Araf Suresi, 150-157 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 27 Mart 2012 tarihli röportajından Araf Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınırım, Bismillahirahmanirrahim; Araf Suresi, 151; “Musa kavmine oldukça kızgın, üzgün olarak döndüğünde onlara: ‘Beni arkamdan, ne kötü temsil ettiniz? Rabbinizin emrini çabuklaştırdınız, öyle mi?’ dedi.” Kızgın ve üzgün. Hamiyet-i İslamiyesinden gadap ediyor. Üzülme olmaz tabii Peygamberlerde. Bu Peygamber zellesidir ama buğz edebilir. Müslümanların lideri olmadığında ne oluyormuş? Fitne oluyormuş. Şahs-ı manevi kurtarıyor muymuş? Bak, şahs-ı maneviye terk ediyor orada; şahs-ı manevi kurtarmıyor. Hani şahs-ı manevi yeterliydi? “Musa kavmine oldukça kızgın, üzgün olarak döndüğünde onlara: ‘Beni arkamdan, ne kötü temsil ettiniz? Rabbinizin emrini çabuklaştırdınız, öyle mi?’ dedi. Levhaları bıraktı ve kardeşini başından tutup kendisine doğru çekiyordu.” Çok tatlı bir Peygamber tabii, Acayip gazaplanmış, saçlarından tutuyor kardeşinin; hem saçından hem sakalından böyle. Acayip hiddetlenmiş, Allah’ın dinine bir zarar gelecek diye. Hz. Harun (a.s) ona diyor ki;

“Annemin oğlu, bu topluluk beni zayıflattı (hırpalayıp güçsüzleştirdi).”“ Acındırıyor, bıraksın diye. “Annemin oğlu” demesi de, kasten söylüyor ki o cihetten gönlünü yumuşatmak için. Hani anneyi devreye sokunca biraz yumuşar diye. “Neredeyse beni öldürecektiler” diyor Hz. Harun (a.s). Saldırganlaşmışlar o devrin yobazları, kuduruyorlar. Yobazlarda hep vardır. Peygamber’e bile saldırır. Yobaz takımı, saldıranlar. “Bari sen düşmanları sevindirecek bir şey yapma ve beni bu zalimler topluluğuyla birlikte kılma (sayma)’ dedi.” Hz. Musa (a.s)’ın hassas yerine yaklaşıyor ki bıraksın diye. Çünkü saçı, sakalı bırakmıyor, öyle hiddetlenmiş. Bir eli saçında, bir eli sakalında. Hz. Musa (a.s) mülayimleşiyor tabii öyle deyince. “(Musa yalvarıp) Dedi ki: ‘Rabbim, beni ve kardeşimi bağışla, bizi rahmetine kat. Sen merhamet edenlerin en merhametli olanısın.”“ Allah’ın gazabından korkuyor tabii Hz. Musa (a.s). “Şüphesiz, buzağıyı (tanrı) edinenlere Rablerinden bir gazab ve dünya hayatında bir zillet yetişecektir.” Şimdi de Darwinistler maymunu kendilerine ideal haline getirdiler, değil mi? “Şüphesiz, buzağıyı (tanrı) edinenlere Rablerinden bir gazab ve dünya hayatında bir zillet yetişecektir.” Dünyada da bir zillet, bela oluyor. İman zafiyeti olduğunda o topluluğa da zillet geliyor.

“İşte Biz, 'yalan düzüp-uyduranları' böyle cezalandırırız”. Darwinistler ve materyalistler de buradan hisse alsınlar. Allah mutlaka karşılığını veriyor. Şeytandan Allah’a sığınırım. “Kötülük işleyip bunun ardından tevbe edenler ve iman edenler; hiç şüphesiz Rabbin, bundan (tevbeden) sonra elbette bağışlayandır, esirgeyendir.” Kötülük işleyip bunun ardından tevbe ederse insan, bu tamam. Yani ben kötülük ettim daha önce diye felç olmasına gerek yok. Allah’a teslim olup tevbe edecek. O zaman diyor ki Allah bak, “Tevbe edenler ve iman edenler; hiç şüphesiz Rabbin, bundan (tevbeden) sonra elbette bağışlayandır, esirgeyendir.” Bak, “elbette” diyor Allah. “Musa kabaran öfkesi (gazabı) yatışınca,” sakinleşince, “Levhaları aldı. (Onlardan bir) Nüshasında ‘Rablerinden korkanlar için bir hidayet ve bir rahmet vardır’ (yazılıydı).” Allah’tan korkanlar için hidayet,” Allah’ın Hâdi isminin tecellisi Hz. Mehdi kelimesinin de çıkış yeri, değil mi? “Ve bir rahmet vardır (yazılıydı).” “Musa, belirlediğimiz buluşma zamanı için kavminden yetmiş adam seçip-ayırdı.”

