Maide Suresi, 82. Ayetinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 22 Ocak 2010 tarihli röportajından Maide Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

OKTAR BABUNA: “Onlardan, iman edenlere sevgi bakımından en yakın olarak da: “Hıristiyanlarız” diyenleri bulursun. Bu, onlardan (birtakım) papaz ve rahiplerin olması ve onların gerçekte büyüklük taslamamaları nedeniyledir.” (Maide Suresi, 82)

ADNAN OKTAR: Şimdi o rahip değil miydi?

OKTAR BABUNA: Rahipti Hocam.

ADNAN OKTAR: Ne diyor ayet? Kuran’da şu an?

OKTAR BABUNA: “iman edenlere sevgi bakımından en yakın olarak”

ADNAN OKTAR: Müslümanlara en yakın olarak.

OKTAR BABUNA: “Hıristiyanlarız” diyenleri bulursun.” Çünkü mütevazi olduklarını söylüyor.

ADNAN OKTAR: Müslümanlara yakındır diyor değil mi Cenabı Allah?

OKTAR BABUNA: Evet Hocam inşaAllah.

ADNAN OKTAR: Hıristiyanlar, Müslümanlara yakındır diyor. E biz bunu söyleyince bir kısım cahiller cühela, sen nasıl Hıristiyanlarla konuşursun? Nasıl rahiple muhatap olursun? Onlar Müslümanların düşmanı diyor. Cenabı Allah ne diyor? Size yakındır diyor onlar. Demek ki biz Kuran’ın hükmünü açıkça görmüşüz ve Kuran’a uymuşuz. Cahil cühelanın sözüne göre hareket etmeyiz. Değil mi? Şefkat gösteriyoruz, nitekim onların gösterdiği saygı, sevgi de çok aşikar görüldü.

OKTAR BABUNA: Evet. Size karşı da çok hürmetlilerdi Hocam. Hatta sizin için, öyle kelimeler kullandı ki maşaAllah. Sizde ki o şefkati, merhameti ve Kuran ahlakını gördüğü için. Buraya ilk geldiğinde, yani canlı yayına çıktığında nur saçıyorsunuz dedi sizin için. Dünyanın lideri olduğunuzu söyledi inşaAllah. Gönlünde o şekilde olduğunu ifade etti. Daha sonra da Hz. Peygamber’i (s.a.v) övgü konuşma da. Ve sizin de bu dönemde, onun gibi, onun ahlakını taşıdığınızı işaret eden sözler söyledi inşaAllah basın toplantısında.

ADNAN OKTAR: Bu cahil cühela da, toplasınlar adamları dövsünler, ağzını burnunu kırsınlar, çoluk çocuğunu da yaksın, kiliselere, sinagoglara bombalayıp yerle bir etsinler. Ne yapıyorsunuz diyor? Cihat yapıyoruz diyor. Bu cihat değildir. Bu yaptıkları fiil, haram. Haram bir fiildir. Yani Kuran’a aykırı bir eylemdir. Kuran, doğrusunu anlatıyor işte bu şekilde hareket etmeleri lazım. Bu tevil edilecek gibi değil, çok açık, net. Evet. Devam et.

 


Maide Suresi, 82. Ayetinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 23 Ocak 2010 tarihli röportajından Maide Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

OKTAR BABUNA: “Onlardan, iman edenlere sevgi bakımından en yakın olarak da: “Hıristiyanlarız” diyenleri bulursun. Bu, onlardan (birtakım) papaz ve rahiplerin olması ve onların gerçekte büyüklük taslamamaları nedeniyledir.”

ADNAN OKTAR: Biz ne yaptık? O rahibi alıp getirdik değil mi? Musevilerin, İsrail’in ünlü rahibini alıp getirdik. Müslümanlara yakın bulursun diyor, değil mi Cenab-ı Allah? Diyorlar ki; niye getirdin Hristiyan’ı? Niye onunla ahbap oluyorsun? Niye görüşüyorsun? Kuran söylüyor bunu bize, Kuran. Allah söylüyor, en yakın bulursun diyor Cenab-ı Allah. Bak adamın gördüler sevgisini, şefkatini, yakınlığını ve tek Allah’a inanıyorum diyor. Biz, Kuran’ın hükmünü uyguluyoruz. Biz cahil-cühelanın veya hasutların hareketlerine göre tavır almayız.

OKTAR BABUNA: Hatta çok tevazulu ve çok hürmetli bir üslubu vardı. Sizin için de Hocam maşaAllah “dünyanın lideri sizsiniz” diye bir ifadesi olmuştu Hocam inşaAllah, maşaAllah.

