Sayın Adnan Oktar'ın 19 Aralık 2012 tarihli sohbetinden En'am Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: 129. ayette diyor ki Cenab-ı Allah; “zalimlerin bir kısmını bir kısmının başına geçiririz” çok ilginç.
Enam Süresi 123- “Böylece Biz, her ülkenin önde gelenlerini, orada hileli düzenler kursunlar diye oranın suçlu günahkarları kıldık. Oysa onlar hileli düzenleri ancak kendilerine kurarlarda bunun şuuruna varmazlar” diyor. Mutlaka Allah ayağına dolandırıyor, haberi yok. O, Müslüman’ın aleyhine yapılacağını zannediyor, halbuki şanı artıyor Müslüman’ın, gücü artıyor. Allah onlara bela olarak diyor ki,
Enam Süresi 124. ayette- “bu suçlu günahkarlara kurdukları hileli düzenleri nedeniyle şiddetli bir azap ve Allah katında küçüklük isabet edecektir.” Küçük düşüreceğim diyor Allah, rezil edeceğim diyor. Çok acayip aşağılayacağım diyor Allah, hem azap vereceğim hem de aşağılayacağım diyor. Hakikaten hep aşağılanıyorlar, dikkat ederseniz.
Enam Süresi 111- “Gerçek şu ki biz onlara melekleri indirseydik” hani diyorlar ya “Hz. Mehdi (a.s)’a melek gelsin görelim, öyle inanırız.” Halbuki melek gelse de inanmazlar. “Onlarla ölüler konuşsaydı ver her şeyi karşılarına toplasaydık, Allah’ın dilediği dışında yine inanmayacaklardı.” Yani küfür öyle bir azgın oluyor ki, ölü konuşması, harikalar olması, hiç bir şey fark etmiyor, yine inanmıyor, “ancak onların çoğu cahillik ediyorlar, böylece her peygambere insan ve cin şeytanlardan bir düşman kıldık.” Hz Mehdi (a.s)’la da öyledir, 30’un üzerinde deccal uğraşır, cin düşmanlarda vardır Hz. Mehdi (a.s)’la uğraşırlar. “Onlardan bazısı bazısını aldatmak için yaldızlı sözler fısıldarlar.” Yani Müslümanların aleyhine abuk sabuk iftiralar, orada burada bunlar şöyleler böyleler, şöyle sapkınlar, böyle yanlış yoldalar, birbirleri ile dedi kodu yapıyorlar, pislik tipler, mesela Facebook’ta kıraathanelerde, sokaklarda orada burada yapar. “Onlardan bazısı bazısını aldatmak için yaldızlı sözler fısıldarlar.” Müslümanların aleyhinde gizli gizli konuşuyorlar. “Rabbin dileseydi bunu yapmazlardı.” Demek istiyor ki Allah, onu da Ben yaratıyorum, onu da yapamazlardı diyor.
“Öyleyse onları yalan olarak düzmekte oluklarıyla baş başa bırakın.” İstedikleri gibi konuşsunlar, istedikleri gibi iftira etsinler diyor Allah. Hz. Mehdi (a.s)’a da iftira edeceklerdir, olmadık laflar edeceklerdir. Allah diyor ki, ben yaratıyorum, hiç kaile almayın, inşaAllah. Allah diyor ki; “bir de ahrete inanmayanların kalpleri onlara meyletsin” yani ahlaksız üç kağıtçı takımı, imansızlar, din karşıtları, onların fitneci fücur takımı, onların içindeki cibiliyetsiz olanlar, kanı kirli olanlar, “kalpleri ona meyletsin de, ondan bu yaldızlı, içi çarpık sözlerden hoşlansınlar.” Hani Müslümanlar aleyhinde bir şey söylendiğinde, adam acayip meraklanıyor, aleyhinde olduğu için, bundan hoşlansınlar özellikle yaratıyorum diyor Allah. “ve yüklenmekte olduklarını yüklenedursunlar.” Gittikçe günahları artsın. Müslümanların sevapları artsın, onların da günahları artsın. Mesela ‘kardeşlerimizin, aleyhine yazı yazmışlar, moralim bozuldu’ diyorlar, Allah, onu Ben yaratırım ve mutlaka lehinizedir, hiç bir şey yapamazlar, sizin sevabınız artar, onların günahları artar diyor. Peygamberimiz (s.a.v.); “Allahtan başka bir hakem mi arayayım” diyor. Yani Kuran’dan başka bir dayanak mı olsun? Adam, Kuran’ın dışında ne varsa, onu duymak istiyor, yani Kuran’dan duymak istemiyor.
