Nisa Suresi, 68, 72-75, 78 Ayetlerinin Tefsiri

(Mazlum Müslümanlar için mücadele etmek farzdır, iyilik de kötülük de Allah'ın kontrolündedir.)

 

(Sayın Adnan Oktar’ın 18 Kasım 2009 Tarihli TV Kayseri, Samsun Aks ve Gaziantep Olay TV Röportajından)

ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınırım. “Size ne oluyor ki, Allah yolunda ve: Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu ülkeden çıkar,” Mesela Irak’ta Müslümanların canını yakıyorlar, Müslümanlar ne diyor? “…Ya Rabbi, bizi halkı zalim olan bu ülkeden çıkar,” Bize zulmediyorlar diyor. Bizi buradan çıkart kurtulalım diyorlar. “…bize Katından bir veli (koruyucu sahib) gönder,” İnsanlar ahir zamanda neyi bekliyor Mehdi’yi bekliyorlar. Bak ne diyor insanlar “bize Katından bir veli (koruyucu sahib)” sahib-ül zamandır Mehdi değil mi? “…gönder, bize Katından bir yardım eden yolla” O da yardım edicidir Mehdi’de inşaAllah. “..diyen erkekler, kadınlar ve çocuklardan zayıf bırakılmışlar adına mücadele etmiyorsunuz?” diyor. Şimdi çocuklar eziliyor orada, kadınlar eziliyor Afganistan’da değil mi? Yaşlı insanlar eziliyor. Cenab-ı Allah bizim Hamiyeti İslamiyemizi tahrik ediyor. Diyor ki Cenab-ı Allah: bu kadar insan eziliyor, niye uğrunda mücadele etmiyorsunuz, gayret etmiyorsunuz diyor onları kurtarmak için.

“..İman edenler Allah yolunda savaşırlar; inkar edenler ise tağut yolunda” Yani ateistlik yolunda “…savaşırlar öyleyse şeytanın dostlarıyla savaşın. Hiç şüphesiz, şeytanın hileli-düzeni pek zayıftır.” Biz de mücadele ediyoruz. Darwinistlerden, materyalistlerle, masonlarla mücadele ediyoruz. “Şeytanın hileli-düzeni pek zayıftır.” diyor Allah. Pek zayıftı, çat diye ortadan kırılıp gittiler. Nitekim Darwinizm yerle bir oldu. Allah diyor “..şeytanın hileli-düzeni pek zayıftır.” Koskoca Darwinizm dünya çapında tek bir iğneyle balon gibi patladı. “…Her nerede olursanız, ölüm sizi bulur; yüksekçe yerlerde tahkim edilmiş şatolarda olsanız bile.” Yani insanlar ne tedbir alırsa alsın, ne yaparsa yapsın Cenab-ı Allah eğer bir insanın ölümünü takdir ettiyse, ölüm onu mutlaka bulur Allah onu söylüyor. “…Onlara bir iyilik dokunsa: “Bu, Allah'tandır” derler;” Mesela üniversite imtihanını kazanıyor, veyahut iyi bir kazancı oluyor, bu Allah’tandır derler.

“…onlara bir kötülük dokunsa: “Bu sendendir” derler.” Yani senin uğursuzluğundan oldu diyor. Halbuki onu da yapan Allah, hayır var. “…De ki: “Tümü Allah'tandır.” Fakat, ne oluyor ki bu topluluğa, hiçbir sözü anlamaya çalışmıyorlar?” Yani bir gaflet, kafa kapanıklığı var üstlerinde. “Sana iyilikten her ne gelirse Allah'tandır, kötülükten de sana ne gelirse o da kendindendir.” Yani bir şey yapmışsındır, Allah onu sana bela olarak verebilir bunu belirtiyor Allah. “…Biz seni insanlara bir elçi olarak gönderdik; şahid olarak Allah yeter.” Mesela, şimdi biz de insanlara Allah’ın dinini anlatıyoruz. Ama, Cenab-ı Allah diyor yani insanların şahit olması şart değil diyor Allah. Benim şahit olmam yeter diyor. “ …Ve onları mutlaka dosdoğru yola yöneltip-iletirdik.” Geçenlerde Habertürk’te bu konuyla ilgili bir açıklama yapılıyordu, “...onları mutlaka dosdoğru yola yöneltip-iletirdik.”. Onu, sırt kemiği olarak alıyor, açıklamasında. Yani böyle diyenler var diyor. Yani Kuran’ı samimi olarak inceleyen bir insan, mesela Allah insanlar için diyor. Mesela doğru yoldan ayrılmayın dediğinde, doğru yola gidin dediğinde, bir insanın bel kemiği mi gelir aklına? Değil mi? Belli ki güzel ahlak, Kuran’a uyma gelir inşaAllah. Evet.

“Şüphesiz içinizden ağır davrananlar vardır.” diyor Allah. Ağır, hakikaten yemeği ağır yer, konuşması ağırdır, hareketleri ağırdır, düşünmesi ağırdır. Bir ara bizim bir siyasetçimiz vardı, böyle konuşurdu içimiz eserdi böyle, bir türlü cümleyi bitiremez. Bugün gün, duruyor duruyor. Karşınızda, bekle bekle, bu hususu. İnsan biraz desene bir anda bitir şunu. “…Şüphesiz içinizden ağır davrananlar vardır. Şayet, size bir musibet isabet edecek olsa:”. Mesela Allah esirgesin hapsedilse, veyahut dövülse, sövülse iftiraya uğrasa “…Doğrusu Allah, bana nimet verdi, çünkü onlarla birlikte olmadım” der.” Allah korudu beni diyor. İyi ki onlarla beraber değildim, ne iyi oldu diyor. “…Eğer size Allah'tan bir fazl (zafer) isabet ederse” Bir güzellik, iyilikte olursa. “…o zaman da, sanki onunla aranızda hiçbir yakınlık yokmuş gibi kuşkusuz şöyle der; “Keşke onlarla birlikte olsaydım, böylece ben de büyük 'kurtuluş ve mutluluğa' erseydim.” Yani ahirette ve dünyada bir kurtuluşa ve mutluluğa erseydim.

 


Nisa Suresi, 74-82, 84 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 1 Mart 2010 tarihli röportajından Nisa Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Bir şey mi diyeceksin?

CİHAT GÜNDOĞDU: Bir ayet var Hocam, Nisa suresi 75. ayet. Şeytandan Allah'a sığınırım. “Size ne oluyor ki, Allah yolunda ve: “Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu ülkeden çıkar, bize katından bir veli (koruyucu sahib) gönder, bize katından bir yardım eden yolla” diyen erkekler, kadınlar ve çocuklardan zayıf bırakılmışlar adına savaşmıyorsunuz?”

ADNAN OKTAR: Bu ayeti bana bulsana. Nerede ayet? Bir daha oku ayeti.

CİHAT GÜNDOĞDU: Nisa Suresi, 75. “Size ne oluyor ki, Allah yolunda ve: “Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu ülkeden çıkar, bize katından bir veli (koruyucu sahib) gönder, bize katından bir yardım eden yolla” diyen erkekler, kadınlar ve çocuklardan zayıf bırakılmışlar adına savaşmıyorsunuz?”

ADNAN OKTAR: Bakın 74. ayette ne diyor Allah: “Öyleyse, dünya hayatına karşılık Ahireti satın alanlar,” dünya hayatını bırakmış. Yani evlenmek, üremek, bilmem işte zengin düğün yapmak, hoplamak, zıplamak değil mi? Bunları bırakmış Ahireti satan alanlar Allah yolunda mücadele etsinler diyor Allah. “Kim Allah yolunda mücadele ederken, öldürülürse ya da galip gelirse ona büyük bir ecir vereceğiz.” Çünkü suikast de yapılabilir Müslümana. Her şey yapılabilir. “Galip gelirse ona büyük bir ecir vereceğiz.” Kim galip gelecek? Mehdi (a.s) galip gelecek. Ecir alacak mı? Alacak. Kuran müjdeliyor, “bir ecir vereceğiz” diyor İnşaAllah.

ALTUĞ BERKER: Hocam, 4. Sure’nin 75. ayeti, ikisini toplayınca 79 ediyor. Başına da 19 koyduğumuzda 1979. Hicri 1400 Mehdi (a.s)'ın çıkışı.

ADNAN OKTAR: MaşaAllah. Bak Allah diyor ki, “size ne oluyor ki” diyor. Şimdi bir anormallik var ki, “ne oluyor size” diyor Allah. Yani bir soruyor. İrkilir insan bunu duydu mu değil mi? “Size ne oluyor ki Allah yolunda” ve Rabbimiz diyor bak, “bizi halkı zalim olan bu ülkeden çıkar”. Mesela Irak’ta zalimler var, Afganistan’da zalimler var, Filistin’de acı çekiyor kardeşlerimiz. Bu, herkes biliyor bunu. Mora’da, Çad’da, Türkistan’da perişan ediyorlar kardeşlerimizi. Bak artık ülkeden çıkmak istiyor, çıkamıyor da. Bak kaçmak kurtulmak istiyor ona da müsaade etmiyorlar. Hicret edip kurtulmak istiyor. Bak çözüm olarak diyor ki, “bize katından bir veli,” bir Mehdi gönder diyor. Müslüman dua ediyor Allah’a. Bize katından bir yardım eden yolla bir mürşid, bir Mehdi değil mi? Allah yolunda bir yönetici yolla “diyen erkekler, kadınlar ve çocuklardan zayıf bırakılmışlar adına”, Allah rızası için niye savaşmıyorsun, mücadele etmiyorsunuz diyor Allah. Adam diyor ki “ben daha gencim” diyor.

“Dur daha bir okulumu bitireyim, bir evleneceğiz daha” diyor. “Yenge adayınız var şimdi diyor. Onu bırakıp bu işlere mi gireyim” diyor, “böyle bir şeye mi gireyim”. Bir iş demeyim de Allah affetsin yani “mücadelenin içine mi gireyim” diyor. Önce bir okul, sonra meslek, sonra evlilik, sonra üreme, sonra emekli olma, “e ondan sonra bir düşünürüz” diyor. “Biz zaten camiye gidiyoruz, Hoca bize anlatıyor” diyor. “Bir şey yok orada” diyor. Kardeşim bunun yüzünden Osmanlı yıkıldı ve İslam alemi paramparça ve sürünüyor. Perişan vaziyetteler. Allah’tan korkun. Aklınızı başınıza alın. Yani bu yetmiyor gibi bir anlam çıkar o zaman. Değil mi? Yani bundan Müslüman sarsılacak. Bak “iman edenler Allah yolunda mücadele ederler. İnkar edenler ise tağut yolunda”, deccaliyet yolunda savaşırlar diyor, “mücadele ederler.” E, onlarda boş durmuyor. Onlar da mücadele edecekler diyor. Darwinistler, materyalistler, “öyleyse şeytanın dostlarıyla mücadele edin.” Ateizm’le, Darwinizim’le, materyalizmle mücadele edin. “Hiç şüphesiz şeytanın hileli düzeni pek zayıftır.” Bak darmakeşan oldular, fosilleri ortaya koyduk. Proteinlerin tesadüfen meydana gelemeyeceğini ispat ettik. Darmakeşan oldular, pek zayıf. Gücü yok.

