Tevbe Suresi, 47-48, 81 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 7 Şubat 2010 tarihli röportajından Tevbe Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

CİHAT GÜNDOĞDU: Dediğiniz gibi savaştan geri kalmayı hoş görüyorlar, beğeniyorlar. Şeytandan Allah’a sığınırım. Tevbe Suresi 81. ayet: “Allah'ın elçisine muhalif olarak (savaştan) geri kalanlar oturup-kalmalarına sevindiler ve Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad etmeyi çirkin görerek: “Bu sıcakta (savaşa) çıkmayın” dediler. De ki: “Cehennem ateşinin sıcaklığı daha şiddetlidir.” Bir kavrayıp-anlasalardı.”

ADNAN OKTAR: Bak bilmişlik yapıyorlar görüyor musun? Bu sıcakta savaş olur mu diyorlar, sanki serin olsa savaşacakmış gibi. Ona da bir bahane bulur zaten yani çünkü canı kıymetli. Halbuki Müslümanın canı kıymetli değil. Allah yolunda, her türlü zorluğa giriyor çünkü Allah’ın aşkı onu kuşatmış. Sadece Allah’ın rızasını istiyor.

CİHAT GÜNDOĞDU: İnşaAllah ve münafıkların aslında zarar verebilecekleri de Kuran’da haber veriliyor. Yani bizimle birlikte, müminlerle beraber savaşa çıkmış olsalardı diyerek inşaAllah. Şeytandan Allah’a sığınırım. “Sizinle birlikte çıksalardı, size 'kötülük ve zarardan' başka bir şey ilave etmez ve aranıza mutlaka fitne sokmak üzere içinizde çaba yürütürlerdi. İçinizde onlara 'haber taşıyanlar' vardır. Allah, zulmedenleri bilir.” “Andolsun, daha önce onlar fitne aramışlardı. Ve sana karşı birtakım işler çevirmişlerdi. Sonunda onlar, istemedikleri halde hak geldi ve Allah'ın emri ortaya çıkıp-üstünlük sağladı.” Aynı zamanda müminler içinde haber taşıyanlar olacağı da haber veriliyor. Yani müminlerin içinde devamlı yine münafıklığa eğilimi olan kişiler olabileceği bildirilmiş oluyor.

ADNAN OKTAR: Yani Müslümanların içinde olunca, Müslümanlar mesela seviniyorlar kalabalık olunca, halbuki bu iyi değil diyor Allah. Yani münafığın gitmesi iyidir. Yani Müslümanların içinde bulunsalar diyor Allah, fitne çıkarırlar, baş belası olurlar diyor. Karşı tarafla iş birliği yapıyorlar, haber götürüyorlar, Müslümanları ürkütmeye çalışıyorlar, moralini bozmaya çalışıyor yani baş belasıdır münafık. Münafığın gitmesi iyidir.

 


Tevbe Suresi, 48, 50-51, 57, 61 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 11 Şubat 2010 tarihli röportajından Tevbe Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınırım. “Andolsun, daha önce onlar fitne aramışlardı.” Münafıklar. “Ve sana karşı birtakım işler çevirmişlerdi.” İhbar etmek, oyun oynamak, kalleşlik yapmak, küfürle işbirliği yapmak. “Sonunda onlar, istemedikleri halde hak geldi” Yani İslam’ın gücü ortaya çıktı. “Ve Allah'ın emri ortaya çıkıp-üstünlük sağladı.” Bu Mehdi (a.s.)’ye de işaret eden bir ayet. Bak çünkü “sonunda onlar, istemedikleri halde” Mehdi (a.s)’nin hakimiyetini ister mi onlar? İstemez. Ama buna rağmen diyor “hak geldi” Mehdi (a.s) geldi, İslamiyet geldi. “Ve Allah’ın emri ortaya çıkıp üstünlük sağladı.” Hakim oldu diyor. “Sana bir iyilik dokunursa, bu onları fenalaştırır,” Yani zenginlik, güç, imkan, sağlık, sıhhat böyle iyilik; bu, onları fenalaştırır diyor münafıkları, din düşmanlarını. “Bir musibet isabet edince ise” yani size diyor bir mesela bir operasyon, aleyhinize bir haber, bir iftira olduğunda, böyle bir durumda ise diyor; “biz önceden tedbirimizi almıştık derler ve sevinç içinde dönüp giderler” diyor. İyi ki onlarla beraber değilmişiz diyorlar, Allah bizi korudu derler diyor.

