Sayın Adnan Oktar'ın 23 Mart 2012 tarihli röportajından Nisa Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınırım. Münafıklar için Allah diyor ki Nisa suresi, 141’de; “Onlar sizi gözetleyip-duruyorlar.” şu anda da canlı yayında seyrediyorlar. Müminler de seyrediyor, münafıklar da seyrediyor. Münafıklar da ayrı bir ekip, özel seyrediyorlar hakikaten. Peygamber Efendimiz (sav)’i de o zamanlar uzaktan izliyorlar. “Size Allah'tan bir fetih (zafer ve ganimet) gelirse: “Sizinle birlikte değil miydik?” derler.” “Kaç yılımızı birlikte geçirdik, biz sizinle birlikteydik zaten” diyorlar. “Ama kafirlere bir pay düşerse: “Size üstünlük sağlamadık mı,” biz onlar hakkında ihbarda bulunduk, size bilgi verdik, diyorlar.
“Müminlerden size (gelecek tehlikeleri) önlemedik mi?” derler.” “müminlerin özelliklerini size bildirip nerede bulunduklarını, ne yaptıklarını, nasıl faaliyet yaptıklarını söyleyip önlem almanızı sağlamadık mı?” diyorlar. “Ona göre ihbarda bulunmadık mı?” diyorlar. “Allah, kıyamet günü aranızda hükmedecektir. Allah, kafirlere mü'minlerin aleyhinde kesinlikle yol vermez.” Bunu bilmiyor işte münafıklar. Bu bir mucizedir. Dikkat edin, şeytandan Allah’a sığınırım, “Allah, kafirlere mü'minlerin aleyhinde kesinlikle yol vermez.” Yani kudreti dahilinde değil, öyle bir güce hiçbir şekilde ulaşamıyor, o boyuttan çıkamaz. Zarar verdiğini zanneder, veremez zarar. Yapamıyor. Kaderinde yok. Çok debelenir, çok uğraşır, yapamaz. “Gerçek şu ki, münafıklar (sözde), Allah'ı aldatmaktadırlar.” Kendi kafalarına göre Allah’ı aldattıklarını zannediyorlar. Yani Müslümanlara zarar verdiklerini zannediyorlar. “Oysa O, onları aldatandır” diyor Allah. Allah onları aldatıyor. Dün de bu ayet çıkmıştı.
(Sayın Adnan Oktar'ın Kaçkar TV'deki canlı röportajı (2 Kasım 2010))
ADNAN OKTAR: Nisa Suresi 142 “Gerçek şu ki, münafıklar (sözde)” kendilerine göre, “Allah'ı aldatmaktadırlar.” İşi gücü takva Müslüman görünümüdür münafığın, buna Allah dikkat çekiyor, “münafıklar sözde Allah’ı aldatmaktadırlar.” Şimdi güya sözde aldatması öyle hafif bir şey değil. Takkesi, tesbihi, sakalı, üslubu, konuşması falan, yani bakan, kardeşim bu öyle bir dindar ki görülmüş değil, kıyas edilemez, muazzam dindar, diyor. Münafığın en dikkat ettiği konu budur, görünüşe çok dikkat eder, onu bir sağlama alır kendince. “Oysa O, onları aldatandır.” Allah onlara aldatır, diyor. Onlar Allah’ı aldatmazlar, Allah onları aldatır. Ahmak çünkü, dinsizse direk dinsiz yaşaması normaldir, kendini o acının içerisine sokuyor, Allah belasını veriyor o acıyla. Allah onu aldatıyor, onları aldatıyor, diyor. Çünkü direk küfür olsa, bu kadar acı çekmeyecek, münafık olduğu için kıyası kabil olmayacak şekilde acı çekiyor.
