Sayın Adnan Oktar'ın 21 Mart 2011 tarihli röportajından Tevbe Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Tevbe Suresi, 87. Şeytandan Allah’a sığınırım. “Geri kalanlarla birlikte olmayı seçtiler. Onların kalpleri mühürlenmiştir. Bundan dolayı kavrayıp-anlamazlar. Ama Resul ve onunla birlikte olan mü'minler, mallarıyla ve canlarıyla cihad ettiler; işte bütün hayırlar onlarındır ve kurtuluşa erenler onlardır.”Malıyla nasıl cihad eder? Malını, harcar. Cihad demek; gayret etmek demektir, yani var gücüyle gayret etmek. “Allah onlar için, süresiz kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler hazırladı. İşte büyük 'kurtuluş ve mutluluk' budur. Bedevilerden özür belirtenler, kendilerine izin verilmesi için geldiler. Allah'a ve elçisine yalan söyleyenler de oturup kaldı. Onlardan inkar edenlere pek acı bir azap isabet edecektir.” Peygamber Efendimiz (s.a.v.) zamanında, Peygamberimiz (s.a.v.) tabii bütün gücüyle Allah rızası için gayret ediyor, cehd ediyor. O devirde bedeviler, yani kırsal kesimde yaşayan cahil bir kısım insanlar vardı. İzin verilmesini istiyorlar, biz girmeyelim, tebliğ yapmayalım, öyle bir çalışma yapmayalım, diyorlar, yalan söylüyorlar, oturup kalıyorlar, oturmak istiyorlar. O çadırlarda yahut evlerde oturmak istiyorlar. “Onlardan inkar edenlere pek acı bir azap isabet edecektir.” İnkar edenler kimse, onlara acı bir azap isabet edecek, diyor Allah.
“Allah'a ve elçisine karşı 'içten bağlı kalıp” herhangi bir bağlı kalmak değil, içten, candan. “‘İçten bağlı kalıp hayra çağıranlar’ oldukları sürece,” hayıra, hep iyiliğe, hep güzelliğe, hoşluğa çağıranlar oldukları sürece, “güçsüz-zayıflara, hastalara ve infak etmek için bir şey bulamayanlara bir sorumluluk (günah) yoktur.” İnsan güçsüz olabilir, zayıf olabilir, hasta olabilir, infak etmek için bir şey bulamayabilir, ama, ne olması gerekiyor? Allah’a ve elçisine karşı içten bağlı kalması gerekiyor; çok candan bağlı olması, bir ve hayra çağıran olması lazım, sürekli hayra çağırması lazım, iki. “Yol, ancak o kimseler aleyhinedir ki, zengin oldukları halde (tebliğe çıkmamak için) senden izin isterler.” Dini yaymama konusunda, kararlı adamlar. “bunlar geride kalanlarla birlikte olmayı seçerler.” Geride kalmayı; mesela Hz. Mehdi (a.s.)’ın cemaatinde de geride kalmak isteyenler olacaktır. Gidecek evde oturacak, gidecek iş yerinde oturacak. Müslümanlarla birlikte mücadele etmeyecek. Geride kalanlarla birlikte olmayı akılcı tavır olarak görecek, isabetli olduğunu düşünecek.
“Allah, onların kalplerini mühürlemiştir. Bundan dolayı onlar, bilmezler.” Demek ki, münafıklar özel yaratılıyor, imanı, Kuran’ı anlamayacak şekilde yaratılıyorlar. Özel varlıklar her zaman bulunur. Mesela Hz. Mehdi (a.s)’ın cemaatinde de Allah mutlaka münafık bulunduruyor. Münafığın bulunması önemli bir şeydir, çünkü o şevki artırır, heyecanı artırır, mücadele azmini artırır. Münafık olmadığında, atalet olur, sakinlik olur. Münafık olduğunda, heyecan, şevk, mücadele azmi çok yüksek olur.
Sayın Adnan Oktar'ın 2 Aralık 2011 tarihli röportajından Tevbe Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: “Allah'a iman edin, O'nun elçisi ile cihad etmeye çıkın,” İslam’a hizmet edin, tebliğe çıkın, “diye bir sure indirildiği zaman onlardan servet sahibi olanlar,” imkan sahibi olanlar, “senden izin isteyip: “Bizi bırak, oturanlarla birlikte oturalım” dediler.” “Biz uzaklaşalım, ayrı olalım. Müslümanlarla birlikte olmayalım” diye izin istiyorlar. “Geri kalanlarla birlikte olmayı seçtiler.” Müslümanlarla birlikte olmayan diğer bölümle, diğer parçalarıyla, diğer ekipleriyle, diğer kardeşleriyle birlikte olmayı seçtiler. “Onların kalpleri mühürlenmiştir. Bundan dolayı kavrayıp-anlamazlar” diyor Allah Tevbe Suresi, 86-87’de. “Bunlar geride kalanlarla birlikte olmayı seçerler” diyor Allah. Tevbe Suresi, 93.