Bak diyor ki, “kendilerine elinizi mücadeleden çekin, namazı kılın, zekatı verin denenleri görmedin mi? Oysa mücadele üzerlerine yazıldığında onlardan bir grup, insanlardan Allah’tan korkar gibi hatta daha da şiddetli bir korkuyla korkuya kapılıyorlar.” “Yani aman şimdi ya tutuklanırız, ya yakalanırız ya takip ediliriz ya basında ismimiz çıkar. MazAllah” diyor “ya ismimiz sizinle beraber bir yerde zikredilirse ne oluruz biz” diyor. “Okul hayatımız var, evleneceğim” diyor, “evleneceğim kız bunu duyarsa ne olur” diyor ya. “Evliliğim yatar bir kere” diyor “bu çok hayati bir konu” diyor. Adam hamam böceği gibi yani kafayı takmış bir kere üremeye. Bak diyor ki Cenab-ı Allah, “Allah’tan korkar gibi hatta Allah korkusundan daha şiddetli bir korkuyla kapılıyorlar” diyor Allah. “Ve diyorlar ki Rabbimiz ne diye mücadeleyi üzerimize yazdın.” Evimizde otursaydık, işimize gücüme gitseydik, evlenip rahat rahat hayatımızı yaşasaydık, bu daha rahat ederdik diyorlar.

“Bizi yakın bir zamana ertelemeli değil miydin dediler.” Yani “biz böyle bir mücadele içerisine girmeseydik, yakın bir zaman erteleseydin de hiç böyle bir faaliyete girmeseydik güzel olurdu” diyorlar. “De ki dünyanın metaı azdır.” Mesela doğurduğun çocuk da yok olup ölecek, sen de yok olup öleceksin, baban, anan da yok olup ölecek, uğrunda işte yerlere yattığın nişanlandığın sevgilim dediğin adam da yarın bir gün tuvalet nasıl çirkin kokular saçıyorsa mezarda onun bin beteri çirkin kokular saçarak vefat edip yok olup gideceksin. Bir mezar açıldığında millet dayanmıyor değil mi? Anormal tiksiniyorlar kokusundan. Perişan oluyorlar. Yani fethi kabir yapılıyor, açılıyor. Adamlar yanaşmıyorlar kokusuna. Bak dünyanın metaı azdır diyor Allah ve kısa sürede oluyor bu, çok kısa sürede. Mesela “Boğaziçi’nden sevgilim var” diyor. E kardeşim gözünü yum, bir anda o mezarın altında olmuş oluyor. Toprağın altı Boğaziçi’li, Boğazüstü’lü filan demiyor, boğaz kenarlı demiyor. Hepsinin yediği, bağırsak muhtevası ağzından çıkıyor mezarda. Değil mi? Doktorum daha iyi bilir. Şişiyor hatta patlıyorlar mezarın içerisinde.

Bak “dünyanın metaı azdır” diyor Allah. Allah bunu özel yaratıyor ki dünyaya bağlanmasınlar diye. “Ahiret ise muttakiler için daha hayırlıdır.” Sonsuz mükemmel. “Siz bir hurma çekirdeğindeki ipince bir iplik kadar bile haksızlığa uğratılmayacaksınız.” Hurma ipliğine bakıyorsun, incecik böyle zor görünüyor yani değil mi incecik. O kadar bile haksızlığa uğramazsınız diyor Allah. Bu kadar güzel bir sistem yapacağım diyor Allah. Bak “her nerede olursanız olun ölüm sizi bulur” diyor bakın. Mutlaka öleceksiniz diyor. Doğurduğunuz varlıklar da ölecek. Çünkü doğurunca, o et parçası kalacak zannediyor. O da ölür. Herkes etten kemikten oluşmuştur. Yani zincirleme o da ölecek. “Yüksekçe yerlerde tahkim edilmiş şatolarda olsanız bile” yani uzun gökdelenlerde de yaşıyor olabilirsin, orada da ölürsün diyor Allah. Bak “yüksekçe yerlerde tahkim edilmiş şatolar.” Gökdelenleri işaret ediyor Kuran. “Onlara bir iyilik dokunarsa bu Allah’tandır derler, onlara bir kötülük dokunursa bu sendendir derler.” Ya başımızı belaya soktun kardeşim diyor. Ne kadar güzel şurada geçinip gidiyorduk diyor. Mahvettin bizi mücadele, dava diye diyor. Bak basında ismimiz çıktı diyor, bütün millet aleyhimizde diyor yaktın bizi diyor adam.

“De ki tümü Allah’tandır fakat ne oluyor ki bu topluluğa hiçbir sözü anlamaya çalışmıyorlar” diyor. Hepsini ben yaratıyorum diyor Allah. “Sana iyilikten her ne gelirse Allah’tandır, kötülükten de sana ne gelirse o da kendindendir.” Yani yaptığın eksikliklerine karşılık o olur diyor Allah. Bazen de imtihan için olur. “Biz seni insanlara bir elçi olarak gönderdik şahit olarak Allah yeter” diyor Allah ayette. “Kim Resul’e itaat ederse, gerçekte Allah’a itaat etmiş olur.” Bunu ahir zamana uyguladığımızda, kim Mehdi (a.s)’a itaat ederse gerçekte Allah’a itaat etmiş olur. “Kim de yüz çevirirse biz seni onların üzerine koruyucu göndermedik.” Kendisi bilir diyor Allah. “Tamam kabul derler” diyor Allah. Şeytandan Allah'a sığınırım. Tamam mücadele edelim, gayret edelim. “Ama yanından çıktıkları zaman onlardan bir grup karanlıklara senin söylediğinin tersini kurarlar,” ya ne diyor bu adam diyorlar ya yanından ayrıldıktan sonra dinledikten sonra. Abuk subuk konuşuyor diyorlar haşa. “Allah karanlıklarda kurduğunu yazıyor” diyor gece karanlığında yaptıkları izahları yazıyor. “Sen de onlardan yüz çevir,” muhattap olma, “Allah’a tevekkül et, vekil olarak Allah yeter.” Ben sana yeterim diyor Cenab-ı Allah.

“Onlar hala Kuran’ı iyice düşünmüyorlar mı? Eğer o Allah’tan başkasının katından olsaydı, kuşkusuz içinde birçok aykırılıklar, çelişkiler, ihtilaflar bulacaklardı.” Bakın Kuran’ın bütününde, 1400 yıldan beri Kuran inceleniyor, tek bir tane bile birbiriyle çelişen açıklama yok, tek bir tane. Ne bilimle çelişen bir şey var, ne kendi arasındaki mantıkla çelişen bir açıklama var, bir insana bir kitap yazdırsan binlerce çelişen konu çıkar. Yani Kuran benzeri bir yazı yazmaya kalksa bir insan, çünkü her biri birbirinden ayrı ayrı konular, değil mi? O kadar fazla çelişki olur ki. Bilimle de çelişir, mantıkla da çelişir her şeyle çelişir. Hiçbir şey ile çelişmiyor bu Kuran’ın bir mucizesidir. Ve bilim hep Kuran’ı sonradan tasdik ediyor. Kuran önde gidiyor. Mesela Kuran dedi ki, “zaman ve mekan sonradan yaratılmıştır” dedi. Adamlar “olur mu öyle şey” dediler ya. “Zaman ve mekan sonsuzdan gelir, sonsuza gidiyor” dediler. 1400 yıl sonra ne dediler biliyor musunuz? “Pardon biz yanlış biliyormuşuz” dediler. “Kuran doğrusunu söylüyormuş” dediler. “Hakikaten zaman ve mekan yokmuş, hakikaten izafiymiş, biz yanlış söyledik” dediler. Bak Cenab-ı Allah diyor, “ilk yaratılışta bütün kainat bulut ve dumanlarla kaplıydı” diyor. Olur mu öyle diyor ya sonsuzdan beri böyleydi dünya diyor. Nereden çıkarıyorsunuz böyle şeyleri diyor.

Bak bilim 1400 yıl sonra dedi ki “dünyanın üzeri bulutlarla ve dumanlarla kaplıydı ilk başlangıcında” dediler. Kuran’ın dediğini tasdik ettiler. Kuran ne diyorsa mesela Kuran diyor ki yedi kattır gökyüzü diyor, 1400 yıl sonra “evet dediler gökyüzü yedi kat, doğru” dediler. Ne diyorsa doğru çıkıyor Kuran. MaşaAllah. “Artık sen Allah yolunda mücadele et diyor, kendinden başkasından yükümlü tutulmayacaksın.” Bu Mehdi (a.s)’a da bir hitaptır. “Müminleri hazırlayıp teşvik et.” Biz ne yapıyoruz sizleri şimdi, hazırlayıp teşvik ediyoruz Mehdi (a.s) öncüsü olarak. Hem hazırlıyoruz hemde diyoruz var gücünüzle gayret edin. Bütün Müslümanları teşvik ediyoruz. “Umulur ki Allah küfredenlerin ağır baskılarını geri püskürtür.” Darwinistlerin, materyalistlerin, ateistlerin ve bütün dünyada Müslümanlara zulüm yapanların ağır baskılarını Cenab-ı Allah umulur ki geri püskürtür diyor. “Allah kahredici baskısıyla diyor daha zorlu acı sonuçlandırmasıyla daha zorludur” diyor Allah. Bu Mehdi (a.s)’ın gücünü gösteriyor Allah. Mehdi (a.s)’da tecelli edecektir Cenab-ı Allah bu yönüyle. Ve bu yine dünya hakimiyeti ayetidir bu. “Müminleri hazırlayıp teşvik et.” Bu Mehdi (a.s)’nin bir özelliğidir. Peygamberimiz’e (sav) hitap etmekle beraber ayet, aynı zamanda Mehdi (a.s)’a işaret ediyor.

“Umulur ki Allah küfredenlerin, bütün dünyadaki küfredenlerin ağır baskılarını geri püskürtür.” Bu ahir zamanda olacaktır. Küfredenlerin ağır baskıları tamamen püskürtülecektir. “Allah kahredici baskısıyla daha zorlu,” Allah’ın kahredici baskısında bir vesile vardır. Kimdir bu, bu Mehdi (a.s)’dır ve Hz. İsa (a.s)’dır. Kahredici güçtür bunlar. Cenab-ı Allah’ın kahredici güçleridir. “Daha zorlu” diyor, Mehdi (a.s) daha zorludur deccaliyetten. “Acı sonuçlandırması da daha zorludur.” Çeşitli intikamlar alacağım diyor Allah, ahir zamanda. Ona da bak, “acı sonuçlandırmasıyla” diyor. Çok acı sonuçlar alacaklar diyor. Ekonomik krizler olur, felaketler olur, “birçok şeyle de küfre karşı Allah acı sonuçlandıracağım” diyor. Müminler de bu sevaba, berekete ve şehitliğe sebep olur, küfürde de acı sonuçlanmaya sebep olur. İnşaAllah. Evet. Müslümanlar samimi olacaklar, İslam’ın dünya hakimiyetini candan isteyecekler, istemeyen kişilere alim demeyecekler. Hak yolda mücadele edenlere, dünya hakimiyetini isteyen Müslümanlara karşı mücadele edip, bunlara inanmayacaklar. Değil mi? Mesela bak, bakıyorum internette bir adam şeytan gibi bir kafa yapmış kendisine, şeytan görüntüsünde, sürekli bizim aleyhimizde yazılar çıkartıyor adam. Kimi avanaklar da ona inanıyor. Mesela bakıyorum iman hakikatleri ile ilgili bir sayfa yapmış, kapatıyor onu.

