Tevbe Suresi, 57-60, 65, 67, 70 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar’ın 7 Eylül 2013 tarihli sohbetinden Tevbe Suresi ile ilgili açıklamalar. 

 

ADNANOKTAR: Bakın diyor ki Cenab-ı Allah Tevbe Suresi, 65, şeytandan Allah’a sığınırım. “Onlara sorarsan “and olsun biz dalmış oyalanıyorduk” derler. De ki “Allah ile, ayetleri ile, elçisi ile alay mı ediyordunuz?” Mesela bak, yobaz takımında, bağnazlarda Müslümanlıkla alay etmek, cennetle cehennemle alay etmek ana konu halinde. Yani başka hiçbir konuda alay etmiyor, espri yapmıyor. Bu kadar anormallik ben görmedim. İlla ki cennetle, illa ki cehennemle, meleklerle, Cebrail’le onunla ilgili espriler yapıyor. Ya git sen babanla ilgili espri yap. Değil mi? Kendi arkadaşlarınla ilgili espri yap. Onu yapmıyor illa ki dinle ilgili. Bunu zaman zaman uyarmak lazım. Bu çok çirkin bir şey. Ve bu hoca takımında oluyor bazı hocaların. O tip adamlar ben ona diyorum. Başka türlü ne diyelim onlara tam yahut işte kendini hoca zanneden kişiler diyelim.

“Onlara kendilerinden öncekilere Nuh, Ad ve Semud kavminin, İbrahim kavminin, Medyen ahalisinin ve yerle bir olan şeylerin haberi gelmedi mi?” Bak dünyanın her yerini Allah birbirine katıyor. Mesela şimdi Suriye başka zaman Irak, mutlaka o kavim onu hakkettiği için o bela geliyor. Bir kavim belayı hakketmeden bela gelmiyor. Ne İslam’ı tebliğ ediyorlar, ne dini yayıyorlar dünyaya dalıyorlar işte. Köşe dönsün, evlensin, çoluk çocuk olsun. Onları da yeniden evlendirsin sonra torunları evlendirsin üresin yani. Kardeşim sen hamamböceği misin? İnsan mısın sen? Allah’a, dine, Kitap’a hizmetin nerede senin? Vatana, millete, devlete, bayrağa hizmetin nerede senin? Hiç, hiçbir şey onu ilgilendirmiyor. İlla ki keyfi, zevki, dünyası. Gidiyor mesela bir genç görüyor. Kafaladığını zannediyor, kandırdığını zannediyor. Ömür boyu başına bela olmaya hazırlanıyor. Veya bir genç kız görüyor onu kafaladığını zannediyor, kandırdığını zannediyor. Ya parasına tamah ediyor, ya bir çıkarı olmuş oluyor.

Veya ailesinden birileri ona uygun olmuş oluyor. İlla ki kafalasın köşe dönsün. Böyle kan içen vampir gibi. Ya o çocuğun etine dişini geçirecek kanını emecek. O kızın etine dişini geçirecek kanını emecek. Böyle bir kafa olmaz, bunlar çok büyük bir vicdansızlık biz Allah’a kul olmak için geliyoruz. Güzel ahlakı yaşamaya geliyoruz, vefayı yaşamaya geliyoruz. Allah’a, Kitap’a, dine, vatana, millete hizmet etmeye geliyoruz. Yani köşe dönmeye hamam böceği gibi üremeye değil. Tamam insanın çoluğu çocuğu olabilir ama bu Allah’a amade edersen, Allah’a adarsan olur. Allah için yaşarsan olur. Yoksa bir anlamı yok. “Münafık erkeklerle, münafık kadınlar bazısı bazısındandır.” Şeytandan Allah’a sığınırım. “Kötülüğü emrederler, iyiliği alıkoyarlar.” Yani illa ki pislik yapmaya kalkar. “İyilikten alıkoyarlar” peki bunu yaparlarken. Münafık kötülüğü emrederken nasıl emrediyor. Daha anasından doğmadan emrediyor. İlmi ledün “iyilikten alıkoyarlar,” daha anasından doğmadan iyilikten alıkoymuş oluyor, daha anasından doğmadan,

