Sayın Adnan Oktar'ın 5 Eylül 2010 tarihli röportajından Tevbe Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: 9/107: “Zarar vermek” bak, münafığın asıl amacı budur. Küfre zarar vermek istemez o, münafıklara zarar vermek istemez, Darwinistlere, materyalistlere zarar vermek istemez. Onlarla fikri mücadeleye veyahut ilmi mücadeleye girmez.
“İnkarı (pekiştirmek)” bu alenen inkarı pekiştirmiyor tabii, dolaylı yoldan inkarı pekiştiriyor. Yani Kuran’ı savunuyor gibi yaparak inkarı pekiştirir, hadisi savunuyor gibi yaparak inkarı pekiştirir, dinsizliği pekiştirir.
“Müminlerin arasını ayırmak”; Müslümanların bölünmesi için uğraşır. Münafığın en önemli özelliklerinden birisidir. Mesela küfrün bölünmesini istemez, çünkü küfre sırtını dayıyor. Münafıkların bölünmesini istemez, çünkü sırtını dayıyor. Tuğyan ve delaletin bölünmesini istemez, sırtını dayıyor çünkü. Ama müminlerin bölünmesini ister.
“Müminlerin arasını ayırmak ve daha önce Allah'a ve elçisine karşı savaşanı gözlemek için”; yani Müslümanlara o devrin polisi, o devrin adli gücü saldırıda bulunuyor. Onların gelmesini bekliyorlar. Yani o devirde Müslümanlara zarar verecek çalışma yapıyorlar, ihbar ediyorlar, sonra da onları, uzaktan bunu izlemeye başlıyorlar. Münafığın ihbarı da sinsicedir. Mesela şöyle yapar münafık; aleni değildir, yani gizlice ihbar eder o ayrı mesele, ama mesela bir haber gönderir, o haberin içerisinde de gene bir ihbar vardır. Yani haberle ihbar eder. Yani Kuran’da biz bunu çok açık görüyoruz. Hadislerde de görüyoruz. İnşaAllah. Mesela diyor ki, bir haber gönderiyor; “onların tutunacak yerleri kalmadı” diyor, bir mektup yazıyor. Bu bir ihbardır, hem küfre diyorlar ki; “tutunacak yerleri yok bunlar zayıf, her an ezebilirsiniz, güçleri imkanları var”. Ayrıca da Müslümanların ondan panik olacaklarını düşünüyorlar. Aynı zamanda küfre de bu bir şeydir, haber göndermiş oluyorlar. Diyor ki, “ne var bunda? Samimi olarak bir mektup yazdım, bir şey yok” diyor. Onun küfrün eline geçeceğini biliyorlar, o haberin. Yani mutlaka onlardan haberdar olacağını bilerek yaparlar. Anlaşıldı mı? Onun hem Müslümanları paniğe kaptıracağını, küfrü de cesaretlendirip, atağa geçireceğini düşünüyor o devirde.
Bak, “Zarar vermek, inkarı (pekiştirmek), müminlerin arasını ayırmak” Müslümanları bölmek, “ve daha önce Allah'a ve elçisine karşı savaşanı gözlemek için mescit edinenler var ya” onların mescit dediği yer zaten şeytanın toplantı yaptığı yer olmuş oluyor. Yani şeytani bir mescit, şeytan mescidi kuruyorlar. Mescitten kasıt, toplantı yeri, şeytan mescidi kuruyor.
