Sayın Adnan Oktar'ın 4 Nisan 2013 tarihli sohbetinden Tevbe Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Tevbe Suresi, 107.ayet, şeytandan Allah’a sığınırım; “Zarar vermek, inkarı (pekiştirmek),” bak, PKK’yı çok iyi açıklıyor; “…zarar vermek,” işte orayı bombalasın, burayı yıksın, falancayı şehit etsin; “…inkarı pekiştirmek,” Darwinist, materyalist eğitimle, Allah’ı inkar ederek bunu iyice pekiştirmek; “…mü'minlerin arasını ayırmak,” işte Lazistan, Çerkezistan, Kürdistan, Türkistan… Türkiye’yi paramparça etmek; “…ve daha önce Allah'a ve elçisine karşı savaşanı gözlemek için,” Allah’a ve elçisine karşı savaşan ne? PKK. Gözlüyor, onları bekliyor. Onların atağa geçmesini bekliyor. “…mescid edinenler,” hakikaten bakıyorsun ayrı bir cami yapıyor, PKK camisi ayrı. “PKK’lılar gelsin, burada namaz kılsınlar” diyor. “…ve: ‘Biz iyilikten başka bir şey istemedik’ diye yemin edenler,” diyor ki: “Biz Türkiye’nin sağlık, selametini ve demokrasi istiyoruz, başka bir şey istemiyoruz.” Bir de yemin ediyor. “Öyle bir şey yok, sadece huzur olsun. Barış, kardeşlik için geldik. Sorun bu, savaş isteyenler var, biz barış istiyoruz, onun için geldik” diyor. Elinde ağır makineli tüfekle, “barış istiyorum” diyorsun sen. Ve on binlerce askerimizi, aslanımızı şehit etmişsin sen. “Allah onların şüphesiz yalancı olduklarına şahitlik etmektedir” diyor Cenab-ı Allah.
“Sen bunun (böyle bir mescidin) içinde hiç bir zaman durma.” Yani böyle bir topluluğun içinde durma. “Daha ilk gününden takva temeli üzerine kurulan mescid, senin bunda (namaza ve diğer işlere) durmana daha uygundur.” Nedir buradaki mescit? İttihad-ı İslam meclisi, İttihad-ı İslam mescidi, bütün Müslümanların toplu olduğu mescit. “Onda, arınmayı içten-arzulayan,” eksik ve yanlış yönlerini düzeltmek isteyen, “adamlar (insanlar) var” diyor Cenab-ı Allah “Allah arınanları sever.” (Tevbe Suresi, 108) Yani “yanlıştan kurtulan, hatadan kurtulanları sever” diyor Allah.
“Binasının temelini, Allah korkusu ve hoşnutluğu üzerine kuran kimse mi hayırlıdır,” ne için kurulması gerekiyormuş? Allah korkusu ve Allah’ın rızası, hoşnutluğu üzerine kuracaksın. Eğer bir sistem düşünüyorsan, bir iyilik yapmak istiyorsan, onun kökeninde mutlaka Allah korkusu ve Allah’ın rızası olması gerekiyor. “…yoksa binasının temelini göçecek bir yarın kenarına kurup, onunla birlikte kendisi de cehennem ateşi içine yuvarlanan kimse mi?” diyor. “Öbür türlü göçecek bir yarın kenarına kurarsınız sistemi” diyor. “Kendiniz de çökersiniz, cehennemin dibine gidersiniz” diyor Allah. “Allah, zulmeden bir topluluğa hidayet vermez.” (Tevbe Suresi, 109) Zulüm oldu mu, orada hidayet olmuyor.
Sayın Adnan Oktar'ın 7 Şubat 2010 tarihli röportajından Tevbe Suresi ile ilgili açıklamalar.
CİHAT GÜNDOĞDU: Tevbe Suresi 109.ayet; “Binasının temelini, Allah korkusu ve hoşnutluğu üzerine kuran kimse mi hayırlıdır, yoksa binasının temelini göçecek bir yarın kenarına kurup onunla birlikte kendisi de cehennem ateşi içine yuvarlanan kimse mi? Allah, zulmeden bir topluluğa hidayet vermez.” Burada Allah korkusu olmadan, imanın çok zayıf olacağı ve insanı münafıklığa sürükleyeceği tarif edilmiş inşaAllah.