ADNAN OKTAR: Dünyanın lideri… Evet, o hüsn-ü zan ediyor, Allah razı olsun. Biz Allah’ın herhangi bir naçiz kuluyuz.

OKTAR BABUNA: Bir de “bu zamanda Hz. Muhammed (s.a.v.) gibisiniz” dedi. Peygamberi (s.a.v.) de işaret ederek inşaAllah, maşaAllah.

ADNAN OKTAR: Yani o yine hüsn-ü zan ediyor. Biz Resulullah’ın en naçiz, sıradan bir tabisiyiz inşaAllah.

 


Kitap Ehli İle İlgili Ayetler

 

Sayın Adnan Oktar'ın 12 Eylül 2011 tarihli röportajından Kitap Ehli ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Demirsoy kardeşimiz, bazı ayetler göndermiş, fakat Kuran’ın bir kısmını kabul edip bir kısmını kabul etmemek, müşriklerin özelliğidir. Allah Kuran’da, bunu açıkça belirtiyor; “Onlar, ayetlerin bir kısmını kabul eder, bir kısmını kabul etmezler” diyor. Şimdi Demirsoy kardeşimiz de, ayetlerin bir kısmını kabul ediyor, bir kısmını kabul etmiyor, olmaz. Allah ayete diyor ki; “Size en yakın dost olarak, Hıristiyanlarız diyenleri bulursunuz” diyor. Bu ayeti neden kabul etmiyorsun? Ediyor musun bu ayeti? Etmezsin. Ayeti kabul etmediğinde, sen dinden çıkarsın. Allah diyor ki; “Hıristiyan ve Musevi hanımlarla evlenebilirsiniz” diyor, “yemeklerini yiyebilirsiniz” diyor. Sen bu ayeti kabul ediyor musun? Etmiyorsun. Ediyorsan zaten konu bitti. Konuşacağın bir şey kalmaz. Müşriki veyahut dinsizi, din anlamında dost edinmek zaten olmaz. Yani onun dediklerine göre hareket etmek olmaz. Mesela Cenab-ı Allah müşrik için diyor ki; “Eğer müşriklerden biri, senden 'eman isterse' ona eman ver; öyle ki Allah'ın sözünü dinlemiş olsun, sonra onu 'güvenlik içinde olacağı yere ulaştır' diyor, “canınızı tehlikeye atarak götürün” diyor Allah. Müşrik için, dinsiz için.

Bizim yapacağımız nedir? Müşriki dine çekmek için şefkat göstermektir. Yoksa müşrikin kafasını ezmek değildir. Mesela bir dinsiz, sen ona uymadıkça, senden razı oluyor mu? Mesela bu Demirsoy kardeşimizin akrabalarından, arkadaşlarından dinsiz arkadaşları vardır. O, ona uymadıktan sonra, o onunla arkadaş oluyor mu? Dost oluyor mu? Olmaz. Bu dediği ayet; “Sen onların dinlerine uymadıkça, ne Yahudiler ne Hıristiyanlar senden asla hoşnut olmazlar” ayeti, geniş kapsamlı bir ayet. Bu, Budist için de geçerli, komünist için de geçerli. Mesela bir PKK’lı, sen PKK’lı olmazsan adam seninle dost olur mu? Olmaz. Veyahut akrabasından dinen titiz olmayan, İslam’a uygun olmayan, mesela çok farfara tipler vardır, babasından, dedesinden bayağı bir insan vardır. Bu kişi, bunlarla uyum gösterebiliyor mu? Gösteremiyor. O zaman burada kastedilen nedir? İnsanlar, inançlarda uyum içinde olmazlar. Kendi inancına çekmek isterler. Orada, bunu kabul etmeyin diyor Allah. Kastedilen budur. Yoksa ona tebliğ yapmayın, şefkat göstermeyin, İslam’a, Kuran’a davet etmeyin, onunla sosyal bağlarınızı koparın anlamında değildir. Kardeşlerimiz bunu yanlış anlıyorlar. Aslında bu konuyu Risale haline getirelim de, daha kapsamlı anlatalım, yoksa kavrayacakları gibi pek görünmüyor. Defalarca anlattım, aynı şeyi bir daha anlattırıyorlar, iyi oluyor, güzel oluyor, sevap alıyoruz ama anlamaları açısından iyi olur.

 


Kitap Ehli İle İlgili Ayetler - 1

 

Sayın Adnan Oktar’ın 16 Ocak 2011 tarihli röportajından Kitap Ehli ile ilgili ayet açıklamaları.

