Sayın Adnan Oktar'ın 17 Aralık 2010 tarihli röportajından Araf Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınırım.
“O, sizi tek bir nefisten yarattı ve kendisiyle durulup-yatışması için ondan eşini var etti. Onu (eşini) örtüp-bürüyünce, o da bir yük yüklendi.”Yani ilişkiye girince bir yük yüklendi hamile kaldı. “ve bununla (bir süre) gezindi.” yani 9 ay 10 gün. “Nitekim ağırlaşınca” yani hamileliğini vaz etme vakti geldiğinde, doğum sancısı yaklaşınca, “ikisi Rableri olan Allah'a dua ettiler: “Eğer bize salih (bir çocuk) verirsen, andolsun şükredenlerden olacağız. Ama O, onlara (Adem'in çocukları erkek ve kadınlara) salih (bir çocuk) verince, kendilerine verdiği şey konusunda O’na ortaklar kılmaya başladılar. Allah, onların şirk koştuklarından Yücedir.” Yani önce Allah’tan bekliyorlar, fakat sonra dünyevi güçlere güvenmeye başlıyorlar. Dünyevi etkinin altına giriyorlar. “Kendileri yaratılıp dururken” bak, “kendileri yaratılıp dururken, hiçbir şey yaratmayan şeyleri mi ortak koşuyorlar?” Mesela; küresel güçleri. “Oysa bu şirk koştukları güçler ve nesneler ne onlara bir yardıma güç yetirebilirler, ne kendi nefislerine yardım etmeye.” “Hepsini Ben yapıyorum” diyor Allah, “Ben yaratıyorum.” “Onları hidayete çağırsanız size uymazlar.” Hidayete yani Mehdiyet’e çağırsanız size uymazlar.
“Onları çağırsanız da, suskun dursanız da size karşı tutumları birdir.” Etkilenmezler artık durağan hale gelmişler artık iptal olmuş, hiçbir yere gidecek gücü yok. Artık adamın kafasında, ruhunda bir ideal, bir inanç, bir düşünce kalmamış, nötr hale gelmiş. “Allah’tan başka taptıklarınız sizin gibi kullardır. Eğer doğru iseniz hemen onları çağırın da size icabet etsinler.” Bak demek ki, insanlara tapıyor bir kısım insanlar. Yani mesela Amerikalılara tapıyor, Avrupalılara tapıyor, onları bir güç olarak görüyor. Onları küresel güç olarak görüyor, onları Allah gibi görüyor haşa. Onların dünyayı yönettiğine inanıyor, Allah’ın yönettiğine inanmıyor. Dolayısıyla o ilah gördüğü varlıklara göre kendini ayarlıyor. “Allah’tan başka taptıklarınız sizin gibi kullardır” diyor Allah. “Eğer doğru iseniz hemen onları çağırın da size icabet etsinler. Onların yürüyecek ayakları var mı? Ya da tutacakları elleri mi var, veya görecek gözleri mi var? Yoksa işitecek kulakları mı var? De ki: “Ortak koştuklarınızı çağırın sonra bir düzen kurun da bana göz bile açtırmayın.” Yani o küresel güçleri çağırın, sonra düzen kurun, bana da göz açtırmayın. Hiçbir şey yapamazsınız diyor Cenab-ı Allah. Yani Peygamber (s.a.v.) böyle meydan okusun, diyor. Çünkü bütün güç Bende diyor Allah. Yani hiçbir insan, hiçbir put, hiçbir güç Benim gücümle kıyaslanamaz. Çünkü onların gücünü yaratan da Benim diyor Allah. Dolayısıyla onlardan hiç etkilenmeyin diyor Allah.
196. ayette; “Hiç şüphesiz, benim velim Kitabı indiren Allah’tır.” Bizim velimiz kim? Allah. “O salihlerin koruyuculuğunu (veliliğini) yapıyor.” Mehdiyet’in, Mehdi (a.s.) talebelerinin, İsa Mesih (a.s.)’in talebelerinin, İsa Mesih (a.s.)’in, Türk-İslam Birliği gönüllülerinin, İttihad-ı İslam’ın aslanlarının koruyuculuğunu yapıyor. “O’ndan başka taptıklarınız ise size yardıma güç yetiremezler, kendilerine de.” Bak Avrupa Birliği çöküyor, Amerika da çöküyor. Ekonomik krizle parçalanıyorlar inşaAllah. “Eğer onları doğru yola çağırsanız işitmezler. Onları sana bakar (gibi) görürsün, onlar görmezler bile.” Öküz gibi bakıyor, boş boş. İşte sığır dediğim, odun dediğim bunlar. Bak ne diyor ayette?