Bak ahmağa bak ahmağa. Ya kardeşim sen orada iman hakikati anlatmışsın, Kuran’ı anlatmışsın. Niye kapatıyorsun onu sen? Bak bana zarar vereceğim diye Kuran’a saldırıyor ahmağa bak sen. Ya kardeşim bana saldır sen. Kuran’a niye saldırıyorsun? Değil mi? Sersem ahmak. Bana saldır, bana istediğini söyle sen, küfret bana vız gelir tırs gider. Niye Kuran’a iman hakikatlerine saldırıyorsun? Niye Darwinizm, materyalizm aleyhinde hazırlanmış siteleri ortadan kaldırmaya çalışıyorsun? Niye Kuran’ın güzel sözlerini, Peygamberimizin güzel sözlerini, değil mi Cenab-ı Allah’ın vahiyini ortadan kaldırmaya çalışıyorsun? Burada bir şeytaniyet var. Burada bir anormallik var. Güya bana zarar verecek. Bana zarar vermek istiyorsan bana saldır köpek. Kuran’a niye saldırıyorsun? Ve böyle iblislerinden oyununa geliyorlar. Yani bu da çok büyük bir akılsızlık. Ayrıca Müslümanlar diyor mu ki, biz çıkıp diyormuyuz ki ideal Müslümanız, kusursuz Müslümanız, haşa Peygamber gibiyiz, siz bize uyun diyor muyuz biz? Biz ne diyoruz? Biz, Allah’ın zavallı kullarıyız. Gariban kullarıyız, günahkarız, eksik yönlerimiz var, gece gündüz Allah’a dua ediyoruz, tevbe ediyoruz. Biz, bize uyun diyor muyuz? Biz Kuran’a uyun diyoruz. Kuran’a uyalım, Allah’ın vahyine uyalım diyoruz. Peygamberlere uyalım, sahabeye uyalım diyoruz. Örnek insanlar onlardır diyoruz. Değil mi?

Günahkar, hatalı, eksikli bir kul çıkıp da bana uyun der mi? Beni çürütünce kendilerince Kuran’a kendilerince zarar vereceklerini zannediyorlar. Bana bir şey yapamasın sen yani. Ne yapacaksın bana? En fazla ağzını bozarsın değil mi? En fazla şehit edersin, ne yapacaksın başka? Değil mi gazi yaparsın. Başka yapacağın bir şey yok. Bunların hepsi benim için şereftir. Ama buradaki bakın ince çizgiyi anlamıyor bir kısım kendine Müslüman diyen insanlar. Bir Müslüman çıkıp da “ben örneğim” diyemez. Bir Şeyh efendi bile diyemez. Biz ne diyebiliriz? Hz. Muhammed (sav)’e benzeyelim, Hz. İbrahim (a.s)’a benzeyelim, Hz. Musa (a.s)’a benzeyelim, Hz. İsa (a.s)’a benzeyelim. Peygamberlere benzeyelim. Sahabeye benzeyelim diyebiliriz ve biz onları örnek gösteriyoruz, kendimizi örnek göstermiyoruz. Ben kendimi örnek mi gösteriyorum sen bana saldırıyorsun değil mi? Hayır bana zaten saldırmasına ben bir şey demiyorum. Kuran’a saldırmalarına şaşırıyorum ben yani buna hayret ediyorum. Ve buna inanan ahmaklara şaşırıyorum.

Mesela ahir zamanı anlatan hadislerle ilgili bir site. Onu kapatıyor zarar vereceğiz diye. Veya arının hayatı anlatılıyor. Arının yaşantısı anlatılıyor, mucizeleri. O siteyi kapatıyor. Bize zarar verecek diye. Ahmak, arıyla benim ne işim var, ne alakam var yani o Allah’ın yarattığı bir mucize, bir güzellik. Ondan ne istiyorsun? Değil mi? Yani koy resmimi istediğin gibi küfret, istediğini söyle yani. Bana ne etkileyecek yani. Hıncını Kuran’dan ve iman hakikatlerinden almaları bir kısım Müslümanların, ahmaklık üstü ahmaklıktır. Ahirette bunun hesabını veremezler. Değil mi? Burada hikmet var mı? E, tabii ki var. Yani adamın Cehenneminin derinleşmesini takdir ediyor Allah belki de. Ona böyle bir yol açmış Cenab-ı Allah. Senin oradan kapamanla hizmet duruyor mu? Durmuyor. Bak demin sordum mesela 27 bin kişi var şu an izleyen, 27 bin küsür. Gece yarısı, saat kaç şu an?

ALTUĞ BERKER: İki buçuk.

ADNAN OKTAR: Daha yeni haber verdik. Herkesin işi gücü var. Bak gece yarısı seyrediyorlar. Düşün 27 bin çok yüksek bir miktar yani. 27 bin küsür yani. Elhamdülillah. MaşaAllah. Dolayısıyla Müslümanların akılcı bir çizgide Peygamberin (sav) talimatlarına göre hareket etmesi lazım. Ahir zamanda Peygamberimiz (sav) vefatından önce diyor ki “ben vefat edeceğim Allah’ın izniyle. Ben sonsuz yaşayacak bir varlık değilim. Ben sonluyum, her Allah’ın kulu gibi ben vefat edeceğim. Ben sizin imamınızım” diyor, “bütün ümmetin imamıyım. Şimdi Kıyamete kadar sizin imamınız olarak...” Peygamberimiz (sav) komutanımız değil mi? Bizim imamımız. “Kıyamete kadar sizin ne yapmanız gerektiğini, size emrediyorum” diyor Peygamber (sav). “Şu tarihte şunu yapacaksınız, bu tarihte bunu yapacaksınız, hicri 1400’lerde gemi patlayacak” diyor. Şu olaylar olacak; “Ay ve Güneş tutulmaları olacak. Afganistan işgal edilecek, benim evlatlarından Mehdi (a.s) gelecek, ona tabi olacaksınız. Mehdi (a.s) şöyle faaliyet yapacak, İstanbul’a gelecek” diyor. “Yer de belirtiyor Peygamberimiz (sav) bak bahane de yok. “İstanbul’a gelecek” diyor, “İstanbul’da şu kadar faaliyet yapacak” diyor. “Sonra arkasında Hz. İsa (a.s) gelecek, o da, ona tabi olacak” diyor. Binlerce, yüzlerce talimat vermiştir Paygamberimiz (sav), Kıyamete kadar imamlığı geçerliğidir. Biz onun emrine tabiyiz Peygamber efendimizin (sav). Peygamberin imamlığına itaat farzdır, yani onun emrini tutmak farzdır, kalk derse kalkarsın, otur der oturursun. Şimdi kendisinden sonra, ki hayatı istese anlatmayabilirdi, Cenab-ı Allah ona bildirmeyebilirdi. Ama diyor ki Cenab-ı Allah: “ Kıyamete kadar imamınız olarak ben ona her türlü bilgiyi verdim, onun emrine uyun diyor. “Allah.

ALTUĞ BERKER: Bir de Hocam bir ayeti kerimede, “O nefsinden konuşmaz” diyor Hocam ayette.

ADNAN OKTAR: Tabii “o hevasından konuşmaz” diyor değil mi? Şimdi verdiği talimatların hepsi farzdır, biz onun emrine tabiiyiz. Mehdi (a.s) de Peygamberin emir eridir, ona tabidir. O, ne diyorsa yapıyor, Hz. İsa (a.s) da Peygamber efendimize (sav) tabidir. O da ne diyorsa yapacaktır. Dolayısıyla Müslümanların şu an epey bir bölümü, Peygamberin (sav) talimatlarını dinlemiyorlar. Bakın Peygamber (sav) “Bu vaktin benim emrimin ne zaman yapılacağına dair ben size alametler söyleyeceğim diyor. Bu alametleri gördüğünüzde benim emirlerimi yapmaya başlayın” diyor. “Şu şu emirlerim var” diyor, bütün alametleri saymış. Adamlar “biz bunu kabul etmiyoruz diyorlar, biz ehl-i sünnetiz diyorlar, yani dinlemiyoruz” diyor. Onun hesabını verecekler. Dinlemeyince ne oluyor? Zaten dinlememeleri gerekiyor, ahir zamanda onların görevi dinlememeleridir. Yani ahir zamanda Mehdi (a.s)’ı az bir topluluk dinleyecektir, epey bir bölüm insan dinlemeyecektir. Hatta bak Bediüzzaman Said Nursi diyor ki Risale-i Nur külliyatı için: “Risale-i Nur’un diyor sahibi nur talebeleri değildir” diyor. Ya normal de nur talebeleri olması gerekmiyor mu? Risale-i Nur’un sahibi onlar değil diyor.

“Peki kimdir üstadımız?” diyoruz. Said Nursi’ye soruyoruz, “Mehdi ve talebeleridir gerçek sahibi” diyor. Bakın burada bile bir harika durum var. Bak nur talebeleri yine olmuyor. Mehdi ve talebeleri, bütün ağırlık onlarda. “Risale-i Nur’u Hazır bir program olarak neşr ve tatbik edecektir” diyor, “buradan da anlaşılıyor ki” diyor (Said Nursi Hazretleri) “ahir zamanda gelecek o eşhas” diyor yani Mehdi “Risale-i nuru hazır bir program olarak neşr ve tatbik edecektir” diyor. “O da Risale-i Nur’a uyacaktır diyor. Yani Kuran’a uyacak, Risale-i Nur’a uyacak, hadis-i şeriflere uyacak, İmam-ı Rabbani’nin eserlerinden istifade edecek, Darwinist-materyalist alimlerin eserlerinden istifade edecek ve İslam’ı dünyaya hakim edecek, vesile olacak. Ama “Risale-i Nur’un gerçek sahibi O’dur” diyor. Ahir zaman işte böyle bir vakittir. Peygamberin (sav) emirlerini insanlar tutmayacaklar, belirttiği halde, anlattığı halde ve alimim diyen sahtekarların peşine gidecekler. Peygamberin (sav) talimatının zıttı açıklamalar yapanların peşine gidecekler. Peygamber mesela “7000 yıldır ömrü”, bir tarih veriyor 7000 yıl, “5600 yılı da geçmiştir” diyor. Yani ne kadar kolaylık Peygamber’den. 1400 ile 1500 arasın da olduğu anlaşılıyor çok net. “Yok diyor oradan hesap çıkmaz” diyor. Binlerce insan da buna inanıyor, ya kardeşim Peygamber (sav) rakam veriyor. Bakın ‘7000 ve 5600’. Bu rakamlar niçin verilir? 5600 yılı geçmiştir niye denir yani? Hesap yapılsın diye verilir. 7000’den 5600’ü çıkart diye verilir. Bunun hesabını geri zekalı bir insan bile olsa, bunu yapar; çok kolay bir şeydir bu değil mi? Yaptığımızda 1400 ile 1500 arası olduğu anlaşılıyor. Bunu anlamamazlıktan geliyorlar. Niye anlamamazlıktan geliyorlar? Çünkü kaderleri öyle de onun için.

