(SAYIN ADNAN OKTAR'IN KAÇKAR TV'DEKİ CANLI RÖPORTAJI (17 ARALIK 2010))
ADNAN OKTAR: Araf Suresi, 188. Şeytandan Allah’a sığınırım “De ki: “Allah'ın dilemesi dışında kendim için yarardan ve zarardan (hiçbir şeye) malik değilim.” Demek ki, küresel dediğin artık elmaya armuta küresel gözle bakabilirsin, dünyadaki gelişmelere; hepsine Allah malik. İnsan dediğin Allah’ın yarattığı bir tecelli, gölge varlıktır. Onlardan oluşuyor küresel güç dediğin. “Eğer gaybı bilebilseydim muhakkak hayırdan yaptıklarımı arttırırdım.” Ama Cenab-ı Allah, zaman zaman Peygamberimiz (s.a.v.)’e gaybı bildiriyor. Gaybın tamamını anlamında, gaybın tamamını bilmem, Allah’ın bildirmesiyle bilirim anlamındadır. Tabi, kendi hayatı ile ilgili, bütününe ait, yoksa Peygamber Efendimiz (s.a.v) ile ilgili de Cenab-ı Allah bildiriyor. Ama bölüm bölüm, kısa kısa, az yerler bildiriyor. Mesela Hz. Ali (r.a.)’ın şehit olacağını bildiriyor Peygamber (s.a.v.)’in hayatını ilgilendiren bir şeydir, ama kısa; yani bütün hayatı bildirilmiyor. “Ve bana bir kötülük de dokunmazdı.” Çünkü hepsini bilirdim diyor, hayatının bütününe ait olacağı için. “Ben, iman eden bir topluluk için”, ama hangi topluluk için? “İman eden topluluk için. “bir uyarıcı ve bir müjde vericiden başkası değilim.” Bakın bu ayette; “Ben iman eden bir topluluk için bir uyarıcı ve bir müjde vericiden başkası değilim.” Ebcedi; 2026 veriyor. MaşaAllah, ne zaman nerde dünya hakimiyeti ile ilgili bir ayet varsa, mutlaka Mehdiyet’in tarihini, ebcedinin tarihini veriyor. Yani bu yüz ellinin üzerinde bu yüz ellinin, bu mucize değil mi bu? MaşaAllah.
Şeytandan Allah’a sığınırım.
“O, sizi tek bir nefisten yarattı ve kendisiyle durulup-yatışması için ondan eşini var etti. Onu (eşini) örtüp-bürüyünce, o da bir yük yüklendi.” Yani ilişkiye girince bir yük yüklendi hamile kaldı. “ve bununla (bir süre) gezindi.” yani 9 ay 10 gün. “Nitekim ağırlaşınca” yani hamileliğini vaz etme vakti geldiğinde, doğum sancısı yaklaşınca, “ikisi Rableri olan Allah'a dua ettiler: “Eğer bize salih (bir çocuk) verirsen, andolsun şükredenlerden olacağız. Ama O, onlara (Adem'in çocukları erkek ve kadınlara) salih (bir çocuk) verince, kendilerine verdiği şey konusunda O’na ortaklar kılmaya başladılar. Allah, onların şirk koştuklarından Yücedir.” Yani önce Allah’tan bekliyorlar, fakat sonra dünyevi güçlere güvenmeye başlıyorlar. Dünyevi etkinin altına giriyorlar. “Kendileri yaratılıp dururken” bak, “kendileri yaratılıp dururken, hiçbir şey yaratmayan şeyleri mi ortak koşuyorlar?” Mesela; küresel güçleri. “Oysa bu şirk koştukları güçler ve nesneler ne onlara bir yardıma güç yetirebilirler, ne kendi nefislerine yardım etmeye.” “Hepsini Ben yapıyorum” diyor Allah, “Ben yaratıyorum.” “Onları hidayete çağırsanız size uymazlar.” Hidayete yani Mehdiyet’e çağırsanız size uymazlar. “Onları çağırsanız da, suskun dursanız da size karşı tutumları birdir.” Etkilenmezler artık durağan hale gelmişler artık iptal olmuş, hiçbir yere gidecek gücü yok. Artık adamın kafasında, ruhunda bir ideal, bir inanç, bir düşünce kalmamış, nötr hale gelmiş.