“Namaza kalktıkları zaman, isteksizce kalkarlar.” Münafık yalnız olduğunda namaz kılmaz. Eğer evde hiç kimse yoksa, yani kimsenin görmeyeceğinden eminse, namaz kılmaz. Ama biri varsa, birileri varsa çok takva görünür. Onun için Allah ona dikkat çekmiş, “namaz kıldıkları zaman isteksizce kalkarlar.” İlk kaldırdığında kalkar hakikaten ama içinde müthiş bir öfke ve kızgınlıkla. Mesela sabah oldu namaza kalkalım dersin, Allah razı olsun der mesela, selavat getirerek kalkar. Ama içinden ağır hakaretler ederek, acayip bir nefretle kalkar. İçindeki ızdırabı Allah belirtiyor, müthiş bir nefret olur. Yoksa namaza kalkıyor, kalkmıyorlar demiyor Allah, kalkıyor ama nefretle kalkıyor. “İnsanlara gösteriş yaparlar,” bakın bu en mühim yönlerinden bir tanesi. Cebinde takkesi, elinde tesbihi, dualar, sözlü olarak da mesela sürekli nasihatlarda bulunur: İşte namussuza dikkat edin, namazlarınızı kılın, adaba edebe dikkat edin. Tek söylemediği nedir biliyor musunuz? İttihad-ı İslam ve Mehdiyet. Münafığı orada yakalayabilirsiniz, yoksa ibadet cihetinde yakalayamazsınız. Orada, hatta namazların daha da fazla kılınmasını savunur o. Beş vakit de az der o yani, inşaAllah. Gece gündüz namaz kılar.
Mesala sabahlara kadar namaz kılıyorum, der. Sabaha kadar tesbih çekiyorum, der. İşte sabahlara kadar Kuran okuyorum, der. Onlarda bir şey yoktur. İttihad-ı İslam’ı istemez, çünkü İttihad-ı İslam onun ölümü demektir. Mehdi (a.s.) demek, Mehdi (a.s.) zaten onu yakacak bir güç, ateştir onun için Mehdi (a.s.). Onun için nefret eder Mehdi (a.s.)’den münafıklar. “İnsanlara gösteriş yaparlar,” muazzam gösteriş yeteneği vardır münafığın, onun için münafıklar etkili olurlar. Daha takva görünürler, daha titiz gibi görünürler. Bediüzzaman’a karşı mücadelede münafıklar daha etken olmuşlardı. Onun için Bediüzzaman’ın talebeleri çok az oldu, sayıları çok az oldu. Yoksa bütün Türkiye’yi kaplardı Bediüzzaman. Münafıkların vuruşuyla gücü azaldı Bediüzzaman’ın, ama tabii hayır vardı, kaderi öyleydi. Mesela Mehdi (a.s.)’nin de talebelerinin az olmasının nedeni münafıklardır. Münafıklardan dolayı az olacak. Ama çok olması, zaten kaderde Allah’ın bir planı, çok olsa Mehdiyet görevini yapamaz, az olması gerekiyor. Az olması için Allah münafıklara görev veriyor. Münafıklar kaderde o ledün ilmidir, Allah’ın ledün ilmidir, o vazifelerini yapmış oluyorlar. Mesela münafıklar Mehdi (a.s.)’nin çok sevap almasına sebep oluyorlar. Manevi makamının yükselmesine sebep oluyorlar. Mehdiyet makamının şanının gelişmesine sebep oluyorlar.
“Allah'ı ancak çok az anarlar” çok mecbur olursa, gösteriş yapması gerektiğinde Allah’ı anar. Onun dışında Allah’ı anmazlar münafıklar, yani duruma göre. Genellikle de münafıkların yanında yaşadıkları için Allah’ı çok az anıyorlar, fakat münafıklara da gösteriş yapar onlar. Fakat az da olsa, onların yanında Allah’ı anıyorlar, usulen. Yani tamamen dinsiz görünmemek için, münafık münafığa oyun yapar. Ama Müslümanların yanında çok andıklarını görüyoruz, çünkü “insanlara gösteriş yaparlar” diyor ayette. Ama durum müsait olduğunda da az anıyorlar. Eğer yamuk yumuk adamlar varsa, onların yanında da az anıyorlar. Tek iken de hiç anmıyorlar. (Nisa Suresi 142) Çünkü münafıklar genellikle koloni halinde yaşarlar. Münafıklarla içiçe yaşarlar ama münafıklardan da nefret ederler. Fakat münafıklar bir araya geldiğinde, mutlaka birbirlerine Müslüman olduklarını vurgulamak durumundadırlar. Münafıklar birbirinden şüphe ederler, yani birbirlerinin kahpe olduğuna inanırlar. Bütün münafıklar birbirlerinin alçak olduğuna inanırlar. Yani şiddetli nefret olur, onun için ihtiyaten az da olsa Allah’ı anarlar. Fakat, içlerinden gelmeyerek, rahatsız olarak da olsa anarlar. Toplantılarını görebilen olsa anlar. Yani bu net böyledir.