CİHAT GÜNDOĞDU: Hatta hadisi reddediyor.

ADNAN OKTAR: Hadisleri de bir anlamamazlıktan geliyor. Önce yok diyor, sonra var diyor. Değil mi? Bir de ona inananlar da oluyor. Mesela haşa huzurdan, neyse artık söylemeyeyim. Böyle akıl almaz bilgiler onlara öğretiyor. Akıl almaz şeyler yani Kuran’a, İslam’a tamamen zıt şeyler. Onun peşinden gidiyorlar. Evlilik üzerine, cinsel organının sağlığını nasıl sağlayabilir, işte diğer cinsel ilişkiyi nasıl yapabilirler, pilavı nasıl yiyebilir, kavunu neyin üstüne yemesi gerekir; sanki hayati hayati konular bunlarmış gibi. Bir de gösterdiği metotlar da akıl almayacak gibi. Yani ben anlatmaya haya ediyorum, burada izah etmeye ve bunu büyük bir huşu içinde dinleyip, bunları uyguluyor. Sen cinsel organının sağlığı ile ilgileneceğine, İslam’ın dünyaya hakimiyeti ile ilgilen. Değil mi? Acil olan bu, yani onunla ilgili konuları öğreniyor. Onunla ilgili karmakarışık Kuran’a, İslam’a zıt bilgiler öğreniyor; hakaretamiz şeyler öğreniyor, garip izahlar. Yani Kuran’ı tenzih ederim, Kurani her türlü izahı tenzih ederim. Dolayısıyla ana konulardan Müslümanları uzaklaştırıyorlar, ana hedeflerden uzaklaştırıyorlar ve bunu din ve Allah adına yapıyorlar. Bir kısmı da siyasi görüş nedeniyle oturup destekliyor böyle tipleri. Halbuki bak uğursuzluk ve bereketsizlik getirir. Yani bu kişilerin yüzünden koskoca davalar kaybedilmiştir. Yani “zarar verir” diyor, bereketsizlik getirir ve uğursuzluk getirir. Yani bir uğursuzluk ve bereketsizlik varsa bunun kökenini insan araştırmaz mı? Bu tip vakalardan oldu, birçok Müslümanın zor durumda kalmasının nedeni.

 


Nisa Suresi, 74-77 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 5 Eylül 2010 tarihli röportajından Nisa Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınırım. “Öyleyse, dünya hayatına karşılık ahireti satın alanlar” yani Allah’a tamamen teslim olanlar, “Allah yolunda mücadele etsinler” diyor Allah. Bu da gene Ahir zamanda Mehdi (a.s.) devrini veriyor ebcedi. İnşaAllah. Nisa Suresi 74.

Şeytandan Allah’a sığınırım, Nisa Suresi 75, Allah bak soruyor Müslümanlara, bütün insanlara soruyor, “Size ne oluyor ki” diyor Allah. Özellikle de asrımız Müslümanlarına. Bak, “Size ne oluyor ki, Allah yolunda ve: ‘Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu ülkeden çıkar’”, halkı zalim, Afganistan’da zulmediyorlar. Irak’ta zulmediyorlar, birçok yerde, say say say say sabaha kadar sayarız, her yerde zulüm var Müslümanlara. Bakın dikkat edin, “bize Katından bir veli” bir Mehdi (a.s.) “’gönder, bize Katından bir yardım eden yolla’ diyen erkekler, kadınlar ve çocuklardan zayıf bırakılmışlar adına neden mücadele etmiyorsunuz?” diyor Allah. “Niye oturdunuz kaldınız?” diyor. “Niye bütün fitne yeryüzünden kalkıncaya kadar, din Allah’ın oluncaya kadar mücadele etmiyorsunuz?” diyor Allah.

Bakın bir daha okuyorum ayeti, Cübbeli iyi dinlesin. Şimdi o yan gelip yatmıştır. İnşaAllah. Üçüncü remde midir?

OKTAR BABUNA: Üçüncü remdedir. Derin uykudadır.

ADNAN OKTAR: Bir ara şöyle hafif uykudan kalktıysa bir baksın. “Size ne oluyor ki” diyor, bakın “Allah yolunda ve: ‘Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu ülkeden çıkar’” ve Müslüman demek ki mutlaka bir baş, bir yönetici, bir Mehdi (a.s.) istiyor. Bu Allah’ın sünneti, Allah kendi sünnetini burada açıklıyor, Allah’ın kanunu. Bak, “bize Katından bir veli (koruyucu sahib)” sahib-i zaman, zamanın sahibi yani Mehdi (a.s.) “gönder.” Bakın ayetin ikinci kısmında devam ediyor, “’bize Katından bir yardım eden yolla’ diyen erkekler, kadınlar ve çocuklardan zayıf bırakılmışlar adına mücadele etmiyorsunuz?” diyor. Bütün dünya şu an kurtuluş bekliyor Müslümanlar. Hıristiyan alemi de bekliyor, perişan haldeler. Fakat bunu müminler söylüyor. Yani ‘bir yardım eden yolla’ diye. Münafık bunu söyleyemez, kafir zaten söylemez. Münafık söylerse bu zaten ilk başta münafığa karşı mücadele edecektir. Onun için demez münafık. Bak, “bize Katından bir veli” Allah’ın velisidir Mehdi (a.s.), “koruyucu ve sahip” sahibi, o zamanın sahibi kim? Sahib-i zamandır değil mi? Sahib-i zaman Mehdi (a.s.)’dir, zaten lakabı sahib-i zamandır. Bak sahip diyor zaten burada. “’Sahip gönder, bize Katından bir yardım eden yolla’ diyen erkekler, kadınlar ve çocuklardan zayıf bırakılmışlar adına savaşmıyorsunuz?” Bu ayetin ebcedi de gene Mehdi (a.s.) devrini veriyor, 75.ayet.

“İman edenler Allah yolunda mücadele ederler” bütün benlikleriyle, bütün güçleriyle “inkar edenler” ve münafıklar, müşrikin ve müşrikat, münafıkun ve münafukat ve kafirler “inkar edenler ise tağut yolunda savaşırlar, öyleyse şeytanın dostlarıyla savaşın.” Mücadele edin, yani münafıklarla, küfürle mücadele edin. “Hiç şüphesiz, şeytanın hileli-düzeni pek zayıftır.” Yani münafıkların, küfrün hileli düzeni pek zayıftır. Ahmakça hareket ederler, çok rahat yenersiniz diyor Allah, inşaAllah.

“Kendilerine; ‘Elinizi (savaştan) çekin, namazı kılın, zekatı verin’ denenleri görmedin mi? Oysa savaş mücadele” Allah yolunda mücadele etmek “üzerlerine yazıldığında, onlardan bir grup, insanlardan Allah'tan korkar gibi- hatta daha da şiddetli bir korkuyla- korkuya kapılıyorlar” münafıklar da öyledir. Dehşetli korkudan dolayı kaçar zaten Müslümanların yanından. Allah’tan korkmaz ama insanlardan korkar. İnsanlardan korktuğu için, keyfi ve rahatı için Müslümanların yanından kaçar. Sonra bakın böyle küstah bir üsluba geçiyorlar, “Rabbimiz, ne diye savaşı üzerimize yazdın?” Allah’a karşı bak ne kadar pervasız ve küstah bir üslup haşa. “’Bizi yakın bir zamana ertelemeli değil miydin?’ dediler” diyor. Bakın demek ki bu münafıkların ve küfrün üslubu. Allah’a karşı böyle pervasız, çirkin bir cesaretle konuşmak, münafıklar ve kafirlerin yapacağı bir üslup. Müslüman bunu yapmaz. Onun için Cübbeli böyle bir üsluptan şiddetle kaçınsın. Allah’tan korksun.

 


Nisa Suresi, 75-76 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 17 Mart 2010 tarihli röportajından Nisa Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Ne kadar anlatsak da bir kısım vatandaşlar kendi şeylerinde gitmeye devam ediyorlar.

Evet, bak Nisa Suresi, 75; “Size ne oluyor ki”, bak, “Allah yolunda ve: ‘Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu ülkeden çıkar’” artık bunalmış Müslümanlar orada, Allah’a sığınıyorlar, diyorlar ki; “bize Katından bir veli” bir Mehdi (a.s.), “gönder” diyorlar, bir lider. Müslüman’ın vasfı demek ki bu, kurtuluş istiyor. İttihad istiyor, birleşmek istiyor. “Bize Katından bir yardım eden yolla” diyen erkekler, kadınlar ve çocuklardan zayıf bırakılmışlar adına mücadele etmiyorsunuz” diyor. Allah kınıyor, telin ediyor Allah. Bu birliğin istenmemesini, bu liderliğin gereğinin yapılmamasını kınıyor Allah. “İman edenler Allah yolunda mücadele ederler; inkar edenler ise tağut yolunda mücadele ederler. Öyleyse şeytanın dostlarıyla mücadele edin. Hiç şüphesiz, şeytanın hileli-düzeni pek zayıftır” diyor. Yani bak bu sistem uygulansa yani gözlerinin önünde dağlar gibi görünen engellerin tereyağı gibi eridiğini görecekler. Hiçbir şey kalmaz.

ALTUĞ BERKER: Hocam, siz daha iyi bilirsiniz inşaAllah Ayet ve sure numarası 4. surenin 75. ayeti. Toplayınca 79 ediyor. Yani 1979, yani Mehdi (a.s.)’ın çıkış tarihi olan Hicri 1400’e denk gelmiş oluyor inşaAllah.

ADNAN OKTAR: Evet, maşaAllah.

 


Nisa Suresi, 75. Ayetinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 7 Ağustos 2010 tarihli röportajından Nisa Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınıyorum. “Size ne oluyor ki, Allah yolunda,” Bak Allah, Cenab-ı Allah “Size ne oluyor ki,” diyor, Allah uyarıyor. “Allah yolunda” Allah için “ve: ‘Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu ülkeden çıkar.’” Öldürüyorlar, asıyorlar, kesiyorlar, şehit ediyorlar, ırzlarına geçiyorlar, perişan ediyorlar. Bak Müslümanlar yalvarıyor; “’bizi halkı zalim olan bu ülkeden çıkar, bize Katından bir veli (koruyucu sahib)’” Bir Mehdi “’gönder, bize Katından bir yardım eden yolla”’ Yani, Rabbim bize bir kurtarıcı yolla, bir Mehdi, bir kurtarıcı. Bak açık; “’Bize Katından bir yardım eden yolla’ diyen erkekler, kadınlar ve çocuklardan zayıf bırakılmışlar, ezilmişler adına Allah rızası için,” “niye savaşmıyorsunuz?” diyor Allah, “niye mücadele etmiyorsunuz?” diyor Allah. Ben kendi kendimin Mehdi’siyim de ondan mı diyecek Ahirette bu adam, bu arkadaşımız değil mi? Böyle olmaz. Kuran’ın bak açık hükmüdür İttihad-ı İslam. Türk-İslam Birliği’ni kurmadan ne Türklük alemine, ne İslam alemine rahat yok. Her yerde millet birbirini kırıp geçiriyor. Bak, PKK’nın Güneydoğu’da neler yaptığını herkes biliyor, benim anlatmama gerek yok. İttihad-ı İslam olsa, Türk-İslam Birliği olsa, olur mu öyle bir olay? Söylememize gerek kalır mı, PKK buradan gitsin falan dememize gerek kalır mı?

