Sayın Adnan Oktar’ın 7 Eylül 2013 tarihli sohbetinden Tevbe Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNANOKTAR: Bakın diyor ki Cenab-ı Allah Tevbe Suresi, 65, şeytandan Allah’a sığınırım. “Onlara sorarsan “and olsun biz dalmış oyalanıyorduk” derler. De ki “Allah ile, ayetleri ile, elçisi ile alay mı ediyordunuz?” Mesela bak, yobaz takımında, bağnazlarda Müslümanlıkla alay etmek, cennetle cehennemle alay etmek ana konu halinde. Yani başka hiçbir konuda alay etmiyor, espri yapmıyor. Bu kadar anormallik ben görmedim. İlla ki cennetle, illa ki cehennemle, meleklerle, Cebrail’le onunla ilgili espriler yapıyor. Ya git sen babanla ilgili espri yap. Değil mi? Kendi arkadaşlarınla ilgili espri yap. Onu yapmıyor illa ki dinle ilgili. Bunu zaman zaman uyarmak lazım. Bu çok çirkin bir şey. Ve bu hoca takımında oluyor bazı hocaların. O tip adamlar ben ona diyorum. Başka türlü ne diyelim onlara tam yahut işte kendini hoca zanneden kişiler diyelim.
“Onlara kendilerinden öncekilere Nuh, Ad ve Semud kavminin, İbrahim kavminin, Medyen ahalisinin ve yerle bir olan şeylerin haberi gelmedi mi?” Bak dünyanın her yerini Allah birbirine katıyor. Mesela şimdi Suriye başka zaman Irak, mutlaka o kavim onu hakkettiği için o bela geliyor. Bir kavim belayı hakketmeden bela gelmiyor. Ne İslam’ı tebliğ ediyorlar, ne dini yayıyorlar dünyaya dalıyorlar işte. Köşe dönsün, evlensin, çoluk çocuk olsun. Onları da yeniden evlendirsin sonra torunları evlendirsin üresin yani. Kardeşim sen hamamböceği misin? İnsan mısın sen? Allah’a, dine, Kitap’a hizmetin nerede senin? Vatana, millete, devlete, bayrağa hizmetin nerede senin? Hiç, hiçbir şey onu ilgilendirmiyor. İlla ki keyfi, zevki, dünyası. Gidiyor mesela bir genç görüyor. Kafaladığını zannediyor, kandırdığını zannediyor. Ömür boyu başına bela olmaya hazırlanıyor. Veya bir genç kız görüyor onu kafaladığını zannediyor, kandırdığını zannediyor. Ya parasına tamah ediyor, ya bir çıkarı olmuş oluyor.
Veya ailesinden birileri ona uygun olmuş oluyor. İlla ki kafalasın köşe dönsün. Böyle kan içen vampir gibi. Ya o çocuğun etine dişini geçirecek kanını emecek. O kızın etine dişini geçirecek kanını emecek. Böyle bir kafa olmaz, bunlar çok büyük bir vicdansızlık biz Allah’a kul olmak için geliyoruz. Güzel ahlakı yaşamaya geliyoruz, vefayı yaşamaya geliyoruz. Allah’a, Kitap’a, dine, vatana, millete hizmet etmeye geliyoruz. Yani köşe dönmeye hamam böceği gibi üremeye değil. Tamam insanın çoluğu çocuğu olabilir ama bu Allah’a amade edersen, Allah’a adarsan olur. Allah için yaşarsan olur. Yoksa bir anlamı yok. “Münafık erkeklerle, münafık kadınlar bazısı bazısındandır.” Şeytandan Allah’a sığınırım. “Kötülüğü emrederler, iyiliği alıkoyarlar.” Yani illa ki pislik yapmaya kalkar. “İyilikten alıkoyarlar” peki bunu yaparlarken. Münafık kötülüğü emrederken nasıl emrediyor. Daha anasından doğmadan emrediyor. İlmi ledün “iyilikten alıkoyarlar,” daha anasından doğmadan iyilikten alıkoymuş oluyor, daha anasından doğmadan,