“Ve: “Biz iyilikten başka bir şey istemedik” diye yemin edenler (var ya,) Allah onların şüphesiz yalancı olduklarına şahidlik etmektedir.” Sürekli bunların ağzında Kuran, hadis ve “iyilik istiyoruz, düzeltmek istiyoruz, ıslah etmek istiyoruz”. Git küfre anlat işte o zaman, ıslah et. “Olmaz” diyor. “Niye?” “Ben onlara sırtımı dayıyorum” diyor. Münafıklara, “Allah emretti” diyorsun, münafıklara karşı mücadele et. “Onlara da ben sırtımı dayıyorum” diyor. “Tuğyan ve delalet diyorsun, onlar?” “Onlara da sırtımı dayıyorum, o zaman hiç olurum zaten. Onların korumasına ben muhtacım” diyor. Yani bir şey olduğunda ben nereye dayanacağım ki, zaten oraya dayanacağım, diyor. Onun için ben onları ellemem, diyor. “Peki, kim senin hedefin?” “Müslümanlar” diyor. “Onların ben bazı hatalarını görüyorum, onlarla ilgileneceğim ben diyor. Benim konum bu arkadaş” diyor.
Bak, “’Biz iyilikten başka bir şey istemedik’ diye yemin edenler” diyor. Sürekli bunlar dürüstlük, iyilik, güzellik, düzeltmek, “Allah rızası için anlattım” derler. Kuran buna ısrarla dikkat çekiyor, Cenab-ı Allah.
9/108’de Cenab-ı Allah, “Sen bunun (böyle bir mescidin) içinde hiçbir zaman durma” diyor. Yani böyle bir topluluk, böyle bir düşünceye hiçbir şekilde yanaşma diyor Allah. İnşaAllah, durma.
“Daha ilk gününden takva temeli üzerine kurulan mescid, senin bunda (namaza ve diğer işlere) durmana daha uygundur.” Yani asıl Müslümanların toplu olduğu yerde bulunun, diyor. Yani size başka bir yer gösterildiğinde sakın oraya gitmeyin. Çünkü münafıklar çok fazla mescid kurarlar. Ayrı ayrı ayrı bölümler oluşturabilirler. Her biri ayrı fikir kullanabilir. İlk olan yer diyor esastır. İlk Mehdi (a.s.)’nin olduğu yer esastır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) neydi? O devrin mehdisi idi. Orası esastır, onun dışında bir yere yanaşmayacaksın.
“Orada, arınmayı içten-arzulayan adamlar vardır. Allah arınanları sever.” Bak ‘arındı’ demiyor Allah. “Orada, arınmayı içten-arzulayan adamlar vardır.” Arınmayı istiyor ve arınmak için gayret ediyor. Arınmış bitmiş demiyor Allah. Peygamberimiz (s.a.v.) için bu vardır, diğer insanlar arınmaya devam ediyorlar. “Allah arınanları sever.” Bir ibadettir, eksiğini, kusurunu Müslümanlar Kuran’dan, hadisten aklıyla ve vicdanıyla kendi anlıyor. Ama münafıklar Müslümanları ana hedef haline getiriyorlar, küfürle mücadeleyi durduruyorlar, kendilerinin arınması diye zaten bir konu yok, küfrün arınıp düzelmesi için onlarla ilgilenmezler, münafıklarla hiç ilgilenmezler. Çünkü münafığı zaten velinimeti gibi görüyor. İnşaAllah.
Sayın Adnan Oktar'ın 4 Nisan 2013 tarihli sohbetinden Tevbe Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Tevbe Suresi, 107.ayet, şeytandan Allah’a sığınırım; “Zarar vermek, inkarı (pekiştirmek),” bak, PKK’yı çok iyi açıklıyor; “…zarar vermek,” işte orayı bombalasın, burayı yıksın, falancayı şehit etsin; “…inkarı pekiştirmek,” Darwinist, materyalist eğitimle, Allah’ı inkar ederek bunu iyice pekiştirmek; “…mü'minlerin arasını ayırmak,” işte Lazistan, Çerkezistan, Kürdistan, Türkistan… Türkiye’yi paramparça etmek; “…ve daha önce Allah'a ve elçisine karşı savaşanı gözlemek için,” Allah’a ve elçisine karşı savaşan ne? PKK. Gözlüyor, onları bekliyor. Onların atağa geçmesini bekliyor. “…mescid edinenler,” hakikaten bakıyorsun ayrı bir cami yapıyor, PKK camisi ayrı. “PKK’lılar gelsin, burada namaz kılsınlar” diyor. “…ve: ‘Biz iyilikten başka bir şey istemedik’ diye yemin edenler,” diyor ki: “Biz Türkiye’nin sağlık, selametini ve demokrasi istiyoruz, başka bir şey istemiyoruz.” Bir de yemin ediyor. “Öyle bir şey yok, sadece huzur olsun. Barış, kardeşlik için geldik. Sorun bu, savaş isteyenler var, biz barış istiyoruz, onun için geldik” diyor. Elinde ağır makineli tüfekle, “barış istiyorum” diyorsun sen. Ve on binlerce askerimizi, aslanımızı şehit etmişsin sen. “Allah onların şüphesiz yalancı olduklarına şahitlik etmektedir” diyor Cenab-ı Allah.