“Onları sana bakar (gibi) görürsün, oysa görmezler bile” Bilmiyorum. Kurban Bayramı’nda bakmışınızdır koyunlara. Boşluğa doğru bakar hayvan. Öküz de öyledir. Boşluğa doğru bakar. Bir anlamı olmaz. Bunlar da öyle işte bomboş öküz gibi adamlar. “Sen af ve kolaylık olduğunu benimse, örf ile emret, cahillerden yüz çevir”. Af. Müslüman hep affedecek. “Örf ile emret”. Yani nezaketiyle güzel emret. “Cahillerden de yüz çevir”. Yani cahillerin etkisinde kalma. Onların yönlendirmesiyle, onların Müslümanlığı pasivize etmesi, gücünü kırmasıyla muhatap olma. “Eğer sana şeytandan yana bir kışkırtma veya ifa gelirse”. Yani gazetelerde mesela Müslümanlığı, İttihat-ı İslam'ın, Türk-İslam Birliğini gözden çıkaran, şevkinizi kıran, Mehdiyet’e karşı insanları pasifleştiren, gücünü kıran herhangi bir ifa gelirse, “hemen Allah'a sığın”.
“Çünkü o işitendir, bilendir. Allah'tan sakınanlara şeytandan bir vesvese eriştiğinde önce iyice düşünürler”. Kur'an'a göre bütün güç Allah'ın. Allah alametleri de gösterdi. Darwinizm, materyalizm yıkılıyor. İttihat-ı İslam ilerliyor. Türk alemi birleşme safhasında, İslam alemi birleşme safhasında çok kolay bir İttihat-ı İslam olacağı görülüyor. Kur'an hakikatleri ortaya çıktı. İman hakikatleri ortaya çıktı. İnternet var, televizyonlar var. Gücümüz de ortada. EvelAllah biz bu güzel neticeyi almak üzereyiz diyecek. Düşünecek.
“İyice düşünürler. Allah'ı zikredip anarlar. Sonra da hemen bakarsın ki görüp bilirler”. Çok netleşir kafaları diyor Allah. “Şeytanın kardeşleri ise onları sapıklığa sürükler sonra peşlerini bırakmazlar”. Önce sapıklığa sürüklüyor sonra peşlerini bırakmıyor. Onlar ümitsizliğe, şevksizliğe, korkaklığa, haf damarına, yeis ve ümitsizliğin içerisinde çırpınmaya, kendini hiç görmeye, nötr görmeye, sıradan insanlar haline getirip manevi önüme doğru sürüklemeye götürüyor. “Ve peşlerinde bırakmazlar”, diyor yani. Sabırla aynı münasebetsiz işlemeye devam ediyorlar. “Onlara bir ayet getirmediğin zaman”, yani onların şirk düşüncesine uygun onların hurafelerine, onların abuk sabuk inançlarına uygun hürriyeti, güzelliği ortadan kaldıran talepleri oluyor onlar biliyorsun müşriklerin, münafıkların.
“Onu getirmediğin zaman”, diyor “sen onu inmeyen ayeti derleyip toplasana derler”. Yani peygamberimize sen çıkart bir şey söyle diyorlar. Peygamber söylemeyince ne yapıyor? Peygamber adına hurafe çıkarıyor. Çünkü peygamberimiz diyor, “ben Kur'an'a uyuyorum”, diyor. O zaman ben de peygamberin adına bir şey çıkarayım diyor. “Peygamber dedi ki”, diyor. “Duydum ki. Duymuşuz ki. Duymuşlar ki”. Al sana hurafe ondan sonra.