Sanhedrin Meclisi. Şuanda da yeniden kuruldu Sanhedrin Meclisi. Çok uzun süreden beri yoktu Sanhedrin Meclisi, binlerce seneden beri yoktu. İlk defa Sanhedrin kuruldu, Hz. Mehdi (a.s)’ın çıkış alametlerindendir Sanhedrin’in kuruluşu; Tevrat’a göre, Musevi inancına göre Hz. Mehdi (a.s)’ın çıkış alameti. Çünkü Sanhedrin’in tasdiki ile Hz. Mehdi (a.s) göreve başlıyor. Sanhedrin’e soruyorlar, “ne diyorsunuz bu kişinin Mehdilik’i konusunda?” diyorlar. “Bizim kanaatimiz geldi” diyorlar. Ondan sonra halka duyuruluyor Hz. Mehdi (a.s)’dır diye. “Bunları da 'dayanılmaz bir sarsıntı' tutunca;” deprem oluyor, “dedi ki: ‘Rabbim, eğer dileseydin, onları ve beni daha önceden helak ederdin.’” “İstesen daha önceden de helak edebilirdin, hepimizi de helak edebilirdin” diyor. 1999’daki deprem de Sanhedrin’in kuruluş zamanıdır. Aslında o devirde, onlar büyük olayların olacağını düşünüyorlardı. Daha Türkçesi tarih değişti o devirde, 1999’da, Allah’ın dilemesiyle. O deprem vesilesiyle değişti, öyle diyeyim. Çünkü orada bir karar almışlardı, o kararın hemen akabinde oldu deprem.

“Rabbim, eğer dileseydin, onları ve beni daha önceden helak ederdin. (Şimdi) İçimizdeki beyinsizlerin yaptıklarından dolayı,” şimdi de var, Musevilerin içinde beyinsizler, “bizi helak edecek misin? O da Senin denemenden başkası değildir. Onunla Sen dilediğini saptırır,” deccal olur, “dilediğini hidayete erdirirsin.” O da Mehdi olur, Mehdi (a.s) gibi olur, inşaAllah. “Bizim Velimiz Sensin. Öyleyse bizi bağışla, bizi esirge; Sen bağışlayanların en hayırlısısın. Bize bu dünyada da, ahirette de iyilik yaz, şüphesiz ki biz Sana yöneldik. “(Cenab-ı Allah) Dedi ki: ‘Azabımı dilediğime isabet ettiririm, rahmetim ise her şeyi kuşatmıştır.’” Çok acayip bir şey, istisnasız her şeyi Allah’ın rahmeti kuşatıyor. “Onu korkup-sakınanlara,” Allah’tan korkup, helale-harama dikkat edenlere, “zekatı verenlere ve Bizim ayetlerimize iman edenlere yazacağım.” “Allah’ın hükümlerine iman edenlere yazacağım” diyor. “Onlar ki, yanlarındaki Tevrat'ta ve İncil'de (geleceği) yazılı bulacakları ümmi haber getirici (Nebi) olan elçiye (Resul) uyarlar;” Allah diyor ki; “Tevrat ve İncil’de yazılı.” Adam da “Tevrat ve İncil geçerli değil” diyor. Allah, “var” diyor ayette. Baktığımızda görüyoruz Tevrat ve İncil’de. “Yok, geçerli değil” diyor. Olmaz. Kuran’a uygun olan Tevrat ve İncil hükümlerinin hepsi geçerlidir. Kuran’a zıt olanlar geçersiz olur. Peygamberimiz (s.a.v) ümmi, Arapça okuma, yazması yok. Hz. Mehdi (a.s) da ümmi, okuma yazması yoktur. Arapça okuma yazması yoktur Hz. Mehdi (a.s)’ın. “O, onlara marufu (iyiliği) emrediyor, münkeri (kötülüğü) yasaklıyor, temiz şeyleri helal, murdar şeyleri haram kılıyor ve onların ağır yüklerini, üzerlerindeki zincirleri indiriyor.” Hurafeleri, haram saydıkları helalleri, hepsini düzeltiyor, inşaAllah.

