Araf Suresi, 55-56, 63, 66, 68, 74 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 5 Mayıs 2013 tarihli sohbetinden Araf Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Bakın Cenab-ı Allah diyor ki, Araf Suresi, 74-”yeryüzünde bozguncular olarak karışıklık çıkarmayın.” Terör anarşi çıkarmayın diyor Allah, haram kılmış. “Size Rabbimin risaletini” Allah’ın emrettiğini “tebliğ ediyorum” Araf Suresi, 68. Ebcedi; 2029. Bak 2029, 9 ile bitiyor sonu da, maşaAllah. İki sıfır, iki dokuz. İki kere iki tekrar ediyor. “Size Rabbimin tebliğ ettiğini, Rabbimin bildirdiğini size aktarıyorum” Biz ne yapıyoruz? Kuran’ı aktarıyoruz. Peygamberimiz (s.a.v.) ne yaptı? Cebrail (a.s)’dan geleni aktardı. Biz de Peygamberimiz (s.a.v.)’e aktarılan bilgiyi insanlara aktarıyoruz. Şeytan’dan Allah’a sığındım. “Rabbinize yalvara yalvara ve için için dua edin. Şüphesiz O, haddi aşanları sevmez.” (Araf Suresi, 55) Duanın samimi olması lazım. Bunu özel bir konsantrasyonla, özel bir samimiyet ruhuyla elde etmek lazım. Bak, “Rabbinize yalvara yalvara ve için için dua edin” diyor Allah. Bir de çok uzun dua değil, yani özlü, derin ve samimi dua çok önemlidir, candan, inşaAllah.

“Doğrusu Allah'ın rahmeti iyilik yapanlara pek yakındır.” (Araf Suresi, 56) Allah Allah. 56. ayet. 1996 tarihini veriyor. “Allah'ın rahmeti iyilik yapanlara pek yakındır.” Demek ki, İslam’ın hakimiyeti pek yakın. 1996’dan sonra vakit artık daraldı, inşaAllah. 2016, 2026, inşaAllah. “İçinizden sizi uyarıp korkutacak bir adam” Araf Suresi, 63, 2011 tarihini veriyor. “İçinizden sizi uyarıp korkutacak bir adam” Araf Suresi, 63. 2011 tarihini veriyor. Bakın, Peygamber (s.a.v.)’e ne diyorlar? Araf Suresi, 66. “Kavminin önde gelenlerinden inkar edenler dediler ki” o devrin işte basınından bir kısım, işte o sermayedarlar, o zamanın sosyetesi, o zamanın ileri gelen entel dantel takımı, dinsiz, eracif takım, o devrin. “Gerçekte biz seni 'aklî bir yetersizlik' içinde görüyoruz.” Yani senin akli dengen bozulmuş, yani delisin sen diyorlar, Peygamber (s.a.v.)’e. Kim diyor? O devrin yöneticileri, o devrin derin devleti, o devrin züppeleri söylüyor. “ve doğrusu biz senin yalancılardan olduğunu sanıyoruz” hâşâ, yalancı, oyuncusun sen diyorlar. Ve delisin ayrıca diyorlar işine gelmediği için. Ahir zamanda Hz. Mehdi (a.s)’a ne diyecekler? Aynı şekilde “sen yalancı ve delisin” diyecekler.

 


Araf Suresi, 44, 51, 56 Ayetlerinin Tefsiri

(1956 yılını Bediüzzaman çok önemli görüyor)

 

(Sayın Adnan Oktar’ın 27 Ocak 2011 Samsun Aks TV’deki Sohbetinden)

ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınırım. Araf Suresi, 44. ayet “Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun” diyor, Cenab-ı Allah. “Allah’ın laneti zalimlerin üzerine olsun.” Evet, “Onlar, dinlerini bir eğlence ve oyun (konusu) edinmişlerdi.” Espri yapıyor. Cehennemle ilgili espriler yapıyor. Cennetle ilgili espriler yapıyor haşa Peygamberlerle ilgili espriler yapıyor.