Sayın Adnan Oktar'ın 7 Şubat 2010 tarihli röportajından Nisa Suresi ile ilgili açıklamalar.
CİHAT GÜNDOĞDU: Nisa Suresinde yine Allah münafıklardan bahsediyor. “Gerçek şu ki, münafıklar (sözde), Allah'ı aldatmaktadırlar. Oysa O, onları aldatandır. Namaza kalktıkları zaman, isteksizce kalkarlar. İnsanlara gösteriş yaparlar ve Allah'ı ancak çok az anarlar. Arada bocalayıp dururlar. Ne onlarla, ne bunlarla. Allah kimi saptırırsa, artık sen ona yol bulamazsın.”
Sayın Adnan Oktar'ın 7 Şubat 2010 tarihli röportajından Nisa Suresi ile ilgili açıklamalar.
CİHAT GÜNDOĞDU: “Gerçek şu ki münafıklar (sözde) Allah'ı aldatmaktadırlar. Oysa O onları aldatandır. Namaza kalktıkları zaman isteksizce kalkarlar. İnsanlara gösteriş yaparlar ve Allah'ı ancak çok az anarlar.” diye bildiriliyor, inşaAllah.
ADNAN OKTAR: Mesela ünlü böyle bir şahıs vardı, tanınan, böyle ağabey olarak bilinen biri. Yahu diyor, şu ayak yıkama olmasa diyor, o kadar rahat namaz kılarım ki diyor. Yani bayağı bilinen bir insan yani. O yüzden diyor mübarek. Bir de onun böyle sırıtarak anlatıyor, sanki bir espri konusuymuş gibi. Ayak yıkama olduğu için rahatsız oluyormuş namaz kılmaktan. Yoksa çok rahat kılarım diyor, namazı diyor. Ona desen ki, her namaz başına sana 1 milyar vereceğiz, ayağını yüz kere yıkar o. 1 milyar da değil, çok az bir paraya bile yapar. İman zayıflığı buna sebep oluyor. Ama bu da işte imtihanın bir gereği olmuş oluyor. Cenab-ı Allah, onları özel yaratır böyle insanları.
Sayın Adnan Oktar'ın 6 Ekim 2010 tarihli röportajından Nisa Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: “Gerçek şu ki, münafıklar (sözde), Allah'ı aldatmaktadırlar. Oysa O, onları aldatandır.” Allah’ı aldattıklarını zannediyorlar münafıklar. İslam’a karşı, Müslümanlara karşı çok ince bir strateji uyguladıklarını, muazzam oyunlar oynadıklarını, hâşâ dinle alay ettiklerini, gizli gizli dine karşı mücadele verdiklerini düşünürler, onun için diyor ki; “Gerçek şu ki, münafıklar (sözde), Allah'ı aldatmaktadırlar”. Güya. “Oysa” diyor Allah; “O, onları aldatandır”. Allah’tır onları aldatan diyor. Çünkü acının içine çekmiş, ızdırabın içine çekmiş, psikolojik olarak çökertmiş ve hiçbir şekilde başarılı olamayacakları bir mücadelede ızdıraplı bir hayatın içerisine onları kilitlemiştir Allah. Mesela en istemedikleri şey dindir, dinin içerisinde kalmaya mecburdur münafık. Bak, en hâşâ en nefret ettiği, en öfke duyduğu olay, dindir. Ama münafık ihtiyacı olduğu için mecburen dinin içinde kalır. En acı çektiği şeyin içerisinde Allah onu yaşatır. En nefret ettiği yine Müslümanlardır ve onları ezmek ister, ezemediği için de, kendi sürekli ezildiği için de müthiş acı içerisindedir. Başarısızdırlar, inşaAllah.