“Allah’tan başka taptıklarınız sizin gibi kullardır. Eğer doğru iseniz hemen onları çağırın da size icabet etsinler.” Bak demek ki, insanlara tapıyor bir kısım insanlar. Yani mesela Amerikalılara tapıyor, Avrupalılara tapıyor, onları bir güç olarak görüyor. Onları küresel güç olarak görüyor, onları Allah gibi görüyor haşa. Onların dünyayı yönettiğine inanıyor, Allah’ın yönettiğine inanmıyor. Dolayısıyla o ilah gördüğü varlıklara göre kendini ayarlıyor. “Allah’tan başka taptıklarınız sizin gibi kullardır” diyor Allah. “Eğer doğru iseniz hemen onları çağırın da size icabet etsinler. Onların yürüyecek ayakları var mı? Ya da tutacakları elleri mi var, veya görecek gözleri mi var? Yoksa işitecek kulakları mı var? De ki: “Ortak koştuklarınızı çağırın sonra bir düzen kurun da bana göz bile açtırmayın.” Yani o küresel güçleri çağırın, sonra düzen kurun, bana da göz açtırmayın. Hiçbir şey yapamazsınız diyor Cenab-ı Allah. Yani Peygamber (s.a.v.) böyle meydan okusun, diyor. Çünkü bütün güç Bende diyor Allah. Yani hiçbir insan, hiçbir put, hiçbir güç Benim gücümle kıyaslanamaz. Çünkü onların gücünü yaratan da Benim diyor Allah. Dolayısıyla onlardan hiç etkilenmeyin diyor Allah.
Sayın Adnan Oktar'ın 17 Aralık 2010 tarihli röportajından Araf Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınırım.
“O, sizi tek bir nefisten yarattı ve kendisiyle durulup-yatışması için ondan eşini var etti. Onu (eşini) örtüp-bürüyünce, o da bir yük yüklendi.”Yani ilişkiye girince bir yük yüklendi hamile kaldı. “ve bununla (bir süre) gezindi.” yani 9 ay 10 gün. “Nitekim ağırlaşınca” yani hamileliğini vaz etme vakti geldiğinde, doğum sancısı yaklaşınca, “ikisi Rableri olan Allah'a dua ettiler: “Eğer bize salih (bir çocuk) verirsen, andolsun şükredenlerden olacağız. Ama O, onlara (Adem'in çocukları erkek ve kadınlara) salih (bir çocuk) verince, kendilerine verdiği şey konusunda O’na ortaklar kılmaya başladılar. Allah, onların şirk koştuklarından Yücedir.” Yani önce Allah’tan bekliyorlar, fakat sonra dünyevi güçlere güvenmeye başlıyorlar. Dünyevi etkinin altına giriyorlar. “Kendileri yaratılıp dururken” bak, “kendileri yaratılıp dururken, hiçbir şey yaratmayan şeyleri mi ortak koşuyorlar?” Mesela; küresel güçleri. “Oysa bu şirk koştukları güçler ve nesneler ne onlara bir yardıma güç yetirebilirler, ne kendi nefislerine yardım etmeye.” “Hepsini Ben yapıyorum” diyor Allah, “Ben yaratıyorum.” “Onları hidayete çağırsanız size uymazlar.” Hidayete yani Mehdiyet’e çağırsanız size uymazlar.