“Onlar, dinlerini bir eğlence ve oyun (konusu) edinmişlerdi ve dünya hayatı onları aldatmıştı. Onlar, bu günleriyle karşılaşmayı unuttukları ve Bizim ayetlerimizi 'yok sayarak tanımadıkları' gibi, Biz de bugün onları unutacağız” diyor, Allah. Yalvarıp yakarmasına asla cevap yok, inşaAllah. 56. ayet “Doğrusu Allah'ın rahmeti iyilik yapanlara pek yakındır.” Hayrettir, ebcedi de 1956 yılını veriyor. Net 1956’yı veriyor. Bak “Doğrusu Allah'ın rahmeti iyilik yapanlara pek yakındır.” 56. Ayet, ebcedi de 1956 maşaAllah. 1956 yılını, Bediüzzaman çok önemli görüyor. Risale-i Nur’da da var. “Cereyan-ı münafıkanenin ölümünün başlangıcı, hakkın da doğumudur” diyor. Miladıdır, başlangıcıdır. Yani artık bu tarihten sonra cereyan-ı münafıkane sürekli geriye doğru gidecek. Risale-i Nur’un serbest bırakıldığı tarihtir, 1956. Çok büyük olaylar olmuştur 1956’da, peş peşe olaylar olmuştur. Ama en önemlisi gördüğümüz, Risale-i Nur’un serbest bırakılmasıdır, inşaAllah.

 


Araf Suresi, 56. Ayetinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 19 Kasım 2010 tarihli röportajından Araf Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: (Araf Suresi, 56) “Düzene konulması (ıslah)ından sonra,...” dünyaya İslam ahlakı hakim olduktan sonra, “...yeryüzünde bozgunculuk (fesad) çıkarmayın;” Fesat nedir? İnsanları birbirine düşürmek. “O'na korkarak ve umut taşıyarak dua edin. Doğrusu Allah'ın rahmeti iyilik yapanlara pek yakındır.” (Araf Suresi, 56)

 


Araf Suresi, 56. Ayetinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 15 Ağustos 2011 tarihli röportajından Araf Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: “O'na korkarak ve umut taşıyarak dua edin.” Araf Suresi, 56. ayet. Bütün müminleri içine alıyor bu. “İman edenler ise derin bir korku içindedirler.”

 


Araf Suresi, 56-57 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 25 Temmuz 2010 tarihli röportajından Araf Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Bakın, şeytandan Allah’a sığınırım, 56. ayet Araf: “Düzene konulması (ıslah)ından sonra”, Peygamberimiz (s.a.v.) geldi, İslam yayıldı, İslamiyeti herkes bildi değil mi? “Sonra yeryüzünde bozgunculuk (fesad) çıkarmayın.” Hitap kime? Deccal’e, deccaliyete. “O’na korkarak ve umut taşıyarak dua edin.” Bakın hem Allah’tan korkacağız, hem de kendimizden emin olmayacağız. Bak diyor ki; “umut taşıyarak” dua edin. Mehdi (a.s.) de dua ediyor, nasıl? Umut taşıyarak ve korkarak. Kendinden emin değil. Hani diyorlar ya, adam ilan ediyor dergide, gazetede falanca Mehdi (a.s.). Ne demek? Günahsız, Cennetlik. Garanti veriyor adamlar. Binlerce kişi birden garanti veriyor adamın kurtulduğuna, Cennete gideceğine garanti veriyor. Kuran’da öyle bir şey yok. Niye yalan söylüyorsunuz? Bu iftira bu sahtekarlık bu yalan, Kuran’da şiddetle telin ediliyor. Onun için hiçbir kimse çıkıp “Ben Mehdi (a.s.)’yim” diyemez. Ama hüsn-ü zan ederiz.