“De ki: ‘Allah'ın bizim için yazdıkları dışında, bize kesinlikle hiçbir şey isabet etmez.’” Yani bir operasyon, bir olay, bir fitne, bir hakaret, bir iftira varsa mutlaka Allah onu kaderde meydana getirmiştir. Bunun dışında bir şey olmaz bize diyorlar. “O bizim Mevlamızdır.” Allah bizim Mevlamızdır. “Ve müminler yalnızca Allah'a tevekkül etmelidirler.” Biz Allah’a teslim olduk, değil mi? “Eğer onlar bir sığınak ya da (kalacak) mağaralar veya girebilecekleri bir yer bulsalardı, hızla oraya yönelip koşarlardı.” Münafıklar, saklanacak bir buldular mı, yani onlara bakacak, imkan sağlayacak bir yer buldu mu hemen Müslümanlara kahpelik yapıp, o tarafa yöneliyorlar. Kuran buna işaret ediyor. “İçlerinden Peygamberi incitenler ve: ‘O (her sözü dinleyen) bir kulaktır’” O istihbaratçıdır diyorlar Peygamber (s.a.v.)’e, her türlü haberi toplar, dinleme sistemi vardır onun diyorlar.

“De ki: ‘O sizin için bir hayır kulağıdır.’” Hayır yönünde bilgi topluyor diyor. “Allah'a iman eder ve müminlere inanıp-güvenir.” Müslümanları sever diyor Allah. “Sizden iman edenler için bir rahmettir. Allah'ın elçisine eziyet edenler... Onlar için acı bir azap vardır.” Aynı şekilde Mehdi (a.s.)’ye de yöneliktir bu. İçlerinden Mehdi (a.s)’yi eza edenler vardır, o bir kulaktır diyenler vardır. Yani haber toplar, istihbarat ağı vardır diyenler vardır. “De ki: “O sizin için bir hayır kulağıdır. Allah'a iman eder, müminlere inanıp-güvenir ve sizden iman edenler için bir rahmettir. Allah'ın Mehdi’sine eziyet edenler... Onlar için acı bir azap vardır.” Kuran’ın bir yönü de Mehdi (a.s.)’ye bakar yönü de budur. Yani Allah intikam alacağım, mutlaka belalarını vereceğim diyor, uğraşanların. Peygamber Efendimiz (s.a.v) ile uğraşanların mutlaka Allah belasını verdi. Ebu Cehiller, Ebu Leheb’ler hepsinin Allah belasını verdi. Mehdi (a.s.) ile uğraşanların da Allah belasını verecek. Kuran buna işaret ediyor, inşaAllah.

 


Tevbe Suresi'nden Allah Yolunda Cehd Etmekle İlgili Ayet Açıklamaları

 

Sayın Adnan Oktar'ın 12 Mart 2012 tarihli röportajından Tevbe Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Tevbe Suresi, 32. ayet; şeytandan Allah’a sığınırım; “Ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar.” Televizyonlarda, şurada burada konuşarak İslam’ı, Kuran’ı durdurmak istiyorlar; Darwinizmi, materyalizmi yaymak istiyorlar. “Oysa inanmayanlar istemese de Allah, Kendi nurunu tamamlamaktan başkasını istemiyor.” “Dinini bütün dinlere üstün kılıp, dünya hakimi etmek istiyor” diyor Cenab-ı Allah. “Müşrikler istemese de, O, dini (İslam'ı) bütün dinlere üstün kılmak için elçisini hidayetle ve hak dinle gönderen O'dur.” Ne olacakmış? Bütün dinlere üstün olacak, yani dünya hakimi olacak İslamiyet, inşaAllah. “Siz Ona (Peygambere) yardım etmezseniz, Allah Ona yardım etmiştir.” Eğer insanlar Hz. Mehdi (a.s)’a yardım etmezse… Ayetin işareti budur. Peygamberimiz (s.a.v.)’e gelmiş bir ayet bu. Asrımıza bakan yönüyle, “siz Hz. Mehdi (a.s)’a yardım etmeseniz de Allah ona yardım etmiştir.” Yani ihtiyacı yok yardıma.

“Hani kafirler ikiden biri olarak Onu (Mekke'den) çıkarmışlardı; ikisi mağarada olduklarında arkadaşına şöyle diyordu: ‘Hüzne kapılma, elbette Allah bizimle beraberdir.’ Böylece Allah O’na 'huzur ve güvenlik duygusunu' indirmişti.” İkiden biri, “ikisi mağarada olduklarında,” Hz. Mehdi (a.s) ve Hz. İsa (a.s), Ashab-ı Kehf gibi mağarada olacaklar, inşaAllah. “Onu sizin görmediğiniz ordularla desteklemiş,” Hz. Hızır (a.s)’ın ordusu, meleklerle desteklemiş, “inkar edenlerin de kelimesini (inkar çağrılarını) alçaltmıştı.” Şu anda da inkar çağrıları alçaltılıyor. Küçük düşürülüyor Allah tarafından. Aşağılanıyor. “Oysa Allah'ın kelimesi, Yüce olandır. Allah üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.” 42; “Eğer yakın bir yarar ve orta bir sefer olsaydı, onlar mutlaka seni izlerlerdi.” Mesela Hz. Mehdi (a.s) için de öyle; çok uzun, 40 yıllık bir mücadele veriyor. O yüzden münafıklar dayanamıyorlar Hz. Mehdi (a.s)’la mücadele etmeye. “Ama zorluk onlara uzak geldi” diyor Allah.