Bak, “sen onu inmeyen ayeti derleyip toplasana derler. De ki; “ben yalnızca bana Rabbimden vahyoluna uyarım”. Kur'an'a uyarım diyor peygamber. “Bu Rabbinizden olan basiretlerdir. İman edecek bir topluluk için bir hidayet ve bir rahmettir. Kur'an okunduğu zaman hemen onu dinleyin”. Yani sohbete devam etmeyin. “Ve susun”. Konuşmayın. Dikkatinizi Kur'an'a verin diyor Allah. “Umulur ki esirgenmiş olursunuz”. Kur'an okunurken konuşmak haramdır. Mesela camilerde görüyorum. Bağıra bağıra Kur'an okuyorlar yüksek sesle. Güzel. Ooo. Hemşerim nasılsın? Ne yapıyorsun? Çoktan beri göremiyorum, caminin içinde sohbet ediyor ama Kur'an'da bir yandan okunuyor, muhatap dahi olmuyor. Kur'an okunduğunda dinlenir, susulur.
“Rabbini sabah akşam yüksek olmayan bir sesle kendi kendine ürpertiyle”, yani derin heyecan derin konsantrasyonla, “yalvara yalvara ve için için zikret, gaflete kapılanlardan olma”. Bakın bu ayet çok hayati bir ayettir. Çok önemli. Her ayet önemli fakat bu ayet de çok önemli. Bak, “Rabbini sabah akşam yüksek olmayan bir sesle, kendi kendine”, bakın dikkat edin, “ürpertiyle”, derin konsantrasyonla, “yalvara yalvara”, derin konsantrasyonla, “için için”, içinden gelerek coşkulu bir derinlikle. Allah aşkıyla, değil mi? Derin bir sevgiyle, “hakkıyla Allah'tan korkarak zikret, gaflete kapılanlardan olma”, böyle bir dua bütün dünyayı değiştirir söyleyeyim. İnşaAllah. İnşaAllah. Çok hayatidir. İnşaAllah.
(SAYIN ADNAN OKTAR'IN KAÇKAR TV'DEKİ CANLI RÖPORTAJI (17 ARALIK 2010))
ADNAN OKTAR: 196. ayette; “Hiç şüphesiz, benim velim Kitabı indiren Allah’tır.” Bizim velimiz kim? Allah. “O salihlerin koruyuculuğunu (veliliğini) yapıyor.” Mehdiyet’in, Mehdi (a.s.) talebelerinin, İsa Mesih (a.s.)’in talebelerinin, İsa Mesih (a.s.)’in, Türk-İslam Birliği gönüllülerinin, İttihad-ı İslam’ın aslanlarının koruyuculuğunu yapıyor. “O’ndan başka taptıklarınız ise size yardıma güç yetiremezler, kendilerine de.” Bak Avrupa Birliği çöküyor, Amerika da çöküyor. Ekonomik krizle parçalanıyorlar inşaAllah. “Eğer onları doğru yola çağırsanız işitmezler. Onları sana bakar (gibi) görürsün, onlar görmezler bile.” Öküz gibi bakıyor, boş boş. İşte sığır dediğim, odun dediğim bunlar. Bak ne diyor ayette? “Onları sana bakar (gibi) görürsün, oysa görmezler bile.” Bilmiyorum Kurban Bayramı’nda bakmışsınızdır koyunlara, boşluğa doğru bakar hayvan, öküz de öyledir. Boşluğa doğru bakar, bir anlamı olmaz. Bunlar da öyle işte bomboş, öküz gibi adamlar. “Sen af (veya kolaylık) yolunu benimse, (İslam’a) uygun olanı örf ile emret, cahillerden yüz çevir.” “Af”, Müslüman hep affedecek. “Örf ile emret.” Yani böyle nezaketiyle, güzel emret. “Cahillerden de yüz çevir.” Yani cahillerin etkisinde bile kalma, onların yönlendirmesiyle, onların Müslümanları pasifize etmesiyle, gücünü kırmasıyla muhatap olma.