Münafık. “ellerini sımsıkı tutarlar.” daha anasından doğmadan elini sımsıkı tutar. Ama başkasını yolmaya kalkar o, başkasını soymaya kalkar da, kendi eli çok sıkıdır onun. “Onlar Allah'ı unuttular; O da onları unuttu. Şüphesiz, münafıklar fıska sapanlardır.” (Tevbe Suresi, 67) Bak hep sebep ne? Allah’ı unutmak. “O da onları unuttu” diyor Allah da onları unuttu. Unutma değil tabii burada kastedilen. Unutmuş gibi perişan oluyorlar. Unutulmuş bir insana çeviriyor Allah. Şeytandan Allah’a sığınırım. “Eğer onlar bir sığınak ya da (kalacak) mağaralar veya girebilecekleri bir yer bulsalardı, hızla oraya yönelip koşarlardı.” (Tevbe Suresi, 57) İşte bir yere iş olmak, bir yere bela olmak yani bu sülük özellikleri, bu kene özelliklerine dikkat çekiyor ayet. Bak diyor ki “onlar bir sığınak ya da (kalacak) mağaralar veya girebilecekleri bir yer bulsalardı,” herhangi bir yer. Yani birinin üzerine yapışsalardı “hızla oraya yönelip koşarlardı.” yani zenginse, imkanı varsa, yiyip içeceği bir yer varsa gider onun başına bela olur.

“Onlardan sadakalar konusunda seni yadırgayacaklar vardır. Ondan kendilerine verilirse hoşlanırlar,” yani ona bir iyilik yaparsan, bak sadaka değil sırf bu. Mesela ev olabilir, araba olabilir, mesela evlenme konusu olabilir. İlla birine kafayı takıyor, “şu kızı istiyorum” diyor. Olursa tamam, hoşnut oluyor. Olmazsa bela olur. Ve yahut delikanlıyla evlenmek istiyor, reddederse onun da başına bela olur. Ve yahut ev almak istiyor, alamazsa onun da başına bela oluyor “kendilerine verilmediği zaman bu sefer gazablanırlar.” (Tevbe Suresi, 58) İşte ya çekip vuruyor, ya yakıp yıkıyor. Yahut kindarlık ediyor, pislik ediyor, komplo yapmaya kalkıyor. İşte bu ahlaksızlığa Allah dikkat çekiyor Kuran’da. “Eğer onlar, Allah'ın ve elçisinin verdiklerine hoşnut olsalardı” yani ne demek? Allah’a tevekkül etselerdi, Allah’a teslim olsalardı, Allah’ın onlara kaderde yarattığı imkana yeterlilik gözüyle baksalardı “ve: “Bize Allah yeter; Allah pek yakında bize fazlından verecek,” bak önce ne diyor? “Allah bize yeter” ne para ne pul ne şu ne bu. Çünkü ölmez insan açlıktan, uykusuzluktan da ölmez. “Allah bize yeter” diyor

“Allah pek yakında bize fazlından verecek,” hep ümitli olmak “pek yakında” biz ne diyoruz? “Allah pek yakında bize fazlından verecek,” biz ne diyoruz? “Dünya hâkimiyeti verecek, bize Hz. Mehdi (a.s)’ı verecek, bize İsa Mesih (a.s)’ı verecek, bize güvenliği, huzuru verecek” diyoruz Müslüman olduğumuz için. “O'nun elçisi de.” Yani Mehdisi de bunu yapacak bize. Bu nimetleri sunacak bize. Hz. Mehdi (a.s) ve Hz. İsa (a.s)’ın bize güzellikler sunacağına inanıyoruz. “Biz gerçekten ancak Allah'a rağbet edenleriz” deselerdi (ya).” (Tevbe Suresi, 59) ne demek Allah’a rağbet etmek? O’na rağ olmak, O’na bağlanmak, yani hırs yapmamak, rahat olmak. Mesela bak biz şimdi burada konuşuyoruz. Bundan para kazanmıyoruz biz. Bilakis üzerine para veriyoruz tebliğ yapmak için. Ama hoca efendiler ne yapıyorlar? Üzerine para alıyorlar.