“‘Eğer güç yetirseydik muhakkak seninle birlikte (savaşa) çıkardık’ diye sana Allah adına yemin edecekler. Kendi nefislerini helaka sürüklüyorlar. Allah onların gerçekten yalan söylediklerini biliyor. Allah seni affetsin; doğru söyleyenler sana açıkça belli oluncaya ve yalancıları da öğreninceye kadar niye onlara izin verdin?” Diyor Cenab-ı Allah. Onun için Hz. Mehdi (a.s)’ın talebeleri hep seçilmiştir. Sağlam delikanlılardan, sağlam genç kızlardan oluşacak, inşaAllah. “Allah'a ve ahiret gününe iman edenler, mallarıyla ve canlarıyla cihad etmekten (kaçınmak için) senden izin istemezler.” Yani çeşitli bahaneler öne sürmezler. “Allah takva sahiplerini bilendir. Senden, yalnızca Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, kalpleri kuşkuya kapılıp, kuşkularında kararsızlığa düşenler izin ister.” ‘Allah var mı, yok mu’ emin olamıyor; ‘Hz. Mehdi (a.s) çıkacak mı, çıkmayacak mı’, ‘Hz. İsa (a.s) inecek mi, inmeyecek mi’, ‘İttihad-ı İslam olacak mı, olmayacak mı’, ‘cennet var mı, yok mu’ karar veremiyor. Kuşku içinde kalıyorlar.

Bak, “Senden, yalnızca Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, kalpleri kuşkuya kapılıp, kuşkularında kararsızlığa düşenler izin ister.” Bu da yine iman hakikatlerinin önemini gösteriyor. Ahir zamanda, her zaman ne sorun olmuş? Hep iman zafiyeti. “Eğer (savaşa, tebliğe) çıkmak isteselerdi, herhalde ona bir hazırlık yaparlardı.” Niye? İman zafiyeti. O yüzden yapmıyorlar. “Ancak Allah, (savaşa) gönderilmelerini çirkin gördü de ayaklarını doladı ve; “(Onlara) Siz de oturanlarla birlikte oturun” denildi.” Adam oturuyor evinde, hiçbir faaliyete katılmak istemiyor. Yiyip, içip yan gelip yatıyor. “Sizinle birlikte çıksalardı, size 'kötülük ve zarardan' başka bir şey ilave etmez ve aranıza mutlaka fitne sokmak üzere içinizde çaba yürütürlerdi.” Şimdi de öyle, münafıklar internette, orada-burada fitne sokmak için çaba yürütüyorlar. “İçinizde onlara 'haber taşıyanlar' vardır.” “Muhbirlik yapanlar da vardır” diyor Allah. “Allah, zulmedenleri bilir. Andolsun, daha önce onlar fitne aramışlardı. Ve sana karşı birtakım işler çevirmişlerdi.” Muhbirlik yapıyor, üçkağıtçılık yapıyor; küfürle, müşriklerle işbirliği yapıyorlar. “Sonunda onlar, istemedikleri halde hak geldi ve Allah'ın emri ortaya çıkıp-üstünlük sağladı.” İşte bu da dünya hakimiyetine bakıyor. Mehdiyet’in hakimiyetine bakıyor, inşaAllah.

“Onlardan bir kısmı: ‘Bana izin ver ve beni fitneye katma’ der.” “Çocuğum var, işim var, gücüm var, okulum var. Ben katılmayayım bu faaliyete” diyor. “Haberin olsun, onlar fitnenin (ta) içine düşmüşlerdir.” “Asıl belanın içine şimdi düştüler” diyor Allah. “Hiç şüphesiz cehennem, o inkar edenleri mutlaka çepeçevre kuşatıcıdır.” “Cehennemde müthiş bir azapla karşılaşacaklar” diyor Allah. “Sana iyilik dokunursa, bu onları fenalaştırır,” “Neşen, sevincin, etrafındaki insanların güzelliği, zenginliğin, bereketin, gücün, kudretin ağırlarına gider, sıkılırlar” diyor Allah. “Bir musibet isabet edince ise:” mesela birisi saldırdığında, bir oyun oynandığında ise, “‘biz önceden tedbirimizi almıştık’ derler ve sevinç içinde dönüp giderler.” “‘Ne iyi yaptık yanına gitmemekle’ diye sevinirler” diyor. “De ki: ‘Allah'ın bizim için yazdıkları dışında, bize kesinlikle hiçbir şey isabet etmez.’” “Kaderde olanın dışında bir şey olmuyor zaten” diyor Cenab-ı Allah. “Böyle de” diyor.