“Sizi hoşnut kılmak için Allah'a yemin ederler; oysa mümin iseler, hoşnut kılınmaya Allah ve elçisi daha layıktır.” Tevbe Suresi 62.ayet. Burada müminleri devamlı memnun etmeye ve kendilerinin de onlardan olduğuna inandırmaya çalışmaları var burada. Burada hiçbir şekilde sözle değil, davranışla insanın kendini zaten ispatlaması gerekiyor, o da Allah’a ispatlaması gerekiyor zaten. İnşaAllah.
Sayın Adnan Oktar'ın 8 Haziran 2010 tarihli röportajından Tevbe Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınırım. “Binasının temelini Allah korkusu ve hoşnutluğu üzerine kuran kimse mi hayırlıdır? Yoksa binasının temelini göçecek bir yarın kenarına kurup onunla birlikte kendisi de cehennem ateşine yuvarlanan kimse mi?” Müslümanların birlik olduğu sisteme bakan ayet olabileceğini düşündüm.” MaşaAllah. Çok güzel tabii, dolaylı yoldan bakıyor ama çok net bakıyor. Bakın, “binasının temelini”, hayatını, yaşantısını, sosyal düzeni, hepsini, “Allah korkusu ve hoşnutluğu üzerine kuran kimse mi hayırlıdır?” Nasıl olur? Bir toplum açısından, bir topluma yönelik bakalım buna. Bir toplum binasının temelini Allah korkusu ve hoşnutluğu üzerine kuruyor mu, kurmuyor mu? Kurmuyorsa ne oluyor? “Binasının temelini” yani kendi sistemini “göçecek bir yarın kenarına” kurmuş oluyor. Ve o sistem yıkılıp gidiyor, kendi de yıkılıp gidiyor, toplum da yıkılıyor, insanlar da yıkılıyor. Bak, yıkılmakla da kalmıyor, “birlikte kendisi de cehennem ateşi içine yuvarlanan kimse mi?” Toplum olarak Cehenneme gitmekten bahsediyor Cenab-ı Allah, topluluk olarak. Çözüm ne? Kuran ahlakıdır. Sevgi, barış, kardeşlik, muhabbet, dostluk, iyilik, güzellik, güzel olan her şey. Müslüman demek, dünyanın en kaliteli, en keskin akıllı, en yaman insanı demektir, en yenilmez insanı demektir inşaAllah. Müslüman’ın topluma uygulaması da, Kuran ahlakının topluma uygulamasıdır, inşaAllah.
Sayın Adnan Oktar'ın 14 Şubat 2015 tarihli sohbetinden Allah korkusu ile ilgili ayet açıklamaları.
ADNAN OKTAR: Allah korkusu, sevginin kökenidir. Allah korkusu olmadan sevgi olmaz. Şimdi Allah korkusuyla sevginin ne alakası var diyecek. Vefa olmaz Allah korkusu olmazsa, vefa olmadığında, sevgi biter zaten. Anında birbirlerini harcıyorlar. Bütün şarkılara bak, niye bırakıp gittin” isyan ediyor sürekli, hep sitem böyle ama bırakmayla ilgili. Niye vefa yok? Vefa niye olmaz? Allah korkusu olmadığı için olmaz. Çünkü menfaati bitiyor, ya güzelliği azalmıştır, ya parası azalmıştır, ya çıkarı bitmiştir. Mesela soruyor, “niye bıraktın” diyor. Paran olsa bırakmaz seni, neyini soruyorsun, para olmadığı için gidiyor. Ama Allah korkusunda böyle bir şey olmaz. Vefa olur, sadakat olur mesela sadık olmuyor. Helale harama dikkat etmiyor. Mesela o kadınla beraberken başkasıyla oluyor. Kadın da onunla beraberken başkasıyla oluyor. Haber alıyorlar duyuyorlar, “yaktın beni” diyor. Niye, işte Allah korkusu olmadığından. Allah korkusu olsa olur mu? “Sevgiyle ne alakası var” diyor. Her yerde sevgiyle bağlantısı var. Sevginin bütün zeminini oluşturan güzellik, Allah korkusudur. Derinlik, Allah korkusu olmadan olmaz. Mesela sevdiğine sabredeceksin. Sabır, imanla olur. Yoksa anında harcar. Mesela konuşuyorlar, kız ters bir şey söylüyor, kinleniyor, o da ona ters bir şey söylüyor, o da ona ters bir şey söylüyor, bitti. “Telefonlara çıkmıyor” diyor. Ne telefona çıkar, ne pencereye çıkar, hiçbir yere çıkmaz tabii. Çünkü Allah korkusu yok, sabır yok çünkü orada. Sabır olması için Allah korkusu gerekiyor. Mesela hasta oluyor, grip halinde görüyor, soğuyor birden. Onu iman gözüyle değerlendiremiyor. Ahirette gerçek halini göreceğim, cennette sonsuza kadar beraber olacağım demiyor.
