münafık yalnızdır. O sıkıntıdan, o ızdırapdan, o acıdan kendini duvardan duvara vurur. Sürekli gider Müslümanlara musallat olur. Bak ayet buna dikkat çekiyor. “Onlar kendilerinin inkara sapmaları gibi sizin de inkara sapmanızı isterler” Yani kendisi gibi sapıtmasını istiyor. Ama tabii direkt dinsiz ol demez. Kuran’da zaten öyle demiyor. Onu karmakarışık labirentin içeri çeker önce, karmakarışık. Gerçek din gibi o labirentlerin içinde onu boğar. “Şimdi anladın mı bu dinin yaşanmayacağını” der. Demek ki din (haşa) gerçek değilmiş der. Ona mesela şu yiyecekler haram der, neşeli olman haram der, gülmen haramdır der, yürümen haram der, konuşman haram, her şeye haram der ve Allah bunu diyor, der. Mesela zayıfsa o insan, zaten zayıf insanı seçer o, güçsüz gördüklerini seçer veya çıkarı oldukları seçer. Onu boğduğunu anladığında da kanlı ellerini çeker. Ben bunu kast etmiştim, der. Şeytan ne yapıyor cehenneme herkesi sürükledikten sonra? “Ben Allah’tan korkarım, ben sizi çekmedim ki, davet etmedim ki” diyor. “Ben sadece söyledim siz de uydunuz” diyor. Tam tipik psikopat, tipik psikopat yani. Münafık da böyledir.
OKTAR BABUNA: Müjdelendiğini söylemiştiniz Cehennemle Hocam, onunla ilgili ayeti okuyorum, inşaAllah. Şeytandan Allah’a sığınırım, “Münafıklara müjde ver: Onlar için gerçekten acıklı bir azap vardır” Nisa Suresi, 138, MaşaAllah.
ADNAN OKTAR: MaşaAllah.