“O bizim Mevlamızdır. Ve mü'minler yalnızca Allah'a tevekkül etmelidirler.” “Allah’a tevekkül edin” diyor. “De ki: ‘Siz bizim için iki güzellikten (şehidlik veya zaferden) birinin dışında başkasını mı bekliyorsunuz?’” “En fazla şehit oluruz” diyorlar. “Oysa biz de, Allah'ın ya Kendi Katından veya bizim elimizle size bir azap dokunduracağını bekliyoruz.” Küfre ızdırap verecek bir faaliyet. “Öyleyse siz bekleyedurun, kuşkusuz biz de sizlerle birlikte bekleyenleriz.” Biz de 10 yıla kadar göreceksiniz diyoruz; Darwinistlere, materyalistlere, inşaAllah. “Şu halde onların malları ve çocukları seni imrendirmesin;” evlenmiş olmaları, çoluk çocuğa karışmış olmaları, zenginleşmeleri imrendirmesin. “Allah bunlarla ancak onları dünya hayatında azaplandırmak,” çünkü maldan dolayı canı yanıyor, çocuğundan dolayı canı yanıyor; “acaba bir şey mi olacak, kazanabilecek mi, şu okula gidebilecek mi, falancanın çocuğundan daha iyi mi giyinecek, falancanın çouğundan daha güzel nasıl olabilir?” Olamayınca canı yanıyor. Sokağa çıkıyor, “acaba sağ salim dönecek mi?” Ticaret yapıyor, “acaba iflas mı edeceğim?” Bak, diyor ki; “Allah bunlarla ancak onları dünya hayatında azaplandırmak,” acı veriyor Allah onlara, bayağı sıkılıyorlar. Mesela ticaret yapıyor, “acaba çekler geri dönecek mi?” diyor.

“Kar edecek miyim?” diyor. Çocuğu oluyor, “falancanın çocuğu daha başarılı” diyor. O, ona iç acısı oluyor. Araba alıyor, “falancanın arabası daha güzel” diyor. O da ona ızdırap veriyor. Hatta aynı arabadan alıyor, kendininki siyah oluyor, onunki beyaz diye yine canı yanıyor. “Allah bunlarla ancak onları dünya hayatında azaplandırmak ve canlarının inkar içindeyken zorlukla çıkmasını ister.” “Ölürlerken can çekişerek ve feci şekilde öldüreceğim” diyor Allah. “Gerçekten sizden olduklarına dair Allah adına yemin ederler.” “‘Biz de elhamdülillah Müslümanız’ derler” diyor. “Oysa onlar sizden değildirler. Ancak onlar ödleri kopan bir topluluktur.” Çok korkaktırlar, herkesten korkarlar. Höt dedin mi yatağın altına giriyorlar, en iyi bildikleri şey kaçmak. “Niye kaçıyorsun?” deyince de, “hicret ediyorum” diyor. Korkaklığın adını hicret koymuş. Peygamberimiz (s.a.v.) savaş meydanlarında hicret mi etti oraya buraya? Göğüs göğse mücadele etti Allah rızası için. Korkaklığın adı hicret oldu. Ama iyi niyetle, İslam’ı daha iyi yaymak için yapılan faaliyetleri tenzih ediyoruz. “Eğer onlar bir sığınak ya da (kalacak) mağaralar veya girebilecekleri bir yer bulsalardı, hızla oraya yönelip koşarlardı.” Gidip saklanırlardı, zarar gelmesin diye. Tutuklanma korkusu, yakalanma korkusuyla. “Hapse atılırım, dövülürüm, sövülürüm diye mutlaka bir yerlere kaçarlar” diyor Cenab-ı Allah. “Oraya da sığınırlar, haberleri orada beklerler” diyor Allah.

 


Tevbe Suresi, 48. Ayetinin Tefsiri

(Münafıklar iyilik yerine pislik, rezillik ararlar)

 

SAYIN ADNAN OKTAR'IN A9 TV'DEKİ CANLI SOHBETİ (22 Temmuz 2012; 23:00)

ADNAN OKTAR: Tevbe Suresi, “Andolsun” diyor Cenab-ı Allah. Şeytandan Allah’a sığınırım. “Andolsun, daha önce onlar fitne aramışlardı.” Münafıkların özelliği. İyilik aramıyor da pislik, rezillik arıyor. Yani İttihad-ı İslam’ı savunmak isteyeceğine, Darwinizmi-materyalizmi çökertmek için faaliyet yapacağına, Müslümanlar arasında dostluğu, yardımlaşmayı pekiştireceğine, hayırlı, güzel işler yapacağına oturup Müslümanlarla uğraşıyor. “Ve sana karşı birtakım işler çevirmişlerdi.” Koskoca herifler işi gücü bırakıyorlar, Müslümanlarla uğraşıyorlar, ahlaksız herifler. “Sonunda onlar, istemedikleri halde hak geldi.” Hz. Mehdi (a.s) zuhur etti, İttihad-ı İslam oluştu, Peygamberimiz (s.a.v) başarılı oldu, İslam yayıldı, Kuran tamamen dünyaya yayıldı, hakim oldu. “Ve Allah'ın emri ortaya çıkıp-üstünlük sağladı.