Münafık. “ellerini sımsıkı tutarlar.” daha anasından doğmadan elini sımsıkı tutar. Ama başkasını yolmaya kalkar o, başkasını soymaya kalkar da, kendi eli çok sıkıdır onun. “Onlar Allah'ı unuttular; O da onları unuttu. Şüphesiz, münafıklar fıska sapanlardır.” (Tevbe Suresi, 67) Bak hep sebep ne? Allah’ı unutmak. “O da onları unuttu” diyor Allah da onları unuttu. Unutma değil tabii burada kastedilen. Unutmuş gibi perişan oluyorlar. Unutulmuş bir insana çeviriyor Allah. Şeytandan Allah’a sığınırım. “Eğer onlar bir sığınak ya da (kalacak) mağaralar veya girebilecekleri bir yer bulsalardı, hızla oraya yönelip koşarlardı.” (Tevbe Suresi, 57) İşte bir yere iş olmak, bir yere bela olmak yani bu sülük özellikleri, bu kene özelliklerine dikkat çekiyor ayet. Bak diyor ki “onlar bir sığınak ya da (kalacak) mağaralar veya girebilecekleri bir yer bulsalardı,” herhangi bir yer. Yani birinin üzerine yapışsalardı “hızla oraya yönelip koşarlardı.” yani zenginse, imkanı varsa, yiyip içeceği bir yer varsa gider onun başına bela olur.
“Onlardan sadakalar konusunda seni yadırgayacaklar vardır. Ondan kendilerine verilirse hoşlanırlar,” yani ona bir iyilik yaparsan, bak sadaka değil sırf bu. Mesela ev olabilir, araba olabilir, mesela evlenme konusu olabilir. İlla birine kafayı takıyor, “şu kızı istiyorum” diyor. Olursa tamam, hoşnut oluyor. Olmazsa bela olur. Ve yahut delikanlıyla evlenmek istiyor, reddederse onun da başına bela olur. Ve yahut ev almak istiyor, alamazsa onun da başına bela oluyor “kendilerine verilmediği zaman bu sefer gazablanırlar.” (Tevbe Suresi, 58) İşte ya çekip vuruyor, ya yakıp yıkıyor. Yahut kindarlık ediyor, pislik ediyor, komplo yapmaya kalkıyor. İşte bu ahlaksızlığa Allah dikkat çekiyor Kuran’da. “Eğer onlar, Allah'ın ve elçisinin verdiklerine hoşnut olsalardı” yani ne demek? Allah’a tevekkül etselerdi, Allah’a teslim olsalardı, Allah’ın onlara kaderde yarattığı imkana yeterlilik gözüyle baksalardı “ve: “Bize Allah yeter; Allah pek yakında bize fazlından verecek,” bak önce ne diyor? “Allah bize yeter” ne para ne pul ne şu ne bu. Çünkü ölmez insan açlıktan, uykusuzluktan da ölmez. “Allah bize yeter” diyor
“Allah pek yakında bize fazlından verecek,” hep ümitli olmak “pek yakında” biz ne diyoruz? “Allah pek yakında bize fazlından verecek,” biz ne diyoruz? “Dünya hâkimiyeti verecek, bize Hz. Mehdi (a.s)’ı verecek, bize İsa Mesih (a.s)’ı verecek, bize güvenliği, huzuru verecek” diyoruz Müslüman olduğumuz için. “O'nun elçisi de.” Yani Mehdisi de bunu yapacak bize. Bu nimetleri sunacak bize. Hz. Mehdi (a.s) ve Hz. İsa (a.s)’ın bize güzellikler sunacağına inanıyoruz. “Biz gerçekten ancak Allah'a rağbet edenleriz” deselerdi (ya).” (Tevbe Suresi, 59) ne demek Allah’a rağbet etmek? O’na rağ olmak, O’na bağlanmak, yani hırs yapmamak, rahat olmak. Mesela bak biz şimdi burada konuşuyoruz. Bundan para kazanmıyoruz biz. Bilakis üzerine para veriyoruz tebliğ yapmak için. Ama hoca efendiler ne yapıyorlar? Üzerine para alıyorlar.