“Namaza kalktıkları zaman, isteksizce kalkarlar” diyor Allah ayette. Zaten yanında biri varsa isteksiz kalkıyor, yoksa hiç kalkmaz. Biri varsa namaz onu adeta yakar. Namaza duydukları öfkeyi belki hiçbir şeye duymuyor olabilir münafıklar, acayip bunalırlar. Çok rahatsız eder münafığı, onun için yalnız kaldıklarında da hiçbir şekilde namaz kılmazlar. “İnsanlara gösteriş yaparlar.” İşte, 99’luk tespihi yanında durur, takkesi yanında olur, gerekirse sakal bırakır, başka yerde gider keser sakalını entel havasına gider. Bir başka yerde evliya havasındadır el pençe divan durur, bazen göbeğine kadar bırakır sakalını, misvaklanır, misvak yapar. Bazen şalvarla gezer, bir de bakarsın otelde şaklabanlık yapar başkalarına, inşaAllah. “Ve Allah'ı çok az anarlar.” Nerede çok az anıyorlar biliyor musun? Kendi aralarında. Müslümanların yanında çok Kuran’dan bahseder münafıklar, yani dinden çok bahsederler. Müslümana karşı mücadelede Kuran’ı kullandıkları için çok bahseder. Ama kendi aralarında çok az anıyorlar Allah’ı. Böyle rast gelirse ‘inşaAllah’ der ya bazen insanlar çok nadir, ayda yılda bir ‘inşaAllah’ der. Şaşırır kalırsın nasıl dedi. Hakikaten inandığı için mi dedi, inanmadığı için mi, nasıl oluyor diye sorarlar.
Sayın Adnan Oktar'ın 2 Kasım 2010 tarihli röportajından Nisa Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: (Nisa Suresi 142) “Gerçek şu ki, münafıklar (sözde)” kendilerine göre, “Allah'ı aldatmaktadırlar.” İşi gücü takva Müslüman görünümüdür münafığın, buna Allah dikkat çekiyor, “münafıklar sözde Allah’ı aldatmaktadırlar.” Şimdi güya sözde aldatması öyle hafif bir şey değil. Takkesi, tesbihi, sakalı, üslubu, konuşması falan, yani bakan, kardeşim bu öyle bir dindar ki görülmüş değil, kıyas edilemez, muazzam dindar, diyor. Münafığın en dikkat ettiği konu budur, görünüşe çok dikkat eder, onu bir sağlama alır kendince. “Oysa O, onları aldatandır.” Allah onlara aldatır, diyor. Onlar Allah’ı aldatmazlar, Allah onları aldatır. Ahmak çünkü, dinsizse direk dinsiz yaşaması normaldir, kendini o acının içerisine sokuyor, Allah belasını veriyor o acıyla. Allah onu aldatıyor, onları aldatıyor, diyor. Çünkü direk küfür olsa, bu kadar acı çekmeyecek, münafık olduğu için kıyası kabil olmayacak şekilde acı çekiyor.
“Namaza kalktıkları zaman, isteksizce kalkarlar.” Münafık yalnız olduğunda namaz kılmaz. Eğer evde hiç kimse yoksa, yani kimsenin görmeyeceğinden eminse, namaz kılmaz. Ama biri varsa, birileri varsa çok takva görünür. Onun için Allah ona dikkat çekmiş, “namaz kıldıkları zaman isteksizce kalkarlar.” İlk kaldırdığında kalkar hakikaten ama içinde müthiş bir öfke ve kızgınlıkla. Mesela sabah oldu namaza kalkalım dersin, Allah razı olsun der mesela, selavat getirerek kalkar. Ama içinden ağır hakaretler ederek, acayip bir nefretle kalkar. İçindeki ızdırabı Allah belirtiyor, müthiş bir nefret olur. Yoksa namaza kalkıyor, kalkmıyorlar demiyor Allah, kalkıyor ama nefretle kalkıyor. “İnsanlara gösteriş yaparlar,” bakın bu en mühim yönlerinden bir tanesi. Cebinde takkesi, elinde tesbihi, dualar, sözlü olarak da mesela sürekli nasihatlarda bulunur: İşte namussuza dikkat edin, namazlarınızı kılın, adaba edebe dikkat edin. Tek söylemediği nedir biliyor musunuz? İttihad-ı İslam ve Mehdiyet. Münafığı orada yakalayabilirsiniz, yoksa ibadet cihetinde yakalayamazsınız. Orada, hatta namazların daha da fazla kılınmasını savunur o. Beş vakit de az der o yani, inşaAllah. Gece gündüz namaz kılar.