 

AL-İ İMRAN, 113-115

ALTUĞ BERKER: İnşaAllah hocam. “Onların hepsi bir değildir” diyor. Şeytandan Allah’a sığınırım. Al-i İmran Suresi 113-115’te. “Onların hepsi bir değildir. Kitap Ehli'nden bir topluluk vardır ki, gece vaktinde ayakta durup Allah'ın ayetlerini okuyarak secdeye kapanırlar. Bunlar, Allah'a ve ahiret gününe iman eder, maruf olanı emreder, münker olandan sakındırır ve hayırlarda yarışırlar. İşte bunlar salih olanlardandır. Onlar hayırdan her ne yaparlarsa, elbette ondan yoksun bırakılmazlar.”

ADNAN OKTAR: İşte biz bu Ehl-i Kitab’ı, burada Kuran’da bahsedilen, Allah’ın övdüğü Ehl-i Kitab’ı seviyoruz ve destekliyoruz. Cübbeli’nin bu ayetlerden haberi yok veyahut anlamazlıktan geliyor.

AL-İ İMRAN SURESİ, 199

ALTUĞ BERKER: “Şüphesiz, Kitap Ehlinden, Allah'a; size indirilene ve kendilerine indirilene -Allah'a derin saygı gösterenler olarak- inananlar vardır. Onlar Allah'ın ayetlerine karşılık olarak az bir değeri satın almazlar. İşte bunların Rableri Katında ecirleri vardır” diyor, inşaAllah.

ADNAN OKTAR: Bizim sevdiğimiz Ehl-i Kitab’ı, Kuran bize tarif ediyor. Biz bu insanları sevip, bunları destekliyoruz Ehl-i Kitab’tan. Cübbeli’nin bu ayetleri bilmesi lazım. Tek yanlı, bir ayetin üzerinde duruyor. Diğer ayetler nedir, Kuran ayetleri? Onları niçin okumuyorsun?

AL-İ İMRAN SURESİ, 75

ALTUĞ BERKER: “Ehl-i Kitab’tan öylesi vardır ki, kendisine yüklerle altın emanet bıraksan onları sana öder; ama öylesi de vardır ki, bir altın bile versen, başında dikilip durmadıkça onu sana geri vermez.”

ADNAN OKTAR: Demek ki iyisi de var, kötüsü de var. Mesela, Cenab-ı Allah’ın takdir ettiği bölümü var Kuran’da. O bir hiç değil. Ayeti sen beğenmiyorsan o zaman küfre gidersin. Allah bir doğru olanını söylüyor, bir de yanlış olanı söylüyor.

ANKEBUT SURESİ, 46

ALTUĞ BERKER: “İçlerinde zulmedenleri hariç olmak üzere, Kitap Ehliyle en güzel olan bir tarzın dışında mücadele etmeyin.”

ADNAN OKTAR: Hakaret, aşağılama, saldırma, asma, kesme; demek ki bunlar yok. En güzel tarzın dışında tartışma, konuşma olmuyor Ehl-i Kitapla. Allah yasaklamış. Küfretmek yok. Hakaret yok. Saldırmak yok. Asmak kesmek yok.

ALTUĞ BERKER: “Ve deyin ki: “Bize ve size indirilene iman ettik; bizim İlahımız da, sizin İlahınız da birdir ve biz O'na teslim olmuşuz.”

ADNAN OKTAR: Bizim hitabımız işte budur. Biz Cübbeli’den değil, Kuran’dan öğreniriz. Onun vereceği akla hiç ihtiyacımız yok. Kuran’ı tenzih ederim, ayetleri tenzih ederim.

AL-İ İMRAN SURESİ, 64

ALTUĞ BERKER: “De ki: “Ey Kitap Ehli, bizimle sizin aranızda müşterek (olan) bir kelimeye (tevhide) gelin. Allah'tan başkasına kulluk etmeyelim, O'na hiçbir şeyi ortak koşmayalım ve Allah'ı bırakıp bir kısmımız (diğer) bir kısmımızı Rabler edinmeyelim.”

ADNAN OKTAR: Bu ayeti yok hükmünde sayıyor herhalde Cübbeli, anladığım kadarıyla. Biz ne diyoruz? “‘Allah birdir’ deyin” diyoruz. “Allah birdir” demelerini Allah beğeniyor ve güzel buluyor Allah. Bunu bu ayette belirtmiş. Cübbeli’ye göre bu ayetin hükmü ne olmuş oluyor o zaman? Kabul etmiyor gibi bir üslubu var. Bir tek ayet, birkaç ayet; ama bak bu ayetler, diğer ayetler diğer ayetleri şerh ediyor, açıklıyor. Bu ayetleri bütün olarak değerlendirmesi lazım. Bir ayetle, iki ayetle olmaz; hepsini değerlendirmesi lazım. O ayeti bir daha oku.