Biz üzerine para veriyoruz. Allah’ı anlatabilmek için, Din’i sevdirmek için, Kuran’ı anlatabilmek için üzerine para veriyoruz. “Sadakalar, -Allah'tan bir farz olarak- yalnızca fakirler, düşkünler, (zekat) işinde görevli olanlar, kalbleri ısındırılacaklar, köleler, borçlular, Allah yolunda (olanlar) ve yolda kalmış(lar) içindir.” (Tevbe Suresi, 60) diyor Cenab-ı Allah “fakirler, düşkünler” İslam’da sosyal adaleti emreden açık hükümler, ayetler. Nasıl? Sadaka ne demek? Gönlünden koptuğunca. Gönlünden nasıl kopar bir insanın? Mesela yüz kişi varsa, eğer yüzünü de doyurmazsan gönlün nasıl ferahlayabilir ki? Demek ki Müslüman zibil gibi dağıtıyor, zibil gibi, bol bol.
Sayın Adnan Oktar'ın 25 Kasım 2012 tarihli sohbetinden Tevbe Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Kuran'ı açtım; 48. ayet, Tevbe Suresi. Şeytandan Allah'a sığınırım; “Andolsun, daha önce onlar fitne aramışlardı.” Bir kısım insanlar hep fitne ararlar; hep kepazelik, durur durur bir rezillik. Yani sevgiyi aramaz, barışı aramaz, kardeşliği aramaz. Ama fitne oldu mu baş açık gider. Kavga, iki kişinin arasını açmak, ahlaksızlık yapmak, oyun oynamak, tuzak kurmak... Öyle tipler vardır, mayası oradan gider. “Ve sana karşı birtakım işler çevirmişlerdi.” Yani tuzak tarzı oyunlar. Peygamber Efendimiz (s.a.v)'e yönelik bu. Hz. Mehdi (a.s)'a yönelik de bu tip olaylar olacaktır. “Sonunda onlar, istemedikleri halde,” Hz. Mehdi (a.s)'ın çıkmasını istemedikleri halde, Hz. İsa Mesih (a.s)'ın inmesini istemedikleri halde, “hak geldi,” Hz. Mehdi (a.s) geldi, Hz. İsa Mesih (a.s) geldi, “ve Allah'ın emri ortaya çıkıp-üstünlük sağladı.” Allah'ın emri ne? Dünya hakimiyeti, İttihad-ı İslam. “Allah'ın emri ortaya çıkıp-üstünlük sağladı.” Ebcedi 2025 tarihini veriyor. Net dünya hakimiyeti, inşaAllah. “Allah'ın emri ortaya çıkıp,” görünür hale gelip, “üstünlük sağladı.” Hakim oldu. Diğer güçleri etkisiz hale getirdi. Tam Hz. Mehdi (a.s)'ı anlatan bir ayet. Peygamber Efendimiz (s.a.v)'e bakmakla beraber ahir zamana çok güçlü bakıyor.
Şeytandan Allah'a sığınıyorum. “De ki: “Siz bizim için iki güzellikten (şehitlik veya zaferden) birinin dışında başkasını mı bekliyorsunuz? Oysa biz de, Allah'ın ya kendi Katından veya bizim elimizle size bir azab dokunduracağını bekliyoruz.” Mesela Allah depremle azap verebiliyor, savaşlarla azap verebiliyor, değil mi? “Öyleyse siz bekleyedurun, kuşkusuz biz de sizlerle birlikte bekleyenleriz.” Her türlü zalime yara dokunuyor dünyada. Ahirette daha da şiddetlisidir tabii, inşaAllah.