“Eğer sana şeytandan yana bir kışkırtma (veya iğva) gelirse.” Yani gazetelerde mesela Müslümanlığı, İttihad-ı İslam’ı, Türk-İslam Birliği’ni gözden çıkaran, şevkinizi kıran, Mehdiyet’e karşı insanları pasifleştiren, gücünü kıran herhangi bir iğva gelirse; “hemen Allah’a sığın. Çünkü O, işitendir, bilendir. (Allah’tan) sakınanlara şeytandan bir vesvese eriştiğinde (önce) iyice düşünürler.” Diyecek, Kuran’a göre bütün güç Allah’ın. Allah, alametleri de gösteriyor, Darwinizm, materyalizm yıkılıyor. İttihad-ı İslam ilerliyor. Türk alemi birleşme safhasında, İslam alemi birleşme safhasında, çok kolay bir İttihad-ı İslam olacağı görülüyor. Kuran hakikatleri ortaya çıktı, iman hakikatleri ortaya çıktı, internet var, televizyonlar var, gücümüz de ortada, evelAllah biz bu güzel neticeyi almak üzereyiz” diyecek, düşünecek. “İyice düşünürler (Allah’ı zikredip-anarlar), sonra hemen bakarsın ki görüp bilirler.” “Çok netleşir kafaları” diyor Allah. “(Şeytan’ın) kardeşleri ise, onları sapıklığa sürükler, sonra peşlerini bırakmazlar.” Önce sapıklığa sürüklüyor, sonra peşlerini bırakmıyor. Onları ümitsizliğe, şevksizliğe, korkaklığa, hafv damarına, yeis ve ümitsizliğin içerisinde çırpınmaya, kendini hiç görmeye, nötr görmeye, sıradan insanlar haline getirip, manevi ölüme doğru sürüklemeye götürüyor. “Peşlerini de bırakmazlar” diyor. Yani sabırla aynı münasebetsizliği işlemeye devam ediyorlar.
Sayın Adnan Oktar'ın 14 Mart 2012 tarihli röportajından Araf Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınırım.
Araf Suresi, 196; “Hiç şüphesiz, benim velim kitabı indiren Allah'tır.” Allah hemen Kuran’a dikkat çekiyor, başka bir şeye değil. “O salihlerin koruyuculuğunu (veliliğini) yapıyor.” Samimi olan insanların koruyuculuğu. Kimi koruyormuş Cenab-ı Allah? Samimi olan insanları koruyor.
197; “O'ndan başka taptıklarınız ise size yardıma güç yetiremezler, kendilerine de.” “Boşa yapıyorsunuz onun dışında, hiçbir faydası olmaz onun size” diyor.
198; “Eğer onları doğru yola çağırırsanız işitmezler.” Eğer hidayet ehli değilse istediğin kadar anlat, etkilenmez. “Onları sana bakar (gibi) görürsün, oysa onlar görmezler bile.” İnsanların hatası orada oluyor, bakıyor olduğunu görünce onu canlı zannediyor. İnanamıyor ona, nasıl söz dinletemiyorum diye. Halbuki o zaten bakar durumda ama ölü. Allah, “Siz onları canlı zannedersiniz, oysa onlar ölüdürler” diyor.
199; “Sen af (veya kolaylık) yolunu benimse, (İslam'a) uygun olanı (örfü) emret ve cahillerden yüz çevir.” “Şefkatle yaklaş” diyor Cenab-ı Allah, “af ve kolaylık yolunu benimse.” Kolaylık bakın, af ile kolaylık. “Örf ile emret,” makul insanların kabul edeceği, toplumun kabul edeceği örf ile emret. İnsanların alışık olduğu, makul göreceği bir tarz; “bununla emret.” “Ve cahillerden yüz çevir, anlamıyorlarsa bırak onları” diyor Cenab-ı Allah.
200; “Eğer sana şeytandan yana bir kışkırtma (vesvese veya iğva) gelirse, hemen Allah'a sığın.” Kendin halletmeye kalkma, Allah’a sığın. “Çünkü O, işitendir, bilendir.”