Mesala sabahlara kadar namaz kılıyorum, der. Sabaha kadar tesbih çekiyorum, der. İşte sabahlara kadar Kuran okuyorum, der. Onlarda bir şey yoktur. İttihad-ı İslam’ı istemez, çünkü İttihad-ı İslam onun ölümü demektir. Mehdi (a.s.) demek, Mehdi (a.s.) zaten onu yakacak bir güç, ateştir onun için Mehdi (a.s.). Onun için nefret eder Mehdi (a.s.)’den münafıklar. “İnsanlara gösteriş yaparlar”, muazzam gösteriş yeteneği vardır münafığın, onun için münafıklar etkili olurlar. Daha takva görünürler, daha titiz gibi görünürler. Bediüzzaman’a karşı mücadelede münafıklar daha etken olmuşlardı. Onun için Bediüzzaman’ın talebeleri çok az oldu, sayıları çok az oldu. Yoksa bütün Türkiye’yi kaplardı Bediüzzaman. Münafıkların vuruşuyla gücü azaldı Bediüzzaman’ın, ama tabii hayır vardı, kaderi öyleydi. Mesela Mehdi (a.s.)’nin de talebelerinin az olmasının nedeni münafıklardır. Münafıklardan dolayı az olacak. Ama çok olması, zaten kaderde Allah’ın bir planı, çok olsa Mehdiyet görevini yapamaz, az olması gerekiyor. Az olması için Allah münafıklara görev veriyor. Münafıklar kaderde o ledün ilmidir, Allah’ın ledün ilmidir, o vazifelerini yapmış oluyorlar. Mesela münafıklar Mehdi (a.s.)’nin çok sevap almasına sebep oluyorlar. Manevi makamının yükselmesine sebep oluyorlar. Mehdiyet makamının şanının gelişmesine sebep oluyorlar.
“Allah'ı ancak çok az anarlar” çok mecbur olursa, gösteriş yapması gerektiğinde Allah’ı anar. Onun dışında Allah’ı anmazlar münafıklar, yani duruma göre. Genellikle de münafıkların yanında yaşadıkları için Allah’ı çok az anıyorlar, fakat münafıklara da gösteriş yapar onlar. Fakat az da olsa, onların yanında Allah’ı anıyorlar, usulen. Yani tamamen dinsiz görünmemek için, münafık münafığa oyun yapar. Ama Müslümanların yanında çok andıklarını görüyoruz, çünkü “insanlara gösteriş yaparlar” diyor ayette. Ama durum müsait olduğunda da az anıyorlar. Eğer yamuk yumuk adamlar varsa, onların yanında da az anıyorlar. Tek iken de hiç anmıyorlar. (Nisa Suresi 142) Çünkü münafıklar genellikle koloni halinde yaşarlar. Münafıklarla içiçe yaşarlar ama münafıklardan da nefret ederler. Fakat münafıklar bir araya geldiğinde, mutlaka birbirlerine Müslüman olduklarını vurgulamak durumundadırlar. Münafıklar birbirinden şüphe ederler, yani birbirlerinin kahpe olduğuna inanırlar. Bütün münafıklar birbirlerinin alçak olduğuna inanırlar. Yani şiddetli nefret olur, onun için ihtiyaten az da olsa Allah’ı anarlar. Fakat, içlerinden gelmeyerek, rahatsız olarak da olsa anarlar. Toplantılarını görebilen olsa anlar. Yani bu net böyledir. (Nisa Suresi 142) buradaki açıklama.
Sayın Adnan Oktar'ın 22 Mart 2012 tarihli röportajından Nisa Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Bismillah.