“Sana iyilik dokunursa, bu onları fenalaştırır” diyor Allah. Neşe, iyilik, sevinç, güzellik, her türlü nimet. Güzel insanlar, güzel arabalar, güzel evler, gençlik, sağlık, sıhhat hepsi. “Bir musibet isabet edince ise:” farz edelim küfrün bir saldırısı, bir oyunu, bir tuzağı, “'Biz önceden tedbirimizi almıştık' derler.” Yani “uzak durmuştuk, yaklaşmamıştık” derler. “Ve sevinç içinde dönüp giderler.” Halbuki dönüp gittiği yer, cehenneme doğru dönüp gidiyor, haberi yok.
Şeytandan Allah'a sığınırım, 51. ayet; “De ki: “Allah'ın bizim için yazdıkları dışında, bize kesinlikle hiç bir şey isabet etmez.” Yani sadece kaderimizde olan şey olur. Ona da sevinçle karşılık veririz, iftiharla karşılık veririz. Her ne olursa olsun. Çünkü hepsi Allah'tan. “De ki: “Allah'ın bizim için yazdıkları dışında,” kaderin dışında, “bize kesinlikle hiç bir şey isabet etmez.” Hiç bir olay olmaz kaderin dışında. “O bizim Mevlamızdır. Ve mü'minler yalnızca Allah'a tevekkül etmelidirler.” Mesela biz burada konuşuyoruz, bu konuşmayı yaptık, niye? Kaderimizde olanı yapıyoruz. Ama biz kendimiz isteyerek yapmışız gibi gösteriyor Allah. Halbuki daha annemden doğmadan ben bu konuşmayı yaptım, bitti. Fatih Sultan Mehmet devrinde, Hz. Musa (a.s) devrinde deniz yarıldığı zaman da ben bu konuşmayı yapıyordum. Hz. Adem (a.s)’ın çamuru hazırlanırken ben bu konuşmayı yapmıştım. Kader öyledir, inşaAllah.
“Onlara sorarsan, andolsun: ‘Biz dalmış, oyalanıyorduk’ derler. De ki: ‘Allah ile, O'nun ayetleriyle ve elçisiyle mi alay ediyordunuz?’” Allah diyor ki din ile alay edilmesi konusunda, yani imani konularla alay edilmesi konusunda; “De ki: ‘Allah ile ve O'nun ayetleriyle ve elçisiyle mi alay ediyordunuz?’” Bu büyük bir bela, gülünecek bir yönü yok bunun. Ayetin hükmü budur. Haramdır. Allah’tan korkan bunu yapmaz. Ölüm anında sen bu fıkrayı anlatabilir misin? Anlatamazsın. Ölürken anlatamadığını, diriyken niye anlatıyorsun?
Sayın Adnan Oktar'ın 6 Ocak 2010 tarihli röportajından Tevbe Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Şimdi, şeytandan Allah’a sığınırım. Tevbe Suresi açmışsın, 65. “Onlara sorarsan, andolsun: “Biz dalmış, oyalanıyorduk” derler. De ki: “Allah ile, O'nun ayetleriyle ve elçisiyle mi alay ediyordunuz?” diyor Allah. Bazı televizyon kanallarında böyle değil mi, sinir gazı almış hastalar gibi yerlere yatıp gülenler oluyor, dini, imani konular anlatılırken, değil mi, böyle yani kriz tarzında. Allah’tan bahsederken, ahiret ile kendince güya alay ediyor. Bazı safatorikler de onlara uyuyorlar, onlar da onların şaklabanı, soytarısı konumunda, yani böyle sirk soytarısı gibi. Ama kafası da basmıyor, yani orada aşağılandığını, soytarı konumunda olduğunun farkında değil. Yani sarhoş mezesi olduğundan haberi yok adamın, sarhoş mezesi olarak masaya koymuşlar adamı, haberi yok. Eğlendiriyor milleti. Ve onların alayına o da bir alayla karşılık, güya alaylarına o da bir alayla karşılık veriyor. Ben daha iyisini bilirim diyor, değil mi? Bak Cenab-ı Allah da diyor ki; “Onlara sorarsan, andolsun:” bir de yemin ediyorlar, “Biz dalmış, oyalanıyorduk” derler” diyor. Eğleniyoruz aramızda, bir şey yok diyor. “De ki: “Allah ile, O'nun ayetleriyle ve elçisiyle mi alay ediyordunuz?” Hadis-i şeriflerle, Kuran’ın ayetleriyle mi alay ediyordunuz diyor Allah, değil mi?