201; (Allah'tan) Sakınanlara,” helale, harama dikkat edenlere, “şeytandan bir vesvese eriştiğinde (önce) iyice düşünürler” diyor. Bakın, düşüncenin önemine Allah dikkat çekiyor; hafif değil, iyice düşünürler. “Düşünürler” derdi Allah ama “düşünürler” demiyor; “iyice düşünürler” diyor, beynin kapasitesini iyice kullanırlar. “(Allah'ı zikredip-anarlar), sonra hemen bakarsın ki görüp bilmişlerdir.” Allah, “o zaman hemen bilgiyi veririm” diyor. Ama önce beynini kullanmak için beynine emir verecek, dua edecek. Beynini son kapasitede kullanacak; o zaman Allah, “hemen bakarsın ki görüp bilirler” diyor. “Hemen doğru bilgiyi veririm” diyor Cenab-ı Allah.
202; “(Şeytan'ın) Kardeşleri ise, onları sapıklığa sürüklerler, sonra peşlerini bırakmazlar.” Şeytanla dost olanlar, onları sapıklığa sürüklüyor; yobazlığa, Darwinizme, materyalizme sürüklüyorlar; “sonra peşlerini bırakmazlar.” Mesela yobaz kafanın içinden çıkmıyor. Yobaz yobazı destekliyor, komünist komünisti destekliyor, iddia edilen Ergenekon terör örgütü mensupları birbirlerini destekliyorlar. Birbirlerinin peşini bırakmıyorlar.
203; “Onlara bir ayet getirmediğin zaman: “Sen onu (inmeyen ayeti) derleyip-toplasana” derler.” İşte bu yobazların mantığı. Allah demiyor, o zaman uydurmaya ihtiyaç duyuyorlar ve uydurmaya başlıyorlar. “De ki: “Ben, yalnızca bana Rabbimden vahyolunana uyarım.” “Kuran’a uyarım” diyor Peygamber (s.a.v). “Bu, Rabbinizden olan basiretlerdir; iman edecek bir topluluk için bir hidayet ve bir rahmettir.” Bakın, “Rabbinizden olan basiretlerdir.” “Basiret bu şekilde olur” diyor Cenab-ı Allah. “İman edecek bir topluluk için bir hidayet ve bir rahmettir.” Dikkat ederseniz, hep iman hakikatinin önemi vurgulanıyor ayetlerde. Görüyor musunuz? Ben tekrar tekrar hatırlatmıyorum, o gözle bakın; sürekli hakim olan iman zafiyeti ve iman hakikatlerinin önemidir.
204; “Kuran okunduğu zaman, hemen onu dinleyin ve susun.” Bir çok yerde, camilerde adamlar konuşuyor; Kuran okunuyor dinlemiyor ve susmuyorlar. “Umulur ki esirgenmiş olursunuz.” Bu muhkem ayettir, farzdır. Kuran okunduğu zaman dinlenir, konuşma olmaz. Bakın, “susun” diyor Allah. Haramdır Kuran okunurken konuşmak. Umurunda bile değil bir çok insanın.
205; “Rabbini, sabah akşam, yüksek olmayan bir sesle, kendi kendine, ürpertiyle, yalvara yalvara ve için için zikret. Gaflete kapılanlardan olma.” Allah’a dua ederken olanca samimiyetiyle, olanca candanlığıyla insan dua edecek, olanca candanlığıyla Allah’ı anacak. 206; “Şüphesiz Rabbinin Katında olanlar, O'na ibadet etmekten büyüklenmezler; O'nu tesbih ederler ve yalnız O'na secde ederler.”
206; Bakın, “Şüphesiz Rabbinin Katında olanlar, O'na ibadet etmekten büyüklenmezler.” Melekler büyüklenmiyor, Hz. İsa (a.s) büyüklenmez. “O'nu tesbih ederler,” Allah’ı anarlar, “ve yalnız O'na secde ederler,” ibadet ederler. Bütün melekler Allah’a secde ediyor, ibadet ediyor, inşaAllah. Cenab-ı Allah, Hz. İsa (a.s)’ın gökte canlı olduğunu vurgulamak için, Hz. İsa (a.s)’ın da meleklerle birlikte ibadet ettiğini söylüyor ayette. Sırf Hz. İsa (a.s)’a mahsus bir ayettir, sadece Hz. İsa (a.s). Başka hiçbir Peygamber için demiyor Cenab-ı Allah, sadece onun için diyor. Meleklerle birlikte ibadet ettiğini söylüyor. Çünkü ölü olsa ibadet etmez, diri olduğu için ibadet ediyor.