Nisa Suresi, 142- “Gerçek şu ki, münafıklar (sözde), Allah'ı aldatmaktadırlar.” Kendi kafalarına göre Allah’ı aldattıklarını zannediyorlar. Mesela münafıkların anlattıklarına bakarsanız, inanıyormuş gibi gösteriyorlar kendilerini ve münafık anlattığına kesin inanmaz. Farzedelim Amerikan bizonu normalde eski çakallardan, eski cinsi sapıklardan. İt kopuk yani çakal bir tip, esrar falan içen bir tip. Anlattığı hurafeye bu inanıyor mu? Hiçbir şekilde inanmaz. Ama onun hurafeye ihtiyacı var. Çünkü etrafındaki insanların da inanmadıkları halde o hurafeye inanıyor gibi görünüp, o sistemi devam ettirmeleri gerekiyor. Çünkü düz, akılcı bir faaliyette, zaten enaniyet yapacak bir durumu olmaz.
İttihad-ı İslam’ı savunacaktır, Türk İslam Birliği’ni savunacaktır, Mehdiyet’i savunacaktır. Dolayısıyla o kendine hizmet ettiren sistemi yıkılacaktır. Bunu istemez. Onun için ne istiyor? Hurafeyi alabildiğine savunmak. Böyle garip bir sistem. Nasıl komünist sistemde herkes komünistlikten nefret ettiği halde kendilerini komünist gösterir. Komünizmin hakim olan mahallelerde eskiden öyleydi, Ankara’dayken biliyorum ben, daha önce Komünizme şiddetle karşı olanlar, mahalleyi komünistler işgal edince, hepsi komünist kesilmişlerdi. Komünistlerden daha komünistlerdi. Korku belasına komünist takılıyorlardı. Yobazda etrafı yobaz olunca, o çıkar sisteminin içinde çıkarının kopmaması için, kendini o da hurafeci yobaz olarak gösterir. Aslında inanmaz. “Oysa O, onları aldatandır.” Allah onları aldatıyor diyor. Onlar Allah’ı aldattıklarını zannediyorlar ama Allah onları aldatıyor diyor Cenab-ı Allah.
“Namaza kalktıkları zaman, isteksizce kalkarlar.” Bu münafıkların ana özelliğidir. “İnsanlara gösteriş yaparlar.” Ne ile? Aklınıza gelen her şeyle. Sarıkla, cübbeyle, kılıçla, odunla, bayrakla, ama kendi eliyle yaptığı bayrakla, misvakla, kimsenin bilmediği yeni yeni güya buluşlarla, yeni yeni üsluplarla, yeni yeni yöntemlerle gösteriş yaparlar. Dikkat ederseniz yobazlarda gösteriş çok yoğundur. Ama samimi Müslümanlarda bir tatlılık, bir güzellik vardır. Mesela Şeyh Nazım Hocamız sarık takar ama hakkını verir, gerçek sarıktır. Cübbe giyer ama hakkını verir gerçek anlamda yapar. Tevazusu, şefkati, güzelliği, her yerinden belli olur. Mesela ben o konuşmasını görmemiştim, Mahmut Hocam ile konuşuyor telefonda. Diyor ki: “Şeyhimizin ellerinden öpüyorum” Bakın, daha yaşlı, işin doğrusu, çap olarak, dünyadaki talebe sayısı olarak kıyası kabil değil, dünya çapında çok büyük Şeyh’tir Şeyh Nazım Hocamız. Bakın, “elini öpüyorum” diyor, görüyor musunuz? Enaniyetli münafık bir Şeyh bunu söyleyemez. Dünya tatlısı. Her yere sevgi saçan, her yere muhabbet saçan bir insan. Hiçbir şekilde gösteriş yapmaz. Hepsi içinden geldiği için açıkça belli oluyor. Ama münafığın pis bir elektriği vardır, anlarsın yaptığı oyunları, sahtekarlıkları.
143- “Arada bocalayıp dururlar. Ne onlarla, ne bunlarla.” Ne Müslümanlara, ne küfre. “Allah kimi saptırırsa, artık sen ona yol bulamazsın.” Sapıttın mı yol bulamıyor.