OKTAR BABUNA: “Akıllarından bile geçiremezler” demiştiniz Hocam inşaAllah.

ADNAN OKTAR: Karanfil sularlar onlar, inşaAllah. Papatya yetiştirirler. Hiç söylemeye dahi gerek yok. Bak adamlar oturuyorlar, kabadayılık yapıyorlar. Çakallık yapıyorlar Güneydoğu’da değil mi, niye? Türk-İslam Birliği olmadığı için. Ben kendi kendimin Mehdi’siyim. İşte böyle olur kendi kendinin Mehdisi olursan sen. Kendi kendisinin Mehdisi olmanın amacı, Kuran’a tam tabi olmaktır. İttihad-ı İslam’ı savunmaktır. Kendi kendisinin Mehdisi öyle olursun sen. Kendi kendisinin Mehdi’siyim, iki türlü yorumlanacak gibi. Bir rahmani, bir şeytani yorumlama vardır. Rahmani; Kuran’a tam tabi olma, İttihad-ı İslam ve Allah’ın dinini her yere dünyaya yaymaktır. Yazık Hristiyanlar da bak teslis inancıyla perişan oluyorlar, üçleme ile değil mi? Allah’a şirk koşuyorlar. Yazık günah değil mi o insanlara da? Türk-İslam Birliği olsa, o da kalkacak ortadan. Ben kendi kendimin Mehdi’siydim dediğinde Ahirette, bir de bakar ki Cehennemin tam ortasında. Çünkü onu bambaşka yorumlamış oluyor. Kendi kendimin Mehdi’siyim, diyorsun, evet. Yüzlerce ayet İttihad-ı İslam’ı anlatıyor Kuran’da, sen ne yaptın? Yapmadın, hiçbir şekilde de yapmadın.

Peki o zaman namazı da diyeceksin ki; “ben İttihad-ı İslam’ı kabul etmedim, ona gerek duymadım, çünkü kendi kendimin Mehdi’siydim” diyeceksin. Namazı da kılma o zaman kendi kendinin Mehdi’siysen o zaman sen. Çünkü eğer tırstığın, çekindiğin için Mehdiyet’i kabul etmiyorsan, namazı da annen baban ayıpladığı için yahut arkadaşların, iş yerinde ayıplandığın için namazı da bırakacaksın. Nitekim bırakıyorlar, bırakıyor adam değil mi? Adam mücella bir vaziyette geziyor. Ondan sonra işi sadece şarkıya, türküye döküyor. Olmaz. Şarkıyla, türküyle kendi kendisinin Mehdisi olunmaz. Akıllarını başlarına alacaklar. Korkmasınlar, Allah korur. Allah’a vereceğin bir can borcun var ne var? Bir şey yok. Müslüman zaten barışçıl, zaten sevecen. Damla kan akıtılmayacak zaten. Bütün silahlar kalkacak değil mi? Gerçek demokrasi, gerçek barış, gerçek kardeşlik, gerçek sevgi, gerçek muhabbet, gerçek sanat ve gerçek bilim. Ne kadar güzel. İnsanların kafasına bir kan gelecek, kendilerine gelecekler.

Yazık değil mi benim milletime? Sapsarı yüzleri, dışarı çıkıyorum, hemen hemen hiç kimsenin yüzü gülmüyor, kimse kimsenin yüzüne bakamıyor. Böyle hayat olur mu? Türk-İslam Birliği olacak da, yüzü sapsarı olacak. Kan damlayacak benim milletimin yüzünden, kan inşaAllah. Böyle acayip sıhhatli, sağlıklı olacaklar. Neşeli olacaklar, güler yüzlü olacaklar, şakacı olacaklar. Her gören birbirine selam verecek, bağrına basacak. Birbirlerine yemek ısmarlayacaklar, sohbet edecekler. Kardeşim köylerden geçiriyoruz mesela arabalarla, akşam oldu, ben niye evime gideyim? “Selamün aleyküm. Tanrı misafiri, Allah’ın misafiriyim” derim gelirim. En güzel yatağı hazırlar, yemeği, o da bana gelir kardeşiz. Herkes birbirinden korkuyor, herkes birbirinden çekiniyor. Tabii korkmayan, çekinmeyen de var, rahat olan yerler de var ama dünyanın genelini söylüyorum. Bu dehşet verici, dünyayı bir Cennete çevirelim, Cennet gibi olsun dünya. Ahirette de gerçek Cennete gidelim inşaAllah.

 


Nisa Suresi, 75. Ayetinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 24 Ağustos 2010 tarihli röportajından Nisa Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

OKTAR BABUNA: Siz halbuki açıklamıştınız, Kuran’da da çok sayıda ayet var, İslam’da.

ADNAN OKTAR: Oku.

OKTAR BABUNA: İnşaAllah, şeytandan Allah’a sığınırım. “Size ne oluyor ki, Allah yolunda ve: “Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu ülkeden çıkar, bize Katından bir veli (koruyucu sahib) gönder, bize Katından bir yardım eden yolla” diyen erkekler, kadınlar ve çocuklardan zayıf bırakılmışlar adına cehd etmiyorsunuz, çaba göstermiyorsunuz?” (Nisa Suresi, 75)

ADNAN OKTAR: Şimdi o cahillere bir daha ayeti şerh ederek oku.

OKTAR BABUNA: İnşaAllah. “Size ne oluyor ki.”

ADNAN OKTAR: Cenab-ı Allah diyor ki; “Size ne oluyor ki” demek ki anormallik yapıyorsunuz, bir hastalık var üzerinizde, şaşırtıcı bir durum var. Çirkin bir hareket yapıyorsunuz. Yani insanları hayretler içinde bırakan çok garip bir karakter gösteriyorsunuz. Yanlış bir tavır içindesiniz. Onun için Allah diyor; “size ne oluyor ki.”

OKTAR BABUNA: “Allah yolunda ve: “Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu ülkeden çıkar.”

ADNAN OKTAR: Bak “Allah yolunda,” Allah rızası için yaşıyor. “Zalim olan ülkeden bizi çıkar.” Nereler bunlar? Cübbeli sayıyor bak; Türkistan, şura bura her yeri sayıyor. Hemen hemen bütün İslam ülkelerini sayıyor. “Her yer felaket dolu” diyor ama “deccal gelmedi” diyor. “Deccal ne yapacak?” diyoruz, “dinsizliği yayacak” diyor. “Yüzde kaç?” diyorsun, “yüzde 95 dinsizlik var” diyor. “İslam ülkeleri işgal altında mı?” “Evet, işgal altında” diyor. “Kan akıyor mu?” “Akıyor” diyor. “Deccal bunları mı yapacak?” diyorsun, “evet, bunları yapacak ama Deccal gelmedi” diyor. “Mehdi (a.s.) gelmesi gerekir mi?” “Ne gerek var Mehdi (a.s.)’ye” diyor. “Türk-İslam Birliği’ni hiç ağzıma almak istemiyorum” diyor. “İttihad-ı İslam’a hiç gerek yok” diyor. “Çözüm ne?” diyorsun, “ölelim, ölüp kurtuluruz” diyor. Adam anlatıyor işte gördünüz. Anlı şanlı Cübbeli Ahmet Efendi Hazretleri, değil mi? Büyük müçtehit, o da büyük müçtehit, müceddid. Asrın kutbu o da. Bir tane de Faruk Beşer şaşar, o da asrın kutbu, her yer kutup doldu. Her biri ayrı bir evliya.

O sünnet düğünü gibi, orada öyle ateşler fışkırtarak falan, gidip portakal sandığı gibi o tahtına otururken Müslümanları gidip orada feci şekilde şehit ediyorlar, perişan ediyorlar. Kendin de anlatıyorsun. Portakal sandığı gibi taht yaptıracağına kendine, değil mi? Konfetiler, dünyanın konfetisi, yağmur gibi kafasına konfeti yağıyor. Havai fişekler, bilmem neler falan, Michael Jackson gibi ortalığı birbirine katacağına, onların parasıyla git kitap dağıt, tebliğ yap. İttihad-ı İslam’dan bahset. İttihad-ı İslam’dan bahsedememesi çok felaket bir olay, ağzına alamıyor. Bak, Faruk Beşer şaşar, o da ağzına almıyor İttihad-ı İslam’ı. Ortak özellikleri. Osman Ünlü, o da söyleyemiyor İttihad-ı İslam’ı. “Müslümanlar birlik olsun, dünyaya hakim olsunlar; Müslümanların adaleti, güzel ahlakı bütün dünyada yansısın, yaşansın” diyemiyor adamlar, söyleyemiyorlar. Her biri ayrı bir allame değil mi? Çok acayip bir durum var.

 


Ahirette Sorulması Muhtemel Kuran Ayetleri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 20 Ocak 2011 tarihli röportajından ahirette sorulması muhtemel Kuran ayetleri ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Mesela bakın, Al-i İmran Suresi, 103’te Cenab-ı Allah, şeytandan Allah’a sığınırım; “Allah'ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın.” Bana diyor ki arkadaş; “Ahir zamanda Mehdiyet’i anlatıyorsunuz, İslam’ı anlatıyorsunuz bize ahirette soracaklar mı?” diyor. Ona ahirette sorulacak soruları söylüyorum. Al-i İmran Suresi 103, “Allah'ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın”. Adam oraya sallanarak gelecek, diyecek “Ben dağıldım ve Allah’ın ipine de sımsıkı sarılmadım” diyecek. Bu nedir? Bu bölünmüşlük işte, ayrılma. Anti-Mehdi hareket demektir. Bunun cevabını vereceksin. Veremezsen ne yapacaksın?

Al-i İmran Suresi 104, “Sizden; hayra çağıran, iyiliği (marufu) emreden ve kötülükten (münkerden) sakındıran bir topluluk bulunsun. Kurtuluşa erenler işte bunlardır.” Bu topluluk nedir? Hz. Mehdi (a.s) grubudur, Mehdiyet’tir. Böyle bir topluluğa yardım ettin mi sen? Allah bunu sorduğunda ne diyeceksin? Bak, diyor ki; “Hayra çağıran, iyiliği (marufu) emreden ve kötülükten (münkerden) sakındıran bir topluluk bulunsun.” “Bu topluluk beni ilgilendirmedi” dersen sen, ne olacak durumun ahirette? Al-i İmran Suresi, 105; “Kendilerine apaçık belgeler geldikten sonra, parçalanıp ayrılan ve anlaşmazlığa düşenler gibi olmayın.” Sen parçalanmışsın, ayrılmışsın; mezheplere, tarikatlara, tarikatlar içinde yine gruplara, gruplar içinde yine gruplara ayrılmışsın ve Müslümanlara yönelik nefret dolu ifadelerin var. Ağzına hiç sevgiyi almazsın, şefkati almazsın; dostluğu, kardeşliği almazsın; birlik, bütünlüğü almazsın. Böyle tiplere dikkat edin, hayatlarında sevgiden bahsetmezler. Bakın yazılarına, açın internetten, oradan buradan, gazetelere de bakabilirsiniz. Mesela 500 tane yazısı çıktıysa bir bakın, hangi yazısında sevgiden bahsetmiş, hangi yazısında şefkatten, merhametten, dostluktan, kardeşlikten, birlikten, beraberlikten, İttihad-ı İslam’dan, Türk-İslam Birliği’nden, İslam ahlakının dünya hakimiyetinden bahsetmiş. Bol bol dedikodu, laf sokma, ona buna iftira atsın, buğz etsin, tekvir etsin. Böyle şeyler olursa ahirette bunun hükmünün ne olacağını kendisi görür ahirette, inşaAllah.

