Sayın Adnan Oktar'ın 9 Mayıs 2010 tarihli röportajından Mücadele Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınırım. “Gizli toplantıların fısıldaşmalarından’ (kulis) men' edilip sonra men' edildikleri şeye dönenleri; günah, düşmanlık ve Peygamber’e isyanı (aralarında) fısıldaşanları görmüyor musun?” Diyor ki Peygamber (s.a.v.) gizli konuşmayın diyor. Allah ayette belirtiyor; anladığım kadarıyla men ediliyorlar veyahut Peygamber (s.a.v.) men ediyor, Kuran bunu bu şekilde belirtiyor. O şekilde olabilir. Bak “günah, düşmanlık ve Peygamber’e isyanı..” Münafıkların nefretini görüyor musun? Bir günahı konuşuyorlar, bir düşmanlık, nefret diyorlar Bir de Peygamber (sav)’e isyanı. Yani itaat acayip ağırına gider münafıkların. Acayip ağırına gider. Onlar için çok büyük bir beladır. Hep münafık müstakil olmak ister. Kimsenin sözünü dinlemek istemez. Yani ne Peygamber (sav)’e, ne Peygamber (sav)’in görevlendirdiği birisine itaat etmek istemez. Münafık hep kendi başına. O kendini ilahlaştırdığı için sadece kendi sözünü esas kabul eder.
Sayın Adnan Oktar'ın 5 Eylül 2010 tarihli röportajından Mücadele Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: 58/8: “Gizli toplantıların fısıldaşmalarından’ (kulis) men' edilip sonra men' edildikleri şeye dönenleri” münafık ilk safhasında sürekli gizli toplantılar yapar. Böyle gizlice buluşan fahişe gibi gider toplantı yapar, Müslümanlardan habersiz. Bir ahlaksız, onun bir kuluçka devri vardır, oralarda gizli gizli Müslümanlardan ayrılıp münafıklarla ve küfürle bağlantıya geçer, gizli gizli. İlk kuluçka döneminde bu vardır. Mesela “nereye gidiyorsun?” der, “marul almaya gidiyorum” der. Halbuki münafıkane bir toplantıya gidiyordur. “Nereye gidiyorsun?” işte “havuç almaya gidiyorum” der. Gene münafıkane bir toplantıya gidiyordur, münafık toplantısına gidiyordur. “Men edildikleri” bak önce de men ediliyorlar, deniliyor ki “senin yaptıkların normal değil, böyle ‘oraya buraya gidiyorum’ diyorsun ama bunlardan vazgeç” deniliyor. “Bu tip toplantılardan vazgeç, bu tip konuşmalardan vazgeç” diye uyarılıyor.
“Men edildikleri şeye dönenleri” işte sapık gibi illa yapacak ya, gene dönüyor.
Bakın, “ günah, düşmanlık ve Peygamber’e isyanı”; asrımızda nasıl? Mesela Mehdi (a.s.)’ye, imama, asrın imamına düşmanlığı, isyanı. “(Aralarında) fısıldaşanları görmüyor musun?” diyor Allah. Demek ki görülecek bunlar. “Onlar sana geldikleri zaman, seni Allah'ın selamladığı biçimde selamlıyorlar.” Münafığın özelliğidir; mutlaka Müslüman olduğunu vurgulamaya çalışır. Ama var gücüyle takva olduğunu vurgulamaya çalışır.
Ve kendi kendilerine: "Söylediklerimiz dolayısıyla Allah bize azap etse ya." derler.” Yani “Allah bela vermiyor. Hani madem öyleydi, madem Ahir zaman vardı, madem Mehdi (a.s.) zuhur etmişti, olsun, nerede bunlar?” diyorlar. “İslam ahlakı dünyaya bir hakim olsun görelim, bizim de karşılık alacağımız bir durum varsa onu da görelim, böyle bir şey zaten olmaz ki” diyorlar.
“’Söylediklerimiz dolayısıyla Allah bize azap etse ya’ derler. Onlara Cehennem yeter; oraya gireceklerdir. Artık o, ne kötü bir gidiş yeridir.” Zaten Cehennem hiç ilgilendirmez münafığı, hiç ilgilendirmez. İnşaAllah.