“Münafık erkekler ve münafık kadınlar, bazısı bazısındandır; kötülüğü emrederler, iyilikten alıkoyarlar,” yani insanlara iyiliği engellerler. “…ellerini sımsıkı tutarlar.” Cimri oluyorlar, malını, mülkünü vermez Allah yolunda. Aman evinizi de vermeyin, barkınızı vermeyin, paranızı vermeyin derler. “Onlar Allah'ı unuttular;” diyor Allah. “O da onları unuttu.” Yani eğer Allah ile insan sevgi bağı kurmazsa, Allah da o insanı sevmez. Sevmedin mi bela yağmur gibi yağmaya başlar. “Şüphesiz, münafıklar fıska sapanlardır.” Yani her türlü haramı işleyenlerdir diyor, Cenab-ı Allah. “Sizden önceki (münafıklar ve kafirler) gibi” diyor Allah, 69. ayette. “Onlar sizden kuvvet bakımından daha güçlü, mal ve çocuklar bakımından daha çoktular.” Mehdi (a.s.)’nin cemaati içinde de münafıklar çıkacaktır. Küfrü arkalarına alacaklardır, münafıkları, masonları, üçkağıtçıları, o devrin itini, kopuğunu. Ne kadar ahlaksızı varsa, dünya çapında ama, çünkü münafık bir anda dünyanın büyük bir gücü haline gelir, Müslümanlardan ayrıldıktan sonra. Çünkü münafığı dünyadaki bütün kafirler desteklerler. Ne kadar kafir, üçkağıtçı, sahtekar varsa onun arkasında olur. Onun için Mehdi (a.s.)’nin dışında bir kuvvet arayışına gideceklerdir. Küfürle ittifak ederek, Mehdi (a.s.)’ye karşı tavır alacaklardır. Bunlarla ilgili mebzul hadisler var, çok fazladır. Ahir zamanda, Mehdi (a.s.) devrinin münafıkları en azılılarıdır.
Bak “onlar” diyor “sizden kuvvet bakımından daha güçlü” eski münafıklar da güçlüydü diyor Cenab-ı Allah, daha güçlüydüler diyor “ve mal ve çocuklar bakımından daha çoktular.” Zaten münafıklar mal ve çocuk edinmek için Mehdi (a.s.)’den ayrılırlar, ayrılacaklardır. Mal ve çocuk dünya hırsıdır. “Onlar kendi paylarıyla yararlanmaya baktılar;” işte eğleniyor, oraya, buraya gidiyor, gezmeye gidiyor, yiyor, içiyor, fuhuş yapıyor, ne ise artık, “siz de, sizden öncekilerin kendi paylarıyla yararlanmaya kalkışmaları gibi, kendi paylarınızla yararlanmaya baktınız” yani birkaç on yıllık ömrünüzü dünyadan bir şeyleri almak için ayırdınız diyor Allah. “…ve siz de (dünyaya ve zevke) dalanlar gibi daldınız. İşte onların dünyada, ahirette bütün yapıp-ettikleri (amelleri) boşa çıkmıştır” boş yere namaz kılıyorsunuz diyor Cenab-ı Allah, boş yere oruç tutuyorsunuz, ne yaparsanız yapın boşa çıkmıştır diyor Allah.