Ben mesela sizin veli olduğunuza inanırım, hüsn-ü zan ederim, ama emin olamam. Yüzünüzdeki nuraniyetten hüsn-ü zan ederim. Ama kimse kimseye garanti veremez. İnşaAllah. Ancak vahiy olursa, Kuran’da geçerse. Kuran’dan başka da kitap gelmeyeceğine göre, değil mi? “O'na korkarak ve umut taşıyarak dua edin. Doğrusu Allah'ın rahmeti iyilik yapanlara pek yakındır.” Mehdi (a.s.) iyilik yapacak, Allah’ın rahmeti de onu kuşatacak. Cemaatini de kuşatacak. İnşaAllah. “Rahmetinin önünde rüzgarları bir müjde olarak gönderen O'dur.” Mehdi (a.s.) gelmeden önce alametlerini Allah rüzgar gibi önden gönderdi mi? Ayet buna bakıyor aynı zamanda. Bak diyor ki; “rahmetinin önünde,” yani İslam ahlakının dünya hakimiyetinden önce, ikinci şerh anlamı olarak söylüyorum, “rüzgarları,” alametleri, Mehdi (a.s.)’nin çıkış alametlerini, “bir müjde olarak gönderden O’dur.” “Bunlar ağırca bulutları kaldırıp yüklendiğinde, onları (kuraklıktan) ölmüş bir şehre sürükleyiveririz” İstanbul’a getiririz, değil mi? “Ve bununla oraya su indiririz” rahmet, Allah’ın rahmeti, ilim indiririz. “Ve böylelikle bütün ürünlerden çıkarırız.” Her yerden çiçekler açar, değil mi? Yeşillikler oluşur. Hz. Hızır (a.s.)’ın yeşilliği gibi, İslam ahlakı buram buram her yere hakim olur, ikinci şerh anlamı. “İşte biz ölüleri”, kalpleri ölmüş, ruhları ölmüş insanları, “böyle diriltip çıkartırız ki, ibret alasınız.” Demek ki ateistler, dinsizler, Darwinistler de iman edecek. Kuran’ın ikinci işari anlamını anlattım.

 


Araf Suresi, 56-57 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 18 Nisan 2010 tarihli röportajından Araf Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: “Düzene konulması (ıslahı)ndan sonra yeryüzünde bozgunculuk, fesad çıkartmayın”. “Düzene konulması (ıslahı)ndan sonra yeryüzünde bozgunculuk, fesad çıkartmayın; O’na korkarak ve umut taşıyarak dua edin. Doğrusu Allah’ın rahmeti iyilik yapanlara pek yakındır. Rahmetinin önünde rüzgarları bir müjde olarak gönderen O’dur”. Şeytandan Allah’a sığınırım. “Bunlar ağırca bulutları kaldırıp yüklendiğinde, onları kuraklıktan ölmüş bir şehre sürükleyiveririz”. Ben Hocamıza rica ettim, Ali Bulaç tefsirinden değil mi, Ali Bulaç Hocamız’ın. “Alıverdi, sürükleyiverdi”, yani orijinalinde böyle bir ifade yok. “Sürükledi, sürüklemiş”, neyse o, ama “alıverdi, yapıverdi” zaten bu bir Anadolu şivesidir. Yani Kuran bu şekilde mealine konması doğru değil. Hocamız tabii daha iyi takdir eder ama bir dahaki baskısında bunu çıkarırsa, istirham ediyoruz, çok çok iyi olur, değil mi? Bir de “bakıverdi, geliverdi” yani Kuran’ın bu üslubu değil, Arapçası’nda da böyle bir şey yok. Bu bir Anadolu şivesi olduğuna göre, bunun mutlaka çıkması gerekiyor.

Tam doğrusu “geldi, gördü, baktı” o şekilde olacak inşaAllah. İstirham ediyoruz, eğer mümkünse. “Ölmüş bir şehre sürükleyiveririz” diyor, ben “sürükleriz” diye açıklıyorum. “Ve bununla oraya su indiririz de böylelikle bütün ürünlerden çıkarırız. İşte biz ölüleri de böyle diriltip, çıkarırız ki, ibret alasınız”. Şimdi evet, baktığımızda tabii ikinci bir anlamı olduğu görülüyor, Araf Suresi 56. Bir kere 1956’ya baktığını düşünebiliriz. Çünkü Bediüzzaman “1956, münafıkane sistemin çöküşünün başladığı tarih” diyor ve Risale-i Nur Külliyatı’nın serbest bırakıldığı tarihtir, yani mahkeme kararı ile. 1956 çok hayati bir yıldır. “Düzene konulması (ıslahı)ndan sonra yeryüzünde bozgunculuk, fesad çıkartmayın”. Yani deccaliyete karşı bir cevap. Allah’ın koyduğu sistemi, deccaliyetin bozmamasını Allah söylüyor, ki bu Mehdiyet’in düzenlemesi ile deccaliyetin bu bozma sistemi ortadan kalkacaktır.