“Ey iman edenler, ne oldu ki size, Allah yolunda mücadele edin, hazırlık yapın denildiği zaman, yer(iniz)de ağırlaşıp kaldınız?” diyor Cenab-ı Allah.
Sayın Adnan Oktar'ın 5 Şubat 2010 tarihli röportajından Tevbe Suresi ile ilgili açıklamalar.
OKTAR BABUNA: “Allah'a and içiyorlar ki o inkar sözünü söylemediler. Oysa Andolsun onlar inkar sözünü söylemişlerdir ve İslam olduklarından sonra inkara sapmışlardır. Ve erişemedikleri bir şeye yeltenmişlerdir. Oysa intikama kalkışmalarının kendilerini Allah'ın ve elçisinin bol ihsanından, zengin kılmasından başka bir nedeni yoktu. Eğer tevbe ederlerse kendileri için hayırlı olur. Eğer yüz çevirirlerse Allah onları dünyada da ahirette de acı bir azapla azaplandırır. Onlar için yeryüzünde bir koruyucu, dost ve bir yardımcı yoktur”. Tevbe Suresi, 74.
ADNAN OKTAR: Ne anladın ayette?
OKTAR BABUNA: Münafıklarla ilgili bir ayet hocam inşaAllah siz daha iyi bilirsiniz. İntikama kalkışmalarının yani elçiye karşı ve müminlere karşı intikama kalkışmalarının Allah'ın ve elçilerin bol ihsanından zengin kılması. Verdiklerinden sırf buna karşılık bir intikama kalkıştıklarını ne kadar...
ADNAN OKTAR: Onlara verdiği huzur, güven, mal bolluğu değil mi?
OKTAR BABUNA: Mal bolluğu evet. “Yol ancak o kimseler aleyhinedir ki zengin oldukları halde savaşa çıkmamak için senden izin isterler. Ve bunlar geride kalanlarla birlikte olmayı seçerler. Allah onların kalplerini mühürlemiştir. Bundan dolayı onlar bilmezler”. Tevbe Suresi, 93. Zengin oldukları halde savaşa çıkmayan, mazeret uydurup savaşa çıkmayanlara ilgili bir ayet hocam inşaAllah. Bunun samimi olmadıklarını bildiriyor Allah.
Sayın Adnan Oktar'ın 28 Ocak 2010 tarihli röportajından Tevbe Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Bak, “Eğer yakın bir yarar, orta bir sefer olsaydı onlar mutlaka seni izlerlerdi” diyor Cenab-ı Allah Peygamber Efendimize (sav) Tevbe Suresi, 42’de. “Yakın bir yarar” çıkar sağlayacaklarını bilseler peşinden gelirler diyor Allah ve “orta bir sefer olsaydı” fazla vakit kaybetmeyecekleri kadar olsaydı, mutlaka seni izlerlerdi. “Ama zorluk onlara uzak geldi”. “Eğer güç yetirseydik muhakkak seninle birlikte çıkardık.” diye Allah adına sana yemin edecekler. Bir de takva gösteriyorlar kendilerini. Bir de ne diyor? “Eğer güç yetirseydik, muhakkak seninle birlikte çıkardık”. Niye güç yetiremeyesin? Gayet de güzel güç yetirirsin. Ama bir çıkarı olmadığı için güç yetiremediğini iddia ediyor. “Kendi nefislerini helake sürüklüyorlar, Allah onların gerçekten yalan söyledikleri biliyor” diyor Allah. Bak, “kendi nefislerini helake sürüklüyorlar” helak olacaklar diyor Allah. “Allah onların gerçekten yalan söylediklerini biliyor” diyor. Allah onlardan nefretle bahsediyor.
Allah yanlarına bırakmayacağım diyor, Tevbe Suresi, 42. “Yol, ancak o kimseler aleyhinedir ki, zengin oldukları halde (savaşa çıkmamak için) senden izin isterler” diyor. “Fabrika var” diyor “evliyiz, işimiz, gücümüz var, çoluk çocuk”. Bize müsaade” diyor, “biz bu işlere girmeyelim”diyor. “Ve bunlar geride kalanlarla birlikte olmayı seçerler”. Yani evde oturuyor, ev Müslüman’ı. “Geride kalanlarla birlikte olmayı seçerler” bak Allah o nefreti ifade eden bir üslupla anlatıyor. “Allah, onların kalplerini mühürlemiştir”. Ne demektir kalbi mühürlenmiş? Cehennemlik demektir. “Bundan dolayı onlar, bilmezler.” diyor Cenab-ı Allah.