Enfal Suresi, 39; bakın Cenab-ı Allah diyor ki, şeytandan Allah’a sığınırım; “Fitne kalmayıncaya ve dinin hepsi Allah'ın oluncaya kadar onlarla mücadele edin.” Bu Mehdiyet değil mi? Bak, “Fitne kalmayıncaya kadar”; fitne ne demek? İslam’ın, Kuran’ın ulaşmadığı, İslam ahlakının yaşanmadığı her yer fitnedir. Sevginin, merhametin, şefkatin olmadığı; terörün, anarşinin olduğu her yer fitnedir. “Ve dinin hepsi Allah’ın oluncaya kadar,” din her yönden dünyaya hakim oluncaya kadar onlarla mücadele edin” diyor. Sen yapıyor musun bunu? Yok. Bu ayet neyi anlatıyor? Mehdiyet’i anlatıyor. Sen diyorsun ki, “Mehdiyet’ten nerede bahsediyor?” İşte burada bahsediyor. O illa istiyor ki, falanca kişi Mehdi’dir diye Kuran’da yazsın istiyor. Böyle yazmaz. İslam aleminin lideri olan kişiye biz Mehdi (a.s) diyoruz. Ve o topluluğa, İslam’ı dünyaya hakim eden, vesile olan topluluğa Mehdiyet grubu diyoruz, Mehdi topluluğu diyoruz.

Şura Suresi, 13; “Dini (İslam’ı) dosdoğru ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin.” Mezheplere, cemaatlere, gruplara ayrılıp birbirinizle uğraşmayın. Birbirinizi tekfir etmeyin. Birbirinizle mücadele etmeyin. Birbirinizi sevin, dost olun. Yemeğinize gidin. İftarlara gidin. Kardeş olun, birbirinizin evine gidin, komşuluk edin, sohbet edin. Birbirinizi koruyup, kollayın. İyi günde, zor günde birbirinize destek olun. Ayetin anlamı bu.

Şura Suresi, 14; şeytandan Allah’a sığınırım, “Onlar, kendilerine ilim geldikten sonra,” yani Kuran’ın bilgisi, İttihad-ı İslam’ın önemi, Türk-İslam Birliği ile ilgili bütün bilgiler geldikten sonra, “yalnızca aralarındaki 'tecavüz ve haksızlık' dolayısıyla ayrılığa düştüler.” Enaniyet, gurur ve kibirden ayrılığa düşüyorlar. Allah bunu telin ediyor işte, Kuran’da. Bunun hesabını verecekler ahirette, bu ayetlerin.

Enfal Suresi, 46; “Çekişip birbirinize düşmeyin, çözülüp yılgınlaşırsınız, gücünüz gider.” Alevi, Sünni, Bektaşi, Vahhabi; birbirinize yönelip düşmanca bakış açınız olmasın. Birbirinizden nefret etmeyin. “Çekişip birbirinize düşmeyin, çözülüp yılgınlaşırsınız, gücünüz gider.” Şimdi çözülüp yılgınlaşmadılar mı? Çözülüp yılgınlaştılar. Güçleri gitmedi mi? Gitti. Bak, “Amerika’dan çekiniyoruz” diyorlar, “İsrail’den çekiniyoruz” diyorlar. Türk-İslam Birliği’ne yanaşmayan bayağı bir insan var. Bu ayetin hükmü ahirette sorulacak, inşaAllah.

Enfal Suresi, 73; “İnkâr edenler birbirlerinin velileridir”. Deccaliyet, deccal orduları birbirilerinin velileridir. “Eğer siz bunu yapmazsanız (birbirinize yardım etmez ve dost olmazsanız),” birbirinizi desteklemezseniz,”yeryüzünde bir fitne ve büyük bir bozgunculuk (fesat),” anarşi ve terör,”olur” diyor Allah. Sen bunu yapıyor musun? Yapmıyorsun. Yapana destek oluyor musun? Olmuyorsun.Bu ayetin de hesabını vereceksin, inşaAllah.

Şura Suresi, 39; “Ve haklarına tecavüz edildiği zaman,” Afganistan’a, Irak’a, Moro’ya, Çad’a saldırıldığında; küfür, tuğyan, dalalet Müslümanın ırzına, namusuna, dinine, imanına saldırdığı zaman, “birlik olup karşı koyanlardır” diyor. Sen birlik olup savundun mu? Olmadın. Birlik olmak için gayret ettin mi? Etmedin. İşte bu birlik olması için yapılan gayrete Mehdiyet diyoruz biz, Mehdilik hareketi deniyor, inşaAllah. Birlik olup karşı koyuyorsan başında bir lider olur. Topluca karşılık verirsen ilimle, bilgiyle, akılla, sevgiyle, bunun adına biz Mehdiyet diyoruz.

Saff Suresi, 4; “Şüphesiz Allah, Kendi yolunda, sanki birbirlerine kenetlenmiş bir bina gibi,” binalar var ya, birbirine yapışık binalar,”saf bağlayarak mücadele edenleri Allah sever” diyor. Sen bunu yapıyor musun? Yok. Sen internet sayfalarından, oradan buradan, kudurmuş gibi Müslümanlara saldıracaksın, iftira atacaksın, hakaret edeceksin, tekfir edeceksin, İttihad-ı İslam’a karşı olacaksın, Türk-İslam Birliği’ne karşı olacaksın, Mehdiyet’e karşı olacaksın. Sonra da kendini doğru yolda zannediyorsun. Kuran’ın bu hükmüne giriyorsun. Ahirette bu hükmü açıklamak durumunda kalacaksın. Tabii açıklayabilirsen.

En’am Suresi, 159; “Gerçek şu ki, dinlerini parça parça edip kendileri de gruplaşanlar, sen hiçbir şeyde onlardan değilsin. Onların işi ancak Allah'adır. Sonra O, işlemekte olduklarını kendilerine haber verecektir.” Bak, “Gerçek şu ki, dinlerini parça parça edip,” adam parça parça etmemiş mi dinini? Kendileri de gruplaşmamış mı? “Kendileri de gruplaşanlar” diyor. “Sen hiçbir şeyde onlardan değilsin.” İşte burada Mehdi (a.s)’a hitap var. Mehdi (a.s) çünkü gruplaşmayı ve dinin parça parça olmasını kabul etmiyor. Mehdi cemaati ve Mehdi (a.s) kabul etmez. Biz de kabul etmiyoruz Mehdiyet grubu olarak, çünkü biz de Mehdi (a.s) talebesiyiz. Ben de Mehdi (a.s) talebesiyim ve kabul etmiyorum. Tabii şu an zaruri olarak mezhepler var. Ama Mehdi (a.s.) çıktığında mezhepler kalkıyor, gruplar kalkar. Cemaatler, tarikatlar olmaz. Bütün Müslümanlar, hepsi ittifak halinde olacaklar. Bütün Türklük alemi, bütün İslam alemi bir bütün; blok, bütün olacak, inşaAllah.

Al-i İmran Suresi, 104. O kadar çok ayet var ki; “Sizden; hayra çağıran, iyiliği (marufu) emreden ve kötülükten (münkerden) sakındıran bir topluluk bulunsun. Kurtuluşa erenler işte bunlardır.” İşte bu Mehdi cemaatidir, inşaAllah.

“Size ne oluyor ki, Allah yolunda ve: “Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu ülkeden çıkar” mesela Afganistan, Irak, “Bize Katı’ndan bir veli (koruyucu sahip) gönder, bize Katı’ndan bir yardım eden yolla.” Bu nedir? Mehdi (a.s.), Mehdi (a.s.) beklentisi işte, Kuran’da açık açık geçiyor. “Katı’ndan bir veli” nedir? Koruyucu, sahip; ‘Sahib-i Zaman’ değil mi Mehdi (a.s)’ın lakabı? “...gönder. Bize Katı’ndan bir yardım eden yolla.” Nedir bu, Müslümanların lider istemesinin sebebi? İşte Mehdi (a.s)’ı beklemeleri. “…diyen erkekler, kadınlar ve çocuklardan zayıf bırakılmışlar adına niye mücadele etmiyorsunuz?” diyor Allah; Nisa Suresi, 75’te.

Nisa Suresi, 76; “İman edenler Allah yolunda mücadele ederler; inkar edenler ise tağut yolunda mücadele ederler. Öyleyse şeytanın” deccalin “dostlarıyla mücadele edin. Hiç şüphesiz, şeytanın,” deccaliyetin, “hileli-düzeni pek zayıftır” diyor Allah. Darwinizm, materyalizm gibi pek zayıf, vurdun mu gidiyorlar.

Nisa Suresi, 84; “Artık sen Allah yolunda mücadele et, kendinden başkasıyla yükümlü tutulmayacaksın. Mü'minleri hazırlayıp-teşvik et.” Ben ne yapıyorum? Müminleri hazırlayıp teşvik ediyorum. İttihad-ı İslam’a, Türk-İslam Birliği’ne. Demek ki bu Allah’ın hükmü. “Mü'minleri hazırlayıp-teşvik et. Umulur ki Allah, küfredenlerin,” materyalist, Darwinist, ateist düşüncenin, “ağır-baskılarını,” televizyonlardan, radyolarda, internetten yaptıkları; müşriklerin, münafıkların, yobazların, “ağır-baskılarını geri püskürtür. Allah, 'kahredici baskısıyla' daha zorlu, acı sonuçlandırmasıyla da daha zorludur.” Yani Mehdiyet’i yenmenin imkanı olmadığını söylüyor Allah.

 


Nisa Suresi, 75. Ayetinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 8 Mayıs 2013 tarihli sohbetinden Nisa Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Mehdiyet iki koldan ilerliyor. Bir batın yönü var, bir de zahir yönü var. Şimdi bu Bangladeş’teki şahadetler batın yönüdür. Çünkü bu olmazsa Mehdiyet gelişmiyor. Allah Müslümanların hamiyet-i İslamiye’sini geliştirmek için bu olayları meydana getirttiriyor. Uyuyor Müslümanlar, büyük bir bölümü uyuyor. Suriye’de de bu vahşetin, bu büyük olayların kökeninde Müslümanların uyanmasını teşvik var. Bak Cenab-ı Allah diyor ki, şeytandan Allah’a sığınırım, “ezilmiş çocuklar, yaşlılar, perişan insanlar, mustazaflar uğruna, acı çekenler uğruna, ezilenler uğruna niçin Allah rızası için mücadele etmiyorsunuz?” diyor Allah. (Nisa Suresi, 75) “Nasıl vicdanınız var?” diyor, “niye bekliyorsunuz?” diyor, ayet. Mealen. Coşturmak için Allah müminleri batın yönüyle böyle bir gelişme yapıyor. Bu olay Mehdiyet’le bağlantılıdır. Hz. Hızır (a.s) ile bağlantılıdır, Mehdiyet’le bağlantılıdır. Mehdiyet de aman kan akmasın, aman kan akmasın, aman sevgi olsun, sevgi olsun, muhabbet olsun diye iman hakikatleriyle, Kuran mucizeleriyle bir koldan onlar ilerliyor. Hıristiyan âlemi içerisinde ayrı bir kol ilerliyor. Musevi âlemi içerisinde ayrı bir kol ilerliyor. Onlar da Hz. Hızır (a.s)’ın kontrolünde. Batınını kardeşlerimizin büyük bölümü göremiyordur, göremezler de inşaAllah. Birçok insan göremez. Bizler de birçoğunu göremiyoruz. Ama zahirini görebiliyoruz.