Bakıyor kolu var, bacakları var, bir şey yok, “ben buna niye ömrümü veriyorum ki böyle” diyor. Bakıyor etten kemikten bir fevkaladelik göremiyor, iman gözüyle bakmadığı için, cennetteki halini düşünemediği için, Allah’ın ruhu olduğunu göremediği için, onun bir ruhtan ibaret olduğunu fark edemediği için, o şekilde oluyor. Kısa sürede soğuyor. Şefkat gözüyle bakamaz. İlk gün tanıyor, bedenini tanıyor, bitti. Ondan sonra bir daha görüşmek istemiyor. Çünkü iman gözüyle bakmıyor, Allah’ın tecellisi gözüyle bakmıyor. Mesela neşesiz, neyle olur bu? Allah sevgisiyle neşe artar. Güzel olanları düşünürsün, hayır olan, nimet olan şeyleri düşünürsün, neşen artar. O sadece karamsa olacağı şeye dikkatini veriyor. Mesela binlerce sevineceği konu var, neşeleneceği konu var, bir tane üzüleceği konu oluyor, o da hikmetini anlamadığı için yahut bir, iki, üç oradan hastalanıyor. “Vay benin başım” diye başlıyor, “ben dünyanın en garametli adamıyım, en acı çeken adamıyım, benden daha ızdırap çeken var mı acaba” gibisinden. “Ben acıların çocuğuyum” öbürü de diyor, “ben acıların insanıyım.” Halbuki bakıyorsun her şey yerinde. Malı var, mülkü var sağlığı sıhhati her şeyi yerinde. Sağlığı yerinde olmasa bile daha beterleri var, daha beter değil. Allah korkusu sevginin başı, aklın derinliğin kökenidir Allah korkusu. Hristiyanlar diyorlar ki; “Allah’tan korkmaya ne gerek var Allah’ı seviyoruz” diyor. Bak Rahiplerin büyük bölümü cinsi sapık baş edemiyorlar. Hep Darwinist-materyalistler. Papa çıktı, Darwinizmi savunuyor. İçinde Allah korkusu olmayınca öyle oluyor işte. Korkmuyor Allah’tan. “Seviyorum” diyor, seviyorsan böyle oluyor işte. Helale dikkat etmiyor, harama dikkat etmiyor. Ama Müslümanlar titizdir. Ama gerçek Müslüman bulabilirsen tabii. O da zor rastlanan bir şey gerçek Müslüman, dünyada nadir rastlanıyor.
ENDER DABAN: Allah ayetinde; “Binasının temelini, Allah korkusu ve hoşnutluğu üzerine kuran kimse mi hayırlıdır, yoksa binasının temelini göçecek bir yarın kenarına kurup onunla birlikte kendisi de cehennem ateşi içine yuvarlanan kimse mi? Allah, zulmeden bir topluluğa hidayet vermez.” [Tevbe Suresi, 109]
ADNAN OKTAR: Bak, sistemi Allah korkusu üzerine kuruyor Cenab-ı Allah. Hiç ummadıkları bir şey. “Korku” diyor, “korkudan sevgi çıkar mı” diyor. O senin küçük alına göre öyle, o minik aklına göre öyle. Allah’ın sonsuz aklına göre doğrusu o.
TARKAN YAVAŞ: Allah bir ayette: “Öyleyse güç yetirebildiğiniz kadar Allah'tan korkup-sakının, dinleyin ve itaat edin.” [Tegabün Suresi, 16]
ADNAN OKTAR: Tabii. Allah’tan korktuğunda, görüş keskinliği meydana geliyor, derinlik güçlenir. Şahıs çok akıllı olur, hep adaletle bakar olaylara, sabırla bakar, şefkat devreye girer. Allah korkusu oldu mu acıma da devreye girer. Acımayla sevgi karıştığında ne olur? Şefkat olur. Mesela terk ediyor acımıyor. İnsanı sokağa bırakmışsın Allah’tan kork, 10 yıllık karın. İnsan kedisine bile kıyamıyor, bırakamaz, değil mi? Bu insan, bırakıyorsun ne olursa olsun diye bırakıyorsun. Allah’tan korkan yapabilir mi bunu? Yapamaz. Sürekli koruyup kollar. Varsa da bir eksiği, sabreder. Anlatırsın, tebliğ yaparsın, açıklarsın ama acımasız davranmak çok korkunç bir şey.