 


Araf Suresi, 151-159 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 18 Nisan 2012 tarihli röportajından Araf Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Ya Allah Bismillah. Şeytandan Allah'a sığınırım. Araf Suresi, 151- “(Musa yalvarıp) Dedi ki: 'Rabbim, beni ve kardeşimi bağışla, bizi rahmetine kat. Sen merhamet edenlerin en merhametli olanısın”.

152- “Şüphesiz, buzağıyı (Tanrı) edinenlere Rablerinden bir gazab ve dünya hayatında bir zillet yetişecektir.” Yani Darwinist ve materyalist olanlar, mutlaka mağlup olacaklar, inşaAllah. Kuran ona işaret ediyor. “İşte Biz, 'yalan düzüp-uyduranları' böyle cezalandırırız.” Yalan düzüyorlar.

153- “Kötülük işleyip bunun ardından tevbe edenler ve iman edenler; hiç şüphesiz Rabbin, bundan (tevbeden) sonra elbette bağışlayandır, esirgeyendir.” Yani dinsizlere karşı da şefkatli olmamız gerektiğini Kuran işaret ediyor. Çünkü hata yapanlar, günahkar olanlara karşı da; çünkü bak “tevbe edenler ve iman edenler;” tevbe edip, iman ediyor, “hiç şüphesiz Rabbin, bundan (tevbeden) sonra elbette bağışlayandır, esirgeyendir.” Bizim bakış açımız böyle olacak, inşaAllah.

154- “Musa kabaran öfkesi (gazabı) yatışınca Levhaları aldı. (Onlardan bir) Nüshasında 'Rablerinden korkanlar için bir hidayet ve bir rahmet vardır' (yazılıydı).” Allah'ın 'Hadi' isminin tecellisi, inşaAllah.

155- “Musa, belirlediğimiz buluşma zamanı için kavminden yetmiş adam seçip-ayırdı.” Sanhedrin Meclisi. Bakın, üç bin yıl sonra yeniden Sanhedrin oluşturuldu; Hz. Mehdi (a.s)'ın çıkış alametidir. Kuran'da geçen Sanhedrin, yetmiş kişilik heyet yeniden oluşturuldu, üç bin yıl sonra. “Bunları da 'dayanılmaz bir sarsıntı' tutunca, dedi ki: ‘Rabbim, eğer dileseydin, onları ve beni daha önceden helak ederdin.’” (Şimdi) İçimizdeki beyinsizlerin yaptıklarından dolayı bizi helak edecek misin’?” Demek ki, bir kavmi olduğu gibi ayıplamak doğru değil. Beyinsizler olabilir içinde, onları ayırmak lazım. “O da Senin denemenden başkası değildir.” Allah'ın imtihanıdır. “Onunla Sen dilediğini saptırır, dilediğini hidayete erdirirsin.” Kimi deccal olur, kimi Hz. Mehdi (a.s) olur. “Bizim Velimiz Sensin. Öyleyse bizi bağışla, bizi esirge; Sen bağışlayanların en hayırlısısın”.

156- “Bize bu dünyada da, ahirette de iyilik yaz, şüphesiz ki biz Sana yöneldik. Dedi ki: 'Azabımı dilediğime isabet ettiririm, rahmetim ise her şeyi kuşatmıştır” Allah'ın rahmeti. “onu korkup-sakınanlara, zekatı verenlere ve Bizim ayetlerimize iman edenlere yazacağım.” “Bizim ayetlerimize”, Allah'ın ayetleri ne? Kuran ayeti kimin ayeti? Allah'ın ayeti. O zaman Hz. Musa (a.s)'a hitap bu. “Azabımı dilediğime isabet ettiririm, rahmetim ise her şeyi kuşatmıştır; onu korkup-sakınanlara, zekatı verenlere ve Bizim ayetlerimize iman edenlere yazacağım.” Kuran'a inanmadığında, Musevi de olsa, Hıristiyan da olsa, Müslüman da olsa harama girmiş olur.