ALTUĞ BERKER: İnşaAllah. “De ki: “Ey Kitap Ehli, bizimle sizin aranızda müşterek (olan) bir kelimeye (tevhide) gelin.”

ADNAN OKTAR: “Ey Kitap Ehli” derken Yahudiler ve Hıristiyanlar, “ortak bir kelimeye gelin” diyor Cenab-ı Allah, “bunu deyin” diyor. Demek ki Müslüman bağlantı halinde, onlarla konuşuyor ve onlara tebliğ yapıyor. Ne Diyor? “La İlahe İllallah”a onları inandırmaya çalışıyor. “Muhammeden Resulullah” ayrı. Önce “La İlahe İllallah”. Evet, devam et.

 ALTUĞ BERKER: “Allah'tan başkasına kulluk etmeyelim, O'na hiçbir şeyi ortak koşmayalım ve Allah'ı bırakıp bir kısmımız (diğer) bir kısmımızı Rabler edinmeyelim.”

ADNAN OKTAR: “Önce onları şirkten kurtarın” diyor Cenab-ı Allah, “La İlahe İllallah’a davet edin” diyor ve bunu Allah güzel görüyor Kuran’da. Onun arkasından Muhammeden Resulullah teklif edilecektir. Ama bak bir aşamasında Allah “bunu yapın” diyor. Bizim yaptığımız da budur. Ve Allah’ı onların sevmesi, Allah’ın bir olduğunu söylemelerini Allah beğeniyor. “Allah birdir” demelerini beğeniyor Allah. Aksi şirk. Yeterli mi? Değil ama Allah bunu hiç hükmünde görmüyor. Bu, Allah’ın beğendiği bir tavır olmuş oluyor. Evet.

MAİDE SURESİ, 5

ALTUĞ BERKER: Şeytandan Allah’a sığınırım. Maide Suresi, 5’inci ayet. “Bugün size temiz olan şeyler helal kılındı. Kitap verilenlerin yemeği size helal, sizin de yemeğiniz onlara helaldir.”

ADNAN OKTAR: Hıristiyanların, Musevilerin yemeğini Müslümanlar yiyor; Müslümanların yemeğini de Hıristiyanlar, Museviler yiyor. Beraber yemek yiyebiliyorlar demek ki. Birbirlerini asıp kesmiyorlar, hakaret etmiyorlar. Evet.

ALTUĞ BERKER: “Mü'minlerden özgür ve iffetli kadınlar ile sizden önce (kendilerine) kitap verilenlerden özgür ve iffetli kadınlar da, namuslu, fuhuşta bulunmayan ve gizlice dostlar edinmemişler olarak -onlara mehirlerini ödediğiniz takdirde- size (helal kılındı.)”

ADNAN OKTAR: Mesela bak, Musevi ve Hıristiyan kadınla evlenilebiliyor. Nikahlıyorsun, eşin oluyor. Aynı odada ona “sevgilim” diyor, bağrına basıyor. Eşi oluyor onun. İnsan eşine nasıl hitap eder? Hepsini söylüyor. Ama Ehl-i Kitap. Ömür boyu onunla nikahlı kalıyor, çocukları oluyor, birlikte oluyorlar. Bunu ben söylemiyorum; Allah söylüyor, Kuran’da söylüyor. Cübbeli bu ayetleri okuması ve anlatması lazım. Bunları söylemeden birkaç ayetle olmaz. Ayetler bir bütündür; ayet, ayeti açıklar. Mesela Yahudi hanımı olabiliyor bir insanın, Hıristiyan bir hanımı olabiliyor. Ona “ey kafir” demiyor; “hanımım” diyor, “eşim” diyor. “Bu kim?” dediğinde; “bu kafir” demiyor, “hanımımla tanıştırayım sizi” diyor, “sevgilim” diyor. İnsan karısına nasıl hitap ediyorsa o şekilde hitap ediyor. Çocukları da annesine “ey kafir” demiyor; “anneciğim” diyor, “canım anneciğim” diyor. “La İlahe İllallah” diyen Hıristiyan hanımla da Musevi’yle de evlenildiğini Kuran gösteriyor.

MAİDE SURESİ, 82

ALTUĞ BERKER: “Onlardan, iman edenlere sevgi bakımından en yakın olarak da: “Hıristiyanlarız” diyenleri bulursun.”