“Allahtan başka bir hakemi arayayım” Kuran’dan başka. “Oysa O, size Kitab’ı açıklanmış olarak indirmiştir.” Allah, Kuran’a gönderme yapıyor, Kitab’ı açıklanmış olarak, gizli de değil. Hani diyorlar ya, Kuran’ın açıklanması gerekiyor, Allah zaten, açıklanmış olarak indirildi diyor. “Kendilerine Kitap verdiklerimiz, bunu gerçekten Rabbinden hak olarak indirilmiş olduğunu bilmektedirler.” Yani Musevi ve Hıristiyanlar, aslında Kuran’ın hak olduğunu bilirler aslında, herkes bilir. “Şu halde sakın kuşkuya kapılanlardan olma.” Bazen insanlar niye Hıristiyanlar iman etmiyor, Museviler, şu bu iman etmiyor diyorlar ya, aslında inanıyorlar diyor Allah, sakın kuşkuya kapılmayın diyor. “Rabbinin sözü” Kuran “doğruluk bakımından da, adalet bakımından da tastamamdır.” Bitmiştir. Hepsi tamam diyor Allah, doğruluk bakımından tamam eksiklik yok, adalet bakımından da tamam, tastamam. “Onun” Kuran’ın “sözlerini değiştirebilecek kimse yoktur, O işlerini bilendir.” Kuran’ın değişmeyeceğini buradan anlıyoruz. “Yeryüzünde olanların çoğunluğuna uyacak olursan” hani diyor ya, mahalle arkadaşlarım bilmem ne filan, öyle olmaz çoğunluğa uymayacaksın, Kuran’a uyacaksın, “seni Allah yolundan şaşırtıp saptırırlar.” ‘Bu kadar adam yalan mı söylüyor’ diyor. Söyler, söyleyebilir. Adamı sen Kuran’a davet ediyorsun, ‘bu kadar adam yanlış mı söylüyor’ diyor? Söyler, söylüyor olabilir, sen Kuran’a bak. “Onlar ancak zanna uyarlar.” Zan ne demek? Uydurma hurafeler, “ve onlar ancak zan ve tahminde yalan söylerler.” Tam yobazları anlatan bir açıklama.
Enam süresi 104, şeytandan Allah’a sığınırım- “gerçek şu ki, size Rabbinizden basiretler gelmiştir, kim basiretleri görürse, kendi lehine, kim de kör olursa” yani deccallık yaparsa, görmek istemezse “kendi aleyhinedir. Ben sizin üzerinize bir gözetleyici değilim.”
Sayın Adnan Oktar'ın 12 Eylül 2011 tarihli röportajından Enam Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Kuran, baştan sona kadar iman hakikatlerini anlatır ve teşvik eder Allah, imansızlığın terekesine dikkat çeker. Hemen hemen her sayfada vardır. Mesela aç bana bir sayfa ver hocam, herhangi bir sayfa.