144- “Ey iman edenler, mü'minleri bırakıp kafirleri veliler (dostlar) edinmeyin. Kendi aleyhinizde Allah'a apaçık olan kesin bir delil vermek ister misiniz?” Kesin bir delil oluşmuş olur diyor Allah. Müslümanlara karşı ne yapıyor adam? Kafirlerle iş birliği yapıyor, onları veli ediniyor. Onlar diyor ki; “Yahudileri veli edinmeyin, Hıristiyanları veli edinmeyin” diye ayet geçiyor diyor. Allah bak, “kafirleri veli edinmeyin” diyor aynı zamanda. Baban kafir. Niye veli ediniyorsun? Yalakalık yaptığın gazeteci kafir. Niye veli ediniyorsun? Yalakalık yaptığın iş adamı kafir. Niye veli ediniyorsun? Kendi çocuğun küfür içinde. Kafir derken küfre düşmüş. Onu da veli ediniyorsun. Kendi karın, üslubundan, konuşmasından küfre düştüğü anlaşılıyor. Onu da veli ediniyorsun. Hani veli edinmiyordun, akıl veriyordun. Demek ki küfür varsa ittifak olmuyor. Küfür ediyorsa, dine, mukaddesata, İslam’a. Kendi halindeyse, bir şey yok. Yani karışmayız. Çünkü Allah diyor; “din konusunda sizinle mücadele etmiyorlarsa, ona iyilik etmenizden Allah sizi men etmez” diyor Allah. “iyilik yapmanıza karşı olmaz Allah” diyor. Kuran ayeti.
145- “Gerçekten münafıklar, ateşin en alçak tabakasındadırlar. Onlara bir yardımcı bulamazsın.” En aşağılık mahluklar münafıklar. Mesela Şeyh Nazım Hocamızın büyük halifelerine bakıyoruz, Şeyh Ahmet Efendi’ye bakıyoruz, nur gibi Müslüman. Çok mütevazi, halim, selim, son derece candan, hak nerede o, o tarafta. Şeyh Adnan Efendi’ye bakıyoruz, çok efendi, çok halim. Şeyh Hişam Hazretleri’ne bakıyoruz, çok efendi, çok halim ve çok candan. Şeyh Hasan Efendi var, yine Şeyhimizin halifelerinden. Tevazu, muhabbet, güzellik üzerinde. Mesela koskoca şeyh elimi öptü, Şeyh Hasan Efendi, maşaAllah. Şeyh Bahaddin Efendi tevazunun, güzel ahlakın, güzel örneği. Şeyhimizin evladı aynı zamanda. En az yedi, sekiz kere elimi öpmüştür burada, maşaAllah. O kadar güzel ahlaklı insan. İlmi, irfanı ama bir de münafıklara bakalım. Mesela bu Amerikan Bizonu. Elinden, yüzünden akıyor melanet, enaniyet ve azgınlık. Şeyhimizin üslubuna karşı çok küstah bir üslubu var, çok ahlaksız bir üslubu var. Ne dediği belirsiz.
Sayın Adnan Oktar'ın 20 Mayıs 2015 tarihli röportajından Nisa Suresi ile ilgili açıklamalar.
BÜLENT SEZGİN: Allah ayette şöyle belirtiyor, “onlar namaza isteksizce kalkarlar ve Allah’ı ancak pek az anarlar”.
ADNAN OKTAR: Demek ki bu münafık alameti. Mesela bu yobaz takımı, onlar için namaz çok büyük eziyettir. Özellikle sabah namazı. Sürekli yakınıyorlar ya. Nasıl kalkacağız? Sabah namazı nasıl kalkınır falan onun derdine düşüyor. Sabah size beş bin lira vereceğiz karşılıksız desen. Sabaha kadar uyumaz ya. Hoplayarak zıplayarak şey yapar. Elli kere yüzünü yıkayacaksın. Elli kere kolunu yıkayacaksın desen, 50 kere de ayağını yıkayacaksın, her sabah 5000 lira alacaksın desen, milyonlarca insan sıraya girer ya. Değil mi? Bak Allah sonsuz cennet vaat ediyor. İnanmadığı için yapmıyor. İnansa yapar.