“Sen bunun (böyle bir mescidin) içinde hiç bir zaman durma.” Yani böyle bir topluluğun içinde durma. “Daha ilk gününden takva temeli üzerine kurulan mescid, senin bunda (namaza ve diğer işlere) durmana daha uygundur.” Nedir buradaki mescit? İttihad-ı İslam meclisi, İttihad-ı İslam mescidi, bütün Müslümanların toplu olduğu mescit. “Onda, arınmayı içten-arzulayan,” eksik ve yanlış yönlerini düzeltmek isteyen, “adamlar (insanlar) var” diyor Cenab-ı Allah “Allah arınanları sever.” (Tevbe Suresi, 108) Yani “yanlıştan kurtulan, hatadan kurtulanları sever” diyor Allah.
“Binasının temelini, Allah korkusu ve hoşnutluğu üzerine kuran kimse mi hayırlıdır,” ne için kurulması gerekiyormuş? Allah korkusu ve Allah’ın rızası, hoşnutluğu üzerine kuracaksın. Eğer bir sistem düşünüyorsan, bir iyilik yapmak istiyorsan, onun kökeninde mutlaka Allah korkusu ve Allah’ın rızası olması gerekiyor. “…yoksa binasının temelini göçecek bir yarın kenarına kurup, onunla birlikte kendisi de cehennem ateşi içine yuvarlanan kimse mi?” diyor. “Öbür türlü göçecek bir yarın kenarına kurarsınız sistemi” diyor. “Kendiniz de çökersiniz, cehennemin dibine gidersiniz” diyor Allah. “Allah, zulmeden bir topluluğa hidayet vermez.” (Tevbe Suresi, 109) Zulüm oldu mu, orada hidayet olmuyor.
Sayın Adnan Oktar’ın 28 Mayıs 2014 tarihli sohbetinden Tevbe Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Ya Allah, bismillah. Şeytandan Allah’a sığınırım. Tevbe Suresi, 9. Sure. “Zarar vermek” şeytandan Allah’a sığınırım. Bak “zarar vermek” Müslümanlar’a zarar vermek, inananlara zarar vermek “inkarı (pekiştirmek)” yani Darwinist Materyalist sistemi oturtmak, geliştirmek. Şirk sistemini, müşrik, Kuran’a karşı olan, Kuran’dan yanaymış gibi görünen, fakat Kuran’a karşı olan yobaz sistemini pekiştirmek için “müminlerin arasını ayırmak” için. Yani müminler birbirlerine bağlı olmaktan çıkarıp birbirinden uzak hale getirmek, Müslümanlar’ı hak yoldan, hak topluluktan ayırmak için “daha önce Allah'a ve elçisine karşı savaşanı” yani Müslümanlar’a karşı mücadele eden o devrin güçlerini, o devrin polisini, o devrin polis gücünü “gözlemek için mescid edinenler.” Yani ayrı bir yapılanma, ayrı bir topluluk, ayrı bir kin yapılanması oluşturanlar “ve: “Biz iyilikten başka bir şey istemedik” diye yemin edenler.” Yani “amacımız Allah’ın rızası, İslam’ın gerçekten dünyaya hakim olması, gerçek İslam’ın yaşanması” tarzında yalan söyleyerek “Allah adına da yemin edenler,” inandırıcı olması için yeminle de onu güçlendiriyor.