Zahirde Mehdiyet’i durdurmanın mümkünü yok, imkansızdır. Ama hiçbir siyasetçi İslam âlemini birleştiremez. Zemin hazırlar ama birleştiremez. Rahmetli Abdülhamit de çok uğraştı, birleştiremedi. Turgut Özal da çıktı, birleştiremedi, başkası çıktı birleştiremedi. Yapamazlar. Ancak Hz. Mehdi (a.s) iledir. Mesela bak Tayyip Hocam da gayret ediyor, Mehdiyet’e zemin hazırlıyor. Sayın Dışişleri bakanımız gayret ediyor, Mehdiyet’e zemin hazırlıyor. Ama Sayın Dışişleri bakanı maşaAllah adeta Hz. Hızır (a.s)‘ın talebesi gibi o, gördüğüm. Bayağı şevkli, güzel. Ama illa ki Hz. Mehdi (a.s)’a nasip olacaktır. Herkes istesin veya istemesin şuan Hz. Mehdi (a.s)’a hizmet ediyor. Bak koskoca Türkiye Cumhuriyeti Mehdiyet’e hizmet ediyor şuan. İsteyerek veyahut istemeyerek. Mesela Dışişleri bakanlığı isteyerek veya istemeyerek Mehdiyet’e hizmet ediyor. Suriye de, mesela Esat, eğer halim selim, demokratik, sakin bir ülke olmuş olsa İttihad-ı İslam’a onun bir katkısı olmazdı. Suriye karışınca Mehdiyet’in kapısı açılmış oluyor. Bu bir batın ilmidir. Yoksa herkes sükunet içinde yaşar. Mesela Suriye’de lüks arabalarla gezer insanlar. Irak’ta da zengin olur, petrollerini harcarlar, paralarını. Rahat bir hayat olur. Allah rahatlık vermiyor. Ya işgallerle, ya iç savaşlarla, ya kargaşayla illa ki Benim dediğim olacak diyor Allah. Rahat vermem diyor. Uyanın diyor Allah, sarsıyor ümmeti.

Uyanmadık diyorlar, Allah daha fazla sarsıyor. Uyanmadık diyorlar, daha fazla sarsıyor. Tamamen uyanıncaya kadar sarsılma devam edecek. Ve sonra Cenab-ı Allah’ın dediği olduktan sonra Allah Rahman ve Rahim ismiyle tecelli ediyor. Ondan sonra her yer sükunet içerisinde oluyor. Bakın arz da sükunete girecek, o da çok acayip. Cenab-ı Allah arza dur dedi mi durur. Titremesi duracak arzın. Tayfunlar, kasırgalar; Cenab-ı Allah dur dedi mi onlar da durur. Mehdiyet devrinde hepsi duracaktır. Ama savaşlar, kargaşa İslam âlemindeki bu kan akışı bütün şiddetiyle devam eder, durmaz. Hz. Mehdi (a.s)’ın dışında durmaz. Eğer sükunet içinde olsaydı İslam âlemi, İttihad-ı İslam olmazdı. Herkes zengin kendi başına yaşarlardı. İttihad-ı İslam‘a kimse gerek duymazdı. Allah mecbur etmek için Hz. Hızır (a.s)’ı bir orada, bir orada, bir orada görevlendiriyor. Hz. Hızır (a.s) ‘ın yöntemlerini görse insanlar birçoğu karşı çıkabilir. Birçoğu karşı çıkabilir insanların. Ama Allah Hz. Hızır (a.s)’ı gizler, adamlarla, insanlarla gizler. Aslında en sonu Kendine dayanır, Kendi yapar Allah ama Hz. Hızır (a.s)’ı vesile yapar. Hz. Hızır (a.s)‘ı vesile yaparken Azrail devrededir, o da vesiledir. Melekler devrededir. Hiç biri öyle kendi başına olmaz. Hz. Mehdi (a.s)’ın ismiyle yer gök inlemedikten sonra, dünyanın huzuru, yani Allah adına tabii, Allah için, Allah adı anılarak Mehdiyet dünyaya hakim olmadıktan sonra huzur gelmeyecektir.

 


Müslümanların Birlik Olması Gerektiği ile İlgili Ayetlerin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar’ın 26 Kasım 2013 tarihli sohbetinden Müslümanların birlik olması gerektiği ile ilgili ayet açıklamaları.

 

DİDEM ÜRER: Hocam, Allah Enbiya Suresi 92-93. ayetlerde, şeytandan Allah’a sığınırım “Gerçekten, sizin bu ümmetiniz tek bir ümmettir. Ben de sizin Rabbinizim, öyleyse Bana ibadet ediniz. Onlar, işlerini kendi aralarında parça parça dağıttılar (dinlerinde bölünmeler yaptılar); hepsi Bize döneceklerdir.” diye bildiriyor inşaAllah.

ADNAN OKTAR: İşte bak, Dinde bölünmeyi, kendi aralarında mezheplere, cemaatlere, gruplara bölünmeyi Allah yasaklıyor. Kuran’da hep Müslümanlara hitap ederken tek bir topluluğa hitap ediyor Allah. Mümine ve Müminat diyor. Yani Suriye Müslümanları, Mısır Müslümanları, Nakşibendîler, Nurcular yahut Nur talebeleri, o şekilde demiyor Cenab-ı Allah. Sadece Müminler, Kuran Müslümanlarına hitap ediyor. Tek bir topluluğa hitap ediyor ve Müslümanların mutlaka başı olması gerektiğini söylüyor Allah. Her kavmin başı olduğunu söylüyor. “Birlik ve beraberlik içinde olursanız, birlik, beraberlik içinde size bolluk, huzur ve güven veririm” diyor “aksinde korku ve acıyı tattırırım” diyor Cenab-ı Allah “ızdırabı tattırırım” diyor. Aynısıyla oluyor. Allah’ın açık hükmünü görmezden gelmenin bir alemi yok. Evet, dinliyorum.

DİDEM ÜRER: Hocam, Rabbimiz başka bir ayetinde, şeytandan Allah’a sığınırım, Hucurat Suresi 10. ayet- “Mü'minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını bulup-düzeltin ve Allah'tan korkup-sakının; umulur ki esirgenirsiniz.” (Hucurat Suresi, 10) diye bildiriyor.

ADNAN OKTAR: Bak, kardeş. Aile içinde kardeş nasıl, onu kastediyor Cenab-ı Allah, “aralarını bulup düzeltin” bulup düzelttiğinde nasıl oluyor? Birlik ve beraberlik içinde oluyor. Allah diyor; “Kurşunla kaynatılmış binalar gibi” (Saff Suresi, 4) “lehimlenmiş gibi olacaksınız” diyor ayette. Burada paramparçalar. “Bir yerde bir Müslüman’ın hakkına saldırıldığında bütün Müslümanlar ittifak etsinler birlikte, ona karşılık versinler ve gidip Müslümanları kurtarsınlar” diyor Allah ayette. Yani “her hangi bir yerde, dünyanın her hangi bir yerinde bir Müslüman’a saldırı olduğunda, bütün Müslümanlar birleşin, gidip kardeşinizi kurtarın” diyor Allah. “Bunu size farz kıldım” diyor Allah. Yapmıyorlar. Peki Hristiyanlar birleşiyor, Papanın başkanlığında birleşiyorlar. Onların hakkı var. Museviler Başhaham kontrolünde birleşiyorlar, masonlar Meşrik-i Azamın başkanlığında birleşiyorlar. Müslümanlar? “Yok, Müslümanların birleşmesine gerek yok” diyorlar. Bu olacak iş değil. Bunda bir acayiplik var, bir hastalık var, bir yanlışlık var. Bunun derhal düzeltilmesi lazım. İttihad-ı İslam coşkuyla aşkla savunulması lazım. Aksi haramdır.

DİDEM ÜRER: Hocam, Allah bir ayetinde söylediğiniz gibi Müslümanların gücünün gideceğini bildiriyor. Şeytandan Allah’a sığınırım. Enfal Suresi 46. ayette, “Allah'a ve Resûlü'ne itaat edin ve çekişip birbirinize düşmeyin, çözülüp yılgınlaşırsınız, gücünüz gider. Sabredin. Şüphesiz Allah, sabredenlerle beraberdir.”

ADNAN OKTAR: Bak, güç gitme olayı oluyor mu? Çözülme var mı? Müslümanlar çözüldüler. Bak, bir birleşme vardır, bir de çözülme vardır. Çözülme olmuş zaten. Güçleri de gitmiş. Mağlup da olmuşlar. Eziliyorlar da. Allah buna karşı diyor ki; “Birleşin. Beraber olun.” “Çözülmeye karşı birleşme yapın” diyor. “Birleşin, bir araya gelin.” “Ayrılıp dağılmayın” diyor Allah. Ne diyor adam? “Ayrılıkta rahmet var” diyor. “Bereket, güzellik var” diyor. “Müslüman ne kadar parçalansa, ne kadar muhalif olsa, ne kadar birbirinin zıttı olsa o kadar hayır vardır” diyor. Peygamberimiz (s.a.v) bunun şer olduğunu söylüyor. Bela olduğunu, hastalık olduğunu söylüyor ve haram olduğunu söylüyor. Adamlar da çıkıp övüyorlar. “Ne güzel” diyorlar. Ve alkışlıyor adamlar da, bunu duyanlar da. “Ne güzel konuştu” diyor. Çünkü “İttihad-ı İslam’a gerek yok” dedi mi gayrete de gerek kalmamış oluyor. Ondan sonra vezneden para toplar gibi sadece para toplayacaksın. İşine gücüne bakacaksın. Köşe dönmeci olacaksın. İthalat, ihracatla uğraşacaksın. Bediüzzaman’ın İttihad-ı İslam’ı savunan, o kadar çok sözü var ki.