 


Tevbe Suresi, 48, 50-52, 65 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 25 Kasım 2012 tarihli sohbetinden Tevbe Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Kuran'ı açtım; 48. ayet, Tevbe Suresi. Şeytandan Allah'a sığınırım; “Andolsun, daha önce onlar fitne aramışlardı.” Bir kısım insanlar hep fitne ararlar; hep kepazelik, durur durur bir rezillik. Yani sevgiyi aramaz, barışı aramaz, kardeşliği aramaz. Ama fitne oldu mu baş açık gider. Kavga, iki kişinin arasını açmak, ahlaksızlık yapmak, oyun oynamak, tuzak kurmak... Öyle tipler vardır, mayası oradan gider. “Ve sana karşı birtakım işler çevirmişlerdi.” Yani tuzak tarzı oyunlar. Peygamber Efendimiz (s.a.v)'e yönelik bu. Hz. Mehdi (a.s)'a yönelik de bu tip olaylar olacaktır. “Sonunda onlar, istemedikleri halde,” Hz. Mehdi (a.s)'ın çıkmasını istemedikleri halde, Hz. İsa Mesih (a.s)'ın inmesini istemedikleri halde, “hak geldi,” Hz. Mehdi (a.s) geldi, Hz. İsa Mesih (a.s) geldi, “ve Allah'ın emri ortaya çıkıp-üstünlük sağladı.” Allah'ın emri ne? Dünya hakimiyeti, İttihad-ı İslam. “Allah'ın emri ortaya çıkıp-üstünlük sağladı.” Ebcedi 2025 tarihini veriyor. Net dünya hakimiyeti, inşaAllah. “Allah'ın emri ortaya çıkıp,” görünür hale gelip, “üstünlük sağladı.” Hakim oldu. Diğer güçleri etkisiz hale getirdi. Tam Hz. Mehdi (a.s)'ı anlatan bir ayet. Peygamber Efendimiz (s.a.v)'e bakmakla beraber ahir zamana çok güçlü bakıyor.

Şeytandan Allah'a sığınıyorum. “De ki: “Siz bizim için iki güzellikten (şehitlik veya zaferden) birinin dışında başkasını mı bekliyorsunuz? Oysa biz de, Allah'ın ya kendi Katından veya bizim elimizle size bir azab dokunduracağını bekliyoruz.” Mesela Allah depremle azap verebiliyor, savaşlarla azap verebiliyor, değil mi? “Öyleyse siz bekleyedurun, kuşkusuz biz de sizlerle birlikte bekleyenleriz.” Her türlü zalime yara dokunuyor dünyada. Ahirette daha da şiddetlisidir tabii, inşaAllah.

“Sana iyilik dokunursa, bu onları fenalaştırır” diyor Allah. Neşe, iyilik, sevinç, güzellik, her türlü nimet. Güzel insanlar, güzel arabalar, güzel evler, gençlik, sağlık, sıhhat hepsi. “Bir musibet isabet edince ise:” farz edelim küfrün bir saldırısı, bir oyunu, bir tuzağı, “'Biz önceden tedbirimizi almıştık' derler.” Yani “uzak durmuştuk, yaklaşmamıştık” derler. “Ve sevinç içinde dönüp giderler.” Halbuki dönüp gittiği yer, cehenneme doğru dönüp gidiyor, haberi yok.

Şeytandan Allah'a sığınırım, 51. ayet; “De ki: “Allah'ın bizim için yazdıkları dışında, bize kesinlikle hiç bir şey isabet etmez.” Yani sadece kaderimizde olan şey olur. Ona da sevinçle karşılık veririz, iftiharla karşılık veririz. Her ne olursa olsun. Çünkü hepsi Allah'tan. “De ki: “Allah'ın bizim için yazdıkları dışında,” kaderin dışında, “bize kesinlikle hiç bir şey isabet etmez.” Hiç bir olay olmaz kaderin dışında. “O bizim Mevlamızdır. Ve mü'minler yalnızca Allah'a tevekkül etmelidirler.” Mesela biz burada konuşuyoruz, bu konuşmayı yaptık, niye? Kaderimizde olanı yapıyoruz. Ama biz kendimiz isteyerek yapmışız gibi gösteriyor Allah. Halbuki daha annemden doğmadan ben bu konuşmayı yaptım, bitti. Fatih Sultan Mehmet devrinde, Hz. Musa (a.s) devrinde deniz yarıldığı zaman da ben bu konuşmayı yapıyordum. Hz. Adem (a.s)’ın çamuru hazırlanırken ben bu konuşmayı yapmıştım. Kader öyledir, inşaAllah.