Sayın Adnan Oktar'ın 31 Ağustos 2011 tarihli röportajından Araf Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Mesela, şeytandan Allah’a sığınıyorum; Araf Suresi,
196; “Hiç şüphesiz, benim velim kitabı indiren Allah'tır ve O salihlerin koruyuculuğunu (veliliğini) yapıyor.” Şimdi, ahir zamana bakan yönüyle baktığımızda ne anlarız? Hz. Mehdi (a.s)’ı Allah korur, Hz. İsa Mesih (a.s)’ı Allah korur, talebelerini Allah korur. Türk Milleti’ni Allah koruyor, Türkiye’ye komünizmin gelmesini engelleyen Allah’tır. Türkiye’nin batmasını, yıkılmasını, bölünmesini engelleyen Allah’tır. Bin kere batardı Türkiye, bin kere bölünürdü. Salihleri Allah koruyor, bunu görüyoruz. Şeytandan Allah’a sığınırım,
198; “Eğer onları doğru yola çağırırsanız işitmezler.” Biz de bir kısım cins tipleri, yobaz takımını doğru yola çağırıyoruz, Kuran’a çağırıyoruz; işitmiyorlar, anlamıyorlar. “Onları sana bakar (gibi) görürsün, oysa onlar görmezler bile.” Mesela televizyonda seyrediyor ama görmüyor adam, anlamıyor, kavrayamıyor.
199; “Sen af (veya kolaylık) yolunu benimse, (İslam'a) uygun olanı (örfü) emret ve cahillerden yüz çevir.” Biz de ne yapıyoruz? Kolaylık yolunu benimsiyoruz, dini zorlaştırmaktan kaçınıyoruz. Kuran’ın sade anlatımına tabi oluyoruz. “(İslam'a) uygun olanı (örfü) emret ve cahillerden yüz çevir.” Adam anlamıyorsa biz de ondan yüz çeviriyoruz.
200; “Eğer sana şeytandan yana bir kışkırtma (vesvese veya iğva) gelirse, hemen Allah'a sığın. Çünkü O, işitendir, bilendir.” Allah bizi şeytandan korusun, şeytanın şerrinden, etkisinden korusun. Çünkü şeytanın etkisi var, Allah şeytanın etkisinden dua ettiğimizde bizi koruyacağını söylüyor. Allah’a sığınıyoruz.
204; “Kuran okunduğu zaman, hemen onu dinleyin ve susun.” Mesela bak, çok büyük bir bela bu; insanların Kuran okunduğunda dinlememeleri. “Umulur ki esirgenmiş olursunuz.” Ben camilere gidiyorum, Kuran okuyor orada hocaefendi, cayır cayır konuşuyorlar. Dedikodu yapıyor böyle ayakta, arı kovanı gibi, uğultu var. Halbuki Kuran okunduğunda susup dinlemeleri lazım. Bak, “hemen onu dinleyin” diyor, “hemen onu dinleyin ve susun.” Adam ne susuyor, ne dinliyor. “Hocam” diyorlar “ahir zaman ağırlıklı anlatıyorsunuz, Darwinizm ağırlıklı anlatıyorsunuz, başka konuları bize anlatmıyorsunuz.” Anlatıyorum işte. Anlamazdan gelirseniz, anlamazsınız tabii.
205; “Rabbini, sabah akşam, yüksek olmayan bir sesle, kendi kendine,” yalnız, “ürpertiyle,” derin bir heyecanla, huşuyla “yalvara yalvara ve için için zikret.” Dua böyle olur, Allah’ı zikretmek böyle olur. Bir daha söylüyorum, “sabah akşam,” ne demek sabah akşam? Günün her saatinde, sabahtan akşama kadar, akşamdan sabaha kadar, her zaman, “sabah akşam, yüksek olmayan bir sesle,” bağıra bağıra değil, var ya camilerde hocaefendiler, bağıra bağıra dua ediyorlar, bunu istemiyor Allah. Biliyorsunuz, değil mi? Bağıra bağıra dua ediyorlar. “Kendi kendine,” yalnız, “ürpertiyle,” yani “tüylerin ürpersin” diyor Cenab-ı Allah. “O kadar konsantre ol ki, o kadar derinleş, o kadar huşuyla, o kadar samimi dua et ki onun heyecanıyla tüylerin diken diken olsun” diyor Allah. Ve “yalvara yalvara,” yalvarma üslubuyla, “ve için için” kalpten, içinden gelerek, coşkuyla Allah’ı zikret, Allah’a dua et, “gaflete kapılanlardan olma.”