ADNAN OKTAR: Enbiya Suresi 92 ve 93’te Cenab-ı Allah “Gerçekten” diyor Allah, vurgu yapıyor. “Sizin” yani Müslümanların “bu ümmetiniz tek bir ümmettir.” diyor. Bir tane. Arkasından diyor ki Cenab-ı Allah; “Onlar, işlerini kendi aralarında parça parça dağıttılar” diyor. Tek bir ümmetken, parça parça. Ülkelerde, cemaatler halinde gruplar halinde birbirleriyle alakaları yok. Parça parça dağıttılar. “dinlerinde bölünmeler yaptılar” diyor. Ve Allah bunun intikamını alacağını “Hepsi Bize dönecekler” diyor. “İntikam alacağım” diyor bölünmede. Bakın, diyor ki Allah, Al-i İmran Suresi 103, şeytandan Allah’a sığınırım, “Allah'ın ipine hepiniz” Bak, hepiniz ne demek? Bütün Müslümanlar. Dünyada ne kadar Müslüman varsa. “Hanefi, Şafii” demiyor. Bütün Müslümanlar “hepiniz sarılın.” Diyor. Ama nasıl sarılın diyor? “Sımsıkı sarılın” diyor. Sımsıkı sarılmak ne demek? Var gücüyle. “Dağılıp ayrılmayın.” Diyor. Cemaatlere, gruplara, paramparça ayrılmayın. Mezheplere ayrılmayın. Bakın, diyor ki Enfal Suresi 46’da “çekişip birbirinize düşmeyin” şu an dünyanın her tarafında çekişiyorlar. Her yerde çekişme var. Bütün dünyada çekişiyorlar. “Çekişip birbirinize düşmeyin” birbirine düşmenin en şiddetlisi. Çoluğunu çocuğunu katlediyor. Mahvediyorlar birbirlerini.

“Birbirinize düşmeyin” Kuran ayeti okuduğum için konuşma olmaz. Şeytandan Allah’a sığınıyoruz. Allah diyor ki, “Kuran okunurken susup dinleyin” diyor. Yani konuşmada olmuyor. Ve dinleyin dikkatinizi verin. Özen göstertin anlamında. Kuran okunurken normal hayat devam etmez. Bazı camilerde falan öyle oluyor. Adam, Kuran kıraati var. Adam, konuşuyor, durum değerlendirmesi yapıyorlar. İşine gücüne bakıyor. Mesela cenazelerde de öyle oluyor. Ben görüyorum. Kuran okunuyor. “Başınız sağ olsun birader” diyor. “Ne yapıyorsunuz, ne ediyorsunuz?” falan konuşuyor. Allah diyor ki, “susup dinleyin” diyor. Susup dinle, demek ne demek? Dikkatin edin teksif edin. Özen göstertin. Kafanızı iyice açın. Özenle teksif olarak bütün kalbinizle anlamaya çalışın ve anlayın.

Bak, “Allah’a ve Resulü’ne itaat edin” diyor. Cenab-ı Allah. “çekişip birbirinize düşmeyin.” İslam alemi şuan savaşıyor. Boğuşuyor adeta birçok yerde. Birbirine düşmüş durumda. Ama feci şekilde birbirine düşmüş durumda. O zaman ne olur diyor biliyor musunuz? Cenab-ı Allah “çözülürsünüz” diyor. Çözülme demek, birlikken parçalanırsınız. İlk başta birlikmiş. Peygamberimiz (s.a.v) zamanında. Sonra çözülmüşler, sonra parçalanmışlar, sonrada güçleri gitmiş. Peygamberimiz (s.a.v) zamanında çözülme yok birlikteler. Tek bir ümmet var. Hepsi birlikteler. Yılgınlaşma yok. Yılgınlaşma olmuş, yığılmışlar şuan. İslam aleminin büyük bir bölümü yılgın. “Ve gücünüz gider” diyor Allah. Güçleri gitti. Çünkü birlik ve beraber değiller. Bak, Kuran’ın mucizesi bu oluştu. “Sabredin. Şüphesiz Allah, sabredenlerle beraberdir.”

Enfal suresi, 73: “İnkar edenler birbirlerinin velileridir.” Birbirlerini koruyup kollarlar. Birbirlerine destek olurlar. “Eğer siz bunu yapmazsanız” yani birleşmez, beraber olmaz, birbirinizi korumazsanız veli olarak yani. Mesela çocuğun velisi vardır. Annesi, babasıdır değil mi? Çok iyi korur çocuğunu. “Birbirinizin velisisiniz” diyor Müminler. Birbirlerinizi koruyacaksınız. Velayet altındalar Müslümanlar birbirlerinin. “Eğer siz bunu yapmazsanız. Birbirinize yardım etmez, dost olmazsanız, ittifak etmezseniz. Yeryüzünde bütün dünyada bir fitne ve büyük bir bozgunculuk fesat olur” diyor. Şuan İslam alemi büyük bir bozgun ve fesat yaşıyor görüyorsunuz. Allah’ın dediği oldu mu? Olmadı mı? Oldu.

DİDEM ÜRER: Tam olarak, maşaAllah.

ADNAN OKTAR: Büyük bir bozgun yaşanıyor mu? Yaşanıyor. Fesat yaşanıyor mu? Yaşanıyor. Adamlar duyarsız ayrıca. Oda ayrı bir fesat ve fitnedir. Etkilenmiyor. Bak, her gün Suriye’den çocuk ölüm haberleri geliyor. Şehit oluyor çocuklar sabiler. Kadınların ırzına geçiliyor. Ve şehit ediliyorlar. Adamların umurunda bile değil.

Nisa suresi, 75.de diyor ki, Cenab-ı Allah “Size ne oluyor ki,” insanların gaddarlığı, gaddar yönlerini Allah ve zulümatlı yönlerine uyarıda bulunuyor. “Allah yolunda” Allah için “ve: Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu ülkeden çıkar,” Şimdi Suriye’deler. Halkı zulüm var. Adamlar ülkeden çıkmak istiyorlar. Kurtulmak istiyor. “bize Katından bir veli (koruyucu sahib)” bir Mehdi (a.s) “gönder,” Bak, “bize Katından bir veli (koruyucu sahib) gönder,” Bir tane. Diyorlar ki, Mehdi (a.s) nereden çıktı. Müslümanların başına nereden bir lider gerekiyor. Nerden çıkartıyorsun? Bak, diyor ki, müminin duası olarak söylüyor Allah “bize Katından bir veli (koruyucu sahib)” sahibi zaman bir Mehdi (a.s) Müslümanların başına bir lider “bize Katından bir veli (koruyucu sahib) göder, bize Katından bir yardım eden yolla” Bak, bir yardım eden yolla. O bir kişinin özelliği ney? Milyonlara sahip çıkacak, yönetecek. Ayeti vurgulamasına bak. Kaç defa vurguluyor. Cenab-ı Allah “bize Katından bir veli” bir veli. Bir Mehdi (a.s) “koruyucu sahip gönder.” Bununla bitmiyor ayet diyor ki, Cenab-ı Allah yine “bize Katından bir yardım eden yolla” bir tane “yardım eden yolla” bunu kim diyor. “diyen erkekler, kadınlar ve çocuklardan” bak, erkekler de diyor bunu. Kadınlar da diyor Müslüman ve çocuklar da diyor. “Zayıf bırakılmışlar da” diyor mustazaflar “adına” diyor. Mücadele etmiyorsunuz? Niye gayret etmiyorsunuz? Diyor Allah. Demek ki, Müslümanların başlarına bir sahip, bir veli, bir yönetici Müslümanlar tarafından istenecek. Erkekler, kadınlar, çocuklar mustazaflar Allah’tan bu ricayı Cenab-ı Allah’a istirham edecekler. Allah’a sunacaklar. Bak diyor ki, Allah

Şura suresi, 39: “Ve haklarına” kardeşlerine saldırıldığı zaman onlara mütecaviz bir tavır gösterildiği zaman şehit edildiklerinde evleri yakılıp yıkıldığında Müslümanlara yönelik bak “Ve haklarına” saldırı olduğu zaman şahıslarına evine barkına her şeyine. Bütün Müslümanların birlik olup karşı koymalarına bahsediyor Allah. “Birlik olup karşı koyanlardır” diyor. Yani İttihat edip, İttihad-ı İslam’ı meydana getirip, birlik olup karşı koyuyor. Neye karşı koyuyor? Müslüman’a saldırıyı durdurmayı amaçlıyor. Birliğin amacı bu oluyor. Müslüman’a zulmedilmesini durdurmak. Aksinde zaten Allah “fitne, fücur her türlü şey olur” diyor. “Gücünüz de gider” diyor.

Şüphesiz diyor, Cenab-ı Allah. Saff suresi, 4’te. Şeytandan Allah’a sığınırım. “Allah, Kendi yolunda,” Yani Kuran yolunda “sanki birbirlerine kenetlenmiş bir bina gibi” bina nasıl kilitleniyor? Harçla, çimentoyla değil mi? Demirle “kilitlenmiş bir bina gibi” sap blok tek parça “birbirine kenetlenmişte parça bir bina.” Bak “bir bina gibi saf bağlayarak çarpışanları sever.” Zaten Saff Suresi, özel olarak iniliyor bu ayet. Bak diyor. Saf bağlayarak birlikte. Ama bir bina gibi tek bina gibi. Tek bir topluluktan bahsediyor Allah. Mesela bir bina görüyorsun, bina nedir? Diyor. Bu Müslümanları temsil ediyor. Blok tek bir tane bina. Yanında küçük küçük binalar yok. Tek bir binadan bahsediyor Allah.

 


Nisa Suresi, 75. Ayetinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar’ın 18 Mayıs 2015 tarihli sohbetinden Nisa Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

GÖKALP BARLAN: Allah kesin soracağı soruya kimse hazırlık yapmıyor, hocam. Ayette şöyle buyuruyor Yüce Rabbimiz. Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım. “Size ne oluyor ki halkı; “bize zalim olan bu ülkeden çıkar, bize katından bir veli gönder, bize katından bir yardım edeni yolla” diyen kadın, erkek ve çocuklardan zayıf bırakılmışlardan neden çaba harcamıyorsunuz?”

ADNAN OKTAR: Burada anladığını anlat.

GÖKALP BARLAN: Buradaki Allah bize halkı zalim olan ülkelerin olacağını söylüyor. Ve zulmeden halklar olacağını söylüyor. Bu zulmeden halklar da kurtulmak için bir veli istiyor. Bize bir veli gönder diyor. Mehdi'yi istiyorlar inşaAllah. Ve bunlar için de niye çaba harcamıyorsunuz diye Yüce Rabbimiz bize soruyor inşaAllah.

ADNAN OKTAR: Güzel. Kast edilen, kurtuluşa vesile olacak şahıs, Kur'an'da işaret eden Mehdi'dir, tabii ki. Mehdi'den çok bahsedenler hep herhalde, mehdilik iddiası var, diye kendilerini böyle susturmaya çalışıyorlar. Herkes Mehdi'den bahsedecek. Mehdi'den bahsedenin mehdilik iddiası vardır demek münasebetsizlikten başka bir şey değil. Peygamberimiz Mehdi'den bahsetti. Sahabe Mehdi'den bahsetti. Hz. Ali bahsetti. Hz. Ali'nin oğulları bahsetti. Bütün mücedditler, müştehitler bahsetti. Bunlar mehdilik mi iddia ettiler? Mehdi gelecek demek bir güzelliktir. Kur'an'a uygun bir harekettir. Tabii ki alametlerini sayacağız. Tabii ki özelliklerini sayacağız. Bu yıldırma taktiklerine kulağımız kapalı olur. Kur'an'a açıktır bizim kulağımız.

OKTAR BABUNA: Peygamberimiz, “Mehdi'yle müjdelenin. Karda sürünerek dahi olsa onu gidip bulun”, diyor inşaAllah.

ADNAN OKTAR: Tabii ki.