“Onları çağırsanız da, suskun dursanız da size karşı tutumları birdir.” Etkilenmezler artık durağan hale gelmişler artık iptal olmuş, hiçbir yere gidecek gücü yok. Artık adamın kafasında, ruhunda bir ideal, bir inanç, bir düşünce kalmamış, nötr hale gelmiş. “Allah’tan başka taptıklarınız sizin gibi kullardır. Eğer doğru iseniz hemen onları çağırın da size icabet etsinler.” Bak demek ki, insanlara tapıyor bir kısım insanlar. Yani mesela Amerikalılara tapıyor, Avrupalılara tapıyor, onları bir güç olarak görüyor. Onları küresel güç olarak görüyor, onları Allah gibi görüyor haşa. Onların dünyayı yönettiğine inanıyor, Allah’ın yönettiğine inanmıyor. Dolayısıyla o ilah gördüğü varlıklara göre kendini ayarlıyor. “Allah’tan başka taptıklarınız sizin gibi kullardır” diyor Allah. “Eğer doğru iseniz hemen onları çağırın da size icabet etsinler. Onların yürüyecek ayakları var mı? Ya da tutacakları elleri mi var, veya görecek gözleri mi var? Yoksa işitecek kulakları mı var? De ki: “Ortak koştuklarınızı çağırın sonra bir düzen kurun da bana göz bile açtırmayın.” Yani o küresel güçleri çağırın, sonra düzen kurun, bana da göz açtırmayın. Hiçbir şey yapamazsınız diyor Cenab-ı Allah. Yani Peygamber (s.a.v.) böyle meydan okusun, diyor. Çünkü bütün güç Bende diyor Allah. Yani hiçbir insan, hiçbir put, hiçbir güç Benim gücümle kıyaslanamaz. Çünkü onların gücünü yaratan da Benim diyor Allah. Dolayısıyla onlardan hiç etkilenmeyin diyor Allah.
196. ayette; “Hiç şüphesiz, benim velim Kitabı indiren Allah’tır.” Bizim velimiz kim? Allah. “O salihlerin koruyuculuğunu (veliliğini) yapıyor.” Mehdiyet’in, Mehdi (a.s.) talebelerinin, İsa Mesih (a.s.)’in talebelerinin, İsa Mesih (a.s.)’in, Türk-İslam Birliği gönüllülerinin, İttihad-ı İslam’ın aslanlarının koruyuculuğunu yapıyor. “O’ndan başka taptıklarınız ise size yardıma güç yetiremezler, kendilerine de.” Bak Avrupa Birliği çöküyor, Amerika da çöküyor. Ekonomik krizle parçalanıyorlar inşaAllah. “Eğer onları doğru yola çağırsanız işitmezler. Onları sana bakar (gibi) görürsün, onlar görmezler bile.” Öküz gibi bakıyor, boş boş. İşte sığır dediğim, odun dediğim bunlar. Bak ne diyor ayette?
“Onları sana bakar (gibi) görürsün, oysa görmezler bile” Bilmiyorum. Kurban Bayramı’nda bakmışınızdır koyunlara. Boşluğa doğru bakar hayvan. Öküz de öyledir. Boşluğa doğru bakar. Bir anlamı olmaz. Bunlar da öyle işte bomboş öküz gibi adamlar. “Sen af ve kolaylık olduğunu benimse, örf ile emret, cahillerden yüz çevir”. Af. Müslüman hep affedecek. “Örf ile emret”. Yani nezaketiyle güzel emret. “Cahillerden de yüz çevir”. Yani cahillerin etkisinde kalma. Onların yönlendirmesiyle, onların Müslümanlığı pasivize etmesi, gücünü kırmasıyla muhatap olma. “Eğer sana şeytandan yana bir kışkırtma veya ifa gelirse”. Yani gazetelerde mesela Müslümanlığı, İttihat-ı İslam'ın, Türk-İslam Birliğini gözden çıkaran, şevkinizi kıran, Mehdiyet’e karşı insanları pasifleştiren, gücünü kıran herhangi bir ifa gelirse, “hemen Allah'a sığın”.