Hz. Adem'den beri insanın dünya üzerindeki en büyük düşmanı şeytandır. Şeytan, Hz. Adem yaratıldığında, Allah'a itaat etmemiş ve tüm insanları Allah'ın yolundan saptırmaya söz vermiştir. Allah, Kuran'da şeytanın insanları doğru yoldan ayırmak için türlü yollar denediğini, onlara tuzaklar kurduğunu, dünya hayatını süslü ve çekici göstermeye çalıştığını bildirir. Allah'ın şeytan hakkında bildirdiği bir başka bilgi ise, onun hilesinin zayıf olduğu ve insanlar üzerinde hiçbir zorlayıcı etkisinin olmadığıdır:
İman edenler Allah yolunda savaşırlar; inkar edenler ise tağut yolunda savaşırlar öyleyse şeytanın dostlarıyla savaşın. Hiç şüphesiz, şeytanın hileli-düzeni pek zayıftır. (Nisa Suresi, 76)
Andolsun, İblis, kendileri hakkında zannını doğrulamış oldu, böylelikle iman eden bir grup dışında, ona uymuş oldular. Oysa onun, kendilerine karşı hiçbir zorlayıcı-gücü yoktu; ancak Biz ahirete iman edeni, ondan kuşku içinde olandan ayırt etmek için (ona bu imkanı verdik). Senin Rabbin, herşeyin üzerinde gözetici-koruyucudur. (Sebe Suresi, 20-21)
Aslında şeytanın hilesinin zayıf olması ve zorlayıcı bir gücünün bulunmaması, Allah'ın insanlar için yarattığı bir kolaylıktır. Çünkü din ahlakını yaşayan bir insanın karşısında dine karşı negatif bir güç olarak şeytan vardır. Onun zayıf ve güçsüz olması ise, müminlerin Kuran ahlakını yaşama konusunda bir güçlük yaşamayacaklarının bir göstergesidir. Ancak, bunun için samimi bir iman gerekir. Kuran'da da salih olanların şeytanın hilelerinden etkilenmeyeceği bildirilmektedir:
Dedi ki: “Rabbim, beni kışkırttığın şeye karşılık, andolsun, ben de yeryüzünde onlara, (sana başkaldırmayı ve dünya tutkularını) süsleyip-çekici göstereceğim ve onların tümünü mutlaka kışkırtıp-saptıracağım. Ancak onlardan muhlis olan kulların müstesna.” (Hicr Suresi, 39-40)
Allah başka ayetlerde ise, şeytanın iman edenlerin ve tevekkül edenlerin üzerinde hiçbir etkisinin olmayacağını şöyle bildirmiştir:
Gerçek şu ki, iman edenler ve Rablerine tevekkül edenler üzerinde onun (şeytanın) hiçbir zorlayıcı-gücü yoktur. Onun zorlayıcı-gücü ancak onu veli edinenlerle, onunla O'na (Allah'a) ortak koşanlar üzerindedir. (Nahl Suresi, 99-100)
Kuşkulardan ve vesveseden kurtulabilmenin sırrı
İman eden kulların üzerinde şeytanın bir etkisi olmamakla birlikte, kimi zaman şeytan iman edenlere de yaptıkları bir işte, işledikleri bir amelde vesvese vermeye çalışabilir.