157- “Onlar ki, yanlarındaki Tevrat'ta ve İncil'de (geleceği) yazılı bulacakları ümmi” Okuması, yazması olmayan. Hz. Mehdi (a.s)'da ümmidir, “haber getirici (Nebi) olan elçiye (Resul) uyarlar; o, onlara marufu (iyiliği) emrediyor,” tebliğ yapıyor “münkeri (kötülüğü) yasaklıyor,” haram olan fiilleri belirtiyor “temiz şeyleri helal, murdar şeyleri haram kılıyor ve onların ağır yüklerini,” yobazların meydana getirdiği hurafeleri “onların ağır yüklerini, üzerlerindeki zincirleri” yobazların meydana getirdiği zincirleri “indiriyor. Ona inananlar, destek olup savunanlar, yardım edenler ve onunla birlikte indirilen nuru izleyenler; işte kurtuluşa erenler bunlardır”.

158- “De ki: 'Ey insanlar, ben Allah'ın sizin hepinize gönderdiği bir elçisi (peygamberi)yim. Ki göklerin ve yerin mülkü yalnız O'nundur. O'ndan başka İlah yoktur, O diriltir ve öldürür. Öyleyse Allah'a ve ümmi peygamber olan elçisine iman edin.’” Okuma, yazması olmayan. Hz. Mehdi (a.s)'ın da okuma-yazması yoktur. Arapça bilmez, okuma-yazma bilmez. “Öyleyse Allah'a ve ümmi peygamber olan elçisine iman edin. O da Allah'a ve O'nun sözlerine inanmaktadır.” Bakın; “O da Allah'a ve O'nun sözlerine inanmaktadır. Ona iman edin ki hidayete ermiş olursunuz”.

159- “Musa'nın kavminden” bakın, adamlar nefret ediyorlar ama Allah ne diyor; “Musa'nın kavminden hakka ileten ve onunla adalet yapan bir topluluk vardır.” Musevi düşmanları her an, her asırda var, diyor Allah. “Musa'nın kavminden hakka ileten ve onunla adalet yapan bir topluluk vardır.” Onlar ne diyor? Kayalar, dağlar, taşlar arkasında ne varsa öldüreceğiz, diyorlar. Allah ne diyor? “Musa'nın kavminden hakka ileten ve onunla adalet yapan bir topluluk vardır.”

 


Araf Suresi, 143, 145-146, 153-155 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar’ın 20 Mart 2014 tarihli sohbetinden Araf Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Cenab-ı Allah diyor ki Araf Suresi 153’te; “Kötülük işleyip bunun ardından tövbe edenler.” Yaptıysa bir kötülük evet yaptım deyip itiraf edip, tövbe etsin, nur gibi Müslüman olur. Allah kabul ediyor. Bak “kötülük işleyip bunun ardından tövbe edenler” diyor. Şeytandan Allah’a sığınırım, Araf Suresi 153, “ve iman edenler hiç şüphesiz Rabbim bundan tövbeden sonra elbette bağışlayandır, esirgeyendir.” Tamam, o zaman ne var? Her şeyi Allah yarattığına göre mesela Twitter’daki yazıları da Allah yaratıyor değil mi? Onlara cevabı da Allah yaratıyor. Hükümeti de ayakta tutan Allah’tır. “Musa kabaran öfkesi, gazabı yatışınca levhaları aldı. Onlardan bir nüshasında Rablerinden korkanlar için bir hidayet ve bir rahmet vardır.” İşte bu levhayı, inşaAllah Hz. Musa (a.s)’ın sandığında bulacağız. Bu taş üzerine yazılmış Allah’ın hükmü bölünmüş olarak bulacağız.