Enam Suresi, 111. ayet. Şeytandan Allah’a sığınırım. “Gerçek şu ki, Biz onlara melekler indirseydik, onlarla ölüler konuşsaydı ve her şeyi karşılarına toplasaydık,” her türlü delili verseydik, “Allah’ın dilediği dışında yine inanmayacaklardı.” Sorun neymiş? İman sorunuymuş. “Ancak onu çoğu cahillik ediyorlar”, yobazlık ediyorlar, sığır gibi cahil adamlar. Selim kardeş, bilmem anlatabiliyor muyum ne demek istediğimi? Bak, Allah söylüyor.
“Böylece” diyor Cenab-ı Allah, 112’nci ayette, “Böylece her peygambere, insan ve cin şeytanlarından bir düşman kıldık”, deccal, deccaller kıldık. “Onlardan bazısı bazısını aldatmak için yaldızlı sözler fısıldarlar” yani yobazların zırvaları, yobaz hikayeleri. Rabbin dileseydi bunu yapmazlardı. Öyleyse onları yalan olarak” bak “yalan olarak düzmekte olduklarıyla baş başa bırak.” Yobazlar ne yapar? Hurafe düzmüyorlar mı, yalan uydurmuyorlar mı? Onu söylüyor Allah.
Bak diyor ki Cenab-ı Allah, 114’ncü ayette; “Allah’tan başka bir hakem mi arayayım?” Ne demek? Kuran’dan başka bir kaynak mı arayayım, o anlama geliyor. Bakın, “oysa O size kitabı açıklanmış olarak indirmiştir.” “Allah’tan başka hakem mi arayayım” diyor Cenab-ı Allah, ayet olarak indiriyor. “Oysa O size, kitabı açıklanmış olarak indirmiştir. Kendilerine kitap verdiklerimiz, bunun gerçekten Rabbinden hak olarak indirilmiş olduğunu bilmektedirler. Şu halde, sakın kuşkuya kapılanlardan olma.” Yani Kuran’ın dışında bir şey arama. Bunu Allah söylüyor bak, “Allah’tan başka bir hakem mi arayayım?” diyor.
115- “Rabbinin sözü, doğruluk bakımından da, adalet bakımından da tastamamdır.” Rabbin sözü ne? Kuran. Ne diyor Allah; “doğruluk bakımından da” hurafe yok, net, “adalet bakımından da”, tam adil, tastamamdır” diyor, bitmiştir diyor Allah, “nun sözlerini değiştirebilecek kimse yoktur, O işitendir, bilendir.”
Bak Cenab-ı Allah diyor ki, 116’ncı ayette, şeytandan Allah’a sığınırım. “Yeryüzünde olanların çoğunluğuna uyacak olursan”, yani yobaz takımına uyarsan, küfre uyarsan, delalete uyarsan, Darwinistlere, materyalistlere uyarsan, “seni Allah’ın yolundan şaşırtıp-saptırırlar”, başka yola gidersin diyor. “Onlar ancak zanna uyarlar.” Yobaz neye uyar? Zanna uyuyor, değil mi? Nerede diyorsun, kaynak var mı Kuran’da? Yok. ‘Duydum’ diyor, zanla, zaten söylüyor ‘zan’ diyor ‘bu’, kaynak ne diyoruz? ‘Zan’ diyor. Yalnız ben abartıyorum zannedebilirsiniz, gerçek söylüyorum, gerçekten ‘zan’ diyorlar. “Zanna uyarlar ve ancak zan ve tahminle yalan söylerler.” Bakın yobazların sistemini anlatıyor. Selim kardeş, dinliyorsun değil mi canım ciğerim.
117- “Şüphesiz Rabbin, kendi yolundan sapanları daha iyi bilir.” Kuran’ın yolundan sapanları daha iyi bilir. “O, dosdoğru yolda olanları daha iyi bilendir.” Yani Kuran’ın yolunda olanları daha iyi bilendir.