“Onlara sorarsan, andolsun: ‘Biz dalmış, oyalanıyorduk’ derler. De ki: ‘Allah ile, O'nun ayetleriyle ve elçisiyle mi alay ediyordunuz?’” Allah diyor ki din ile alay edilmesi konusunda, yani imani konularla alay edilmesi konusunda; “De ki: ‘Allah ile ve O'nun ayetleriyle ve elçisiyle mi alay ediyordunuz?’” Bu büyük bir bela, gülünecek bir yönü yok bunun. Ayetin hükmü budur. Haramdır. Allah’tan korkan bunu yapmaz. Ölüm anında sen bu fıkrayı anlatabilir misin? Anlatamazsın. Ölürken anlatamadığını, diriyken niye anlatıyorsun?

 


Ahir Zamana İşaret Eden Ayetler Hakkında Adnan Oktar'ın Açıklamaları

 

Sayın Adnan Oktar'ın 23 Ocak 2013 tarihli sohbetinden ahir zamana işaret eden ayetlerin açıklamaları.

 

ADNAN OKTAR: Yunus Suresi, 55.

GÜLŞAH HANIM: Şeytandan Allah’a sığınırım. “Haberin olsun, göktekilerin ve yerdekilerin tümü gerçekten Allah'ındır. Haberin olsun; şüphesiz Allah'ın va'di haktır; ancak onların çoğu bilmezler.”

ADNAN OKTAR: Allah’ın vadi haktır, insanların çoğu bilmezler. Ebcedi kaç? 2025. Bir tane tarih var; 2025. “Göktekilerin ve yerdekilerin tümü gerçekten Allah'ındır.” Hz. İsa (a.s)’da, Hz. Mehdi (a.s)’da, Allah’ın. “Haberin olsun” diyor Allah, uyarıyor, “şüphesiz Allah'ın va'di haktır.” Neyi vaad etti? Hz. Mehdi (a.s)’ı, hak diyor Allah, Hz. İsa Mesih (a.s), hak, dabbetü’l arz çıkacak, hak. Yunus Suresi, 62

EBRU HANIM: Şeytandan Allah’a sığınırım. “Haberiniz olsun; Allah'ın velileri, onlar için korku yoktur, mahzun da olmayacaklardır.”

ADNAN OKTAR: “Onlar için” Allah’ın velileri için “korku yoktur” diyor. Hz. Mehdi (a.s) için korku var mı? Yok. Mahzun oluyor mu? Olmuyor. Hz. İsa Mesih (a.s) için var mı? Yok. Mahzun olacak mı? Yok. Ebcedi kaç? 1993. Mehdiyet’in en zor dönemleri. Allah diyor ki; “Onlar için korku yoktur.” 1993’te demek ki, bir saldırı var Mehdiyet’e. “Mahzunda olmayacaklardır” diyor Allah, hiçbir şey olmayacak” diyor. Kim bilir, 1993’te neler oldu. Bakın, korku da olmayacak, mahzunda olmayacaklar diyor, çünkü koç yiğit delikanlıdır Hz. Mehdi (a.s)’ın talebeleri. Demek ki, 1993’te bir felaket var. Ve onlar da ne korkuyorlar, ne mahzun oluyorlar. Hz. Mehdi (a.s)’ı gördüğümüzde sorarız, ne oldu 1993’te diye. Yunus Suresi, 47

EBRU HANIM: Şeytandan Allah’a sığınırım. “Her ümmetin bir resulü vardır. Onlara resulleri geldiği zaman, aralarında adaletle hüküm verilir ve onlar zulme uğratılmazlar.”

ADNAN OKTAR: “Her ümmetin bir resulü vardır. Onlara resulleri geldiği zaman” ebcedi; 2021. Yani imamları, elçileri, tebliğcileri geldiği zaman. Bir tane ebcedi var; 2021 çıkıyor. “Her ümmetin bir resulü vardır.” Müslümanların şu anki imamı kim? Hz. Mehdi (a.s). “Onlara resulleri geldiği zaman” onlara Mehdileri geldiği zaman, ebcedi; 2021. “Allah, kimi dilerse dosdoğru yola yöneltip, iletir.” Ebcedi; 1998 tarihini veriyor. Bir tane ebcedi var.