“Rablerinden korkanlar için bir hidayet ve bir rahmet vardır.” İnşaAllah, Hz. Mehdi (a.s)‘da işaret ediyor. “Rablerinden korkanlar için bir hidayet” Hz. Mehdi (a.s) demek, hidayete vesile olan demektir, inşaAllah. “Musa belirlediğimiz buluşma zamanı için kavminden 70 adam seçip ayırdı.” Şuanda da Sanhedrinliler oluşturuldu. Bakın 3 bin yıldan sonra Sanhedrin yeniden oluşturuldu yaklaşık. Bu Hz. Mehdi (a.s) çıkış alametlerinden birisi yine, 70 kişilik. Evet, bak “biz ona levhalarda her şeyden bir öğüt ve her şeyin yeterli bir açıklamasını yazdık.” Yeterli diyor. Kuran’da böyledir. Kuran’da da Allah hepsini yaptım diyor. Hepsini anlattım, yeterli açıklamayı yaptım. İlave yapmayın, çıkarma da yapmayın diyor Allah. Ama Museviler ne yaptı? Hata yaptılar, ilaveler yaptılar, çıkarmalar yaptılar. O zaman olmaz. “Şimdi bunlara sıkıca sarıl” Tevrat’ın hükümlerine sıkıca sarıl. “Ve kavmine de emret ki en güzeli, buna sarılsınlar, Tevrat’a sarılsınlar. Onlar Tevrat’a biliyorsunuz fiilen de sarılıyorlar. Burada bir manevi sarılma diyor ama o rulo halindeki Tevrat’a da sarılıyorlar, öpüyor sarılıp.

“Size fasıkların yurdunu pek yakında göstereceğim.” Yani yerle bir olacak fasıklar diyor, Allah. Fasıklara imkan ve aman vermeyeceğim diyor Allah. “Yeryüzünde haksız yere büyüklenenlere ayetlerimden engelleyeceğim.” Enaniyet yapanları ayetlerimden engelleyeceğim ne demek? Allah’ı anamayacaklar, Allah’tan uzak kalacaklar, Allah sevgisini bilmeyecekler, sevgiyi bilemeyecekler, merhameti, şefkati bilemeyecekler, o acı azap içinde yaşayacaklar. “Onlar her bir ayeti görseler bile ona inanmazlar, dost doğru rüşt yolunu görseler yol olarak benimsemezler, azgınlık yolunu gördüklerinde ise onu yol olarak benimserler.” Mesela hakikaten insanlar var, sevgiden, merhametten, arkadaştan başka hiç dinlemiyor. Hadi sokağa çıkalım bağıralım, çağıralım molotof kokteyli atalım, ortalığı yakalım dedin mi, hayatı pahasına o deliliğin içine giriyorlar. Ama şefkat, merhamet, sevgi, dostluk, arkadaşlık, kardeşlik onu hiçbir şekilde kabul etmiyor, onu boş buluyor. “Bu onların ayetlerimizi yalanlamaları ve onların gafil olmaları dolayısıyladır. “Allah’ın hükmüne inanmıyorlar diyor, bir de gafiller diyor Allah. Gafil ne demek? Gaflet içinde, yani beyninde bir boşluk oluşmuş, muhakeme yargısı bozulmuş. “Rabbim bana göster seni göreyim dedi” diyor Cenab-ı Allah’a nazı geçtiğini düşünüyor Hz. Musa (a.s), çok şeker bir Peygamber. “Allah: Beni asla göremezsin” diyor, şeytandan Allah’a sığınırım. “Ama şu dağa bir bak eğer o yerinde karar kılabilirse sende beni göreceksin diyor.

“Rabbi dağa tecelli edince onu dağı paramparça etti”. Dağ paramparça oluyor. Yani bir yıldırım tarzında bir ışık tarzında dağın üstünde. Dağda taşlar, kayalar paramparça oluyor. O vuruşla müthiş bir aydınlanma ve müthiş şiddetli bir vuruş meydana geliyor. Bu şiddetli yıldırım vuruşu karşısında Musa bayılıp yere düşüyor. Zaten heyecanla Allah tecelli edeceğini bekleyince, zaten teyakkuz halinde heyecanla, birden o ışık ve gürültü dağ taş birbirine girince, onu görünce bayılıyor. Şoka giriyor bayılıyor. Yani baya tatlı peygamber. Hep hayatı böyle heyecan, hep heyecan.