118- “Eğer O’nun ayetlerine inanıyorsanız”, Kuran’a inanıyorsanız “artık üzerinde yalnızca Allah’ın ismi anılanlardan yiyin”. Yani Allah’ın ismi anılmayan bir şeyi yemeyin diyor, Allah. Şimdi biz böyle anlattıkça anlattıkça, yobazlığın ne olduğunu kardeşlerimiz daha iyi kavramaya başladılar. Bazı kardeşlerimiz yobaz olduğunun farkına varmamışlardı, iyi niyetli kardeşlerimiz, bir de baktılar ki, yobazın daniskası. Allah’a sığınmaya başladılar. Bakın, yobazlığı mıknatıs gibi çeken psikopat hocalar var. Dikkat edeceksiniz, Kuran’a güveneceksiniz. Allah, “sizi sadece Kuran’dan sorgulayacağım” diyor. Ben inanamıyorum diyorsan, Allah’a da inanamıyorum diyorsun demektir. Dinsiz olursun, olmaz.
Çoğu insanın sahip olduğu ortak yanılgılarından biri, insanların çoğunluğunun uyduğu veya inandığı şeyin doğru olduğudur. Hatta çoğu insan, yaptığı bir tavrın veya inancının nedeni sorulduğunda, insanların çoğunun böyle yaptığını referans olarak gösterir. Oysa Allah Kuran'da çoğunluğa uymanın saptırıcı olduğunu bildirir:
Yeryüzünde olanların çoğunluğuna uyacak olursan, seni Allah'ın yolundan şaşırtıp-saptırırlar. Onlar ancak zanna uyarlar ve onlar ancak 'zan ve tahminle yalan söylerler. (En'am Suresi, 116)
Allah bir başka ayetinde ise insanların çoğunun iman etmeyeceğini bildirir:
Sen şiddetle arzu etsen bile, insanların çoğu iman edecek değildir. (Yusuf Suresi, 103)
Maide Suresi'nde ise “murdar” olanların çok olacağı bildirilmiş, akıl sahibi insanlara ise bunlardan sakınmaları şöyle emredilmiştir.
De ki: “Murdar ile temiz -murdarın çokluğu hoşuna gitse de- bir olmaz. Ey temiz akıl sahipleri, Allah'tan korkup-sakının. Umulur ki kurtuluşa erersiniz. (Maide Suresi, 100)
Dolayısıyla çoğunluğun ne yaptığı, neye inandığı, neyi savunduğu bir insan için hiçbir zaman güvenilir bir kaynak ve ölçü olamaz. İnsanlar, “sürü psikolojisi” ile çoğunluğun yaptığını yapma eğilimindedirler. Ancak Allah'ın Kuran'da bildirdiği bu sırra uyan müminler, çoğunluğa değil, sadece Allah'ın emirlerine ve dinine uyarlar. Tek başlarına dahi kalsalar, inançlarından ve yollarından asla şüpheye düşmezler .
Sayın Adnan Oktar'ın 5 Mayıs 2010 tarihli röportajından En'am Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: “Eğer yeryüzünde olanların çoğunluğuna uyacak olursan, seni Allah'ın yolundan şaşırtıp-saptırırlar.” Hakikaten şu an dünyada Darwinistler hakim yani çoğunlukla öyleydi ve saptırıyorlardı insanları, daha yeni bu yıkıldı bu sistem ki, halka yansıması yeni başladı, geniş çapta. Ama tabii Türkiye’de, Avrupa’daki gücü çok şiddetli şu an. Ama verilen emekle oluyor bu. “Onlar zandan başka bir şeye uymazlar”, Darwinizm zaten zanna dayalı. “Ya fosillerden bir şey olduysa,” “ya proteinler tesadüfen meydana geldiyse,” “ya proteinler tesadüfen hücre meydana getirdiyse.” Hep bunlara dayalı değil mi? “Ya hücre birden, tesadüfen kol bacak çıktıysa,” “tesadüfen ya göz çıktıysa, göz tesadüfen görmeye karar verdiyse,” “dil tesadüfen tatmaya karar verdiyse,” “ya bir kulak çıktıysa, kulak ya tesadüfen duymaya karar verdiyse.” Hep zan, hep zan, hep zan. Darwinizmin sistemi budur. Allah ne diyor; “onlar zandan başka bir şeye uymazlar ve onlar sadece yalan uydururlar” diyor bakın. Zaten Darwinizm baştan sona kadar yalana dayalı.