“İşte onlar kayba uğrayanlardır. Onlara, kendilerinden öncekilerin; Nuh, Ad, Semud kavminin, İbrahim kavminin, Medyen ahalisinin ve yerle bir olan şehirlerin haberi gelmedi mi? Onlara resulleri apaçık deliller getirmişlerdi. Demek ki Allah, onlara zulmediyor değildi, ama onlar kendilerine zulmediyorlardı” diyor Allah. Ben onlara zulmetmedim diyor, onlar kendilerine zulmettiler diyor. “Mü'min erkekler ve mü'min kadınlar birbirlerinin velileridirler,” dostudur. Mümin kadınlar, mümin erkeklerin, değil mi, dünyada da, ahirette de velisi, kardeşi ve dostudur. “İyiliği emreder, kötülükten sakındırırlar, namazı dosdoğru kılarlar,” 5 vakit namazı tadil-i erkanla kılıyorlar, sünnetleriyle, güzelce. “…zekatı verirler, Allah'a ve Resûlü’ne itaat ederler. İşte Allah'ın kendilerine rahmet edeceği bunlardır. Şüphesiz, Allah, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.”
Sayın Adnan Oktar'ın 13 Kasım 2010 tarihli röportajından Tevbe Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Tevbe Suresi 65’te Cenab-ı Allah diyor ki; şeytandan Allah’a sığınırım, “Onlara sorarsan, andolsun” yemin ediyorlar “biz dalmış, oyalanıyorduk derler” diyor. Oyalanıyoruz, yani kendi aramızda eğleniyoruz, oyalanıyoruz derler diyor. “De ki: “Allah ile, O'nun ayetleriyle ve elçisiyle mi alay ediyordunuz?” diyor. Bakın, “De ki: Allah ile, O'nun ayetleriyle, Allah’ın ayetleriyle ve Allah’ın peygamberiyle alay mı ediyordunuz? Özür belirtmeyiniz. Siz, imanınızdan sonra inkara saptınız. Sizden bir topluluğu bağışlasak da, bir topluluğunuzu gerçekten suçlu-günahkar olmaları nedeniyle azaplandıracağız. Münafık erkekler ve münafık kadınlar, bazısı bazısındandır; kötülüğü emrederler, iyilikten alıkoyarlar.” Kötülük nedir? Mehdi (a.s.)’nin çıkmayacağını söylemek, İttihat-ı İslam’ın olmayacağını söylemek, Müslümanları atalete, ümitsizliğe itmek, işte kader yoktur demek veyahut Peygamber miraca çıkmamıştır demek.
ALTUĞ BERKER: Hz. İsa (a.s.) ile alaycı konuşmak.
ADNAN OKTAR: Hz. İsa (a.s.) hakkında alaycı konuşmak. Kötülüğü emrediyorlar. Bunlar kötülüktür. “Kötülüğü emredeler, iyilikten alıkoyarlar.” İyilik nedir? Barış, kardeşlik, huzur, neşe, sevinç, adalet. “Ellerini sımsıkı tutarlar.” Allah yolunda harcamıyor, holdingine, orasına burasına harcıyor ama Allah yolunda harcamıyor. “Onlar Allah'ı unuttular” İttihat-ı İslam’ı unuttular, Türk-İslam Birliği’ni unuttular, Mehdiyet’i unuttular, İsa Mesih (a.s.)’i unuttular, Kuran'a uymayı, Kuran'ı yeterli görmeyi unuttular, genişletebiliriz. “O'da onları unuttu.” Allah da onları unuttu diyor Cenab-ı Allah. Allah'ın unutması ne demek? Mahvedecek demektir. “Şüphesiz münafıklar fıska sapanlardır.” Yani, Kuran'ın hükümlerini Allah'ın hükmünü yapmayanlardır diyor Allah.