Biz üzerine para veriyoruz. Allah’ı anlatabilmek için, Din’i sevdirmek için, Kuran’ı anlatabilmek için üzerine para veriyoruz. “Sadakalar, -Allah'tan bir farz olarak- yalnızca fakirler, düşkünler, (zekat) işinde görevli olanlar, kalbleri ısındırılacaklar, köleler, borçlular, Allah yolunda (olanlar) ve yolda kalmış(lar) içindir.” (Tevbe Suresi, 60) diyor Cenab-ı Allah “fakirler, düşkünler” İslam’da sosyal adaleti emreden açık hükümler, ayetler. Nasıl? Sadaka ne demek? Gönlünden koptuğunca. Gönlünden nasıl kopar bir insanın? Mesela yüz kişi varsa, eğer yüzünü de doyurmazsan gönlün nasıl ferahlayabilir ki? Demek ki Müslüman zibil gibi dağıtıyor, zibil gibi, bol bol.

 


Tevbe Suresi, 56-57, 59 Ayetlerinin Tefsiri

 

Sayın Adnan Oktar'ın 3 Temmuz 2010 tarihli röportajından Tevbe Suresi ile ilgili açıklamalar.

 

ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınırım, “Gerçekten sizden olduklarına dair,” Tevbe Suresi, 56; “Gerçekten sizden olduklarını dair Allah’a yemin ederler. Oysa onlar sizden değildirler. Ancak onlar ödleri kopan bir topluluktur.” Müslüman olduklarına dair yemin ediyorlar, Müslüman olduklarına dair takva alametleri gösteriyorlar. Çok titiz olduklarını, her konuda dinin hükümlerinin oluşması konusunda özenli olduklarını söylüyorlar, yemin ederek. “Oysa onlar sizden değildirler.” “Müslüman değildirler” diyor Allah. “Ancak onlar ödleri kopan bir topluluktur.” Sürekli korku içinde yaşar. Mesela gazetede bir haber çıkar, ondan korkar; biri bir şey söyler, ondan korkar; bir yerde bir şey olur, ondan korkar; cildinde herhangi bir şey olur, ondan korkar. Veyahut her an öleceğinden korkar, hastalanacağından, yaşlanacağından korkar. O korku içinde yaşarlar.

“Eğer onlar bir sığınak ya da (kalacak) mağaralar veya girebilecekleri bir yer bulsalardı, hızla oraya yönelip koşarlardı.” Normalde Müslümanların yanında durmak istemiyorlar. Fakat sığınacakları emin bir yer arıyorlar. Bir ev, bir imkan, bir para kaynağı, yiyecek kaynağı. Müslümanların yanında da çıkar için kaldıkları anlaşılıyor. Bak Allah diyor; “Eğer onlar bir sığınak ya da (kalacak) mağaralar veya girebilecekleri bir yer bulsalardı,” herhangi sığınacakları bir yer, “bulsalardı, hızla oraya yönelip koşarlardı.” Yani onu bulduğunda hemen koşarlar diyor Allah, hemen yanınızdan kaçarlar. Çünkü çıkarcı oldukları için. Nasıl böyle bir vahşi hayvan yiyecek bulduğunda hemen oraya doğru koşar, bunlar da vahşi hayvan gibi o yiyeceğin olduğu yere doğru koşarlar ve “oraya sığınırlar” diyor. Yani “ine sığınır gibi sığınırlar” diyor. “Eğer onlar, Allah'ın ve elçisinin verdiklerine hoşnut olsalardı” diyor. Yani “Peygamber (s.a.v.)’in onlara sağladığı veyahut Mehdi (a.s.)’nin onlara sağladığı imkanlardan hoşnut olsalardı daha güzel olurdu” diyor Allah. ““Bize Allah yeter; Allah pek yakında bize fazlından verecek” demeleri gerekirdi” diyor Allah. İnşaAllah.