“Çünkü o işitendir, bilendir. Allah'tan sakınanlara şeytandan bir vesvese eriştiğinde önce iyice düşünürler”. Kur'an'a göre bütün güç Allah'ın. Allah alametleri de gösterdi. Darwinizm, materyalizm yıkılıyor. İttihat-ı İslam ilerliyor. Türk alemi birleşme safhasında, İslam alemi birleşme safhasında çok kolay bir İttihat-ı İslam olacağı görülüyor. Kur'an hakikatleri ortaya çıktı. İman hakikatleri ortaya çıktı. İnternet var, televizyonlar var. Gücümüz de ortada. EvelAllah biz bu güzel neticeyi almak üzereyiz diyecek. Düşünecek.
“İyice düşünürler. Allah'ı zikredip anarlar. Sonra da hemen bakarsın ki görüp bilirler”. Çok netleşir kafaları diyor Allah. “Şeytanın kardeşleri ise onları sapıklığa sürükler sonra peşlerini bırakmazlar”. Önce sapıklığa sürüklüyor sonra peşlerini bırakmıyor. Onlar ümitsizliğe, şevksizliğe, korkaklığa, haf damarına, yeis ve ümitsizliğin içerisinde çırpınmaya, kendini hiç görmeye, nötr görmeye, sıradan insanlar haline getirip manevi önüme doğru sürüklemeye götürüyor. “Ve peşlerinde bırakmazlar”, diyor yani. Sabırla aynı münasebetsiz işlemeye devam ediyorlar. “Onlara bir ayet getirmediğin zaman”, yani onların şirk düşüncesine uygun onların hurafelerine, onların abuk sabuk inançlarına uygun hürriyeti, güzelliği ortadan kaldıran talepleri oluyor onlar biliyorsun müşriklerin, münafıkların.
“Onu getirmediğin zaman”, diyor “sen onu inmeyen ayeti derleyip toplasana derler”. Yani peygamberimize sen çıkart bir şey söyle diyorlar. Peygamber söylemeyince ne yapıyor? Peygamber adına hurafe çıkarıyor. Çünkü peygamberimiz diyor, “ben Kur'an'a uyuyorum”, diyor. O zaman ben de peygamberin adına bir şey çıkarayım diyor. “Peygamber dedi ki”, diyor. “Duydum ki. Duymuşuz ki. Duymuşlar ki”. Al sana hurafe ondan sonra.
Bak, “sen onu inmeyen ayeti derleyip toplasana derler. De ki; “ben yalnızca bana Rabbimden vahyoluna uyarım”. Kur'an'a uyarım diyor peygamber. “Bu Rabbinizden olan basiretlerdir. İman edecek bir topluluk için bir hidayet ve bir rahmettir. Kur'an okunduğu zaman hemen onu dinleyin”. Yani sohbete devam etmeyin. “Ve susun”. Konuşmayın. Dikkatinizi Kur'an'a verin diyor Allah. “Umulur ki esirgenmiş olursunuz”. Kur'an okunurken konuşmak haramdır. Mesela camilerde görüyorum. Bağıra bağıra Kur'an okuyorlar yüksek sesle. Güzel. Ooo. Hemşerim nasılsın? Ne yapıyorsun? Çoktan beri göremiyorum, caminin içinde sohbet ediyor ama Kur'an'da bir yandan okunuyor, muhatap dahi olmuyor. Kur'an okunduğunda dinlenir, susulur.
“Rabbini sabah akşam yüksek olmayan bir sesle kendi kendine ürpertiyle”, yani derin heyecan derin konsantrasyonla, “yalvara yalvara ve için için zikret, gaflete kapılanlardan olma”. Bakın bu ayet çok hayati bir ayettir. Çok önemli. Her ayet önemli fakat bu ayet de çok önemli. Bak, “Rabbini sabah akşam yüksek olmayan bir sesle, kendi kendine”, bakın dikkat edin, “ürpertiyle”, derin konsantrasyonla, “yalvara yalvara”, derin konsantrasyonla, “için için”, içinden gelerek coşkulu bir derinlikle. Allah aşkıyla, değil mi? Derin bir sevgiyle, “hakkıyla Allah'tan korkarak zikret, gaflete kapılanlardan olma”, böyle bir dua bütün dünyayı değiştirir söyleyeyim. İnşaAllah. İnşaAllah. Çok hayatidir. İnşaAllah.