ALTUĞ BERKER: Rabbimiz şöyle buyuruyor ayette Hocam. Şeytandan Allah’a sığınırım: “Ey iman edenler, Allah'tan korkup-sakınırsanız, size doğruyu yanlıştan ayıran bir nur ve anlayış (furkan) verir” diye buyuruyor.
ADNAN OKTAR: Enfal Suresi 29 : “Ey iman edenler, Allah'tan korkup-sakınırsanız, size doğruyu yanlıştan ayıran bir nur ve anlayış (furkan) verir, kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Allah büyük fazl sahibidir.” [Enfal Suresi, 29] Bak, “doğruyu yanlıştan ayıran bir nur ve anlayış Furkan verir” diyor Cenab-ı Allah. Adam fark edemiyor, langur lungur konuşuyor, münasebetsizlik yapıyor. Mesela genç kızlar dünya tatlısı oluyor onlar, ona laf sokulur mu, o rencide edilir mi? Çok hassas oluyorlar zaten. Mesela diskoda orada burada karşılaşıyorlar, hemen alaycı bir laf sokma, böyle nüktedanlık yapıyor kendince, laf cambazlığı yapıyor, mahcup ediyor çocuğa arkadaşlarının içerisinde karşılıklı savaş oluyor bu sefer. Doğal olarak nefret ediyor tabii kızcağız da. Çirkin şeyler bunlar. Ama sevgide insan kıyamaz. Dersin, “mahcup olur, rencide olur, nur gibi eli-yüzü” dersin acırsın, koruyup kollama hissi gelir.
ENDER DABAN: Başka bir ayette Allah: “Kalpleri Allah'ın zikrine (karşı) yumuşar-yatışır” diye bildiriyor. (Zümer Suresi, 2)
ADNAN OKTAR: Tabii.
Bakara Suresi 74. ayette, şeytandan Allah’a sığınırım: “Bundan sonra kalpleriniz yine katılaştı;” niye, Allah korkusu olmadığından, “taş gibi, hatta daha katı.” Mesela şu an gençlerin büyük bölümü taş kalpli, sevgisizler. Baksana Başbakana ne diyor; “uçağı düşse de, ölse “diyor. Ne yaptı sana da o kadar vahşet peşindesin? Pilotun, yolcuların, hosteslerin de ölmesini istiyor, başbakanın da beraber ölmesini istiyor. Bu taş kalplilik bu, merhamette olur mu bu? Allah korkusunda olur mu bu? “Çünkü taşlardan öyleleri vardır ki, onlardan ırmaklar fışkırır, öyleleri vardır ki yarılır, ondan sular çıkar, öyleleri vardır ki Allah korkusuyla yuvarlanır. Allah yaptıklarınızdan gafil (habersiz) değildir.” [Bakara Suresi, 74] Diyor Cenab-ı Allah. Allah korkusunda, mesela biz buraya geliyoruz, adam Allah’tan korkmazsa vurur kafayı yatar yahut gezmeye gider, değil mi? Ne işim var der, bugün de gitmeyeyim der. Ama yüz binlerce milyonlarca insan bizi bekliyor, sohbet bekliyor insan onlara kıyamaz. Merhamet eder, Allah’tan korkar. Mesela üç kelime bile faydalı bir şey söylesem, kalplerine ferahlık olur, inşirah olur dersin. Gelmemek, çok vahim bir şey olması lazım. Öbür türlü insan kıyamaz, şefkatinden, merhametinden, Allah sevisinden, Allah korkusundan, değil mi?
“Ey iman edenler, Allah'tan nasıl korkup-sakınmak gerekiyorsa öylece korkup-sakının ve siz, ancak Müslüman olmaktan başka (bir din ve tutum üzerinde) ölmeyin.” [Ali İmran Suresi, 102] Diyor Allah, sadece Müslüman olarak ölün. “Nasıl korkup sakınmak gerekiyorsa öyle davranın” diyor, Allah. En mükemmel şekilde korkacak ve helale harama da dikkat edecek, sakınma o.