Allah'ın Kuran'da bildirdiği önemli bir sır da insanın kendisine gelen vesveseden nasıl kurtulacağıdır. Bu, Allah'tan korkan ve cenneti umut eden müminler için çok önemli bir konudur. Çünkü vesvese şeytanın insanları Allah'ın yolundan uzaklaştırmak, onları boş ve amaçsız işlerle uğraştırarak vakitlerini almak amacıyla fısıldadığı yanıltıcı sözlerdir. Şeytan bu yolla insanlara, hüzün, korku sıkıntı vermeye, aralarını açmaya, Allah, Kuran ya da din hakkında kuşkuya düşürmeye çalışır. Hak olmayan konularda insanları uzun ve olmadık kuruntulara düşürür. Kuran'da şeytanın vesvese verme özelliğini anlatan ayetlerden bazıları şöyledir:
“Onları -ne olursa olsun- şaşırtıp-saptıracağım, en olmadık kuruntulara düşüreceğim ve onlara kesin olarak davarların kulaklarını kesmelerini emredeceğim ve Allah'ın yarattıklarını değiştirmelerini emredeceğim.” Kim Allah'ı bırakıp da şeytanı dost (veli) edinirse, kuşkusuz o, apaçık bir hüsrana uğramıştır.” (Şeytan) Onlara vaadler ediyor, onları en olmadık kuruntulara düşürüyor. Oysa şeytan, onlara bir aldanıştan başka bir şey va'detmez. (Nisa Suresi, 119-120)
Ki o, insanların göğüslerine vesvese verir. (içlerine kuşku, kuruntu fısıldar) (Nas Suresi, 5)
Şeytanın müminlere fısıldadığı kuruntular ne olursa olsun, Allah'ın gösterdiği yola uyduklarında, şeytan onları oyalayamayacaktır. Allah, şeytana karşı müminlere şunu hatırlatır:
Eğer sana şeytandan yana bir kışkırtma (vesvese veya iğva) gelirse, hemen Allah'a sığın. Çünkü O, işitendir, bilendir. (Allah'tan) Sakınanlara şeytandan bir vesvese eriştiğinde (önce) iyice düşünürler (Allah'ı zikredip-anarlar), sonra hemen bakarsın ki görüp bilmişlerdir. (Araf Suresi, 200-201)
Ayette görüldüğü gibi, müminler şeytandan gelen vesveselere karşı çok dikkatlidir. Uzun uzun oturup ondan gelen vesveseleri düşünerek vakit kaybetmez, söz konusu vesveselerle Allah'ın razı olmayacağı, bir mümine yakışmayacak sıkıntılı, hüzünlü korkulu bir ruh haline girmezler. Bir sıkıntı, Kuran'a uygun olamayan bir düşünce hissettiklerinde hemen düşünürler. Bunun Allah'ın hoşnut olmayacağı şeytandan gelen bir vesvese olduğunu anlarlar. Hemen Allah'ı ve Kuran ayetlerini düşünerek şeytanın fısıldamalarından kurtulurlar.
(SAYIN ADNAN OKTAR'IN KAÇKAR TV'DEKİ CANLI RÖPORTAJI (17 ARALIK 2010))
ADNAN OKTAR: “Eğer sana şeytandan yana bir kışkırtma (veya iğva) gelirse.” Yani gazetelerde mesela Müslümanlığı, İttihad-ı İslam’ı, Türk-İslam Birliği’ni gözden çıkaran, şevkinizi kıran, Mehdiyet’e karşı insanları pasifleştiren, gücünü kıran herhangi bir iğva gelirse; “hemen Allah’a sığın. Çünkü O, işitendir, bilendir. (Allah’tan) sakınanlara şeytandan bir vesvese eriştiğinde (önce) iyice düşünürler.” Diyecek; Kuran’a göre bütün güç Allah’ın. Allah, alametleri de gösteriyor, Darwinizm, materyalizm yıkılıyor. İttihad-ı İslam ilerliyor. Türk alemi birleşme safhasında, İslam alemi birleşme safhasında, çok kolay bir İttihad-ı İslam olacağı görülüyor. Kuran hakikatleri ortaya çıktı, iman hakikatleri ortaya çıktı, internet var, televizyonlar var, gücümüz de ortada, evelAllah biz bu güzel neticeyi almak üzereyiz” diyecek, düşünecek. “İyice düşünürler (Allah’ı zikredip-anarlar), sonra hemen bakarsın ki görüp bilirler.” “Çok netleşir kafaları” diyor Allah.