20- “Bir de derler ki: “Rabbinden üzerine bir ayet (mucize) indirilse ya!.” De ki: “Gayb yalnızca Allah'ındır, siz bekleyedurun; ben de sizlerle birlikte bekleyenlerdenim.”

Biz de ne diyoruz; siz bekleyedurun, biz de sizlerle bekliyoruz. Ebcedi; 2002, bir tane.

Yunus Suresi 14- “Sizi yeryüzünde halifeler kıldık.” Ebcedi; 2048, dünya hakimiyetinin tarihi. Bakın “sizi yeryüzünde” bütün yeryüzünde halifeler kıldık” diyor Allah, müjde veriyor. Bir tane ebcedi var; 2048, dünya hakimiyeti. 14. ayet, zaten hicri 1400’e de bakıyor. Mehdiyet’in, anlı şanlı dünya hakimiyeti tarihi, inşaAllah.

Tevbe Suresi, 128- “Ve esirgeyici olan bir elçi gelmiştir.” “Bir elçi gelmiştir” ebcedi; 1990. Bu kadar tevafuk olur mu? Nerede Mehdiyet’i işaret eden ayet varsa, mutlaka Mehdiyet’in tarihini veriyor. Bu mucize, yer yerinden oynardı dünya bilse bunu, insanlar anlasa bunu, yer yerinden oynar. Bakın “bir elçi gelmiştir” bir tane ebcedi var; 1990. Tebliğ için bir Mehdi gelmiştir; 1990.

Yunus Suresi, 2- “İçlerinden bir adama: “İnsanları uyar” yani onlara tebliğ yap, ebcedi; 2002. Yani bu kadar tevafuk olur mu? MaşaAllah.

Tevbe Suresi, 82- “Öyleyse kazandıklarının cezası olarak az gülsünler, çok ağlasınlar.” Adamlarda sürekli alıyor. Müslüman gülecek. Zırıl zırıl ağlıyorlar. “Öyleyse kazandıklarının cezası olarak” diyor Allah, müşriklere, münafıklara bela olarak ceza olarak ne diyor; “az gülün, çok ağlayın” diyor. Adamlar da diyor ki, ‘biz zırıl zırıl ağlarız böyle gece gündüz’ diyor. ‘Ağlayın, gülmeyin’ diyor. Allah da öyle diyor zaten münafıklara, kafirlere “ağlayın” diyor. Onun için cehaletle bunu yapanları tenzih ediyorum, bilgilerini düzeltsinler, müşriklerin, münafıkların cezası olarak Allah, ağlamayı söylüyor, ağlamayı bela olarak söylüyor. Bilgisi olmayanları tenzih ediyorum.

67- “Münafık erkekler ve münafık kadınlar, bazısı bazısındandır; kötülüğü emrederler, iyilikten alıkoyarlar, ellerini sımsıkı tutarlar.” Münafık erkekler ve münafık kadınlar aynı kafadalar.

48- “Sonunda onlar, istemedikleri halde hak geldi ve Allah'ın emri ortaya çıkıp-üstünlük sağladı.” Ebcedi; 2025. Hakimiyet ayetleri belirlidir Kuran’da, hepsi Hz. Mehdi (a.s)’ın tarihini veriyor. Mesela 3918 yapabilir, 4721 yapabilir, 5812 yapabilir, 1873 yapabilir, tam tarihi veriyor; 2025. Bakın “sonunda onlar, istemedikleri halde” yobazı, üç kağıtçısı, narcısı “istemedikleri halde hak geldi.” Hak olan nedir? Hz. Mehdi (a.s), inşaAllah ona işaret ediyor, “hak geldi ve Allah'ın emri” Kuran, Kuran’a dayalı ahlak sistemi, Allah’ın hakimiyeti, “Allah’ın emri ortaya çıkıp” görünür hale gelip, zahir olup, “üstünlük sağladı.” Ezdi fikren, düşünceyle, ilimle irfanla üstünlük sağladı. Ebcedi; 2025. Bakın anlama bakın, ebcede bakın.

Cenab-ı Allah ayetin öncesinde de diyor ki; “Andolsun, daha önce onlar fitne aramışlardı. Ve sana karşı birtakım işler çevirmişlerdi.” Ahlaksızlık yapmışlardı, oyun oynamışlardı, seni tutuklatmaya, hapsetmeye, aleyhinde faaliyetler yapmaya kalkmışlardı. “Sonunda onlar, istemedikleri halde” diyor Allah, senden nefret ettikleri halde “hak geldi ve Allah'ın emri ortaya çıktı” zahir oldu-görüldü, insanlar gördü, “ortaya çıkıp-üstünlük sağladı” yani fikren ezip geçti diyor Allah. Bir tane ebcedi var; 2025.