“Yemin edenler (var ya,) Allah onların şüphesiz yalancı olduklarına” münafık olduklarına “şahidlik etmektedir.” (Tevbe Suresi, 107) Sahtekarlar yani “Sen bunun (böyle bir mescidin) içinde hiçbir zaman durma.” Yani yobaz sistemin, bağnaz sistemin veyahut Darwinist, materyalist sistemin içinde durma. “Daha ilk gününden takva temeli üzerine kurulan mescid, senin bunda (namaza ve diğer işlere) durmana daha uygundur.” Yani orada bulunman, orada faaliyet yapman, İslam’ı yayman için, tebliğ yapman için daha uygundur. “Daha ilk gününden takva temeli üzerine kurulan mescid” nedir? Peygamberimiz (s.a.v)’in kurduğu sistemdir. Nedir o? Kuran’dır. Kuran’ın yeterliliğidir. Kuran’ın yeterliliğini reddeden şirk sistemi İslam karşıtı, Kuran’ın yeterliliğini savunan sistem de Mehdiyet ruhudur. “Daha ilk gününden takva temeli üzerine kurulan mescid” Yani bizim şu an savunduğumuz sistem. “Daha ilk gününden takva temeli üzerine kurulan mescid” neydi? Resulullah (s.a.v)’in yoluydu. Resulullah (s.a.v)’in yolu neydi? Kuran’dı. Bizim yolumuz ne? Kuran. “Senin bunda (namaza ve diğer işlere) durmana daha uygundur.” “Bu sistemde dur” diyor Allah O sistemden çıkma. “Onda, arınmayı içten-arzulayan adamlar vardır.” Arınmak ne demek? Yanlış yönlerini atan, hatalarını düzelten, eksiklerini düzelten, kendini mükemmelleştiren, mükemmelleştirmek için gayret eden insanlar vardır.
“Allah arınanları” temizlenenleri, kendini mükemmelleştirenleri, geliştirenleri “sever.” (Tevbe Suresi, 108) Münafıklar için de diyor ki Allah “Onların kalpleri parçalanmadıkça, kurdukları bina kalplerinde bir şüphe olarak sürüp-gidecektir.” (Tevbe Suresi, 110) Münafık hiçbir şekilde vazgeçmiyor. Çok azgındır. Şeytanidir. Alçak ruhludur. Kuşkucu, manyak ruhludur münafık. Kuran’ın yeterliliğini kabul etmez. Kuran’a karşı mücadele eder. Ama Kuran adına yapar bunu. Kuran’a ilaveler kor. Kuran’dan ilaveler çıkartır. Yahut kendi koyduğu ilaveleri çıkartır. Veyahut Kuran’da olanları çıkartır. “Onların kalpleri parçalanmadıkça” Yani “Allah onların belasını vermedikçe onlar vazgeçmezler” diyor Allah. Ölünce vazgeçiyor mu? Vazgeçmiyor. Cehennemde vazgeçiyor mu? Vazgeçmiyor. Şeytanla el eleler. “kurdukları bina kalplerinde bir şüphe olarak sürüp-gidecektir.” Yani kurdukları sistem bir şüphe olarak. Yine de emin olmuyorlar. “Doğru mu yapıyoruz, yanlış mı yapıyoruz?” falan gibi şeyleri var. Ama münafık kin ruhu içerisinde kendilerinden eminler. Ama o şüphe içerisinde de sürekli devam ediyorlar. “Ya Allah belamızı verirse” kafasında oluyorlar. “Ya Mehdi (a.s)’a karşı mücadele veriyorsak, ya İsa Mesih (a.s)’a karşı mücadele veriyorsak, ya kafir, müşrik sisteminin bir numaralı adamıysak” gibi bir kuşku içerisinde yaşarlar” diyor Allah. “Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Tevbe Suresi, 110)