“O’na korkarak ve umut taşıyarak dua edin.” Biz dua etmekle mükellefiz. Allah’tan hem korkacağız, ama umut taşıyarak dua ediyoruz. Mesela Mehdi (a.s.)’nin çıkmasına umut içerisinde olduğumuz için, Mehdi (a.s.) çıksın diye Ya Rabbi dua ediyoruz. Ama bir kısmı umudunu kaybedince dua edemiyor. Etmek istemiyor, işine gelmiyor veyahut maddesine dokunduğu için Mehdiyet belki dua edemiyor. “Doğrusu Allah'ın rahmeti iyilik yapanlara pek yakındır.” Bir Allah rahmetten bahsediyor; “iyilik yapanlara pek yakındır”. Demek ki Allah Mehdi (a.s.)’ye ve Mehdiyete öncülük eden millete Allah rahmet sunacak, Türk Milleti’ne bir rahmet sunacak, ona bakıyor olarak düşünebiliriz.

“Rahmetinin önünde rüzgarları bir müjde olarak gönderen O'dur”. Yani İslam hakimiyeti olmadan önce Allah ben alametler göndereceğim diyor. Rüzgar gibi, nasıl yağmur yağmadan önce rüzgar geliyorsa, biz rüzgarı gördüğümüzde diyoruz ki, “herhalde yağmur yağacak”. Değil mi? Rüzgar yağmurun alameti. Allah’ın rahmeti yani Mehdi (a.s.) çıkmadan, İsa çıkmadan önce de alametleri önden gelecek anlamına geliyor ayetin ikinci anlamı. “Bunlar ağırca bulutları kaldırıp yüklendiğinde”, yani Allah'ın rahmetiyle ilgili her şey, İslam'ın dünya hakimiyeti, küfrün ortadan kalkması, bilge akması, rahmet akması, nur akması insanların üzerine ağırca yükler. Değil mi? Rahmet gibi yağacak insanların üstüne. Hidayet yağacak.

“Yüklerinde onları kuraklıktan ölmüş bir şehre sürükleyiveririz”. Yani maneviyattan yoksun kalmış, İslamiyet'in yaşanmadığı, insanların manen çöktüğü bir topluluğa o bulutları getiririz ve insanların üzerine nur yağar, rahmet yağar, Allah'ın hidayeti yağar. “Ve bununla oraya su indiririz”. İşte Allah'ın rahmetinin inmesi olarak alırız. “Böylelikle bütün ürünlerden çıkarırız”. İslam çiçek gibi, değil mi? Bediüzzaman diyor, “çiçekleri baharda açar diyor. Biz kışta geldik”, diyor. Mehdi talebeler için. Onlar diyor baharda açacaklar diyor. Yani Ahir zamanda açacaklar diyor. Bu çiçeklerin açması gibi, yeşilliğin çıkması gibi bir anda ortalık yeşerecek. Kurak ortam İslam'ın nuruyla, İslam'ın bereketiyle dolacak anlamında anlayabiliriz. İkinci anlam olarak.

“İşte biz ölüleri böyle diriltip çıkarırız”. Yani manen ölmüş insanları kalben diriltip canlandıracak Allah. Yani Mehdi'nin de özelliğidir. Ölüleri diriltecektir. Manen ölmüş kişileri diriltecektir. “Çıkartırız ki ibret alasınız”. Müslümanlar tabii ki bundan ibret alır.