39- “Siz O'na hiçbir şeyle zarar veremezsiniz.” Ebcedi; 2010. Bediüzzaman’da 2010 tarihini veriyor. 1910’du, “eğer şeddeli lamlar ve mim ikişer sayılsa, bundan bir asır sonra zulümatı dağıtacak zatlar, Mehdi ve şakirtleri olabilir” diyor. Ayette de ne diyor; “Siz O'na hiçbir şeyle zarar veremezsiniz. Allah, her şeye güç yetirendir” diyor Cenab-ı Allah.

40- “İnkar edenlerin de kelimesini (inkar çağrılarını) alçalttı” yok etti; 1998. Bir tane ebcedi var; 1998. Kardeşim, en azılı imansız bile Kuran’ın mucizelerini görse iman eder ama dünyanın bu harikalardan haberi yok.

32- “Ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar. Oysa kafirler istemese de Allah, Kendi nurunu tamamlamaktan başkasını istemiyor.” Ebcedi; 2002.

33- “Müşrikler istemese de, O, dini (İslam'ı) bütün dinlere üstün kılmak için” ebcedi; 1980. Ayetler peş peşe, bu çok acayip değil mi? “Müşrikler istemese de, O, dini (İslam'ı) bütün dinlere üstün kılmak için” ne kadar din, inanç varsa, hepsini üstün kılmak ve dünya hakimi yapmak için, “elçisini hidayetle ve hak dinle gönderen O'dur.”

36- “Onların sizlerle topluca mücadele etmesi gibi, siz de müşriklerle topluca mücadele edin” diyor Allah. Bakın ayrı değil, cemaatlere, gruplara ayrılarak değil, topluca bir arada. Mehdiyet’in yapacağı da, budur.

Enfal Suresi, 46- “Allah'a ve Resûlü'ne itaat edin ve çekişip birbirinize düşmeyin” diyor Allah, “çözülüp yılgınlaşırsınız.” Şu an Müslümanlar ne oldular? Çözüldüler, çözülme nasıl oluyor, parçalıyken çözülmüş oluyor, parçalanıyor, “yılgınlaşırsınız” nasıl yılgınlaştılar Müslümanlar, “gücünüz gider” diyor, zaten ‘gücümüz ne ki, gücümüz kalmadı’ diyor. Her Müslüman, ayrı ayrı yalvarıyor, ‘bizi kurtarın.’ Oraya gidiyorsun o diyor ki ‘beni kurtarın, öteki diyor ki ‘beni kurtarın.’ Kardeşim bir araya gelin, konuyu bitirin. Bir araya geldiğinizde bağırmanıza gerek yok bizi kurtarın demenize, size zaten kimse güç yetiremez. Sen paramparça olursan, işte lokma lokma yerler. Ama bir araya getirilsen sen, beni kurtarın diye niye bağıracaksın ki? Senin yanına kimse cesaret edemezler, yanına dahi gelemezler. Bakın “gücünüz gider. Sabredin. Şüphesiz Allah, sabredenlerle beraberdir” diyor Allah.

39- “Fitne kalmayıncaya ve dinin hepsi Allah'ın oluncaya kadar onlarla mücadele edin” diyor Allah. Yani anarşi terör kalmayıncaya kadar, Darwinizm-materyalizm kalmayıncaya kadar, İslam dini her yere yayılıncaya kadar, bakın çünkü Allah diyor ki; “dinin hepsi Allah'ın oluncaya kadar” bir tane din kalıncaya kadar, her yere din hakim oluncaya kadar “onlarla mücadele edin.” Oradaki kıtal, mücadele edin anlamındadır.

 


Tevbe Suresi, 48. Ayetinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar’ın 7 Eylül 2013 tarihli sohbetinden Tevbe Suresi ile ilgili açıklamalar. 

 

ADNAN OKTAR: “Andolsun, daha önce onlar fitne aramışlardı.” diyor Cenab-ı Allah Tevbe suresi, 48 “Ve sana karşı birtakım işler çevirmişlerdi.” Şimdi de öyle, Müslümanlara karşı hep böyle pislik adamlar iş çevirirler, adilik yapmaya çalışırlar, tehdit etmeye kalkarlar, çakallık yaparlar. Afganistan’da da öyle, Mısır’da da öyle, başka yerde de öyle. Müslüman mazlum olduğu müddetçe bu böyle oluyor işte. Ama mesela zalime karşı kabadayılık yapmıyorlar. Mesela Suriye, Rusya’ya karşı hiçbir şekilde kabadayılık yapmaz, hiçbir şekilde. Ne yaparsa yapsın kabadayılık yapmaz. Çünkü gücünden korkar. Ama bakıyor Müslüman gariban, hemen tepesine biniyor ve asıp kesiyor. Mısır’da da öyle, orada Amerikan kuvvetleri olsa, on bin, yüz bin kişilik her ne yaparsa yapsın, Mısır ordusu gıkını çıkarmaz.