Sayın Adnan Oktar'ın 19 Ekim 2010 tarihli röportajından En'am Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Cenab-ı Allah yine diyor ki; En’am Suresi 116’da; “Onlar ancak zanna uyarlar;...” müşrikler, münafıklar, “...ve onlar ancak zan ve tahminle yalan söylerler.” “Nereden çıkardın?” diyorsun, “zanna uyuyorum” diyor. “Kuran ayeti var mı?” “Yok.” “Bu anlattığın nedir?” “Hurafe.” “Hurafeyi nereden çıkardın?” “Zannediyorum” diyor. Bak, Allah da diyor ki; “...zan ve tahminle yalan söylerler.” “Öyle olması gerekiyor” diyor. “Öyle olması gerekiyor” ile olur mu? “İma var burada” diyor. İma ile öyle nerede hüküm çıkmış Kuran’da?.
Sayın Adnan Oktar'ın 10 Aralık 2010 tarihli röportajından çoğunluğa uymamak ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Allah diyor ki; “Çoğunluğa uyarsanız, sizi Allah yolundan saptırırlar” diyor Allah, şeytandan Allah’a sığınırım. Biz çoğunluğa göre hareket etmeyiz. Mesela Biri bir diskoya gidiyor, çoğunluk. Çoğunluk anormal düşünüyor olabilir. Biz ne yapacağız? Kendi aklımızla düşüneceğiz.
Allah diyor ki; “Yapayalnız, tek başına” diyor, “bana geleceksiniz” diyor Allah. Bilgisayar koltuğunda, annesi, babasıyla, Facebook arkadaşlarıyla gelmez gelirken.” Ölür, cenaze kalabalık oluyor, o doğru oraya kadar gider. Mezarlığın toprağın altına, iki buçuk metrenin altına koyduktan sonra, var gücüyle oradaki belediye işçileri toprağı üstüne dökmeye başlıyorlar. Ondan sonra toplumla bağlantı kopar. Simsiyah karanlığın içerisinde, buz gibi toprağın içerisinde sadece bakteriler, oradaki kurtlarla kalır arkadaş. Işık mışık yok. Her geçen dakika vücudu şişmeye başlar. Ağzından, yani bunu söylemek istemiyorum ama köpükler gelmeye başlar. Ve kadının rahmi, cinsel organından dışarı atılıyor basıncın etkisiyle, davul gibi şişer. En yakışıklı, en güzel, dünyanın en güzel kadını olsa, o akıbete uğramaktan ayrı kalamaz. En yakışıklı erkekte bu şeyden geçer.
Bir tek Peygamberlerde bozulma olmuyor, velilerde, Peygamberlerde. Bir mucize olarak olmuyor. Mesela bak yıllar sonra Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in mezarı düzeltilirken, Hz. Ömer (a.s.)’ın ayağı görülmüş toprakta, olduğu gibi duruyor mezar düzeltilirken. Geri kapatmışlar ama duruyor. Allah’ın hikmeti. Bediüzzaman’ın çok uzun süre sonra açıldı mezarı, Abdülmecit Nursi kardeşi de yanında “gül kokusu vardı” diyor kardeşi, “olduğu gibi duruyordu.” Diyor yani bütünüyle. Ebu Eyüp El Ensari, TRT’nin programında çıktı. Üstündeki taş dahi kaldırıldığında, tertaze cesediyle karşılaşıyorlar yüzyıllar sonra. Açık, bakın tarih kitaplarına. Yani onlara mahsus bir özellik oluyor. Yani normalde hayret edilecek bir şeydir, şaşırtıcı ama oluyor. Ama normal olan bu şekildir.