ADNAN OKTAR: “İman edenlere, Müslümanlara en yakın olan Hıristiyanları bulursun” diyor, Cenab-ı Allah. Ayet bu. Cübbeli’nin bu ayetten haberi yok. Bu ayeti söylesene sen. Bu ayet hiç hükmünde mi? Buy ayet bir şey anlatıyor; “Hıristiyanları, inananlara yakın bulursun” diyor Allah ayette. Biz Allah’a inanıyoruz, Kuran’a inanıyoruz. Kuran’a göre bunun hükmü açık işte, anlatıyor Allah.

BAKARA SURESİ, 62

ALTUĞ BERKER: “Şüphesiz, iman edenler(le) Yahudiler, Hıristiyanlar ve Sabiiler(den kim) Allah'a ve ahiret gününe iman eder ve salih amellerde bulunursa, artık onların Allah Katında ecirleri vardır.”

ADNAN OKTAR: Evet, yani hak din olarak, mesela Hıristiyan, Hz. İsa (a.s.) devrinde hak din olarak yaşadıysa Ehl-i Nejat’tır ama Peygamber Efendimiz (s.a.v.) geldikten sonra Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’i kabul etmemesi Ehl-i Nejat olmasını kaldırır. Muhakkak “Muhammeden Resulullah” demesi lazım. O zaman gerçek Hıristiyan olur. Musevi de, Hz. Musa (a.s.)’a bağlı; çok güzel. Sevsin, aşkla sevsin, muazzam sadakat göstersin ama Muhammedi olmadan gerçek Musevi olması mümkün değil. Çünkü Müslümanlığın bir şartı da peygamberlerin tamamına iman etmektir. Biz Müslüman’ız, bütün peygamberlere iman ediyoruz. Bir adam çıksa dese ki; “ben bütün peygamberlere iman ediyorum ama bir tek Hz. Nuh (a.s.)’a iman etmiyorum.” Bitti, Müslüman olamaz. Hz. Nuh (a.s.)’a iman edecek.

Aynı şekilde bir Musevi de; “bütün peygamberlere iman ediyorum, Hz. Muhammed (s.a.v.)’e iman etmiyorum” derse, gerçek anlamda iman etmiş olmaz. Çünkü peygamberleri ayırmış oluyor. Peygamber olduğu açık Peygamberimiz (s.a.v.)’in. Net, İslam peygamberi olduğu belli. Hiçbir vicdan aksini söyleyemez. Bir Hıristiyan da öyle; bütün Peygamberleri kabul edip, Peygamberimiz (s.a.v.)’i kabul etmezse Hıristiyan olamaz zaten. Gerçek bir Hıristiyan olamaz. Gerçek bir İsevi olmak istiyorsa mutlaka Muhammedi olmak durumundadır. Mutlaka Kuran’a tabi olmak durumundadır. Kuran’a tabi olduğunda gerçek İsevi olur. Her Müslüman gerçek anlamda -daha önce de söyledim- hem Muhammedi’dir, hem Musevi’dir, hem İsevi’dir, hem Nuhi’dir, hem Yakubi’dir; bütün peygamberlere bağlısındır. Çünkü peygamberlerin hepsi övülüyor. Onların ne dediği de Kuran’da uzun uzun anlatılıyor. Hepsine tabi olmuş oluyor. Hz. İbrahim (a.s.)’ın her sözüne tabiyiz, Kuran’daki her sözüne. Ve dolayısıyla İbrahimi’yiz aynı zamanda.

 


Maide Suresi, 82. Ayetinin Tefsiri

(İman edenlere karşı en şiddetli olanlar müşriklerdir)

 

Sayın Adnan Oktar’ın 15 Mayıs 2015 tarihli röportajından Kitap Ehli ile ilgili ayet açıklamaları.

 

ENDER DABAN: Müslümanlara karşı da müşriklerin en azgın düşman olacağına Allah ayetinde bildiriyor.

ADNAN OKTAR: Evet, Allah, “müşrikler ve Yahudiler”, diyor, “Müslümanların en büyük düşmanı olacak”, diyor Cenab-ı Allah ayette. Yahudi deyince tabi Musevi ayrı, Yahudi ayrı. Yehud kavmi, Yani bunu ayırmak lazım. Tevrat'ta da vardır bu. Ama gerçek Museviler, dindar Museviler ayrıdır. Onlar, Sinagogda ibadetlerini Allah korunması gereken bir özellik olarak söylüyor bizlere. Onların hanımlarıyla evlenebilirsiniz diyor. Yemeklerini yiyebilirsiniz diyor.