Oradan artık ne çetleşebilir, ne böyle şımarık ifadeler kullanabilir, ne Facebook arkadaşlarına slm bilmem ne falan gülücük işareti, hiçbir şey gönderemez. Onlarda ona haber gönderemez. Elektrik bağlantısı falan hiçbir şey olmaz. Parfümleri, elbiseleri, marka kıyafetleri, ayakkabıları hepsi dolapta evde kalır, fabrikası da orada kalır. Fabrikasına işçiler gidip, geliyor, devam ediyor, arabalarını millet kullanır, eşyalarını millete dağıtırlar ama o yerin altında beze sarılı olarak orada durur. Ayak başparmakları birbirine bağlı, iple bağlı, çenesi bağlı, üstten çenesi bağlı morgdan gasilhaneye geldiğinde, bu işlemlerden geçer. Yırtarlar Amerikan bezinden bir parçayı kafasının üstünden geçirip, çenesinin altından bağlarlar. Ağzından çıkacak nevaleleri durdurmak için. Ama buna rağmen, ağzını parçalar çıkar.
Böyle feci şekilde bir son meydana getiriyor Allah ama buna rağmen insanlar deliler gibi. Mesela geçende sosyetede toplantısını gösteriyor, 70 yaşında, 80 yaşında birçok kişi böyle tintin böyle sırtları çıkmış, “sosyete” diyor, “çok mutlu bir toplantı yaptı” diyor. Adam evde kalp ilacını alıyor, kolesterol ilaçlarını almış, romatizma ilaçlarını ayrı alıyor, böbrek ilaçları ayrı, birçoğu kanser hastası, tedavi görüyorlar, halen devam ediyor. Birçoğunun uru var, ona karşı ilaçlar alıyorlar, siyatiği var, akla gelmedik hastalıklar, şekeri var, şekeri aniden toplantıda yükseliyor, binbir türlü tedaviyle, ilaçla zor ayakta duruyor ama ayakta durunca görünce millet, onlar hiçbir şey olmuyor zannediyor. Halbuki hepsinin bin bir çeşit hastalığı var, perişanlığı var. Ama oraya gelirken süsleniyor, püsleniyor, allık boya falan, o ayakta durmasını onlar yeterli zannediyorlar. Bu bir hata olur. Gerçekçi ve akılcı bakacaklar.
Sayın Adnan Oktar'ın 6 Haziran 2015 tarihli röportajından çoğunluğa uymamak ile ilgili açıklamalar.
GÖKALP BARLAN: Bir ayet-i yüce Rabbime şöyle buyuruyor. Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım. “İnsanların çoğuna uyacak olursan seni Allah'ın yolundan şaşırtıp saptırırlar. Onlar ancak zanna uyarlar. Zan ve tahminle yalan söylerler”, diyor.
ADNAN OKTAR: İşte bu uydurma rivayetler. Uydurma hadisler. Ayette bak açıkça bahsediliyor uydurma hadislerden. “Zan ve tahminle yalan söylerler”, diyor. İşte bu şeytanın uydurmalarını işaret eden ayet. Bu ayeti bir daha oku.
GÖKALP BARLAN:Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım. “İnsanların çoğunluğuna uyacak olursan seni Allah'ın yolundan şaşırtıp saptırırlar. Onlar ancak zanna uyarlar. Zan ve tahminle yalan söylerler”.
ADNAN OKTAR: Bak bir de yobazların çok olduğunu da işaret ediyor ayet. Çoğunluğa bak. Çoğuna uyarsın. Zan ve tahmin. Zaten uydurma hadisleri bu nedir diyoruz. Zan diyor. Kitabında yazıyor, kendi kitabında yazıyor. Zan diyor. Zanna göre konuşuyoruz, diyor.